Bir sonraki karda kartopu oynarız

Erdem Gül’den çocuklarına mektup: Bilmemeniz gerekiyordu ama zor zamanlardan geçiyoruz

Yayınlanma: 03.12.2015 - 22:43
Abone Ol google-news

Tutuklanan Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’e destek amacıyla önceki gün başlatılan “umut nöbetini” Basın Konseyi Yüksek Kurul Üyesi ve gazetemiz Yayın Danışmanı Doğan Satmış devraldı. Satmış, yaptığı açıklamada “Sadece gazetecilik yaptıkları için içeride bulunan gazeteci arkadaşlarım

Can Dündar ve Erdem Gül’ün uğradıkları bu haksızlığı duyurmak için bu nöbeti başlattık. 30’a yakın gazeteci halen tutuklu. Bu arkadaşlarımızın bir an önce çıkmasını bekliyoruz. Bir ülkede yöneticiler gazetecilerden korkarsa o ülkede saklanmak istenen bazı şeyler vardır. Dünyanın gelişmiş şeffaf ülkelerinde basın istediği gibi hareket eder, dünyanın gelişmemiş ve şeffaf olmayan ülkelerinde ise basın baskı altındadır” dedi. Satmış şunları söyledi: “Dündar, Gül ve Mehmet Baransu’nun yazdıklarının ötesinde delil gösterilmiyor.

Buraya Nedim Şener’i ziyarete gelmiştim ve bir daha gelmem sanıyordum. Bu durum bundan sonra buraya daha sık geleceğimizi gösteriyor. Tutuklanmaya delil diye sunulan Cumhuriyet’in iki sayfası. Gelirken babası eski gazeteci olanların çocukları aradı. ‘Babamız sağ olsaydı onlar da nöbette olurdu. Onların yerine biz nöbet tutmak istiyoruz’ diyorlar. Dündar kaçmak isteseydi soruşturma açıldıktan sonra 4-5 defa yurtdışına çıktı. Erdem Gül’de aynı şekilde öyle. O zaman kaçarlardı.”

Doğan Satmış dışarıda tutulan nöbete ilişkin CHP’li Mahmut Tanal aracılığıyla Dündar ve Gül’e not yazdı. Dündar ve Gül de yine milletvekilleri aracılığıyla yanıt gönderdi. Dündar ve Gül’ün yanıtlarını da milletvekilleri getirdi.

Gül, dışarıda bekleyenlere yazdığı mektupta “Hapiste birinci haftamızı tamamladık. Bu süre boyunca hukuk kavramı çerçevesinde buradan ölerek çıkabileceğimiz ağırlıkta cezalar isteyen savcıya tek bir ifade verdik. 2 soru sordu. Birisi telefonlarım, diğeri de haberi aldığım kaynak. Sonrasında hakime çıktık. O da sadece haber ve devletin güvenliğini sordu. Bu bir haftalık süreçte adaleti bekliyorum.

Beklediğimiz haberin adaletidir. Habere hürriyet, habere adalet. Yaşadıklarımın insanlık ve Türkiye açısından bir ilk değil. Ama artık son olması gerekir. Bizden sonra bir daha ‘Ne ilk ne de son değil’ cümlesi kurulmasın. Artık son olsun. Haber özgürleşsin. İfade özgürleşsin. Yazı söz, düşünce özgürleşsin” dedi.

Çocuklarına yazdı

Gül’ün çocuklarına yazdığı mektubu ise Silivri Cezaevi’nde bulunduğu 6 yıl boyunca kızı Nazlıcan’dan ayrı kalan Tuncay Özkan gözyaşlarına güçlükle hakim olarak okudu. Gül çocuklarına şöyle seslendi: “Bilmezsiniz, zor zamanlardan geçiyorum. Bilmemesi gereken yaştasınız. Ama sizin bu hakkınız size tanınmıyor. Öyle bir zor zaman ki, illa size bunu bildirecek ve yaşatacaklar. Neyse, dün Ankara’ya ilk kar yağmış. İkinci karda kartopu oynamak üzere kucaklıyorum ikinizi de.”

Kalabalığız, haklıyız

Can Dündar ise milletvekilleri aracılığıyla gönderdiği mektupta, “Sevgili dostlar. Bugün 1 haftamız doldu. Arayanımız, soranımız, gelenimiz çok. Yalnız olmadığımızı gördük. Kalabalığız. Haklıyız. Moralliyiz. Bu destek, bu moral, bu dayanışma bitirecek bu hukuksuzluğu. Hep birlikte düze çıkacağız. Herkese dostça en içten selam ve sevgiler” diye yazdı.

Silivri’de değişen bir şey yok

CHP milletvekilleri Mahmut Tanal, Tuncay Özkan ve Dursun Çiçek, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazetemiz Can Dündar ve Erdem Gül’ü ziyaret etti.

Tuncay Özkan, Silivri duvarlarının soğuğunun insanın kemiklerine işlediğini belirterek “Burası esaret yeridir. Daha önce Silivri toplama kampıydı ama değişen birşey yok. Buraları yok etmek gerekir” dedi. Türkiye’de adalete, özgürlüklere ve barışa her zamankinden daha çok ihtiyaç olduğunu kaydeden Özkan, “Ben burada 6 yıl kaldım. B.k içinde yaşadım. Masumlar cezaevinde kalır, ezilirse bu Türkiye’nin felaketi olur. O zaman hep birlikte onlara değil kendimize ağlarız” dedi.

Mahmut Tanal ise gazetecilerin tutuklanmasının tamamen siyasi olduğunu belirterek “Tutuklama kararını veren yargıç geçmişte ceza tecrübesi olmayan, asliye ticaret mahkemesinden sulh cezaya tayin edilen bir yargıç” dedi. 17 ay sonra Silivri Cezaevi’ne geldiğini ve karmaşık duygular yaşadığını belirten Dursun Çiçek ise “Biz onların sesi olmak için burdayız. Yargılama ve hukuk herkes için geçerli. Bu kara sayfa Türkiye’ye yakışmıyor” dedi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler