Kılıçdaroğlu: Ne Cumhuriyet'i ne de Sözcü'yü susturabilirsiniz

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada Cumhuriyet ve Sözcü gazetesine yapılan operasyonlar hakkında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Ne Cumhuriyet gazetesini ne de Sözcü gazetesini susturabilirsiniz" dedi.

Yayınlanma: 23.05.2017 - 13:41
Abone Ol google-news

<video:746531>

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'de düzenlenen grup toplantısında hitap etti. İngiltere'nin Manchester kentinde, dün gece meydana gelen ve çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısıyla ilgili açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Terör konusunda Türkiye'nin çektiği acıyı emin olun, dünyada çok az ülke çekmiştir. İngiltere'deki terör olayı karşımıza çıktı. Terör; kimden gelirse gelsin, nereden gelirse gelsin, amacı ne olursa olsun hep birlikte insan olanların karşı çıkması gerekir. Haklı hiçbir gerekçesi olmaz terörün. O nedenle İngiltere'de olmuş, Türkiye'de olmuş veya dünyanın herhangi bir ülkesinde olmuş. İnsanlığa karşı bir suç işlenmiştir ve biz hep birlikte teröre karşı durmak gibi bir görevi üstlenmek zorundayız. İngiltere'ye, İngiliz halkına başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz ve umuyorum; terör bütün dünyadan silinmiş olur. Bu mücadeleyi ortak bir insanlık mücadelesi olarak hep birlikte sürdürmek zorundayız" diye konuştu.

'BEŞİKTAŞ BELEDİYESİ'NE SORUŞTURMA' AÇIKLAMASI: SEN KİM OLUYORSUN VALİ BEY?
Toplumun her kesiminin Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nı kutlamak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanlığı'nın Beşiktaş Belediyesi hakkında başlattığı '19 Mayıs' soruşturmasına ilişkin şunları söyledi:

"19 Mayıs'ın ne kadar görkemli kutlanırsa birlikteliğimiz o kadar güçlenir. Biz, bu töreni tarihimizi hatırlayarak, kutlamak istiyoruz. Beşiktaş Belediyemiz de bu çerçevede kutlamak istedi, tüm belediyelerimizde olduğu gibi. Yazıyı yazdık, Valilik'ten izin istedik. Valilik, Beşiktaş Belediyesi'nin 19 Mayıs kutlama törenlerine, yürüyüşe izin vermedi. Bunun üzerine belediye başkanımız, bütün gazetelere tam sayfa ilan verdi. Yaptıkları bütün hazırlıkları anlatarak, İstanbul Valiliği izin vermediği için 19 Mayıs törenleri iptal edilmiştir; dedi. Bunun üzerine vay efendim, sen toplumu tahrik edici ve kamu düzenini bozan ilan verdin; diye belediye başkanımız hakkında soruşturma açtılar. Sanıyorlar ki belediye başkanı hakkında soruşturma açılınca biz geri adam atacağız. Sen kim oluyorsun Vali Bey de bizim geri adım atacağımızı düşünüyorsun. Toplumun huzurunu asıl bozan sensin. 19 Mayıs bayramını kutlamak ne zamandan beri suç olmaya başladı? Diğer belediyelere izin verirsin. Beşiktaş Belediyesi'ne izin vermiyorsun; hangi gerekçeyle izin vermiyorsun? Valiysen valiliğini yapacaksın. Bize sarayın valisi değil, bize devletin valisi lazım"

"SÖZCÜ GAZETESİ'Nİ FETÖ İLE SUÇLAMAK, AKLIN KABUL EDEBİLECEĞİ ŞEY DEĞİL"
Sözcü Gazetesi'ne yönelik düzenlenen FETÖ operasyonuyla ilgili de açıklamalarda bulunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Yani herkesi FETÖ ile ilgili suçlarsın da kardeşim Sözcü Gazetesi'ni suçlamak, aklın kabul edebileceği bir şey değil. Aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir şey değil. Üstelik bunu 19 Mayıs'ta yapıyorsun. Herkes törenlerde, herkes kutlamalarda; sen bunu yapıyorsun. Sözcü Gazetesi, halkın sözcüsüdür. Halk adına yayın yapar. Halkın sesi, gözü ve kulağıdır. Sözcü Gazetesi; Atatürkçülük'ten, demokrasiden, uygarlıktan ödün vermeyen bir gazetedir. Sözcü Gazetesi'nin yazarları, kalemini satmayan, dik duran ve onurlu yazarlardır. Sözcü Gazetesi'nin sürekli denetlendiğini biliyoruz; ama açığını bulamazlar. Sanıyorlar ki Sözcü ve Cumhuriyet'i susturacağız. Ne Cumhuriyet Gazetesi'ni susturabilirsiniz ne de Sözcü Gazetesi'ni susturabilirsiniz" diye konuştu.

SAVCIYA SESLENDİ: CUMHURİYET SAVCISI, SARAYDAN TALİMAT ALMAZ
Sözcü Gazetesi'yle ilgili soruşturma başlatan savcıya seslenen Kılıçdaroğlu, "Savcı kardeşim, sen sarayın savcısısın. Cumhuriyet savcısı değilsin. Cumhuriyet savcısı; dik durur, onurlu durur. Cumhuriyet savcısı, saraydan talimat almaz. Cumhuriyet savcısı, yasalara bakar. Savcı, iktidarın maşası olmaz. Saraydan gelen talimata göre, fezleke düzenlemez. Cumhuriyet savcısı, cumhuriyet ilkelerine bağlıdır. Düşünce ve medya özgürlüğünden yanadır. Evrensel hukuktan yanadır. İnsan haklarından yanadır. Cumhuriyet savcısı, iradesini saraya teslim etmişse o, cumhuriyetin değil; sarayın savcısıdır. FETÖ'cü arıyorlar. Cumhuriyet'te bulamadılar bu sefer acaba Sözcü'de bulur muyuz, diye. Savcı kardeşim, sen FETÖ'cü arıyorsan Bakanlar Kurulu'na bakacaksın. AK Parti grubuna bakacaksın. Saraya bakacaksın" dedi.

"NEREDE BU DARBENİN SİYASİ AYAĞI?"
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele üzerinden hükümeti eleştiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"'FETÖ'cü' diye baklavacı, çikolatacı, esnaf, sanayici, er, erbaş, subay, hakim, kaymakam, savcı, vali buldular. Herkesi buldular; ama ne hikmetse siyasetçiyi bulamıyorlar. Darbeyi niye yapıyorsun kardeşim sen, memleketi yönetmek için değil mi? Peki, bu memleketi kimler yönetecekti? Nerede bu darbenin siyasi ayağı? Siyasi ayağını gizliyorlar. Neden Meclis'teki komisyona darbeye bizzat tanıklık eden insanlar gelip, bilgi vermiyor? Kontrollü darbe açığa çıkmasın, diye. Bugün ağır ağır ipuçları ortaya çıkıyor. Kimin, ne yaptığını gayet iyi biliyoruz. Bugün Türkiye, 15 Temmuz arkasından bir karşı darbe girişimiyle karşı karşıyadır"


"SAVCI KARDEŞ, SEN FETÖ'CÜ ARIYORSAN BAKANLAR KURULUNA, AKP GRUBUNA BAKACAKSIN"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında konuştu. Kemal KIlıçdaroğlu, Sözcü Gazetesine yapılan operasyonu eleştirerek şöyle konuştu: "Ne Cumhuriyet Gazetesini ne Sözcü Gazetesini susturabilirsiniz. Sözcü Gazetesi hakkında soruşturma başlatan savcıya sesleniyorum: Savcı kardeşim sen sarayın savcısısın, sen cumhuriyet savcısı değilsin. Cumhuriyet Savcısı saraydan talimat almaz. Savcı iktidarın maşası olmaz. Saraydan gelen talimata göre fezleke düzenlemez, iddianame hazırlamaz. Cumhuriyetin savcısı dik durur, onurludur. FETÖ'cü arıyorlar. Cumhuriyette bulamadılar acaba Sözcü'de bulabilir miyiz diyorlar. Sen FETÖ'cü arıyorsan bakanlar kuruluna, saraya, ak parti grubuna bakacaksın. Bu savcı kardeşime küçük ipucu da vereyim. Sen Cumhuriyetin değil sarayın savcısı olduğun için görmüyorsun. Dürüst yürekli bir cumhuriyet savcısı arıyorum. 15 Temmuz kontrollü darbe girişiminden sonra -bunun da ipliğini çıkaracağız yakında, herkes tanık olacak- binlerce mağdur yarattılar bir milyon üzerinde mağdur aile var. Gariban aileler var. FETÖ'cü diye baklavacı buldular, çikolatacı buldular, esnaf, sanatçı , hakim, savcı, kaymakam buldular. Ama ne hikmetse siyasetçiyi bulamıyorlar. Darbeyi memleketi yönetmek için yapıyorsun, e kim yönetecek, nerede bu darbenin siyasi ayağı? Gizliyorlar. Hani komisyon kurulmuştu TBMM'de. Neden gelip ifade, bilgi vermiyorlar komisyona? Kontrollü darbe açığa çıkmasın diye. Kimin ne yaptığını gayet iyi biliyorum. Bugün Türkiye Cumhuriyeti bir karşı darbe girişimiyle karşı karşıyadır."

"FETÖ'CÜNÜN EN BÜYÜĞÜ SENSİN"

KIlıçdaroğlu, Başbakan Binali Yıldırım'ın “FETÖ'nün siyasi ayağı yokö dediğini savunarak şöyle devam etti: "Binali Bey FETÖ'nün siyasi ayağı yok diyor. Bunu söylerken sanıyor bizde buna inanacağız. Siyasi ayağı var kardeşim. Saraydan başlayarak AKP gurubuna kadar gelirsin oradan göreceksin bütün siyasi ayak orada. FETÖ'yü beslediler, büyüttüler aynı menzile doğru yürüyoruz dediler ne istedin de vermedik dediler. Türkiye Cumhuriyetini teslim ettin. Şimdi soruyorlar, Cumhuriyet'te, Sözcü' de FETÖ'cü var mı? FETÖ'cünün en büyüğü zaten duruyor, sensin kardeşim FETÖ'cü sensin. Senden daha iyi bu işi bilen mi var. Kendi suçunu gizlemek için garibanların üzerine gidiyor."

"5 GÜNLÜK ASKERİN NESİ DARBE YAPACAK?"

Kemal Kılıçdaroğlu, 5 günlük er Ömer Kara'nın tatbikat olduğu söylenerek göreve gönderilen ve 15 Temmuz Darbe Girişimine katıldığı gerekçesiyle 290 gün cezaevinde tutuklu kaldıktan sonra yazdığı dilekçe sonrası serbest bırakıldığını bildirdi. Kılıçdaroğlu asker Kara'nın dilekçesini okuyarak şöyle dedi: "Bir örnek vereceğim size. Cezaevinden bir mektup. Şöyle söylüyor Ömer Kara: 28'nci Mekanize Piyade Tgayında er olarak vatani görevimi yapmaktayım. 10 Temmuz 2016 Ankara Mamak sevk tarihim ve daha 5 günlük erim. 15 Temmuz 2016'da tatbikat diye verilen alarma nedeniyle toplandık. Emri kimin verdiğini bilmiyorum. 5 günlük asker olduğum için komutanlarım dahil kimseyi tanımıyorum silah zimmetim de bulunmamaktadır. Olayın gerçekliğini halktan öğrendiğimiz zaman polise teslim olduk. Halka ve polise zorluk çıkarmadık. 20 Temmuz 2016'da 7'nci Sulh Ceza Mahkemesine verdiler ve tutukladılar. Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildim. Er olarak emir soğrulama yetkim yoktur. Akabinde bana kanunsuz emir verilmedi. Vatani görevimi yapan er olarak FETÖ ile ilgilim olmayıp bazı askeri unsurların darbe girişimine kesinlikle destek vermeyip zorluk çıkarmadığımı belirtmek isterim. 290 gündür tutukluyum suçum yokken. İçinde bulunduğum durum beni ve ailemi yıprattı. Ben ve benim durumumda olan mağduriyetimin giderilmesini istiyorum.' Bu dilekçe üzerine tahliye edilmiştir. 5 günlük askerin nesi darbe yapacak."

"TERÖR ÖRGÜTÜNÜ BİLİYOR 'SABREDİYORUZ' DİYOR"

Bunlar sadece terör örgütlerine sıcak davranmadılar, onları beslediler. 18 Mayıs 2017'de AK Parti'nin Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yapar. Yaptığı konuşma çok önemlidir; "İşte Suriye, biz Gaziantep'teki DEAŞ saldırısı olana kadar hep sabrettik. Orada 53 vatandaşımız öldürüldükten sonra daha duramayız dedik". Terör örgütünü biliyorsun, sabrediyoruz diyorsun. Bir terör örgütüne sabır gösterilir mi? Peki, Gaziantep saldırısına kadar ne oldu? 20 Mart 2014, Niğde'de 2 polisimiz şehit edildi. IŞİD'e terör örgütü diyemediler. 11 Haziran 2014, Musul Başkonsolosluğumuz basıldı. 6 Ocak 2015, Sultanahmet'te bir polisimiz şehit oldu. 5 Haziran 2015, Diyarbakır Mitingi'ne saldırı yapıldı 4 kişi hayatını kaybetti. 20 Temmuz 2015 Suruç'ta saldırı, yine bir şey yapmadılar. 10 Ekim 2015, Ankara Garı'nda katliam yaptılar 103 çocuğumuz hayatını kaybetti, ona da 'kokteyl terör örgütü' dediler, 'IŞİD' demediler. 1 Mayıs 2016 Gaziantep'te emniyete saldırdılar, Atatürk Havalimanı'nda 45 kişi hayatını kaybetti. Gaziantep saldırısına kadar 209 vatandaşımız IŞİD tarafından şehit edildi, bunlar IŞİD'e terör örgütü demedi. Bu suçunu TÜSİAD toplantısında itiraf ediyor. Bu mudur devlet yönetmek. Seyrettik diyor 209 kişi hayatını kaybederken. İdeolojik akrabalıkları var çünkü. Suriye'ye silah gönderiyorlardı. Bütün radikal gruplara silah gönderiyorlardı. Türkiye'yi dünyaya rezil ettiler. Sevgili savcı, saraydan talimat almıyorsan bu cümle ile ilgili olarak sen bir şey yapıyor musun?

"ARKADAŞLAR BU NAMUS VE ŞEREFİ NEREDE BIRAKTINIZ?"

KIlıçaroğlu, Anayasa'da Cumhurbaşkanlığı yemini bölümünün son kısmını okuyarak şu ifadeleri kullandı: "OHAL uygulamalarıyla istediklerini gerçekleştirmeye çalışıyor. Bu süre içinde anayasayı değiştirdiler. Bu anayasa mühürsüz bir anayasadır. Mühürsüz bir seçimin ortaya çıkardığı mühürsüz bir anayasadır. Bu anayasanın cumhurbaşkanlığı yemini bölümünü bir daha okumak isteri: Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk milleti ve tarih huzurunda namusum ve şerefim üzerine ant içerim. Tarafsızlık gidip bir partiye üye olduğunuz andan, genel başkan olduğunuz anda biter. Şunu sormadan edemiyorum: Arkadaşlar bu namus ve şerefi nerede bıraktınız? Nerede bu namus, nerede bu şeref?"

"GELDİKLERİ NOKTA RIZA SARRAF"

Size kısaca bir partinin nerelerden nerelere savrulduğunu anlatacağım. Bir siyasal partinin demokrasi diye yola çıkıp totaliter rejimi nasıl savunduğunu anlatacağım. 2001'de Erdoğan partisinin kuruluşunda 'lider oligarşisinin çöktüğü gün olarak geçecektir' diyor. Tam tersi oldu. Oligarşiyi çökertecekti tam bir oligark oldu. Bir partinin vaatlerini o partinin programı ile öğrenirsiniz. AK Parti neyi vadediyor? Okuyayım; "Herkes özgür olmadıkça kimse özgür değildir özdeyişi partimizin temel ilkelerindendir. Partimiz demokratikleşmenin sağlanmasını en önemli görevleri arasdında sayar" diyor. Bugün hapishanelerde 221 bin 650 kişi var. Hiçkimsenin can ve mal güvenliği yok. Üniversiteler dahi konuşamıyor. Hangi demokrasi. "Toplumları ve devletleri tahrip eden yozlaşma, yolsuzluk, iltimas, eşitsizlik, ırkçılık gibi olumsuzluklar partimizin en yoğun mücadele alanlarıdır" gülüyorsunuz değil mi? Yolsuzlukla mücadele edecekler. Artık yolsuzluklar sıradanlaştı. AK Parti deyince, dünyanın her yerinde yolsuzluklar akla geliyor. Programında ne yazıyor, geldikleri nokta ne. Rıza Sarraf, "Ne olursunuz serbest bırakın?", haberleri yok dünyaya rezil oldunuz da sizin haberiniz yok.

"TÜRKİYE AVRUPA'NIN EN BÜYÜK KARA PARA AKLAYICI MERKEZİ"

Türkiye şu anda Avrupa'nın en büyük kara para aklayıcı merkezi konumundadır. Yolsuzluk, uyuşturucu, fuhuş paraları... İstediğiniz zaman Türkiye'ye getirin aklarsınız. Nedir bu dolarların adı; net hata ve noksan. Bu kadar. Kanun çıkardın, getirdin, rüşveti aklıyorsun ve Türkiye Avrupa'nın en büyük kara para aklayıcı ülkelerinden birisi.

Dünyada gazetecilerin hapiste olması sayısı itibariyle Türkiye bir numarada. Cemaatin bütün televizyonları alındı, Turkuvaz Grubuna verildi."

"AK PARTİ'DE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ VAR MI?"

AK Parti'de parti içi demokrasi var mı? Parti demek bir kişi. Hangi demokrasiden söz ediyorlar. Davutoğlu yüzde 49.5 oy aldı, 4 Mayıs 2016 darbesi ile kapının önüne koyuldu. Davutoğlu dedi ki; "Ben siyasi etik kanunu çıkaracağım" dedi. AK Parti'nin Genel Başkanı "buna gerek yok büyük sorunlar yaratır" dedi.

"BUNLAR ZULÜMDEN HOŞLANIRLAR ADALETTEN DEĞİL"

Bugün kuvvetlerin birliğinden söz ediyoruz. Demokrasi şu anda oksijen çadırında. Bir parti düşünün, kendi programında demokrasiden söz etsin, ahlaktan söz etsin ve bugün 16. yılın sonunda tam bir dikta yönetimi olarak ortaya çıksın. Bunlar zulümden hoşlanırlar adaletten değil, ahlaksızlıktan hoşlanırlar, ahlaktan değil. AK Parti'nin Genel Başkanı İbn-i Haldun'dan bahsediyor, adım gibi eminin tek satırını okumamıştır. Okusa yasaklar.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İbni Haldun Üniversitesi Sempozyumu'nda konuşmuş, "Kimi şarkiyatçıların şimdiye kadar hiçbir ülkede, hiçbir insanın Mukaddime gibi bir eser çıkarmamıştır diye tabir ettikleri İbn Haldun'un eserleri hak ettiği değeri görememiştir. En basitinden Auguste Comte gibi sorunlu şahısların fikirleri kabul görürken, İbn Haldun'u adeta mahkûm edilmiştir" demişti.

"TAŞERON İŞÇİSİ 21. YÜZYILIN KÖLESİDİR"

"CHP grubunun bir özelliği var, toplumun en zayıf kesimlerini ısrarla biz dile getiririz. Bazen CHP grubunda, bazen TBMM Genel Kurulu'nda bazen de Türkiye'nin herhangi bir yerinde. Taşeron işçisi 21. yüzyılın kölesidir. Bu kölelik anlayışına karşı çıkacağız. Sizin haklarınızı her yerde dile getireceğiz. Ramazan geliyor, işverene sesleniyorum; 28 işçiyi yeniden işe al. İşlerine son vermek vicdanın kaldıracağı bir şey değildir. Saygıdeğer iş adamından bekliyoruz."

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler