Dr. Jekyll’den Bay Emre’ye

Öfkesi, hırçınlığı, kavgalarıyla adından sıkça söz ettiren, Türk futbolunun şöhretiyle ters orantılı, mütevazı bir hayat süren Başakşehir’in ‘maestro’su, Emre Belözoğlu.

Yayınlanma: 29.12.2018 - 22:38
Abone Ol google-news

İskoç yazar Robert Louis Stevenson’ın 1886’da yayımladığı Dr. Jekyll ve Mr. Hyde adlı kısa roman, kişilik bölünmesini konu eder. Victoria dönemi İngiltere’sinde saygın bir kişi olan Dr. Henry Jekyll’ın zaman zaman canavara; Mr. Edward Hyde’a dönüşmesini anlatır. Çift yönlülük üzerine yazılmış, ardından filmlere konu olup modern bir mit haline gelmiş bir kurguya sahiptir. Aslında romandaki suç unsurlarını çıkarırsak Dr. Jekyll ve Mr. Hyde, günümüz insanının ruh halini bire bir anlatır. Sokakta, işyerinde, evde, siyasette, sanatta hatta sporda bu karakterlere rastlamak mümkün! “Aslında melek gibi çocuktu” deriz, büyük taşkınlıklara imza atıp geri dönülmeyecek eylemlere imza atan birilerini anlatırken...

Türk futbolunun ‘Gider’ yapan figürü
Evet, Türk futbolunun da Dr. Jekyll ve Mr. Hyde karakteri Emre Belözoğlu. Ve o Emre, şu sıralar dünyadaki 39, futbol sahalarındaki 27. yılını yaşarken hâlâ çift yönlülüğün esaretinden kurtulmuş değil. Bir tarafta stattan uzaklaştığında şöhretiyle ters orantılı mütevazı bir hayat süren Başakşehir’in ‘maestro’su Emre var; diğer yanda öfke kontrolüne sahip çıkamayıp müthiş çamlar deviren, zaman zaman ‘Saray’ odaklı güç zehirlenmesinin etkisiyle rakibine, arkadaşına hatta teknik direktörlere ‘gider’ yapan bir Emre!

Emre Belözoğlu’nun futbolculuğu ‘saygın’ bir noktada. 39 yaşına karşın hâlâ Türkiye’nin en iyi orta alan oyuncusu. Attığı frikikler gol oluyor, 45-50 metreye milimetrik pas konduruyor. Teknik direktörü Abdullah Avcı her yerde, “İlerleyen yaşına rağmen müthiş profesyonel. Fiziği el verse uzun yıllar oynar. Çünkü sahaya çıktığında sadece kazanmaya odaklı bir profesyonel” diyor.
Keza Emre’yi 12 yaşında Zeytinburnuspor altyapısından Galatasaray’a getiren dönemin TFF Asbaşkanı Selami Özdemir de aynı şeyleri söylüyor ‘iyi Emre’ için:

“Nerede bir büyüğünü görse ayağa kalkar, ceket giyiyorsa önünü ilikler. Ayrıca şöhretli mevkidaşları gibi onu gece kulüplerinde göremezsiniz. Aşırı lüks arabaya binmez, baba evine girdiğinde el öper. Saha içinde kazanma odaklı bir oyuncu. Fizik olarak geride kaldığında yaşamış o gerginlikleri ve sakatlıklar süresinde gördüğü tedavilerin uzun ve yorucu oluşu...”

Huzurlarınızda Mr. Hyde!

-2000 yılındaki UEFA finali öncesi son Leeds United maçında rakibine gereksiz sertlik yapıp takımını 10 kişi bıraktı ve UEFA finalinde oynama şansını yitirdi.
Lubos Michel’den kart, kenarda bekleyen ve o dönem ‘babam’ dediği Fatih Terim’den şiddetli bir azar yedi.

-2012’deki Fenerbahçe-Trabzonspor maçında Fildişili Zokora’yla kavga etti. Konuyu yargıya taşıyan Zokora, “Emre bana ‘pis zenci’ dedi” diye konuştu. Emre olayı reddetti.

-2008’de Newcastle’da oynarken Everton’a 3-0 yenildikleri maçta rakip oyuncular Joseph Yobo, Tim Howard ve Joleon Lescott’a ırkçı hakarette bulunmakla suçlandı. Bu iddialar kanıtlanamadı. Boltonlu El Hadji Diouf’a hakaret ettiği öne sürüldü. Ancak Diouf, Emre’yle ilgili yazılı bir ifade vermeyi reddedince bu suçlama havada kaldı. Watfordlu Al Bangura, Emre’yle ilgili suçlamalar içeren bir dosyayı federasyona iletti.

-2005’teki olaylı Türkiye-İsviçre (4-2) maçının sonrasında sahada İsviçreli futbolculara saldıranlar arasında yer aldı, 2 maç ceza yedi.

-2007’deki Türkiye-Macaristan (3-0) maçında gol pası verdi ve kendisini eleştiren basın tribününe dönerek küfür anlamında ‘kol’ işareti yaptı.

-2008’deki Konya-F.Bahçe maçı öncesi bir gazeteciye, “Seni sabaha kadar döverim” dedi. Milli Takım kaptanlığından oldu.

-2009’daki Kayseri-F.Bahçe (0-2) maçında Arjantinli Cangele’ye ‘gırtlağını keserim’ işareti yaptı.

-2009’daki G.Saray-F.Bahçe (0-0) derbisinde G.Saraylı Sabri, Emre’nin “Seni öldürürüm” dediğini öne sürdü.

-2010’daki Belçika kampı sırasında G.Saraylı bir taraftarın tel örgülerin arkasından kendisine yönelik sözlerine sinirlenen Emre, kramponlarını yere fırlatıp antrenmanı terk etti. Uyarılara rağmen otele döndü.

-2011’deki bir maçta takım arkadaşı Gökhan’ın üstüne yürüdü. Bilica ve Baroni, ünlü yıldızı sakinleştirdi. Göhan; Emre’ye, “Ben ne yaptım ağabey?” dedi. Bu diyaloğun ardından Aykut Kocaman da Emre Belözoğlu’na bağırdı ve saha içinde gergin anlar yaşandı.

-2011’deki milli maçta yenen golde hatası olduğunu düşündüğü Gökhan Gönül’e bağırdı. Aynı yıl G.Saray derbisinde arkadaşı Bienvenu’yü kötü oynadığı için Kocaman’a şikâyet etti, oyundan alındı. Devre arasında hocasına, “Bu takımdan çıkacak ilk kişi ben miyim?” diye sitemde bulundu.

-2013’teki F.Bahçe-G.Saray derbisinde Melo’yla gerginlik yaşadı. Webo’dan özür dileyen Melo’yu itti.
...Ve Dr. Jekyll Emre

Emre’nin Tanrı vergisi futbol özelliklerini bir yana bırakırsak saha dışındaki yaşamı bir hayli tutarlı.
Öncelikle özel hayatıyla asla magazin basınına konu olmadı. İngiltere ve İtalya’da da ‘ev-idman sahası-stat’ üçgeninde yaşadı.

Türkiye’de eğitim bursu verdiği öğrenciler var; şartı, yaptığı yardımın bilinmemesi. Yetiştiği Zeytiburnu’ndaki mahalle ahalisini fırsat buldukça ziyaret ediyor. Bu ziyaretlere eli boş gitmiyor.
Futbol içi veya dışı olsun tanıdığı bir büyüğünü görünce ayağa kalkar.

Baba evine gittiğinde el öpmeden eve girmez. Demokrat bir ailede yetişmiş. Laf siyasetten açıldığında kimseye, “Şu partiye oy verin” demez. Ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a şu sıralar tek telefonda ulaşan 2-3 futbol adamından biri.

Evet, görüldüğü gibi Emre çift karakterli... Bir tarafında müthiş yetenekli, iyi kalpli bir futbolcu; öte yanda ‘vur, kır parçala’ tezahüratına kendini kaptıran bir çılgın!..


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler