Şef yüzünü seyirciye döndü...

“Mutfak-Bestecinin Gizli Bahçesi” gösterisinin yaratıcısı Musa Göçmen, bildiğimiz şeflere hiç benzemiyor. Sahnelerinde seyirci-sahne ayrımını ortadan kaldıran, dinleyicisini müziğin içine sokan Göçmen'in gösterisine gidecek olanlar kendilerini bir anda sahnede şovun bir parçası olarak bulacaklar.

Yayınlanma: 27.02.2014 - 18:00
Abone Ol google-news

Sahne, Musa Göçmen'in 25 yıllık sanat hayatında, işe dönük çalışmalarından uzaklaşıp, dinlendiği “mabedi” olmuş. Mutfak- Bestecinin Gizli Bahçesi adlı gösterisinde “mabedini” seyirciyle paylaşıyor. Göçmen bu paylaşım sayesinde, yaratıcılığın daha çok geliştiğini söylüyor. 26 Şubat'ta Tiyatro Seyirlik Sahnesi'ndeki gösterisi öncesi Göçmen'le konuştuk.

-Öncelikle kendinizden ve sahnenizden bahsederseniz.

Müziğin her yönünü seviyorum. Hayatımı besteci ve orkestra şefi olarak sürdürüyorum. Devlet çatısı altına girmeden daha özgür bir bakış açısıyla bestecilik ve sahne hayatımı sürdürme kararı aldım. Bu sene ilk eserimin seslendirilmesinin üzerinden 25 yıl geçmiş. Hala belgesel, dizi besteciliği alanında günde on saatin üzerinde üretmeye devam ediyorum. Sahne, kendine dönük çalışma sistemimden nefes aldığım bir mabet gibi. O yüzden yaşayan sürekli değişen bir sahne hayatım var.

-Seyirci sahne ayrımını ortadan kaldırdınız, bu sahneniz de ne gibi değişiklikler yarattı bu şekilde daha verimliyim diyebilir misiniz?

Günümüzde artık herşeye çabuk ulaşılabiliyor, herşey elimizin altında. Ancak en değerli şey insanların size dokunabildiği karşısında görebildiği o an. Seyirci sahneye çıkınca insanın doğasındaki yaratıcılık yeteneğinden dolayı yepyeni bakış açıları keşfetmeye başladık. Picasso "her çocuk sanatçı doğar" demiş. Biz zamanla bunu göz ardı ettik. Ben de sahnemde bu yeteneğimizi hatırlayacağımız şeylere yer vermeyi tercih ediyorum.

-Her sanatçının beslendiği bir şey vardır sizin beslenme kaynağınız nedir?

Benim beslenme kaynağım hayat, sokaklar ve insan. Yepyeni insanlarla tanışmak, onlarla vakit geçirmek, anlamaya çalışmak. Hayatı seviyorum ve her anı beni besliyor.

- Sahneniz de seyirciyi daha ne gibi sürprizler bekliyor, seyirciyi sahneye kattıktan sonra gelen tepkiler nasıldı?

Şu an için gösterilerin tüm kayıtları tutuluyor. İlerde bu kayıtlardan yeni bir albüm olabilir. "Çok sesli Gösteri" isimli, çocuklara klasik, çok sesli müziği eğlendirerek sevdiren gösterimden sonra, çocuk dinleyicim oluştu. Gösteriye katılan çok sayıda çocuk afişlerimi imzalatıp odalarına asmışlar. Diyebilirim ki hayatımın bu gösteriden sonraki kısmı çok farklılaştı.

-Farklı yapınız bana seyirci daha çok sürpriz yaşayacak dedirtti.

Şu an için devam eden tek kişilik müzikal gösteri "Mutfak - Bestecinin Gizli Bahçesi" onlarca gösteri gerçekleştirdi. Artık Anadolu'ya geçme zamanı diye düşünüyorum. Bunun yanında Senforock ile bir Avrupa turnemiz var. "Senfonik Sema" dünyadaki ilk ve tek çok sesli Mevlevi Ayini olarak yine sahnelenmeye devam edecek. Bizim için heyecan verici olan yeni projemiz var. Türkiye'nin ilk Belgesel ve Film müziği stüdyosunu, Ankara'da kuruyoruz.

-Küçük yaştan beri müziğin içindesiniz, eğitimli bir sanatçısınız. Eğitimsiz sanatçı ülkede daha fazla prim yapıyor.

Medya ve yapım sektörü kendilerine anlık getiriler sağlayacak, magazin ağırlıklı çalışmalar ile ilgililer. Ancak bu anlık projelerde zararı en önde duran sanatçı görür. Ben daha uzun zamana yayılmış, hakkını vererek ve hayata bir şeyler katarak sanat yapmayı tercih ettim. Çünkü sanat benim kendimi yaşama biçimim.

-Diğer şeflerin aksine eğlenceli, hareketli bir sahneniz var. Sizi izlemeye gelenler gerçekten eğleniyor. Nedir sizi bu kadar farklı kılan?

Müziğe eğlenceli yönden bakmayı tercih ediyorum. Kocaman salonlarda bestecilerin insanlar eğlensin diye yazdıkları eserleri somurtarak çalmasını anlayamıyorum. Ben arkası dönük olan orkestra şefinin yüzünü seyirciye döndüren adam oldum. Konserlerim de güldük eğlendik istediğimiz yerde alkışladık. Emin olun her şey çok daha güzeldi.

-Herkesin bir müzik stili vardır siz hepsini bünyenizde tutuyorsunuz. “Bu müzik tarzı Musa Göçmen'i anlatıyor” dediğiniz bir müzik yok mu?

Müzik türlerinin hepsini sevdim, dinledim araştırdım. Gücünü kendi topraklarından alan bir evrensel üslup geliştirdim, her tarz da ilerledim. Haliyle beni anlatan müziğin bir tarzı yok duygusu var. O duygu değişken.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler