Kızılay’ın tartışmalara neden olan çadırları yenileniyor

Kızılay’ın tartışmalara neden olan çadırları yenileniyor. Çadırlar, bundan böyle yanmayan, ısıya dayanıklı ve su geçirmeyen olacak. TÜBİTAK ve Marmara Üniversitesi işbirliği ile geliştirilen ve nanoteknoloji ile hazırlanan çadırların üretimine önümüzdeki günlerde geçilecek.

Yayınlanma: 23.11.2015 - 17:11
Abone Ol google-news

Türk Kızılayı Genel Müdür Vekili Dr. Kerem Kınık, Kızılay’ın çok sayıda yeni proje ürettiğini, özellikle barınma, beslenme ve Suriyeli mültecilere yönelik çalışmalarının olduğunu söylüyor. Kınık, 1 milyona yakın insanın Türkiye'ye doğru sürülmesinin söz konusu olduğunu, Kilis ve Reyhanlı’nın karşısında Suriye topraklarında ilk aşamada 50 bin kapasiteli iki yeni kamp oluşturduklarını, hatta yeni kentler yaparak insanları burada tutmayı planladıklarını belirterek “Suriye içindeki güvenli bölgelerde bu insanlara, insani destek sağlayarak orada tutmaya yönelik bir hazırlık içindeyiz. Resmi güvenli bölge değil ama Türkiye sınırlarına yakın olduğu için yaklaşılamayan yerler” diyor.

Türk Kızılayı, bu yıl 147. yılını kutluyor. Kızılay’ın projelerini ve bugüne kadar yaptığı faaliyetler hakkında gazetemize açıklamalar yapan Dr. Kerem Kınık, Kızılay’ın özellikle deprem sonrası görmeye sıklıkla alıştığımız ve tartışmalara yol açan çadırlarının yenilendiğini söyleyerek konuşmasına başlıyor. Ankara Etimesgut ve Erzincan olmak üzere 2 tane çadır üretme tesislerinin bulunduğunu anlatan Kınık, stoklarda sürekli olarak 50 bin çadır bulundurulduğunu da vurguluyor. Çadır AR-GE’si üzerine çalışmalarının olduğunu anımsatan Kınık, yanmayan, su geçirmeyen ve ısıya dayanıklı çadırlar üzerinde çalıştıklarını vurguluyor ve ekliyor:
“İlk defa TÜBİTAK ile Marmara Üniversitesi’nden bir Tekstil Mühendisliği Fakültesi’nden bir hocamız ile birlikte geliştirdiğimiz çok özel, yanmayan ve su geçirmeyen, düşük galvanik akımla kumaşın kendisi kalorifer olan, ısınan çadırlar üreteceğiz. Bu yeni bir çalışma. Şuan üzerinde çalıştığımız ve AR-GE’si bitmiş olan çadırların tekstil kumaşı, normal soba yangını gibi ısıya dayanıklı. Üretime geçebilecek aşamada. Patentler alınıyor, bu çadırlar dünyaya da örnek olacak. Çadırların bir başka avantajı tekrar kullanılabilir olması. Bizim geleneksek çadır tekstilimiz pamuktur. Üstümüze giyindiğimiz kıyafetlerdeki gibi. Ancak yeni üretilecek çadırlar nanoteknoloji ile üretilecek, kimyevi ürünlerden olacak. O çadır diyelim ki eskidi, malzemeyi parçalayarak yeniden çadır yapma imkanı olacak, dönüştürülebilir çadırlar bunlar. Patenti bizde olduğu için bu çadırları dünyaya da satabiliriz.”

AB fonları ile mülteci yardımları

Kızılay’ın sürekli olarak her an devamlı afet olacakmış gibi 300 bin kişilik barınma ve beslenme kapasitesini tuttuğunu anımsatan Kınık, güncel meselenin göç ve mülteciler olduğunu söylüyor ve bu konuda yaptıkları çalışmaları şöyle özetliyor:
“Türkiye, tarih boyunca çok sayıda göç aldı ve almaya devam ediyor. Göç hareketlerinde Kızılay her zaman göçmenlere yardımcı olmuştur. Şuan Türkiye’de 2,5 milyon mülteciden, misafirden bahsediyoruz. Suriyelilerin 250 bini AFAD’ın kamplarında kalıyor. Onun dışındaki 2 milyon insan şehirlerde hayata tutunmaya çalışıyor. 5. yılına yaklaşıyor bu durum ve kriz derinleşerek devam ediyor, geri dönmeler olmadığı gibi her gün yeni göçmen dalgaları da sürüyor. Kızılay, Rusya’nın hava saldırıları sonrasında tıpkı Kobani’de yaşadığımız gibi bir risk ortaya çıktı. Hatırlarsanız 3 gün içinde Suruç’tan Türkiye’de 180 bin insan Türkiye’ye girmişti. Şuan da da Halep’in güneyinde ve doğusunda sivil yerleşim yerleri Rusya tarafından vuruluyor ve 200 bine yakın insan şuan evlerini terk etti, Türkiye’ye doğru bir göç söz konusu. 1 milyona yakın insanın Türkiye’ye sürülmesi söz konusu. Bu çok büyük bir risk Türkiye için. Ülkenin artık 1 milyon insanı alma kapasitesi yok. Biz bunun için ne yapıyoruz?

 

Türkiye sınırı dışında ama Rusların vuramayacağı, Suriye içindeki güvenli bölgelerde bu insanlara insani destek sağlayarak orada tutmaya yönelik bir hazırlık içindeyiz. Buralar Kilis’in ve Hama’nın güneyi. Türkiye sınırına yakın olan yerler. Resmi güvenli bölge değil ama Türkiye sınırlarına yakın olduğu için yaklaşılamayan yerler. Ayrıca Kızılay, Dünya Gıda Programı (WFP) ile birlikte Kızılay Kart projesi ile ihtiyaç sahibi ailelere, toplam 3 milyon avro para dağıtımı yapıldı. Kızılay, UNİCEF ve WPF, 7 milyon avroluk ikinci paketi de imzaladı. Bir de şuan ön görüşmelerimizi tamamladığımız ve ön onayını aldığımız 38 milyon avroluk yeni bir AB güven fonu da bulunuyor.”

1,8 milyon kan ünite bağış

Kızılay’ın en önemli konularının başında kan ihtiyacının karşılanması geldiğini de anlatan Dr.  Kınık, şuan yıllık 1.8 milyon ünite kan bağışı aldıklarını, hedeflerinin ise 2 milyon üniteye çıkmak olduğunu söylüyor. Kınık, gönüllü bağışçılarla Türkiye’deki kan ihtiyacının yaklaşık yüzde 90’ını karşıladıklarını anımsatarak “Hedefimiz Türkiye’nin bütün kan ihtiyacını karşılamak. Kan sistemimiz de oldukça güvenli. Hastalıkları kaçırma oranımız da düşük. Kan alımı ile ilgili uluslararası kuralları uyguluyoruz” değerlendirmesini yapıyor.

Her gün 42 bin 500 kişi mülteci oluyor

“Kızılay’ın afetlerde, göç ya da savaş sırasında yetersiz kaldığını düşünüyor musunuz” sorumuza Kınık, şu yanıtı veriyor:
“Bunu söylemek için dünyadaki afetlerin ve insan yardım ihtiyacının durumuna bakmalıyız. Yalnızca Kızılay değil BM, Kızılhaç gibi organizasyonların da zaman zaman yetersiz kaldığını düşünüyorum. 2014 yılında dünya genelinde yaklaşık 14 milyon insan mülteci haline geldi. Dünya genelinde zorla yerlerinden edilen 60 milyon, değişik nedenlerle ülkesini terk eden 230 milyon insanı bulunuyor. Her gün 42 bin 500 kişi mülteci oluyor. Bütün dünyada insanı yardım için harcanan rakamlara baktığımızda ise 23-24 milyar dolar olduğunu ancak ihtiyacın iki katı olduğunu görüyoruz. Bunun dışında nüfus ve doğal afetlerin etkileri de arttı. Bu kurumları en çok zorlayan kaynaktır. Kızılay’ın adımlarını daha da büyütmesi gerekiyor, bunun için inovasyona ihtiyaç var.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon