‘Kölelik bitsin diye...’

HDP’nin vekil adaylarından olan Yalçın Yanık, bir ‘Afro-Türk’. “Biz kölelerin torunlarıyız” diyen Yanık, “herkesin köle olduğu sistemi” değiştirmek istiyor.

Yayınlanma: 23.05.2018 - 23:06
Abone Ol google-news

Afrika’dan Osmanlı topraklarına getirilen “gerçek kölelerin” İzmir’deki torunlarından biri olan Yalçın Yanık, kurduğu dernekle, ailesi gibi topraklarından koparılan mültecilerin sorunlarıyla uğraşırken şimdi bir “Afro-Türk” olarak Meclis yolunda yürüyor. HDP’nin İzmir adaylarından Yanık, “Ben komünistim. Yoksulluğun, ayrımcılığın, cinsel, sınıfsal, her türlü sömürünün son bulması için devrime ihtiyaç var” diyor.

‘Derim ilk kez işe yaradı’

HDP’nin İzmir 1. bölge 3. sıra adayı Yalçın, 40 yılı aşkın zamandır İzmir’de. Deri işçiliği yapıyor. İş kolunda örgütlenmiş, hak arama mücadelesini dernek çatısı altında sürdürmüş. Özellikle Suriye’deki savaşın ardından Basmane ve çevresindeki mültecilerin sorunlarını görünce onlara destek için de dernek kurmuş. Kendisi gibi “yurdundan koparılmış insanların” duygularını ta yüreğinde hissediyor. E-devlet şifresiyle soy ağacını sorgulasa da pek işe yaramıyor. Geçmişi dedeleri de pek bilmiyor, kim bilir belki de hatırlamak istemiyor. Bu topraklarda Ahmet’ten Mehmet’ten farkı yok, ama yine de ölmeden atalarının geldiği kıtanın topraklarına “çıplak ayakla” basmak en büyük dileği. Asıl dileği ve umudu ise insana dair. Milletvekili adaylığı için “Derimin rengi ilk kez işe yaradı” diyecek kadar kendisiyle barışık. Geçmişini unutması ise söz konusu bile değil: “Kölelik, bir insanoğlunun başına gelebilecek, üstelik yine insanoğlu tarafından başka bir insana yapılmış en büyük dayatma. Bugün ‘zincirli köle’ olmasak da, kölelik sistemi devam ediyor. Özellikle emekçiler ve yoksullar için. Afrika’nın bir bölümünde hala kendi vatanlarında üçüncü sınıf muamele görenler var. Bu düzeni ancak devrimle tersine çevirebiliriz.”

‘Devrime ihtiyaç var’

“Devrim”i üstüne basa basa söylüyor Yanık, çünkü o bir “komünist”. Bunu söylerken de gurur duyuyor:

“Her şeyden önce bir komünist kimliğim var. Bedenimin karasıyla, emekçilerin, yoksulların, azınlıkların, kadınların, işçi çocukların, tarım işçilerinin haklarının savunmak, madenlerde iş cinayetlerinde ölenlerin hesabını sormak için Meclis yolundayım. Ama bunları yapmak mevcut Anayasa’yla mümkün değil. Yeni bir kurucu Meclis lazım. Hala 12 Eylül yasalarıyla yönetiliyoruz. Geniş halk kitlelerinin kendini bulduğu bir Anayasa oluşmalı. Yoksulluklar, haksızlıklar, emek sömürüsü ancak devrimle son bulabilir. Her türden sömürünün son bulması için devrime ihtiyaç var.”

‘Rengi siyah içi beyazdı’

Afrika’dan çıkıp da parlamento görmeye namzet ilk insan değil tabi ki Yanık. Hele Barack Obama’nın Amerikan başkanlığına seçilmesi göz önünde alındığında “denizde zerre” gibi bir deneyim. Ama olsun, kendisi için küçük olsa bile Türkiye’deki insan hakları açısından büyük bir adım. Kim bilir belki de “yerli ve milli Obama” İzmir’den çıkacak! Ama Yanık, Obama’nın rengine değil, Amerikan Başkanı olarak yaptığı icraatlara bakıyor ve “Emperyalistler, dünyayı yönetmek, kendi varlıklarını sürdürebilmek için neye ihtiyaçları varsa onu bulup çıkarıyorlar. Obama da onlardan bir tanesiydi. Onun rengi siyah, içi beyazdı. Diğer Amerikan başkanları gibi, hangi sınıfa ait olduğunu biz biliyoruz. Dünya da gördü” diyor. Ardından ekliyor: “Biz öyle olmayacağız!”

Nasıl olacağını şöyle aktarıyor: “Bana verilen bu fırsatı layıkıyla yerine getirebilmek için çalışacağım. Parlamentonun ne işe yaradığını görmek istiyorum. İnsanların gerçek sorunlarını kimse dile getirmiyor. Toplumun gerçek sorunlarını dert edinen insanhlara ve yasalara ihtiyaç var. Emek, özgürlük, barış bloğunun gelişmesi gerekiyor.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon