"Kılıçdaroğlu’nu kabul ediyorum' derse ne yapacağız?"

Bahçeli, Binali Yıldırım’ı ziyaretinin ardından, kendisini takip eden gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Yayınlanma: 28.01.2019 - 21:54
Abone Ol google-news

 

 

 

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Venezuela’daki gelişmelerle ilgili olarak, “Eğer ABD, Venezuela’da Maduro’nun karşısındaki bir muhalefete, ‘Ben bundan sonra seni tanıyorum’ der, buna da Türkiye rıza gösterir, komşu ülkeler, Avrupa ve AB rıza gösterir ise yarın Türkiye’de de, ‘Ben sizi tanımıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu’nu kabul ediyorum’ der ise ne yapacağız?” değerlendirmesinde bulundu. Bahçeli, CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediye başkan adayı Tunç Soyer ile ilgili de “Soyer’in adaylığını ülkücü ve devrimcilerin kabul etmeyeceğini” belirterek, “12 Eylül’de benim savcım Nurettin Soyer değildi mi diyecekler” ifadelerini kullandı. Bahçeli, TBMM Başkanı ve AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Binali Yıldırım’ı ziyaretinin ardından kendisini takip eden gazetecilerin sorularına şu yanıtları verdi:

‘İnsanlığın huzuru’ projesine ihtiyaç var: Milletler tarihini yeniden analiz etmek lazım. Şu an için var olan milletler hangi süreçlerden geçti, demokratikleşme sürecine nasıl katıldı, ondan önce hangi şartlar yaşandı, nerede darbe oldu, nerede kargaşa oldu… Dünyada milletler mücadelesinin analizi sonrasında ulaşacağınız yer “insanlığın huzuru”dur. Diyorum ki; artık her türlü düşünce insanı, farklı ideolojiye sahip bilim insanları, ülke yöneticileri “insanlığın huzuru”nu sağlayabilecek bir siyasal projeye hazır olmalı. Barıştı, demokrasiydi, şuydu, buydu... Ne yaparsanız yapın ‘demokrasi’ adına yapılıyor ve ‘demokrasi’ adına yapılan bir müdahalede kan akıyor, darbeler yapılıyor.

ABD’ye gelişigüzel misyon yükleyemezsiniz: Bu projenin sağlanması nasıl olacak? Burada ABD’ye gelişi güzel bir misyon yükleyemezsiniz. Kalkıyor, diyor ki: “Ben, seni istemiyorum, yerine filanı tanıyorum.” Yukarıda Arjantin, Brezilya çıkıyor, “Ben de tanıyorum” diyor. İngiltere paralarına el koyuyor... İyi veya kötü bir ülkede, o günkü sosyal, siyasal şartlar bir iktidar yapısı oluşturmuş. Bu iktidar yapısında da birileri seçimle iktidara gelmiş. Eğer rejim ve bazı temel kavramlarla çatışan bir yönetim oluşmuş ise o zaman dünyadaki küresel güçler, demokrasinin gelişmesine, demokratik kültürün artmasına ve demokrasi yoluyla iktidarların yeniden yönetilmesi veya yönlendirilmesine fırsat tanıyan gayretler içerisinde olmalıdır.

ABD’nin yanlışından insanlığı kurtarmak lazım: ABD burada netice alırsa ne olacak? Her tarafa değişik yöntemlerle müdahale hakkı kendisinde görüyor ise ABD’nin insanlığın erişmiş olduğu temel kavramlar doğrultusunda sorgulanması lazım. İnsan hakları, demokrasi açısından sorgulanması lazım. Self determinasyon açısından sorgulanması lazım. Bir ülkeye değişik yöntemlerle müdahale veya uluslararası yasalar açısından sorgulanması lazım. Kendisi gibi seçimle gelmiş olanları katledecek bir politika takip ediyor. Bu yanlıştan insanlığı kurtarmak lazım. Bu yanlıştan ülkeleri kurtarmak lazım.

Risk her ülke için geçerli’

Kılıçdaroğlu’nu tanıyorum’ derse ne olacak? Eğer Venezuela’daki gelişmeleri, Sudan, Ortadoğu ve diğer ülkelerdeki benzer gelişmeleri, ABD’nin iç bünyesinde dahi kabul görmeyen davranışlarla, mevcut devlet başkanı birtakım tasarruflarla yönlendirmeye başlıyor ise bu risk her ülke için geçerlidir. Eğer ABD, Venezuela’da Maduro’nun karşısındaki bir muhalefete, “Ben bundan sonra seni tanıyorum” der, buna da Türkiye rıza gösterir, komşu ülkeler, Avrupa ve AB rıza gösterir ise yarın Türkiye’de de, “Ben sizi tanımıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu’nu kabul ediyorum” der ise ne yapacağız? “Kemal Kılıçdaroğlu’nu görevlendirdim ben bu konuda” dediği zaman CHP’nin üst yönetimi Maduro için söylemedikleri sözleri bundan sonra nasıl kullanacaklar? Risk burada. Ne yapacağız. Trump bunu istedi diye CHP’liler ‘sarı gömlekliler’ mi, ‘kırmızı gömlekliler’ mi yoksa başka bir şey mi sokağa döküldü? Biz de buna rıza göstermeyeceğiz.

ABD Türkiye’yi yönetemez: ABD Türkiye’yi yönetmesin, millet iradesi yönetsin. BM karar almış, “8 gün içinde seçime gideceksin” diyor. BM’nin hangi yasasında bir ülkeyi erken seçime götürmek var? Tavsiyelerde bulunabilirsin. “Kargaşa var, bunu önlemek, ülke içerisindeki kamplaşmayı, çatışmayı ortadan kaldırmak için bir seçim düşünebilirsiniz” demek başka, “8 gün içerisinde seçime gideceksiniz” demek başka... 8 günde nasıl seçime gidecek? O zaman Türkiye’de CHP’nin muhtemel bir seçim için itirazları orası için ne kadar geçerli olacak? Diyelim ki Trump sabah kalktı. Baktı ki hava bulutlu, şiddetli hortumlar var. Onun tesiri altında kaldı. Twitter’ın başına geçti, “Türkiye’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun ülke yönetimine geçmesinde Amerika ve Türkiye menfaatleri açısında fayda görüyoruz. Yönetim değişsin, Kılıçdaroğlu olsun” dediği taktirde ne yapacak CHP’liler?

Kemal Bey alınmasın: Kemal Bey bu söylediklerime alınganlık göstermemeli. “Hepimiz, birlikte milli bir duruş sergilemeliyiz” demeli. Peki, CHP’yi tercih etmeyip, bir başkasını tercih ederse ne olacak? Söylemek istediğim, millet iradesinin tercihinin yerine Trump’ın tercihini koyamazsınız.

Trump İnce’yi mi görevlendirecek: Biz bunların hepsini bir beka meselesi olarak görüyoruz. Bir tane çok ‘ince’ akıllı, o da bizim karşımıza ‘zeka sorunu’ olarak çıkıyor. Hadi diyelim ki muhalefeti çok yoğun olarak sokağa taşıdı. Trump, Muharrem İnce’yi mi görevlendirecek? İyi seçim, kötü seçim, eksik seçim, yok taşınmışlar bilmem ne yapmışlar… Ne yaparsa yapsın Türkiye kimliği taşıyan bir insan nerede oy kullanıyorsa oradaki oyunu demokrasiyi büyük tehlikelere sokmamak için kullanıyor. Yüzde bir de olsa hoşgörüyle karşılayıp, sonra yasal tedbirlerle bu yanlışlıkları düzeltmek dururken, gece gündüz televizyonlarda “Sandıklarda şöyle oldu, buradaki evde şöyle oldu , bizim top koşturduğumuz Beylerbeyi Stadı’nda şu kadar adamın isimleri var. Bunlar olacak şeyler mi? Hadi ispat et bakalım... Nasıl ispat edeceksin? İspat ettikten sonra nasıl iktidarı değiştireceksin, seçimleri iptale götüreceksin...

‘Hayali seçmen’ olmaz: (Hayali seçmen iddiaları üzerine) ‘Hayali seçmen’ olmaz ama ‘sağa sola kaydırılmış’ seçmen olabilir. Adam nüfus değişikliği yapıyor, kendi memleketinde oy kullanmak istiyor. Demokraside bunu engelleyen bir şey var mı? Bunun için normal şartlarda düşünerek Türkiye’yi iki noktada güçlü kılmak lazım. Bunlardan biri ‘demokratikleşme süreci’ ikincisi ‘normalleşme süreci’dir.

Ülkücüler, devrimciler bu ismi kabul etmez: (Tunç Soyer’in adaylığı) Şimdi siyasi hayatımızda, 12 Eylül’de, herkesin üzerinde olumsuz kararları bulunan bir kişinin evladını sen İzmir’e aday gösteriyorsun. Bu ismi ‘ülkücü’ kimliği taşıyan hiç kimse kabul edemez. Onu belediye başkanı olarak görmez. ‘Devrimci’ olan hiç kimse bunu kabul edemez. Kim kabul edebilir? 12 Eylül’ün bir avuç yandaşı bunu kabul eder. ABD’ye veya başka bir ülkeye kaçan savcılar var, mesela Zekeriya Öz. Türkiye’ye gelse, FETÖ’nün bir partisi olmasa, hangi parti alıp bunu aday gösterebilir? Böyle şey olur mu? İçişlerine karışamayız, istediğini yapar da siyaseten baktığınız vakit herhalde kime ne hizmet ediyorlar? Demek ki belediye başkanlarının a, b, c şahsı olması önemli değil. Önemli olan böyle bir belediye yarışında “çatışmanın ortasından beklenilen sonucu alabilir miyim” diye pusuda beklemek.

Atatürkçülerin sorgulaması lazım: Siz kalkacaksınız, 12 Eylül’ü yargılayacaksınız, apoletlerini sökeceksiniz. Sonra belli bir döneme geleceksiniz. Onlara karşı önemli duruşlar sergilediniz. Şimdi kalkıyorsunuz onların savcısının oğlunu aday yapıyorsunuz. Bunun izah edilmesi lazım. Atatürkçü, Kemalist, CHP geleneğini, fikrini samimiyetle savunan, demokrasiden yana tavrını koyan insanların bunu sorgulaması lazım.

‘Savcım Soyer değildi’ mi diyecek?

Fikir kulüpleri olarak girildi, sonra Dev-Genç genç oldu. 12 Mart’ta, Dev-Genç olarak birlik içinde o dönemin darbe teşebbüslerine muhatap kılındı. Dışarı çıktıklarında çok sayıda bölünmüşlüğe vesile olmuş devrimci hareketin mensupları var. Onlar nasıl kabul edecek? “Benim savcım Nurettin Soyer değildi” mi diyecek? Türkiye’nin esas bu karmaşayı çözmesi lazım. Bu gidişat sağlıklı bir gidişat değil.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler