Prof. Yılmaz Esmer: Soğan 3 lira değil 5 lira bile olsa seçmen oyunu değiştirmez

Prof. Yılmaz Esmer seçim sonuçlarını ve gündemi değerlendirdi. Prof. Yılmaz Esmer, “Türkiye’de seçim kimlikler üzerinden. Soğan 5 lira olsa da oylar değişmez, vaatlerin de etkisi yok. Erdoğan’ın mucizesi, seçmenle duygusal bağı” dedi.

Yayınlanma: 01.07.2018 - 06:54
Abone Ol google-news

24 Haziran’ın u¨zerinden bugu¨n tam 1 hafta gec¸ti ve sec¸im sonuc¸larını analiz etmeye devam ediyoruz. 16 yıllık iktidarın potansiyel yıpranma payına ragˆmen Cumhurbas¸kanı Recep Tayyip Erdogˆan’ın sec¸imden yeniden galip ayrılmasının sırrı ne? CHP oyları neden  yu¨zde 25’ten yu¨zde 22’ye geriledi? Kampanya su¨recindeki vaatlerin bir etkisi oldu mu? Tu¨rkiye o¨rnegˆi, du¨nya siyasi literatu¨ru¨nde nereye oturuyor? Gazete Habertürk'ten Kübra Par, Bahc¸es¸ehir U¨niversitesi’nin eski rekto¨ru¨ ve o¨gˆretim u¨yesi siyaset bilimci Prof. Dr. Yılmaz Esmer ile konus¸tu...

 ‘5 TANE NOBEL ÖDÜLLÜ EKONOMİST GELSE OYLARI 1 PUAN BİLE OYNATAMAZ’

 Tu¨rkiye 24 Haziran sec¸imlerini geride bıraktı. Bu sec¸im, Tu¨rkiye’nin siyasal sosyolojisine dair bize ne so¨ylu¨yor?

Bu sec¸im, Tu¨rkiye sosyolojisinde fazla bir degˆis¸iklik olmadıgˆını go¨steriyor. 7 Haziran sec¸imlerinden sonra 1 Kasım’da biraz inis¸-c¸ıkıs¸lar oldu. Ama bu sec¸imde de hemen hemen aynı sonucu aldık. Tu¨rkiye’de artık sec¸imler c¸ok bu¨yu¨k o¨lc¸u¨de kimlikler u¨zerinden yapılıyor. Aslında biz sec¸im yapmaktan ziyade, “Hangi kimlikte kac¸ kis¸i var?” diye sayım yapıyoruz. Kimlikler u¨zerinden oy verildigˆi zaman, o kemikles¸mis¸ oylar, “Falanca s¸unu so¨yledi, filanca emeklilere s¸u kadar ilave verecegˆini so¨yledi” diyerek degˆis¸miyor. Bu kimlikler o¨yle aks¸amdan sabaha terk edilmiyor. Ekonomi nasıl giderse gitsin, enflasyon ne durumda olursa olsun, sogˆan-patates fiyatları nereye giderse gitsin; o katılas¸mıs¸, kemikles¸mis¸ kimlikler degˆis¸miyor. Sogˆan 3 lira degˆil de 5 lira olsa bile sec¸men oyunu degˆis¸tirmez.

 Dolayısıyla, “Tu¨rkiye’deki sec¸imlerin sonucunu ekonomik durum ve partilerin sec¸menlere vaatleri degˆil, kimlikler ve ideolojiler belirliyor” mu diyorsunuz?

 Evet, bunu diyorum ve bunu yıllardır so¨ylemeye c¸alıs¸ıyorum. Etrafınızda, emekli olup da “Bayramdan o¨nce emeklilere bin lira ikramiye varmıs¸” diye oyunu degˆis¸tiren bir tek kis¸i tanıyorsanız bana so¨yleyin! Bir partinin ekonomi programını vatandas¸ların alıp okudugˆu herhangi bir u¨lke bilmiyorum. En ileri u¨lkelerde bile bu yok. Tu¨rkiye’ye 5 tane Nobel O¨du¨llu¨ ekonomist getirin, du¨nyanın go¨rdu¨gˆu¨ go¨recegˆi en mu¨this¸ ekonomi programını yazsınlar, oyları 1 puan oynatırlarsa gelin bana so¨yleyin.

 Ama AK Parti’nin neden 16 yıl u¨st u¨ste sec¸im kazandıgˆını ac¸ıklarken, halkın AK Parti’nin hizmetlerinden memnun oldugˆu yorumları yapılıyor. Bu anlamda hizmetler etkili degˆil mi?

Almanya, Avusturya ve Hollanda’ya hangi parti hizmet go¨tu¨ru¨yor? Yurtdıs¸ında yas¸ayan Tu¨rkler kimliklerini devam ettirdikleri ic¸in Almanya’da yu¨zde 65 AKP ve Tayyip Erdogˆan’a, Amerika’da yu¨zde 70 CHP’ye oy veriyor. Almanya’ya pirinc¸, makarna, ko¨mu¨r dagˆıtıldıgˆını duydunuz mu?

 Ama 2001’deki ekonomik kriz sec¸me davranıs¸ını degˆis¸tirmis¸ti?

 C¸ok travmatik bir degˆis¸im olmadıkc¸a sec¸men davranıs¸ı kolay kolay degˆis¸miyor. 2001 krizi travmatikti, ilk kez beyaz yakalılar da is¸siz kalmıs¸tı.

 Peki, bu kimlikler bize Tu¨rkiye’de yu¨zde 70’e 30 veya yu¨zde 60’a 40 gibi bir ideolojik ayrımın kemikles¸tigˆini go¨steriyor mu?

 O ayrımın tamamen ideolojik olup olmadıgˆından emin degˆilim. Ama ciddi bic¸imde bir ayrımın yerles¸tigˆini go¨steriyor. “Kemikles¸mek” biraz gu¨c¸lu¨ bir deyim olacak. Kimliklerin biraz daha gec¸is¸ken oldugˆunu du¨s¸u¨nmek/u¨mit etmek istiyorum. Ama yakın gelecekte bo¨yle bir s¸ey olmayacagˆını biliyorum.

 AK Parti’nin 1 Kasım sec¸imine kıyasla oy kaybetmesini nasıl ac¸ıklıyorsunuz?

 Belli ki MHP ile aralarında bir alıs¸veris¸ oldu. Yaygın olarak yapılan, “7 Haziran sec¸imlerinden sonra AKP ciddi bir milliyetc¸i do¨nu¨s¸ yaptı” yorumuna katılıyorum. C¸o¨zu¨m su¨recini bitirdi, so¨ylemleri ve politikası tamamen degˆis¸ti. Bu da MHP’ye yakın geldi. Onun ic¸in de 1 Kasım sec¸imlerinde MHP’den AKP’ye 6 puan gitti. S¸imdi MHP bu oyları geri aldı. C¸u¨nku¨ onlar da yu¨zde 10’u gec¸tiler.

 ‘ERDOĞAN’IN SEC¸I·M MUCI·ZESI·NI·N ARKASINDA SEC¸MENLE KURDUGˆU DUYGUSAL BAGˆ VAR’

 Cumhurbas¸kanı Erdogˆan, yu¨zde 52 ile 16 yılın sonunda yeniden sec¸im kazandı. 7 Haziran’ı saymazsak da girdigˆi her sec¸imden kazanarak c¸ıktı. Du¨nyada bunun o¨rnegˆi var mı?

 Evet, var. Meksika’da uzun zaman tek parti yo¨netti. Isvec¸’te uzun yıllar sosyal demokratlar iktidardaydı, c¸ok yakın gec¸mis¸te degˆis¸iklik oldu. Meksika’nın demokrasisinde problemler oldugˆunu so¨yleyebilirsiniz ama Isvec¸’in demokrasisine herhalde hic¸ kimsenin so¨yleyecek bir lafı olamaz.

 Hep aynı siyasi lider mi vardı?

 Hayır, liderler degˆis¸ti. Ama sosyal demokratların partisi hep iktidarda kaldı.

 Yıpranmayıp u¨st u¨ste sec¸im kazanan lider o¨rnegˆi var mı?

 O zor, c¸u¨nku¨ liderler degˆis¸iyor, yas¸lanıyor.

 Dolayısıyla Erdogˆan’ın du¨nya siyaset literatu¨ru¨ ac¸ısından kendine has bir durum oldugˆunu so¨yleyebilir miyiz?

Evet, tabii gerc¸ek sec¸im kazananlardan bahsettigˆimiz zaman dedigˆiniz dogˆru. Bas¸ka o¨rnek varsa da s¸u an benim aklıma gelmiyor. Aynı parti, aynı ideolojinin kazandıgˆı c¸ok oldu. Ama sec¸imlere girip u¨st u¨ste kazanan nadir o¨rneklerden biri diyebiliriz.

 Peki, bunu neye bagˆlıyorsunuz?

 Ciddi bir s¸ekilde kis¸iligˆine hayran olunmasına bagˆlıyorum. Zaten oy vermede de herhangi

bir kararda da duygusal fakto¨rler en o¨nde gelir. Bu konus¸mamız sırasında benden nefret ettiyseniz, ben ne so¨ylersem so¨yleyeyim, bir daha benimle ro¨portaj yapmaya gelmezsiniz.

 O¨nce o duygusal bagˆın kurulması lazım. Sec¸men davranıs¸ı da buna benzer bir s¸eydir.

 “Erdogˆan’ın sec¸im mucizesinin arkasında sec¸menle kurdugˆu duygusal bagˆ var” mı diyorsunuz?

 Aynen o¨yle ve bunu c¸ok c¸ok bas¸arılı bir s¸ekilde yapıyor. Ecevit’i dıs¸arıda tutarsak, CHP liderleri kitlelerle bir tu¨rlu¨ duygusal bagˆ kuramadı.

 Bunun dıs¸ında bir ac¸ıklaması var mı?

 Yani “C¸ok iyi is¸ler yapıyor” gibi s¸eyler so¨ylemek ac¸ıklama degˆil. Egˆer siz duygusal bir yakınlık hissediyorsanız bir insanın yaptıgˆı is¸leri de iyi go¨ru¨rsu¨nu¨z. Aras¸tırmalar yaptık. Tayyip Erdogˆan’ın bir konus¸masından do¨vizin durumuna dair so¨yledigˆi bir cu¨mleyi okuyorsunuz ve ahalinin yarısına “Bu so¨zlere katılır mısınız?” diye soruyorsunuz. O¨teki yarısına da “Recep Tayyip Erdogˆan’ın so¨yledigˆi bu so¨zlere katılır mısınız?” diye soruyorsunuz. Oranlar nasıl fark ediyor, biliyor musunuz! Onun so¨yledigˆini duydukları zaman, onun sec¸meninin onay oranı artıyor, ona kars¸ı olan sec¸menin onay oranı du¨s¸u¨yor. Arada mu¨this¸ bir fark olus¸uyor.

 Erdogˆan’ın sec¸meniyle kurdugˆu duygusal bagˆın arkasında kimlik ortaklıgˆı mı, ideoloji ve din mi, yoksa lider karizması mı var?

Saydıklarınızın hepsi var. 2001’de Tayyip Erdogˆan, Abdullah Gu¨l, Abdu¨llatif S¸ener ve Bu¨lent Arınc¸, Erbakan’dan ayrılıp partilerini kuracaklardı. Henu¨z partinin adı bile yokken,o sırada yaptıgˆımız bir aras¸tırmada, “Sec¸im olsa hangi partiye oy verirsiniz?” diye sorduk. Birinci sırada, “Tayyip Erdogˆan’ın partisi” cevabı vardı.C¸u¨nku¨ belediye bas¸kanlıgˆı do¨neminde yarattıgˆı bir ru¨zga^r vardı...

 Evet. O¨yle bir bagˆ kurmus¸. Bunda tabii ki dindarlık, muhafazaka^r liberallik ve sagˆ-sol ideoloji de rol oynuyor. Bu kimlikler birbirinden bagˆımsız degˆil. Bu¨tu¨n bunlar Erdogˆan’ı herkesin u¨c¸ adım o¨nu¨ne gec¸irdi.

 Bu sec¸imde c¸ok aday vardı ama Erdogˆan kazandı. Bu durumda “Alternatifi yok, o yu¨zden kazanıyor” tezi c¸u¨ru¨du¨ mu¨?

Alternatif, egˆer siz go¨rmek isterseniz olur. Go¨rmek istemedigˆiniz yerde alternatif olmaz. “Bas¸ka kime a^s¸ık olsaydım” demezsiniz, c¸u¨nku¨ birisine fena halde a^s¸ıksınızdır. Egˆer etrafa bakıyorsanız bas¸kaları da bulunur.

 Yani, “Sec¸menin alternatif arayıs¸ı yok” demek mi istiyorsunuz?

 Evet, bunu so¨ylemek istiyorum. Sagˆcısı, solcusu, ulusalcısı, milliyetc¸isi, dincisi bir su¨ru¨ lider var. Daha nasıl bir alternatif istiyoruz ki bilemiyorum. Tu¨rkiye’de Tu¨rkiye Komu¨nist Partisi bile var.

 Erdogˆan’ın, millet kıraathaneleri gibi muhalif kesimin burun kıvırdıgˆı vaatleri kendi kitlesinde kars¸ılık mı buldu?

 Hayır. O vaadi hic¸ yapmasaydı da bir s¸ey degˆis¸mezdi. Bunların vaatlerle ilgisi yok.

Siz o¨nce kararınızı verirsiniz, sonra o vaatler c¸ok hos¸ gelir. Inanmak istedigˆiniz vaatleri mderhal savunmaya bas¸larsınız. CHP aynı vaatte bulunsaydı, kitle onları tefe koyardı.

‘BI·R CHP LI·DERI·NI·N YAKIN GELECEKTE YU¨ZDE 50’YI· AS¸MASI C¸OK C¸OK ZOR’

 Peki, sec¸menle duygusal bagˆ kurma is¸ini Muharrem I·nce ne o¨lc¸u¨de bas¸arabildi?

 Kısıtlar var. Ne yaparsanız yapın, o¨teki kimliklerdeki kısıtları da tamamen silemezsiniz. Ama Muharrem İnce sec¸menle olan bu bagˆı beklenenin o¨tesinde kurdu. Bu yu¨zde 50 alması ic¸in asla yeterli olamazdı, kim c¸ıkarsa c¸ıksın olamazdı. Olmaz, 49 gu¨nde her s¸eyi degˆis¸tiremezsiniz.

 Aslında Muharrem I·nce, tam da bu kimliklere hitap edecek bir so¨ylem izlemeye c¸alıs¸tı. Annesinin bas¸o¨rtu¨lu¨ oldugˆunu, din egˆitimine kars¸ı olmadıgˆını so¨ylemesiyle muhafazaka^r kesime de mesajlar vermeye c¸alıs¸tı. Oylarına yansıdı mı sizce?

 Partisinin oyunun 8 puan u¨zerinde oy alması ciddi bir bas¸arı. Zaten bas¸ka da kimse bunu yapmadı.

 O¨nu¨nde c¸ok uzun bir zaman olsa, bir CHP adayının yu¨zde 50’yi as¸ması mu¨mku¨n mu¨, yoksa kimlik siyaseti gelip orada tıkanacak ve Tu¨rkiye’de hic¸bir zaman sol-seku¨ler bir lider sec¸im kazanamayacak mı?

 “Hic¸bir zaman alamaz” demeyelim. Modernles¸me bir su¨rec¸tir, o su¨rec¸ zikzaklarla da olsa devam eder ve ediyor. Ama bir CHP liderinin yakın gelecekte yu¨zde 50’yi as¸ması c¸ok c¸ok c¸ok zordur. 1950’den bu yana bir tek yu¨zde 42’yi bulan Bu¨lent Ecevit var. 2 yıl su¨rdu¨. Onun u¨stu¨nden de 40 yıl gec¸ti.

 CHP’nin yu¨zde 25’ten yu¨zde 22’ye du¨s¸mesini nasıl ac¸ıklıyorsunuz?

 Bu¨yu¨k bir bas¸arısızlık olarak go¨ru¨yorum. CHP’nin u¨zerinde durdugˆu konulara, nereden nereye geldigˆine bakın; gazeteciler, insan hakları, Avrupa Birligˆi, ekonomi gibi eles¸tiri konusu yaptıgˆı her s¸eyi alın. Buna ragˆmen oy kaybediliyorsa ciddi bir sorun vardır. Demek ki sec¸men kitlesiyle ka^fi bagˆ kuramıyor. CHP asla yüzde 35 olmazdı ama oy kaybetmesi için de hiçbir neden yoktu.

 HDP ve İYİ Parti’ye oy kaptırması sonuçları etkilemiş olabilir mi?

 Eğer öyle olduysa, “Kaptırmasaydı” derler. O zaman da onun sebebini sorarlar. Bizde hep böyle oluyor. İstifa müessesesi yok, insanların aklına gelmiyor. Kimse, “Olmadı galiba, bu işi bırakayım” demiyor.

 MHP’nin yüzde 10’u aşmasını bekliyor muydunuz?

 Bütün samimiyetimle söylüyorum ki hayır, beklemiyordum. Seçimden önce öğretim üyesi ve asistan arkadaşlarla tahminlerimizi yazarken MHP’ye yüzde 6 verdim. Kimse tahmin etmedi. Orada da bizi kamuoyu araştırma şirketleri çok yanılttı. İYİ Parti de hiç fena oy almadı. Kusura bakmayın ama bu seçimde medyanın etkisizliğini gördük. 2001’de ve 2002’de de bunu görmüştük. O zamanlar medyaya göre AKP diye bir parti yoktu ama baktılar ki seçimleri kazandılar. Bu seçimde de medyada hiç olmayan partiler bile barajı geçtiler. Demek ki medyanın etkisini o kadar da büyütmemek lazım.

 Peki, İYİ Parti’nin yüzde 10 almasını nasıl okuyorsunuz? Sağ seçmen için bir alternatife dönüşebilir mi, yoksa hep böyle kalır mı?

 Dönüşebilir. Seçmen blokları zaman zaman ciddi bir ekonomik kriz olursa, kendi bloklarının içinde başka bir adres arıyorlar. Bu birdenbire sağdan sola veya soldan sağa geçmek şeklinde olmuyor. Ama sağ blok içinde kendisine yakın bir lidere, partiye yönelebiliyorlar.

 Bu söylediğinize itiraz edenler var. “İYİ Parti aslında MHP’den ayrılan ve merkez sağa oynayan bir parti, fakat daha çok CHP seçmenine hitap etti. Cumhur İttifakı’ndan değil, Millet İttifakı’nın içinden oy aldı” deniyor.

 Doğrudur. Bu sefer öyle oldu. O ittifakların bir tanesi bence suni bir ittifak.

 Hangisi?

 Saadet Partisi ile CHP’yi aynı kefeye koyan Millet İttifakı’ndan bahsediyorum. Bu, normal şartlar altında görebileceğiniz bir ittifak değil. Bu ikisi arasında oy geçişkenliği beklemeyin. CHP’li, “Saadet Partisi de çok iyiymiş, biz yanlış anlamışız” demez ya da tersi de olmaz.

 ‘BİZDEKİ ESAS DİP DALGA ANTİ-BATI DİP DALGASIDIR’

 Saadet Partisi’nin bir dip dalgası olduğu, aslında oylarını artıracağı bekleniyordu. Fakat gördük ki seküler-sol kesimle ittifak yapmak Saadet Partisi’ne “yaramadı”, oyunu artıramadı diyebilir miyiz?

 Yapmasaydı da yaramayacaktı. Çünkü Saadet Partisi’nin seçmeni AKP’nin içinde. Dünyanın en zor işi, “Ben yanılmışım, inandıklarım yanlışmış” diye itiraf edebilmektir. Bunu kendimizden de, seçmenden de kolay kolay bekleyemeyiz. “Elimi kesselerdi de ona oy vermeseydim” diyenlere bakmayın, bir dahaki seçimde gene verirler.

 Dolayısıyla, AK Parti seçmeninden, “Biz Saadet’e kayalım” diyen de olmadı.

 Olmadığı kesin ama “Olur mu?” sorusunu soracağınız zaman da çok ciddi travmatik olaylar lazım. O zaman olur. Hayatlarını derinden etkileyen, bekalarını etkileyen, ciddi anlamda eve ekmek götüremeyecekleri durumlar olursa o kamp içinde kaymalar olabilir. Ama böyle normal hayat devam ederken hiç kolay bir iş değildir. Brexit sırasında İngilizlerin bir kısmı yabancılara, göçmenlere karşı söylem oluşturdu. Hatta İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, “Avrupa Birliği’ne Türkleri dolduracaklar” diye propaganda yaptı. Bizde de Batı’ya karşı bir anti-Amerikan tavır söz konusu. Dip dalga deniyor ya bizdeki esas dip dalga anti-Batı dip dalgasıdır. Bizde sağcısı da, solcusu da Batı’ya kuşkulu bakar.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler