Erkan Baş: Trump'la el sıkışarak Fetullah'la mücadele edilmez

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM Genel Kurulu'nda düzenlenen 15 Temmuz Özel Oturumu'nda yaptığı konuşmada elli yıla aşkın bir süredir FETÖ terör örgütünün Türkiye'de bir şer faaliyeti yürüttüğüne dikkat çekerek, "Trump'la el sıkışarak Fetullah'la mücadele edilmez" dedi. FETÖ'ye karşı mücadelede komünistlerin söylediklerinin dikkate alınması gerektiğini ifade eden Baş, 4 öneride bulundu.

Yayınlanma: 15.07.2019 - 17:35
Abone Ol google-news

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, Meclis Genel Kurulu’nun 15 Temmuz Özel Gündemli Oturumu’nda konuştu.

Erkan Baş, konuşmasında 15 Temmuz darbe girişiminin örgütlenmesinin ABD tarafından 1950'li yıllarda başlatılan 'Yeşil Kuşak Ülkeler Projesi'nin bir sonucu olduğunu dile getirdi. 50 yıldır bu örgüte karşı kesintisiz mücadele eden bir geleneğin temsilcisi olduğunu söyleyen Baş, "Fethullah Gülenle mücadele edilecekse komünistlerin söyledikleri dikkate alınmalıdır" dedi.

Baş'ın konuşmasından satır başları şöyle: 

ABD emperyalizmi tarafından örgütlenmiş karşıdevrimci bir örgütün darbe girişiminde yaşamını kaybeden tüm yurttaşlarımızı saygıyla anıyorum. Demokrasiden bolca söz edilen böyle bir günde dahi grubu olmayan bir partinin temsilcisi olarak maruz kaldığımız ayrımcılığı ve söz hakkımızın üç dakikayla sınırlandırılmasını bir kez daha halkımızın takdirine sunuyoruz.

Günün anlamına uygun olarak söyleyeyim: Darbelere karşı demokrasiyi, halkın söz hakkını savunanlar vekillerinin bile konuşturulmasını sağlayamıyorlarsa bu, bizim açımızdan büyük bir çelişkidir, halkımız bunu takdir edecektir. Dolayısıyla, bu kısa süre içerisinde 50-60 yıllık bir tarihsel kesiti kapsayan 15 Temmuz darbe girişimine dair sadece birkaç noktaya işaret etmekle yetineceğim.

'Komünistler bu örgüte karşı 50 yıldır mücadele ediyor'

Birincisi, sanıyorum, aramızda bulunan herkes biliyor fakat hiç kimse dile getirmek istemiyor. Bu hain örgütün ilk teşkilatlanması komünizmle mücadele dernekleri adı altında gerçekleştirilmiştir. Bu, önemsiz bir şey değildir sevgili arkadaşlar ve doğrudan Amerika Birleşik Devletleri'nin Yeşil Kuşak Ülkeler Projesi'nin bir ayağıdır. Bunu neden söylüyorum? Elli yıldır bu örgüte karşı kesintisiz mücadele eden bir geleneğin temsilcisi olarak burada konuşuyorum, bir övünme vesilesi filan değil. Komünistlerin söylediklerinin dikkate alınması gerektiği çok açıktır Fetullah Gülen'le mücadele edilecekse…

'Gülen işçi düşmanlarının eseridir'

Bakın, 1950'de Komünizmle Mücadele Dernekleri kurulur ve 1951'de Türkiye tarihinin en önemli komünist tevkifatı gerçekleştirilir. Menderes Hükûmetinde 100'ü aşkın komünist yargılanırken Zeki Baştımar şöyle bir savunma yapıyor, dikkatinizi çekiyorum, hâkim diyor ki: "Biz bu memleketi siz komünistlerin elinde bırakmaktansa bu vatan batsın daha iyi."

Zeki Baştımar sözü alıyor, "Bu sözler memleketi felakete sürükleyen zihniyetin ifadesidir. Ben yurtsever bir komünist olarak bugün memleketin zararına çalıştıklarına inandığım ve şahsen gadrine uğradığım, zulmünü gördüğüm siyasi hasımlarımın tahakkümü altında bile bu memleketin yaşaması için hayatımı vermekten çekinmem."

Bu, son derece önemli bir ayrımdır. Bu memleketi işçiler, emekçiler, yoksullar ve onların temsilcileri yönetmesin diye ABD'ye ve iş birlikçilerine teslim edenler Fetullah Gülen örgütlenmesinin yayılmasında, büyümesinde sorumludur.

'Trump'la el sıkışarak Fetullah'la mücadele edilemez'

Elli yıla aşkın bir süredir bu örgütün bu topraklarda bir şer faaliyeti devam ediyor. Fakat öyle "uluslararası güçler" "malum çevreler" diyerek bu örgütle mücadele edilmez, adını koyacağız. Bu örgütü besleyen, büyüten, arkasında duran Amerika Birleşik Devletleri emperyalizmidir. Emperyalizme karşı tam bağımsızlıkçı bir tutum almadan, bunu söylemeye bile cesaret etmeden ya da Trump'la el sıkışarak Fetullah'la mücadele edilmez.

'12 Eylül ile serpildi, AKP ile iktidar oldu'

İkincisi, elli yıldır bu örgüt vardır. Doğrudur fakat arkadaşlar, bu evredeki tüm iktidarları suçlayabiliriz de, bir gerçeğin üstünü kapatmayalım: Birincisi, 12 Eylül askerî faşist cuntasından sonra var olan bu örgüt büyümüş, serpilmiş, gelişmiştir. İkincisi de maalesef devr-i iktidarınızda iktidar ortağı olmuş, “ne istedilerse verilmiş” ve devlette tepeden tırnağa hâkim hâle gelmiştir. Bu gerçeklere göz kapatarak bu hesaplaşmayı gerçekleştirmemiz mümkün değil.

 'Destekçiler hesap vermeli'

Madem bu gerçekler hepimizin gözleri önünde yaşandı; bu çeteyi devlet içine yerleştiren, önünü açan, bu çetenin hedef hâline getirdiği gençleri, siyasileri, bürokratları tasfiye eden, yargılatan ve tutuklanmasını sağlayan herkes mutlaka hesap vermelidir.

Siyaset, sermaye gruplarının faaliyeti olmaktan çıkacak.

Bizim önerimiz açıktır arkadaşlar, bir daha memleketimizin bunları yaşamasını istemiyorsak;

Bir: "Malum çevre" deyip geçiştirmeyeceğiz, "emperyalizm"in adını koyacağız.

İki: Siyaset; çıkar gruplarının, sermaye çevrelerinin, saray entrikası olarak bol parası olanların faaliyeti olmaktan çıkacak; alın teri döken emekçi halkın özneliği kabul edecek.

Üç: Hangi dinî inancı benimsediğini söylüyor olursa söylesin, cemaatlerin, tarikatların, halkın dinî inancını kullananların siyasette yerinin olmaması, laikliğin kuvvetlendirilmesi gerekir.

Dört: Değerli arkadaşlar, hukuk, iktidarın sopası değil, adaletin simgesi hâline gelmelidir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler