Kılıçdaroğlu: Kümeste yakalanan tilki gibi saldırıyorlar

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de birileri varlıklarını yurt dışına çıkarıyor, affetmeyeceğim" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında "Bilal'e Man adasında utanmadan 1 sterline şirket kurulmasını soracak herhalde" dedi.

Yayınlanma: 24.04.2018 - 13:39
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Kemal KIlıçdaroğlu partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada 15 CHP'li vekilin İYİ Parti'ye geçmesi hakkında konuştu. Kılıçdaroğlu, "Biz ezber bozduk. 15 vekilimiz İYİ Parti'ye geçti. Kümeste yakalanan tilki gibi hepsi saldırmaya başladı. Ben senin kumpasını bozacağım arkadaş, sen beni tanımıyor musun? Sen kumpas yapacaksın, ben gözlerimi kapactacağım. Yemezler arkadaş, yemezler. Ayarları bozuldu, her türlü hakareti yapıyorlar" dedi. Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları: 

Adıyaman'ın Samsat ilçesinde 5.1 şiddetinde deprem oldu, 39 yaralımız var. Herkese geçmiş olsun. Dün 23 Nisan'dı, TBMM'nin açıldığı tarihti. Ben açılış konuşmasını yaparken iktidar kanadı rahatsız oldu, neden rahatsız oldular.? Ben Meclis'i savunuyorum, onlar tek adamı savunuyorlar. Ondan rahatsız oluyorlar. Birlikte yaşama hevesi olan herkesi davet etmiştir Meclis'e Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Ben de aynısını savundum. 20 Temmuz'da sivil darbe yapmanın kötü olduğunu söyledim, kızdılar. Neden söyledin diyorlar? Söylemeyim mi? Ben görevimi yerine getirmiş olmam. 15 Temmuz'a nasıl karşı çıktıysak, 20 Temmuz'a da karşı çıkacağız. Bu seçimler kişisel koltuk arayışı seçimleri değildir. Bu seçimler söz konusu vatansa gerisi teferruaatır seçimidir. Hiçbir beklentim yok. Mütevazi bir evim var, çocuklar büyüdü. Benim derdim ülkem. Geniş bir ittifakı sağlamalıyız. Herkes bir şekliyle parlamentoda yerini almalıdır. Biz cumhuriyetin kuruluşunda hangi değerler söz konusu ise 24 Haziran'da onu savunacağız. Aramızda ömür boyu hapis verilen erlerin aileleri var. Komutan değil, er, er. Dönem a partisi, b partisi dönemi değil, birlikte hareket ederek devleti kurtarmanın zamanıdır. Bütün partilere sesleniyorum, CHP olarak her türlü özveride bulunmaya hazırız.

"Diktatörleri gönderip demokrasiyi getireceğimiz aydır, Haziran'a çok iyi hazırlanacağız"

Haziran ayında hepimize görev düşüyor. Bugün hava güzel eğlenelim, tatile gidelim öyle bir lüksümüz yok. Vatanını, bayrağını savunan herkes sandığa gidecek. Ben Gazi'nin kurduğu bu devleti korumak için onurumla, gururumla oyumu verdim diyecek. Haziran ayı kiraz ayıdır, aydınlığın çok olduğu bir aydır. Haziran ayı beklentilerin gerçekleşeceği aydır. Diktatörleri gönderip demokrasiyi getireceğimiz aydır, Haziran'a çok iyi hazırlanacağız.

Grup toplantısını Cumhurbaşkanı adaylığı için adı geçen Muharrem İnce de izledi 

"İbrahim Kaboğlu'nun pasaportuna el koydular"

İki örnek vermek istiyorum; sayın Kaboğlu. İbrahim Kaboğlu. Dünya çapında bir akademisyen. Anayasa hukuku hocası. Pasaportuna el koydular, yurt dışında ders vermesini, uluslararası toplantılara katılmasını engellediler. Kaboğlu, uluslararası bir toplantıda başkanlık yapacaktı. Pasaportuna el koydular, " Yurt dışına çıkamasın" dediler. Yüzlerce ülkeden gelen akademisyenler bir bildiri yayımladılar. "Kaboğlu tutuklandı, aramıza gelemiyor" diye. "İbrahim Kaboğlu'nun pasaportuna da el konmuştur. Bu yüzden uluslararası panellere katılamamaktır. Başkanlık yapmak için panelde bulunması gerektiyse de, davetli olup katılamadığı 10'a yakın etkinlikte olduğu gibi, buraya da gelemeyecektir" dediler. "İsviçre, Fransa, Norveç, Hindistan, Almanya'dan birçok bilimadamı Türkiye'yi protesto ediyorlar. Dünya seni protesto ediyor. Git bak bakalım konuşabilecek misin orada? Dünyayı Türkiye'ye küstürüyorsun.

PARTİLİLERE ERKEN SEÇİM TALİMATI - VİDEO

<video:963408>

"Recep Bey sen bunu bana değil, külahıma anlatacaksın"

İhsan Eliaçık 3 aşağı 5 yukarı tanırız. Adaleti, hakkı, hukuku savunur. İnançların sömürülmesine karşıdır. Çanakkale Adalet Çalıştayı'mıza geldiğinde şöyle söyledi, 'Evimizde çıkan yangını söndürürsek değil, komşuda çıkan yangını söndürürsek adaleti savunmuş oluruz.' İhsan Eliaçık her zaman demokrasiden yana olmuştur. Pasaportunu aldılar, İstanbul dışına çıkamazsın dediler. İmza atacaksın dediler. Biz de demokrasi var diyorlar. Recep Bey sen bunu bana değil, külahıma anlatacaksın.

Özgür Özel yanıtı - VİDEO

<video:963415>

Meclis'teki konuşmalarıma istinaden Özgür Özel'in sözlerine yanıt verdiler. Bay Recep yukarıda olmasam ağzının payını vermekle kalmazdım dedi. Senin yerin orası değil, aşağısı zaten. Aşağı geleceksin aşağı.

"Yörüklere zulm yapılmış, evet yapılmış. Sen tarih bilmiyorsan ne yapayım?"

Yörüklerin çalıştayına katıldım. Keşkelerini ikram ettiler, hepsi haklarını helal etsinler. Yörük Türkmenlerle olmak benim için onur ve gururdur. Yörük Türkmenler sadece Anadolu ve Trakyadan gelmediler. Kuzey Irak'tan da, Kıbrıs'tan da geldiler. O çadırlarda türküler söylenir, ağıtlar yakılır. Küçüklere masallar, hikayelr anlatılır. O çadırlar zalime karşıdır, zulme direnirler. O çadırlar Kuvayı Milliyecilerin çadırlarıdır. Bay Recep diyor ki, Kılıçdaroğlu orada konuştu. Evet konuştum. Yörüklere zulm yapılmış, evet yapılmış. Sen tarih bilmiyorsan ne yapayım? Sana tarih kitabı göndereyim oku. Dadaloğlu şiirini bana söylemiyor herhalde. Bolu Beyi zulm etmesi Köroğlu çıkar mıydı? Padişah zulm etmese Dadaloğlu çıkar mıydı? Sen tarih bilmiyorsan ben ne yapıyım? Kılıçdaroğlu olarak ben de her türlü zulme karşı çıkacağım. Yörük çadırında duman tütüyorsa mesele bitmiştir diyor Gazi Mustafa Kemal.Biz Musa'yı baş tacı yaparız, onlar Firavuu baş tacı ederler.

"Kümeste yakalanan tilki gibi hep birlikte saldırmaya başladılar"

Bu kararı neden aldık? Erdal İnönü ve SDHP 1987 yılında TÜrkeş, Ecevit, Demirel ve Erbakan'ın siyasi yasaklarının kaldırılması için mücadele etti. Biz de aynı kültürden geliyoruz. Kimse siyasi yasaklı olmasın diye. Biz ezber bozduk. 15 vekilimiz İYİ Parti'ye geçti. Kümeste yakalanan tilki gibi hepsi saldırmaya başladı. Ben senin kumpasını bozacağım arkadaş, sen beni tanımıyor musun? Sen kumpas yapacaksın, ben gözlerimi kapactacağım. Yemezler arkadaş, yemezler. Ayarları bozuldu, her türlü hakareti yapıyorlar. Benim gibi düşünmeyenle oturup çay kahve içebilmeliyim. İstedikleri gibi saldırsınlar, yemezler. Bu kararı neden aldık? Tarihsel süreçteki CHP'nin rolünü o zat öğrensin diye anlatıyorum. Kimse siyasi yasaklı olmasın. Beyefendi unutmuş herhalde. Ben muhtar olamazdım diyordu, sana o yolu kim açtı. CHP açtı, seni sevdi için değil, demokrasi için açtı. Bu nedenle 15 arkadaşımıza görev verdik, 15 arkadaşımızın da gözlerinden öpüyorum.

"Söz konusu vatansa gerisi teferruattır"

Gelin cumhuriyeti birlikte inşa edelim. Kişisel beklentimiz yok. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır. 15 arkadaşımızı görevlendirdik, toplumda büyük bir sevinç ve beklenti oluştu. Birilerinin de benzi soldu, kıyameti kopardılar. Bizi anlayamazlar. Bizim demokrasi kültürümüzden gelmiş değiller. Demokrasi ona uygun kafa ve ruh yapısını ister sizde bu kafa yoksa ben ne yapayım.

"Ahmet Davutoğlu'nu kapının önüne koydular"

Ahmet Davutoğlu'nu kapının önüne koydular kim savundu, biz savunduk. Yüzde 49.5 alan bir partinin lideri kapının önüne konulamaz. Bizden başka savunan olmadı. Recep Bey sanıyor ki ben konuşursam CHP'de korkar. 

"Ankara'dan İstanbul'a 450 kilometreyi boşuna mı yürüdük?"

Sevgili Recep Bey, bizim Kuvayi Milliye ruhundan geldiğimizi hala anlayamadın mı? Biz bu nedense 15 arkadaşımıza görev verdik, 15 arkadaşımızın da gözlerinden öpüyorum. Bir daha bilsinler, Ankara'dan İstanbul'a 450 kilometreyi boşuna mı yürüdük? Adalet var diyemiyorlardı. İstanbul'a vardığımızda 1 milyon vatandaşımızla karşı karşıya geldik. 

Gittiğimiz yer, ayıpsız ve noksansız bir demokrasiyi sağlamaktı. Çağdaş uygarlığa evrilecekti yürüyüşümüz. Bu nedenle ben, bu ülkenin bütün milliyetçi demokratlarına, muhafazakar demokratlarına, bütün liberal demokratlarına sesleniyorum, ben bu ülkenin bütün sosyal demokratlarına, sosyalistlerine sesleniyorum. Gelin yeniden Cumhuriyet'i inşa edelim. Konuşmamın başında da söyledim, bizim hiçbir beklentimiz yok. 

"Demokrasi bir tramvay gibidir, istediğim yerde inerim, diyen bir adam, bizi anlayamaz"

15 arkadaşımızı görevlendirdik, toplumda büyük bir sevinç oluştu. Birinin de rengi soldu, "Vay efendim nasıl olur" diye. "Demokrasi bir tramvay gibidir, istediğim yerde inerim" diyen bir adam, bizim demokrasi kültürümüzü anlayamaz.

"Ekonomi şahlanacak' dediler, dolar şahlandı"

Kısaca ekonomiden bahsedeyim, muhtar arkadaşlarım özellikle dinlesinler. 2008 yılında 1800 gün prim ödeyen arkadaşlara 1100 lira para bağlanıyordu. Şimdi 5600 gün prim ödemiş, ona bağlanan para 960 lira. Birilerinden alacağız, birilerine vereceğiz diyorlardı ya. Vatandaştan alıyorlar. Referandumda ne diyorlardı? "Evet çıkarsa ekonomi şaha kalkacak" diyorlardı. Bugün geldiğimiz noktada gördük dolar şaha kalktı, Türk Lirası yayan kaldı. "Ekonomi şahlanacak" dediler, vatandaşın 250 gramlık ekmeği 200 grama düştü. Bugün Denizli'de bir duvar ustası intihar etmiş. Bu cumhurbaşkanlığı sürecinde bunlar gazetelerin alt köşelerinde falan kalıyorlar. İntihardan sonra bakıyorlar ceplerine, bir borç ihtarnamesi var. 43 taşındaki vatandaşımız borcunu ödeyemediği için intihar ediyor. Ben bu Recep'e nasıl sormam, sen badem sütüyle besleniyorsun bu adam borç ödeyemediği için intihar ediyor. Vallahi de bunların yatacak yerleri yok.

"O paraları Bilal'e soracak herhalde" 

Bu beyefendi yine açıklama yapıyor, "Türkiye'de birileri varlıklarını yurt dışına çıkarıyor, affetmeyeceğim" diyor. Ben de dedim tamam, "Çağırıyor Binali'yi, enişteyi, damadı, özel kalem müdürünü "Siz nasıl Man Adası'na 15 milyon doları nasıl gönderirsiniz dedi" dedim.  Bilal'e Man adasında utanmadan 1 sterline şirket kurulmasını soracak heralde.

Son 15 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye Türkiye'nin ödediği faiz 150 milyon dolar. İkide bir konuşuyorsun "Ey Kılıçdaroğlu" diye. Bu borcu ödeyip ödeyemediklerini de söyleyemiyorlar. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti, dünyanın en pahalı faiziyle yurt dışından borç alıyor. 

"Muhtarlarla ilgili kanun taslağı hazırladık"

Geliyorum muhtarlarımıza...'Muhtar başımızın tacıdır' gibi bir sürü laf söylenir ama karın doyurmuyor. Oturup anlatman lazım. Muhtarlık demokrasinin temel taşdır. İlk seçim muhtarlık seçimidir. 1933 yılında ilk kez bir kadın muhtarımız seçiliyor. Atatürk bu kadın muhtarımızı özel olarak ödüllendirdi. Cumhuriyeti demokrasiyi temsil ediyor. Bu hükümet ve önceki hükümetler muhtara gerekli değeri verdi mi? Bana sorarsanız verilmedi. Ana omurga haline nasıl getiririz? Bugün 82 değişik kanunda muhtar adı geçer. Tamamını kimse bilmez. Yapılması gereken ilk şey şu; Muhtar seçimle geliyor neden temel bir kanunu yok? 105 maddeden oluşan muhtarlık kanun taslağı hazırladık. Sizlere vereceğiz. Eksiğimiz olabilir sizden gelenleri dikkate alacağız. Yetmiyor. Niye muhtarlar için birleşik oy pusulası getirilmiyor? Bu ikinci adımımız. Üçüncü adıma geliyorum. Muhtar seçildi nerede oturacak? Muhtarlık evinin olması lazım, devlet tarafından yapılması lazım.

Köy tüzel kişilikleri yeniden inşaa edilmek zorundadır. Mahalleye döndürdüler, şehirde ne vergi ödeniyorsa köyde de aynı vergileri toplayacaklar.

Sosyal yardımlar kesinlikle muhtarlar aracılığıyla dağıtılmalıdır. Kimin fakir olup olmadığını muhtar bilir. Sencer Ayata Türkiye'de yoksulluk araştırması yapmak ister. Birisi diyor ki sen yoksulu görmek istiyorsan mahallenin muhtarına gideceksin. O sana yoksul evlerini tek tek sayar. Muhtar bir parti kimliği içinde seçime girmiyor.

Bazen Belediye Meclisi bir karar alır sizin haberiniz olmaz. O zaman ne olması lazım, mahalle ile ilgili bir karar alınacaksa o toplantıda muhar söz ve karar sahibi olmalıdır.

Muhtarlık bir kamu kurumu olarak sayılmalı ve belediyelerle ortak projeler yapabilmeli. Bunun önü açılmalı. Türkiye Muhtarlar Birliği kurulmalı.

Muhtarlığı güçlendirmeniz lazım. Bir bütçesinin olması lazım. Kamu otoritesine de hesap vermek zorundadır. Emlak vergisi toplanıyor mu toplanıyor. Bu para belediyeye gidiyor. Emlak vergisinin yüzde 1'i mi olur 2'si mi olur bir para alınarak bütçesi olmalı. Biz sizi karakolun bekçisi postanenin de nöbetçisi yapmayacağız. 

 

İbrahim Kaboğlu kimdir?

İbrahim Kaboğlu, anayasa hukuku profesörü olup, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde görev yaptı. Başta Fransa olmak üzere Avrupa’nın değişik üniversitelerinde, “konuk öğretim üyesi” olarak ders, konferans ve seminerler verdi. İstanbul Barosu İnsan Hakları Merkezi Başkanlığı (1998-2001), Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Araştırma ve Uygulama Merkezi Kurucu Başkanlığı (2001-2005) ve Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu Başkanlığı (2003-2005) görevlerini yürüttü. Uluslararası Anayasa Hukuku Derneği Yürütme Komitesi üyeliği (2004-2010) yaptı. Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında yayımlanan 686 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilen Kaboğlu, en son Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı görevini yürütüyordu.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler