Ümit Özdağ: Erdoğan'ın ABD politikası, çok bağırmaya az eyleme dayalı

İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, Erdoğan'ın ABD politikasını, "Çok bağırmaya az eyleme dayalı bir politika" olarak yorumladı. Özdağ, "Bu tür dış politika, sokağın tahrik edilmesine ve istismarına dayanan popülist bir politikadır ve sonunda başarısız olur" dedi.

Yayınlanma: 02.02.2018 - 08:11
Abone Ol google-news

İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özdağ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte Afrin'e yönelik olarak düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı'nı değerlendirdi. Özdağ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ABD politikasını, "Çok bağırmaya az eyleme dayalı bir politika" olarak yorumladı. Özdağ, "Bu tür dış politika, sokağın tahrik edilmesine ve istismarına dayanan popülist bir politikadır ve sonunda başarısız olur" dedi.

Sözcü'den Nil Soysal'a konuşan Özdağ'ın açıklamaları şöyle:

Afrin Harekatı konusunda İYİ Parti ne düşünüyor?

 İYİ Parti olarak Afrin Harekatı'nı birkaç boyutta değerlendiriyoruz. Öncelikle, İYİ Parti, Türk Ordusu'nun Afrin'e düzenlediği operasyona tam destek veriyor. Afrin Harekatı, askeri anlamda geç kalmış bir harekat olmakla beraber, PKK'nın Amanos Dağları'na sızarak, Akdeniz bölgesine girmesini engelleyecek bir sonuç doğuracaktır. İkinci değerlendirmemiz ise Afrin Harekatı da Fırat Kalkanı Harekatı gibi AKP'nin hatalı Suriye politikasının ortaya çıkardığı stratejik tehditleri operasyonel düzeyde düzeltme girişimidir. Ancak AKP'nin Suriye politikası değişmeden, bu iki operasyonun Türkiye için Suriye'de oluşan stratejik tehdidi ortadan kaldırması mümkün değildir.

 Size göre AKP hükümetlerinin izlediği Suriye politikasındaki hatalar ve Türkiye için oluşturduğu tehdit nedir?

 Türkiye'nin güvenliği için İran, Irak ve Suriye'nin toprak bütünlüğü önemlidir. Bu üç ülkede gerçekleşecek bir parçalanmanın Türkiye'nin toprak bütünlüğü üzerinde olumsuz etkiler yapması büyük bir ihtimaldir. Hal böyle iken AKP hükümetleri Müslüman Kardeşleri destekleyerek Beşar Esad'ı yıkabileceklerine inandılar. Oysa Türkiye'nin Esad'ı devirmek gibi bir projeyi tek başına gerçekleştiremeyeceği açıktı. Batı'dan gelen destek üzerine, devreye Rusya ve İran girdi. Esad iktidarda tutundu. ABD de Suriye'nin kuzeyinde PKK merkezli bir proje gerçekleştirmeye başladı. Bu süreçte AKP bir numaralı sorumludur. Şimdi ABD'nin kontrolündeki bu bölgede gerçekleştirilecek PKK'istan ile gelecek 10 yılda Türkiye'de bir iç savaş sürecinin başlaması öngörüleri geliştirilmektedir. Türkiye için stratejik tehdit kuzey Suriye'de kurulacak PKK kontrolündeki bölge ve Türkiye'ye taşınmak istenen iç savaştır.

 Afrin Operasyonu sonrasında ne olacak peki?

 Bunu Menbiç'in izlemesi şarttır. Ancak Menbiç de yetmez. Türkiye için asıl tehdit, şu anda ABD'nin desteklediği ve adeta bir “PKKistan”ın inşa edildiği, Fırat'ın doğusundan başlayıp, Irak sınırına kadar uzanan alandır. Bu alanda PKK ABD askeri ve politik desteği ile bir devlet yapısını kurmaktadır. Türkiye'nin asli hedefi Fırat'ın doğusunda kurulacak bir PKK devletçiğinin engellenmesi olmalıdır. Yani kimse Afrin karşılığında Fırat'ın doğusundaki PKK'ya örtülü açık meşruluk kazandırmayı düşünmesin. Afrin ve Menbiç sadece başlangıç olabilir ancak asıl hedef Fırat'ın doğusu ile Irak sınırı arasındaki alandır. Ancak hükümetten gelen sinyaller Menbiç'e operasyon yapmayacaklarını gösteriyor. Çünkü, Erdoğan'da Afrin Operasyonu'nu seçim yatırımı gibi düşünmek eğilimi hakim. Menbiç'te ABD ile sert bir süreç yaşamak istemeyecektir.

 Bunu açalım lütfen…

 Nil hanım, Türk Ordusu'nun askeri operasyonları bir partinin, bir hükümetin değil, Türk Milleti'nin operasyonlarıdır. Erdoğan ben başkomutanım diyorsa da başkomutan TBMM'dir. Cumhurbaşkanı ise sadece temsil etmektedir. Özetle, savaşan ordu, cumhurbaşkanının veya hükümetin ordusu değil, Türk Milleti'nin ordusudur. Hal böyle iken Afrin Operasyonu'nu bir siyasi partinin operasyonu gibi göstermek, her şeyden önce savaşan subay, astsubay ve askerlere hakarettir. Bundan dolayı, İYİ Parti olarak Erdoğan'dan savaş gibi bir milli meselede parti kongresi ağzını bırakarak milli ve birleştirici bir dil kullanmasını bekliyoruz. Savaş seçim anketlerine bakılarak yapılmaz. Savaş ancak milli çıkarlar başka yolla sağlanamıyor ise son çare olarak başvurulan ve milli olmak zorunda olan bir araçtır.

 Sizce Türk Ordusu Amerikan Ordusu ile çatışmayı göze alıp o bölgeye de girmeli mi?

 Bu bölgede gerçekleştirilmeye çalışılan PKK yapılanmasını engellemek için Türkiye'nin elinde değişik araçlar vardır. Amerikan Ordusu ile savaşmak ilk seçenek değildir. Diğer bir ifade ile Türk-Amerikan savaşı teorik olarak mümkün olsa da pratikte muhtemel görünmemektedir. Kararlı bir Türkiye istediğini alır.

 Nasıl alır?

 Türkiye için birinci öncelik Suriye'nin toprak bütünlüğüdür. Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayabilecek sahadaki en güçlü aktör Beşar Esad'dır. İYİ Parti olarak biz Türkiye'nin Esad rejimi ile diplomatik ilişkileri tekrar tesis etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye, doğrudan ve dolaylı olarak Esad rejimine destek vermelidir. Böylece Suriye rejimi bütün dikkatini Fırat'ın doğusunda toplama imkanı bulacaktır. Yani ilk seçenek Türkiye'nin doğrudan müdahalesi değil, Şam'ın bölgeye yönelmesini sağlayacak şartları oluşturmak olmalıdır.

 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD politikasını nasıl buluyorsunuz?

Çok bağırmaya az eyleme dayalı bir politika olduğunu düşünüyorum. Bu tür dış politika, sokağın tahrik edilmesine ve istismarına dayanan popülist bir politikadır ve sonunda başarısız olur. Türkiye 2 bin 200 senelik devlet geleneği üzerinde yükselen bir devlettir. Son bin senesi Anadolu'da Selçuklu-Osmanlı geleneğinin ürünü olan devlet kültürünü üretmiştir. Ağır başlı, soğukkanlıdır. Erdoğan, ABD'ye çok bağırıyor ancak ABD'nin PKK'ya yardımını durdurmak için hiçbir somut adım atmıyor. Mesela İncirlik hâlâ ABD'nin PKK'ya yardım operasyonlarında çok önemli bir rol oynuyor. Bu kadar bağıracağınıza İncirlik'i uçuşlara kapatın. ABD, PKK'ya yardım ederken 11 milyar dolarlık uçak almayın. Bu listeyi uzatabiliriz. Erdoğan sokağı tahrik üzerine kurulu söylem düzeyinde kalan baş anti-Amerikancılığı ile politika yapıyor.

Erken genel seçim 15 Temmuz 2018 tarihinde olabilir mi? Sizin bununla ilgili öngörünüz nedir?

Olabilir. Ancak son günlerde atılan bazı adımlar iktidarın daha çok sonbaharı düşündüğünü gösteriyor. Bizim için sorun değil. Biz zaten kurulduğumuz andan itibaren seçimler için çalışmaya başlamış durumdayız.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler