Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a 'yerlilik ve millilik' yanıtı: 2019'da 18 adanın tamamını alacağım

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan'ın yerlilik ve millilik eleştirilerine yanıt vererek, "Yunanistan Ege Adaları'nın 18'ini işgal etti. 18 Ada ile ilgili cümle kuramıyorlar. Yunanistan Savunma Bakanı cevap verdi bana "Gel de al" diye. 2019'da geleceğim ve o adaların tamamını alacağım. Korkudan cevap bile veremiyor. Hani sen dünya lideriydin. Süleyman Şah türbesini kendi topraklarımızdan kaçırdık. Kimse bana yerlilik ve millilikten bahsetmesin" dedi. Bürokrat atamalarında yapılan torpili de eleştiren Kılıçdaroğlu, " Bu bizim partili getirelim, olmaz. Bu bizim amca oğlu getirelim, bu bizim cemaatten getirelim. Devleti bitirirsiniz. O açıdan devlette liyakat, bütün bu sorunların hepsinin aşılmasının temel yoludur. Bunu yapmak zorundayız" dedi.

Yayınlanma: 23.12.2017 - 12:18
Abone Ol google-news

<video:891817>

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kocaeli'nde STK'ler ve muhtarlarla bir araya geldi. 

Burada konuşan Kılıçdaroğlu muhtarlar için kanun teklifinde bulunacaklarını belirterek, "Biz bu kanunu yapıp Meclis'e vereceğiz. Güçleri yetiyorsa gelsinler beraber bu kanunu çıkaralım. Muhtarlar mademki demokrasiyle geldi, onlara saygı göstermek siyasetin görevidir. Muhtarlar güçlendikçe bu ülkede gerilim olmaz" dedi.

Kılıçdaroğlu, günün 24 saati her türlü hakarete maruz kaldıklarını dile getirerek, "Ben konuştukça beni tehdit ediyorlar. Sanıyorlar ki geri adım atacağım. Asla ve asla bir milim geri adım atmayacağız. Bu milletin hakkını, hukukunu sonuna kadar savunacağım. Benim kitabımda yandaş yok vatandaş var. Hangi partiden olursa olsun mağdursa ben onun yanındayım" dedi. 

Türkiye iyi yönetilmiyor. Hiç kimse memnun değil yaşamından. Efendim büyüme arttı. Büyüme arttıysa çiftçi niye isyan ediyor. Kamyoncular neden memnun değil. Sen vergi kaçırmak için Man Adası'na gideceksin. Ben bunun hesabını sorunca her türlü hakareti edeceksin. Sonra da yerli ve milliyim diyeceksin. Hadi canım oradan. Sen ne yerlisin ne de milli.

"REZA ZARRAB ALEYHİNE TEK CÜMLE KULLANMADI"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rıza Sarraf aleyhine tek cümle kullanmadığını anlatırken, "Ben söylüyorum; Reza Zarrab, sahtekardır. Daha önce de söyledim. Reza Zarrab da aleyhime dünya kadar dava açtı. Tazminat davaları açtı şu anda Yargıtay'da dün avukatı telefon açmış; 'biz davalardan vazgeçmek istiyoruz' diye.  İster geç. ister geçme. Sahtekarın davası ne ise o davanın üzerine sonuna kadar gideceğim" diye konuştu. 

"OLAY ULUSLARARASI BANKACILIK SİSTEMİNİN İÇİNE GİRMİŞ VAZİYETTE"

Kılıçdaroğlu, neden Man Adası dediklerini şöyle anlattı:

 "Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak, emekli, işçi için bunları dedik. Niye vergi vermiyorsun arkadaş? Hangi şirketi sattın? Tık yok. 'Kılıçdaroğlu doğruları söylemiyor?' deniyor. Bütün belgeler var. Her şey gün gibi açık. İsteseler de bunları yok edemezler çünkü olay uluslararası bankacılık sisteminin içine girmiş vaziyette. Türkiye'deki bankayı kapatsan, yurt dışındaki banka var. Para oradan geldi. Herkes biliyor bütün bunları."

"2019'DA GELECEĞİM VE O ADALARIN TAMAMINI ALACAĞIM"

Ege adalarına ilişkin sözleri üzerine Savunma Bakanı Panos Kammenos'un, "Sıkıysa gel al" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Yunanistan Ege Adaları'nın 18'ini işgal etti. Dile getiriyorum.18 Ada ile ilgili cümle kuramıyorlar. Yunanistan Savunma Bakanı cevap verdi bana "Gel de al" diye. 2019'da geleceğim ve o adaların tamamını alacağım. Korkudan cevap bile veremiyor. Hani sen dünya lideriydin. Süleyman Şah türbesini kendi topraklarımızdan kaçırdık. Kimse bana yerlilik ve millilikten bahsetmesin. Kendi topraklarını terör örgütüne bırakacaksın, sonra da kalkıp yerlilik ve millilikten bahsedeceksin" diye konuştu.

İŞTEN ATILAN İŞÇİLERİ ZİYARET ETTİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, muhtarlar ve STK temsilcileriyle bir araya geldiği toplantının ardından İzmit'te bulunan PoscoAssan fabrikasının işten çıkardığı işçileri ziyaret etti. Sendikalı oldukları gerekçesiyle 80 işçi işten çıkarılırken, Kılıçdaroğlu fabrikanın önünde eylem yapan işçilerle birlikte çay içip, sorunlarını dinledi. Örgütlenme hakkının anayasal ve evrensel bir hak olduğuna değinen Kılıçdaroğlu, işçilerin bu hakkı elde edebilmek için büyük bedeller ödediğini söyledi. İşçilerin örgütlenmesi ve buna karşılık işverenin de işçilerin işine son vermesinin bir anayasa ihlali, hukuk ihlali olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Örgütlenme aynı zamanda birlikte yaşama, birlikte mücadele etme, Türkiye'yi büyütme mücadelesi anlamına da gelir. Bu açından işçi arkadaşlarımız örgütlenmesi ve buna karşılık işverenin de işçilerin işine son vermesi bir anayasa ihlalidir, bir hukuk ihlalidir, insan hakları ihlalidir. Mücadelenizi desteklemek için ben buraya geldim, evet mücadelenizi yapın. Biz işçiyle, işvereni karşı gruplar olarak hiç görmedik. Tam tersine işçi ve işveren bir arada ortak mücadele veren, üreten, Türkiye'yi büyütmek için mücadele eden gruplar olarak gördük. Ama işverenin de şu gerçeği kabul etmesi lazım, işçi çalışıyor alın teri döküyor, örgütlenmek istiyor, daha iyi yaşam standardını yakalamak istiyor. Yani işçi köle olmak istemiyor. İşçi çalışarak, üreterek, alın terinin karşılığını almak istiyor. Dolayısıyla örgütlenmeden hiç kimsenin çekinmemesi ve korkmaması gerekir."

"İŞÇİLERİN ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜNÜN KABUL EDİLMESİ LAZIM"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de işçilerin örgütlenme özgürlü olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Türkiye'de gelip üretim yapmak istiyorsanız, Türkiye'de işçilerin örgütlenme özgürlüğü var ve herkesin de bunu kabul etmesi lazım. Ayrıca işçilerin kendi taleplerini, kendi beklentilerini elbette ki sendika aracılığıyla işverene bildirecektir. İşveren oturacaktır sendikayla masaya işçilerin hakları, beklentileri, arzuları neyse oturarak ortak akılla çözülecektir. Dolayısyla sendikayı tek tek yok edeyim, her bir işçiyi karşıma alayım eğer bir işçi itiraz ederse onu da kapının önüne koyayım anlayışı 19. yüzyılın, 18. yüzyılın orta çağ anlayışıdır. Dolayısıyla bizim bu anlayıştan yana tavır takınmamız mümkün değil. Biz CHP olarak halkın, işçinin, emeklinin, emekçinin partisiyiz. Dolayısıyla kim örgütlenme için mücadele ediyorsa, biz o mücadeleyi de sonuna kadar destekleyeceğiz."

İŞ ADAMLARIYLA BİR ARAYA GELDİ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, direnen işçileri ziyaretinin ardından Kocaeli Ticaret Odası'nda iş adamlarıyla bir araya geldi. Kılıçdaroğlu burada yaptığı konuşmada, şöyle dedi:

"21'inci Yüzyıl'da dünya sağ ve sol eksenler arasına artık hapsedilemez. Biz bu siyaseti 19. yüzyılın, 18. yüzyılın kavramlarıyla konuşuyoruz. Dikkatinizi çekiyorum; siyaseti 18'inci Yüzyıl'ın kavramlarıyla görüşüyor ve çözümler üretmeye çalışıyoruz. Fakat dünya 21 Yüzyıl'da; yeni sınıflar çıktı, yeni üretim tarzları çıktı. Siyaset kurumu bunun ne kadar farkında? Laf olarak değil, eylem olarak ne kadar farkında? Türkiye'nin ileriye gitmesi, büyümesi, güçlenmesi lazım. Türkiye'nin üniversitelerinin bilgi üretmesi lazım. Ama içeride bir kör dövüşüdür gidiyor. Biliyorum belki aranızdan bazıları diyecek ki, 'Efendim, siz de sert konuşuyorsunuz. Siz de ana muhalefet partisinin genel başkanısınız. Siz de sert konuşuyorsunuz. Siz de gerginlik yaratıyorsunuz' diyebilirsiniz. Ben sadece ve sadece yönetenlere soru soruyorum, o kadar."

"ÜLKEYİ YÖNETENLERİN DE BU ÜLKEDE VERGİ VERMESİ LAZIM"

Yükselen vergilere değinen Kılıçdaroğlu, "Eğer tüyü bitmemiş çocuk vergi ödüyorsa, ülkeyi yönetenlerin de bu ülkede vergi vermesi lazım. Vergi cennetlerinde şirket kurmayı ben kabul etmiyorum. Sen burada vergi vermemek için dışarıda şirket kurdurursan, ben bunu kabul etmem. Hadi sıradan bir insan olsa ben onu eleştirmem. Sıradan bir insan olsa gider bir şekilde yapar ama ülkeyi yönetenler topluma örnek olmak zorundadır. 'Balık baştan kokar' diye bir atasözümüz var. Baştaki temiz olacak ki balık da baştan kokmasın" diye konuştu.

"KORO HALİNDE BANA SALDIRIYORLAR"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Rıza Sarraf konusunda kendisine koro halinde saldırıldığını belirterek, şunları kaydetti:

"Amerika'da yargılanan Reza Zarrab olayı. Ben bunu da sordum. Daha önce de sordum, Amerika'ya gitmeden önce de sordum. 'Reza Zarrab bu ülkenin en büyük sahtekârıdır' dedim. 3 bakana rüşvet verdi, banka genel müdürüne rüşvet verdi. Yargılayın bu adamı. Bakanları da yargılayın. Çıkarın yargılansınlar. Kul hakkı yemek bu kadar ucuz mudur? Yetim hakkı yemek bu kadar ucuz mudur? Bir bakanı satın almak bu ülkede bu kadar ucuz mudur? Devletin bütün sırlarını gidip bir sahtekâra teslim etmek bu kadar ucuz mudur? Bunu söyledim. Ben bunu söyledim diye koro halinde bana saldırıyorlar. Vay efendim niye söyledin? Ne söyleyeyim ben? 'Reza Zarrab çok temiz bir adamdır, devlet protokolünde yer alması gerekir. Reza Zarrab'ın baş tacı edilmesi lazımdır', bunu mu söylemem lazım? O zaman ben ağzıma ahlakı alamam. Dürüstlüğü alamam, namuslu siyaseti ağzıma alamam."

"DEVLETİN HAFIZASI BÜROKRASİDİR"

Konuşmasında bürokrat atamalarına da değinen Kılıçdaroğlu, devleti en iyi bürokrasinin bilebileceğini anlatırken, "Devletin hafızası oradadır. Siyasi partiler gelir, giderler ama devletin hafızası devletin bürokrasisindedir. Onun için oraya en iyi insanları getireceksin. En iyi yetişmiş insanları getireceksin. Yani o makamı dolduracak, layık olacak kişileri getireceksin. Bu bizim partili getirelim, olmaz. Bu bizim amca oğlu getirelim, bu bizim cemaatten getirelim. Devleti bitirirsiniz. O açıdan devlette liyakat, bütün bu sorunların hepsinin aşılmasının temel yoludur. Bunu yapmak zorundayız" dedi.

Aile boyu torpil... Bürokrasiyi karıştıran atamalar                 

PARTİ BİNASININ AÇILIŞINI YAPTI

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu daha sonra partisinin Kocaeli İl Başkanlığı'nın yeni binasının açılışına katıldı. Kılıçdaroğlu çalışma alanlarının parti binası olmadığını belirterek, şunları söyledi:

"Güzel bir binanız olacak, o bina sizin çalışma merkeziniz olacak. Sizden sadece şunu bekliyorum: Bina güzel diye binanın içerisinde oturmayacaksınız. Bizim çalışma alanlarımız mahalleler, evler, fabrikalar, caddeler ve sokaklar, her yerde çalışacağız. Ülkemizin geleceği pek parlak değil, herkes kaygı içinde, herkes yarın ne olacağını bilmiyor. Esnafımız öyle, sanayicimiz öyle, tüccarımız öyle, çiftçimiz öyle, işçimiz öyle. Dolayısıyla biz ülkenin geleceği ve ülkenin umuduyuz. Biz bu ülke için çalışıyoruz. Bu ülkenin geleceği için çalışıyoruz. Her evde bereket olmasını istiyoruz. Her evde huzur olmasını istiyoruz. Türkiye'de huzur olmasını istiyoruz. Siyasi kavgalardan bıktık, kavgayı değil, barışı huzuru bir arada yaşamayı istiyoruz."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler