İYİ Parti Milliyetçiliği: Arada kalmak

İYİ Parti’nin MHP’den kopmuş bir parti görüntüsünün kötü bir başlangıç olacağı genel kabul görmüştü. Ama yerine konulan merkez sağı canlandırma denemesi için de zaman yetmemiş gibi. Partinin seçimde alacağı oy konusunda tahminler muhtelif. Orta - Doğu Anadolu’da ve Karadeniz’de çoğunlukla İYİ Parti, CHP oylarını tamamlıyor. CHP fazladan vekil çıkarabilir.

Yayınlanma: 29.05.2018 - 21:55
Abone Ol google-news

“Merkez sağda siyaset yapmaya hevesli olan çok, ama ortalıkta seçmeni yok. Yıllar önce siyaseti bırakmış birçok yaşlı siyasetçi adaylık sırasına girdi ama bunlar kaç oyla geliyor belli değil.” İYİ Parti’nin MHP orijinli yöneticisi adaylık sürecinde karşılaşılan tabloyu bu sözlerle anlatıyor. MHP ile milliyetçilik yarışına girmenin ve MHP’den kopmuş bir parti görüntüsünün kötü bir başlangıç olacağı genel bir kabul görmüştü ama yerine konulan merkez sağı canlandırma denemesi için de zaman yetmemiş gibi.

Eski MHP Nevşehir İl Başkanı Göksel Taşçı da, bir başka noktanın altını çiziyor: “Akşener’i MHP içinde destekleyenlerin büyük çoğunluğu, başarı, iktidar isteyen, bu hevesin partiye yön vermesini bekleyenlerdi.” MHP’nin daha sonra yargı kararıyla iptal edilen olağanüstü kongresi için Ankara’da toplanan kalabalığın profili de bu değerlendirmeyi doğruluyordu. Ancak daha sonra kurulan İYİ Parti, bu kadroların tamamını kuşatıp, ‘işte bizim yeni partimiz’ hissini yaratabilmiş, zaten bunu da çok istemiş değil.

Hedefler ve gerçekler

Meral Akşener’e yönelen ilgiyi betimleyecek anahtar kelime, yapabilirlik. Bu beklenti, MHP içinde Bahçeli’yi, siyasette Erdoğan’ı yenebilme umudunu üretti. Antalyalı taksici: “Hani diyor ya, ‘vallahi de billahi de yaparım’, ‘burnundan getiririm’, ‘başaracağız, başaracağız’, dinleyenler ‘bu kadın yapar’ diye düşünüyor, yapsın istiyor. ‘Herkes oyunu Meral’e verecek’ diyeni çok duyuyorum, ‘ben vereceğim’ diyene ise daha az rastlıyorum. Alandaki bu gözlem anketlerdeki ölçümlerle de uyuşuyor: Akşener’in mevcut desteği ile potansiyel desteği arasındaki fark hâlâ çok büyük.

İYİ Parti stratejisinin merkezinde Akşener var. Meydanlarda, medyada kullanılan “Erdoğan, karşısında kimi rakip istemez” tezi, Akşener’in Cumhur İttifakı’ndan oy alma potansiyeli olduğu iddiasına dayanıyor. Referandum sürecinde, adaylık için toplanan imzalar sırasında ortaya çıkan sayısal tablo, İYİ Parti mitinglerindeki gözlemlerle örtüşüyor: İYİ Parti’nin MHP’nin oyunun büyük parçasını çekebildiği anlaşılıyor. İYİ Parti mitingine katılanlar, kolayca “Burada MHP hiç kalmadı” derken, AKP seçmeni için hep bir gelecek “dip dalgadan” söz ediliyor. Miting alanlarında daha önce başka partiye oy verdiğini söyleyenler arasında pek AKP’li çıkmaması, kızgınlığın henüz korkuyu yenememesine bağlanıyor.

Engeller ve imkânlar

İYİ Parti, bazıları silahlı saldırılara dönüşen baskılarla karşılaşıyor. İYİ Parti Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı Samsunlu Canberk Can, alanda çalışan arkadaşlarının sık sık taciz ve engellemelerle karşılaştıklarını, gerilimden uzak kalmak için geri çekildiklerini anlatıyor. Daha önce de, İYİ Parti’nin seçime girip giremeyeceği tartışması, Bahçeli’nin toplanan imzalarla ilgili “fişleme tehdidi” gibi engelleme çabaları yaşanmıştı. Şimdi de, en katı medya ambargosuna uğrayanlardan biri İYİ Parti. Ancak, İYİ Parti önceki ve yaşanan bu sorunları “korkulan rakip” imajını pekiştirmek için kullanabiliyor. Akşener, meydanlarda en çok bu noktalara işaret ederek iktidara korku saldıklarını söylüyor.

 

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Musavvat Dervişoğlu, Akşener’in tek kadın aday olarak, kadın kimliğini öne çıkartarak normalleşmenin, yumuşamanın sembolüne dönüşeceğini söylüyor. Akşener de meydanlarda, eşarplar, tülbentlerle bu etkiyi güçlendirecek mizansenler oluşturuyor. Fakat, Akşener’in kimliği üzerine kurulan seçim stratejisinde en önemli boşluk, muhataplık meselesinde: Erdoğan, en çekindiği rakip olma iddiasındaki Akşener’in ismini bile anmıyor. Cumhur İttifakı’ndan İYİ Parti’ye yönelen suçlamaları Bahçeli üstlenmiş durumda. Akşener de, hiçbir şekilde Bahçeli’yi muhatap alıp cevap vermiyor. Bu muhataplık ve ilişkisizlik döngüsünün, özellikle İnce’nin adaylığından sonra Akşener aleyhine geliştiğini İYİ Partililer de kabul ediyor.

Yerel ve genel dengeler

Seçime giren partiler arasında en genci İyi Parti. Ancak bu gençlik, aday listelerine pek yansıtılamadığı gibi küskünlüklere de neden oldu. Küskünlük derken, sadece Gençlik Kolları Genel Başkanı’nın sırasını beğenmediği için istifa etmesini değil, yerel dengelerin aday belirlemede yeterince dikkate alınamamasını da söylemek gerek. Küçük oy farklarıyla milletvekili sayısı değişecek merkezlerde İyi Parti’nin tercihleriyle ilgili şikâyetler önemli sonuçlara neden olabilecek kadar fazla.

Akşener dışında sınırlı sayıda sözcünün konuşmasına izin verilerek seçime kadar yaşanacak kazalardan korunmak, pek çok konuda çok net tavırlar göstermekten kaçınan İyi Parti’nin “dilsizliğini” artırıyor. Ama uyumlu ve uzun bir geçmişi olmayan ve aslında ortak yönlerini/ farklarını kendilerinin de pek bilmediği bir ekibe sahip olmak büyük riskler barındırıyor. Genel Merkez yöneticilerinden biri, her gece “yarın bir kaza olmasın” diye dua ettiğini anlatıyor.

İki cami arasındaki denge

İYİ Parti’nin siyasal denkleme katılma biçimini ve alacağı muhtemel sonucu en iyi tarif eden kavram, “arada kalmak“ olabilir: İktidar heveslisi milliyetçi bir parti mi, merkez sağın yeniden doğuşunun adresi mi? Yepyeni ve genç bir siyaset tarzı mı, bir geleneğin yenilenmiş versiyonu mu? Kürsüdeki ve meydanlardaki kadınlar mı, listelerdeki ve teşkilatlardaki erkekler mi? En çok korkulan rakip mi, en yalnız aktör mü? Bir lider partisi mi, kadro hareketi mi? İkinci tur için kırgın Kürt oylarını mı, ilk tur için tahamülsüz milliyetçileri mi dikkate alacak? En geniş desteği mi topladı, karşılanamaz bir beklentiyi mi biriktirdi? Bir kısmını bilinçli tercihlerin, bir kısmını mecburiyetlerin yarattığı bu farklı duruşların biri ya da öteki öne çıkmıyor. İYİ Parti netleşmek yerine hepsi birden olmayı deniyor.

“Eli üç hilalden başkasına gitmeyenlerle, zaten uzun süredir uzaklaşmış, Ak Parti’ye filan gitmiş milliyetçiler dışındakiler İYİ Parti’ye oy verecekler. Ama bizim partimiz artık burası düşüncesi yok.” Niğde’de konuştuğumuz eski kuşak bir ülkücü, olağanüstü kongre sürecinde ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı için Akşener’e imza vermiş ama hâlâ MHP’de olduğunu söylüyor. Kafası karıştığı için oy vermemeyi bile düşündüğünü anlatıyor. Sohbete katılan eski bir BBP’li ise, “tereddüt olunca alışkanlık galip gelir” diyor. Özet olarak; eğer milliyetçi oylar için MHP’yi geçmişte iktidara taşımış oy potansiyeli dikkate alınırsa, İYİ Parti’nin bu alanda önemli bir zemin tuttuğu söylenebilir ama AKP’deki milliyetçileri hareketlendirebildiği konusunda fazla kanıt yok.

Sağ yeniden şekillenecek

İslamcı hareket ve Türkiye sağı konusunda önemli çalışmalara imza atmış gazeteci Ruşen Çakır, 24 Haziran seçimleri öncesinde ve sonrasında milliyetçi muhafazakâr sağda yaşanan ve yaşanabilecek gelişmelere ilişkin gözlem ve değerlendirmelerini paylaştı:

- Milliyetçi ve muhafazakâr seçmen blokları arasındaki oy geçişkenliği ve parti tercihleri ne kadar esnek?

1970’li yıllardaki seçimlerde Milli Selamet Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi arasında, özellikle İç ve Doğu Anadolu ile Karadeniz’de bariz oy kaymaları yaşandı. 1980’lerde benzer bir durum Refah Partisi, sonra Fazilet Partisi ile MÇP ve MHP arasında yaşandı. Ama özellikle AKP ile birlikte bu bölgelerde MHP’nin rekabet gücü iyice aşındı. Yine de, merkez sağ partilerinin yok olmasının ardından buralarda AKP ve MHP dışındaki partiler pek varlık gösteremedi. Bu seçimlerde Saadet Partisi esas olarak AKP’den, İYİ Parti de esas olarak MHP’den ciddi oy alırsa bu durum değişebilir.

- İYİ Parti, muhafazakâr seçmenden de oy alabileceği iddiasında. Gözlem ve izlenimlerin bunu destekliyor mu?

İYİ Parti bir muamma. Üstelik medyada ambargolu. Bu nedenle çok emin olmamakla birlikte İYİ Parti’nin esas olarak büyükşehirlerdeki merkez sağ ve sola yakın kesimleri gözüne kestirmiş olduğunu düşünüyorum. Lakin Muharrem İnce’nin sürpriz performansı bu planı bozmuş olmalı. İYİ Parti’nin bu kadar kısa sürede rotayı Anadolu taşrasına çevirmesi pek kolay olmaz.

- Cumhur ittifakı AKP tabanında nasıl karşılanmıştır, alerji yaratmış mıdır ve ne kadar sürekli olabilir?

AKP tabanında bir bıkkınlık, yorgunluk ve arayış var ama pek fazla gidecek yer yok. Bu bağlamda, muhafazakâr ya da başka eğilimden, kopuş arayışındaki AKP’liler için İYİ Parti, SP ile birlikte alternatif olabilir. SP’ye yönelişi daha çok bir ‘intikam’, İYİ Parti’ye yönelişi ise ‘iktidarda kalma’ arayışı olarak yorumlardım.

- 24 Haziran’da milliyetçi ve muhafazakâr oy blokunda nasıl bir hareketlenme bekliyorsun?

İşi en zor olan MHP. Zaten Bahçeli partisinin değil Cumhur İttifakı’nın propagandasını yapıyor. Başkanlık seçimine de kendi adayıyla girmeyen MHP, genel seçimlerde eğer bariz bir başarısızlık yaşarsa -ki tahminim o yönde- Cumhur İttifakı’nı kalıcılaştırmak isteyebilir. Bu da bildiğimiz anlamda milliyetçi-muhafazakâr ayrışmasının resmen sonlanması anlamına gelir. Ancak Meclis’te az sayıda milletvekiline sahip olması halinde, MHP’ye yakın dönemde olduğu kadar ihtiyaç duymayacak olan Erdoğan, kendine yepyeni müttefikler arayabilir.

- 24 Haziran sonrası sağ blokun genel resmi değişebilir mi?

AKP ve Erdoğan çok ciddi bir krizden geçiyor ve bunun etkisini kırmak için iyice milliyetçi bir söyleme sığındı. Eğer SP daha güçlü olabilse veya MHP’den İYİ Parti’nin çıkması gibi, İslami kesim ‘yeni’ ve ileriye bakan bir parti veya hareket çıkarabilse, AKP çok ciddi kayıp yaşardı. Yine de bu seçimlerde AKP ve Erdoğan’ın iyice sarsılacağını ve 24 Haziran sonuçları ne olursa olsun, Türkiye’deki milliyetçi ve muhafazakâr sağda çok ilginç şeyler yaşanacağını düşünüyorum. Kılıçdaroğlu ile Karamollaoğlu arasındaki ilişki ve işbirliğini bu bağlamda not etmek iyi olur.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon