Şiddetsiz Toplum Derneği'nden yazarımız Zülal Kalkandelen'e ödül

Şiddetsiz Toplum Derneği tarafından 2017 yılında, şiddete karşı şiddetsiz yöntemlerle mücadele eden ve bu alana katkıda bulunanlara verilmeye başlanan Şiddetsiz Yaşam Ödülleri’ne, bu yıl “insan hakları”, “çevre hakları”,“hayvan hakları”, “çocuk hakları” ve “spor” olmak üzere 5 ana başlık altında 18 kişi ve kurum değer görüldü. Ödüller, Ankara Türk Hukuk Kurumu Muammer Aksoy Salonu’nda sahiplerine verildi. Törene, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Muammer Aksoy’un eşi Ülkü Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı, ADD Genel Sekreteri Ersan Petekkaya katıldı. Törende, gazetemizin katledilen yazarları Prof. Dr. Muammer Aksoy, Prof Dr. Ahmet Taner Kışlalı ve Doç. Dr. Bahriye Üçok’un anısına “insan hakları” alanında ödül verildi. Muammer Aksoy’un ödülünü eşi Ülkü Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı’nın ödülünü eşi Nilüfer Kışlalı ve Bahriye Üçok’un ödülünü ise ADD Genel Sekreteri Petekkaya aldı.

‘Münferit olaylar değil’

Gazetemiz yazarı Zülal Kalkandelen de, “hayvan hakları” alanındaki çalışmaları nedeniyle ödül aldı. Kalkandelen, burada yaptığı konuşmada,“İnsanın insana, insanın hayvana ve insanın doğaya şiddetinin giderek yoğunlaştığı böyle bir dönemde bu ödülü almaktan dolayı çok mutluyum” dedi. 

25 Kasım Kadına Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nün yaklaştığını da anımsatan Kalkandelen, “Geçen sene Türkiye’de 401 kadın cinayetle yaşamını yitirdi, 317 kadın ise cinsel şiddete maruz kaldı. Giderek bu sayı artıyor. Birilerinin söylediği gibi asla münferit olaylar değil, toplumun tamamen DNA’larına sinmiş bir şekilde şiddet var. Buna karşı hepimiz elimizden geleni yapmalıyız” dedi.

‘İNSANA VE HAYVANA ADALET’

Kendisinin bir hayvan özgürlüğü aktivisti olduğunu belirten Kalkandelen, şunları kaydetti:

“Hayvan hakları denince insanların aklına sokaklardaki hayvanlar ya da evlerini paylaştıkları ‘pet’ hayvanları geliyor. Ama hayvanlar onlarla sınırlı değildir. Ben hiç ayırt etmeden bütün hayvanların yaşam hakkına saygı duyduğum için vegan oldum ve vegan yaşıyorum, bunun mücadelesini veriyorum. Mezbalarda, süt yumurta üretim çiftliklerinde, deri üretim imalathanelerinde hayvanlara uygulanan şiddet tahayyül edebileceğinizin çok ötesinde. ‘İnsana uygulanan şiddet bitmedi ki hayvana uygulanan şiddetle mi uğraşacağız’ diyenler oluyor. Şiddetle mücadele, bir toplumsal adalet mücadelesidir ve hiçbir adalet mücadelesi bir özneye ağırlık verilerek yapılamaz. En alt tabakada şiddet görenler hayvanlardır. Onlara yapılan şiddete karşı durmadan diğerlerinde de başarıyı kazanamayacağız. O nedenle ‘insana ve hayvana adalet’ diyorum. Hepinizden bu konuda duyarlılık bekliyorum.”