Ahmet Şık: Rozetim budur

HDP İstanbul milletvekili ve gazeteci Ahmet Şık, sosyal medya hesabından takacağı rozeti paylaştı.

Yayınlanma: 07.07.2018 - 13:41
Abone Ol google-news

HDP İstanbul milletvekili ve gazeteci Ahmet Şık'ın yaptığı sosyal medya paylaşımı şu şekilde:

"Rozetim budur:
Mesleklerine ve hakikate sahip çıkıp yolumuzu açmak için mücadele edenlere Edip Cansever’in dizeleriyle...

"Bütün iyi kitapların sonunda
bütün gündüzlerin,
bütün gecelerin sonunda
meltemi senden esen
soluğu sende olan,
yeni bir başlangıç vardır."


Ahmet Şık'ın paylaştığı rozetin üzerinde görev başındayken, polisler tarafından öldürülen gazeteci Metin Göktepe ve annesi Fadime Göktepe yer alıyor.

"Bir insanın vekil olduğunun göstergesi yakasına taktığı rozet değil"

Şık, geçtiğimiz gün “Kravat takacak mısınız?” yönündeki soruya “Maalesef öyle ama değişmesi için çabam olacak. Benim bir tane rozetim olacak onu takınca görürsünüz. Benim için önemli olan o. Bir insanın vekil olduğunun göstergesi yakasına taktığı rozet değil. Bence yürüttüğü faaliyettir. Rozet takmakla vekil olunmuyor” şeklinde yanıt vermişti.

 

METİN GÖKTEPE KİMDİR?

Metin Göktepe, 10 Nisan 1968'de Sivas'ın Gürün ilçesine bağlı Çipil köyünde Alevi Kürt kökenli bir ailede dünyaya geldi. Yaşamının ilk 11 yılını burada geçiren Göktepe, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan, 8 çocuklu bir ailenin 7. çocuğuydu. İlkokulu, köyün tek okulunda, birleştirilmiş sınıfta okuyan Göktepe, abla ve ağabeylerinin yıllara yayılan göçünün ardından 1979’da annesi ve babasından hemen önce küçük kardeşi Aziz ile birlikte İstanbul’a geldi. Aynı yıl Esenler’deki Hasip Dinçsoy İlköğretim Okulu’na kaydoldu ve 5. sınıfı burada okudu. Ortaokula o zamanki adıyla Esenler Lisesi’nde başladı ve liseyi de burada okuyarak şimdiki adıyla Bakırköy İbrahim Turhan Lisesi’nden 1986’da mezun oldu. Lisede de başarılı bir öğrenci olan Göktepe, mezun olduktan sonra bir yıl dershaneye devam etti ve buradaki başarısıyla, kardeşinin de dershaneye gitmesini sağladı. Yaz tatillerinde çalışarak harçlığını çıkaran ve böyle okuyan Göktepe, 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü’ne girdi. Bu sırada fabrikada çalışan ablası, ağabeyi ve 1986’dan itibaren kültürel ve sosyal faaliyetlerine katıldığı dernek sayesinde siyasetle tanıştı. Göktepe, üniversitede öğrenci gençlik mücadelesinin aktif bir üyesi oldu. Gazeteciliğe 1992 yılında Gerçek adlı bir dergide başlamış, daha sonra 1995 yılında da Evrensel Gazetesi'nde muhabirlik yapmaya başlamıştır.

Ölümü

8 Ocak 1996 tarihinde cezaevinde öldürülen iki tutuklunun cenazesini izlemek için görevi başındayken polislerce toplu halde gözaltına alınan bin kişinin arasındaydı[1]. 1000 kişiye yakın insanla gözaltına alınıp; "gazeteciye özel muamele" diyen polislerce dövülerek öldürülen Göktepe´nin ölümü büyük yankılar uyandırmıştı. Dönemin içişleri bakanı Teoman Ünüsan 11 Ocak 1996 günü 32. Gün programında, "Konuyla ilgili tam bilgim yok. Ancak son gelen bilgiler Metin Göktepe'nin duvardan düşerek öldüğü şeklindedir!" diye bir açıklama yaptı. Duvardan düştüğü iddia edilen gazetecinin -kamuoyu baskısıyla- gözaltında dövülerek öldürüldüğü kabul edilmek zorunda kalındı.[kaynak belirtilmeli] Dönemin içişleri bakanı, savunduğu bu tez çürütülünce Fadime Göktepe'den özür dilemiş, ancak Göktepe'nin annesi bu özürü kabul etmeyerek sorumluların yargılanmasını talep etmiştir

İlden ile 4 yıl süren dava Şubat 1999 yılında yapılan mahkemeyle alınan kararla 11 memurdan altısına 7 yıl 6 ay hapis cezası verilmiş, usul yönünden bozulan dava 5 Mayıs 1999'da Yargıtay tarafından, altı ceza alan memurdan beşinin cezası onanmış sanık emniyet amirine verilen ceza esastan bozulmuştur[3]. Kamuoyunda Rahşan affı diye bilinen afla şartlı tahliyeden yararlanan polisler toplam 1 yıl 8 ay yattılar. Metin Göktepe gözaltında öldürülmüş gazeteciler içinde katilleri için mahkumiyet kararı verilmiş ilk gazetecidir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler