Milli takıma seçildim ama kimseye söylemeyin

Ampute futbolu son günlerde artan televizyon yayınlarıyla daha çok insanın ilgisini çekiyor. Bu sporu saf bir sosyal sorumluluk projesi olarak görebilirsiniz ama maçlar kimi zaman fair-play havasından uzaklaşıyor. Bu da çok doğal çünkü sahada sırf engelli sporcular değil, onların, hüzün içeren hikâyeleri de mücadele ediyor.

Yayınlanma: 01.11.2014 - 21:29
Abone Ol google-news

“Ne hocalarım, ne de arkadaşlarım ampute olduğumu biliyor. Biraz utangaç bir yapım var. Ne zaman aşarım kendimi, Allah bilir...” Serkan Dereli, çevremizde farkında olmadığımız sayısız engelliden biriydi bir süre öncesine kadar. Belki hâlâ onun gibi bir sürü ampute insan engellerini gizleyerek sosyal hayattan uzak bir yaşam sürüyor. Ancak Serkan için durum son zamanlarda biraz farklı hale gelmiş. O, kimselere çaktırmadan başladığı ampute futbol yaşantısında o kadar çabuk ilerledi ki, henüz 18 yaşında olmasına karşın Apmute Milli Takımı’na seçildi...

O kendini aşmayı bekleyedursun, yetenekleri kendisini gözlerden uzak, ya da farkedilmeden yaşamaktan alıkoyacak gibi görünüyor. Doğuştan bir bacağı ampute olmasına karşın, daha küçük yaşlardan itibaren protez bacağıyla en büyük tutkusu topun peşinden koşmaya başlamış.

İlkokuldaki beden eğitimi hocası da onu kolundan tutup zorla ampute futbol takımına  yazdırmış.

“Önceleri hiç sevmedim, bastonlar ellerimi acıttı. Biraz da hocamın zoruyla, çalışarak hızla ilerledim. Arkadaşlarıma, haftasonları maç izlemeye gittiğimi söylüyorum, onlarla haftaiçi görüşüyoruz genelde.”

Serkan içlerinde en yeteneklisi olsa da, İstanbul Özürlüler Spor Kulübü’nde bu zorlu sınavları yaşayan ampute futbolculardan sadece biri. Türkiye’de engellileri, spor yoluyla kazanma amacıyla başlayan ampute futbol çalışmaları, hızlı adımlarla ilerledi. Artık bir deplasmalı ampute futbol ligimiz var ve her hafta bir maç, TRT Spor ekranlarından yayımlanıyor.

Bu da tabii işin rengini biraz değiştirmiş. Giderek artan rekabet, zaman zaman sertliğe ve aşırı duygusallığa sebep olsa da, İstanbul Özürlüler SK oyuncuları bulundukları ortamdan oldukça memnunlar.

Takımın kalecisi Mert Yıldız da bu isimlerden biri. Mert,15’inde ampute futbol oynamaya başlamış. O da doğuştan ampute koluna karşın futbol tutkusunu amatör ligde oynayarak sürdürmüş. Ancak ayağı kırılınca futbolu bırakmış. “Sonra okuldaki engelli bir kantinci sayesinde ampute futbolla tanıştım” diyerek hikâyesini anlatıyor. “Amatör futbol çok daha zordu, burası engellileri hayata bağlamak gibi bir misyonasahip” diye devam ediyor.

Haksız da sayılmaz. Ampute futbol, hele televizyondan yayımlanmaya başladığından çok sayıda insanın ilgisi bu spora ve dolaylı olarak engelli vatandaşlarımıza çevrildi. Artık mahallesinde, herkes Mert’i tanıyor. Ancak ona göre hâlâ yeterli ilgi yok. Bir de isteği var. “İnsanlar bizi izlerken korkmasınlar, severek izlesinler” diyor. O korkuyu, sırf sahada değil sokakta da hissediyor aslında. “Protez takmadan önce, hep kolumu gizleyerek gezerdim, insanlar farklı ifadelerle bakıyorlar.”

Umarız ampute futbol, bu çok özel insanların ve özel hikâyelerin hak ettiği ilgiyi bulmasına yardımcı olur.

 

Remzi Özcan (İstanbul Özürlüler SK Antrenörü)

- Futbolla ilginiz ne düzeydeydi?

- Küçük yaştan beri amatör takımlarla oynuyordum. Tek kolum engelliydi. Ancak amatör kümede lisans çıkartabiliyorduk. 2003’te gazilerin yaymaya başladığı ampute futboluyla tanıştım. Biraz askeriyenin etkisiyle, ampute futbolun temelleri atılmaya başlandı. Ben de İstanbul Özürlüler Spor Kulübü’ne geldim.

- Neden hocalığı tercih ettiniz?

- Astım hastasıyım, hem hastalığım ilerlemesin diye, hem de antrenör boşluğu olduğu için, kariyer yapma açısından seçtim.

- Yeni başlayanların ruh hali nasıl?

- Engelli sporu son yıllarda oldukça revaçta. Galatsaray’ın tekerlekli sandalye basketbolundaki başarısı, tüm engelliler için bir özgüven oluşturdu. Yine de bazı arkadaşlarımız, kendine ya da bir arkadaşına zarar verebileceğinden korkuyor.

- Burada bastonu geliştirenler, günlük hayatta da baston mu kullanmaya başlıyor?

- İşyerinde takım elbise zorunluluğu olduğu için pek mümkün olmuyor, aslında baston daha rahat. Kimi işyeri de görüntü açısından tercih etmiyor. Ancak amputeler protez kullanmayı pek sevmiyor. Çünkü, alışınca bastonu bacak gibi kullanıyorlar.

- Sporun geleceğini nasıl görüyorsunuz?

- İşin içine profesyonellik girerse, sporun ruhunu öldüreceğini düşünüyorum. Nitekim, tekerlekli sandalye basketbolunda yaşanan da bu. Büyük paralar spora girince, kendi sporcularımız atıl duruma düştü. Tamamen yabancı odaklı bir spor haline geldi. Ampute futbolda da böyle bir gidiş var. Biz de sporcularımızın bu işten para kazanmasını isteriz. Ancak ben büyük kulüplerin bu işe girmesini istemiyorum. Bu sefer işin altyapısından gelen insanlar geri planda kalacak.

 

Coşkun Turan

- Ne kadar süredir ampute futbol oynuyorsunuz?

- 39 yaşımdayım, İstanbul’da bu işi ilk yapanlardanım.

- Nasıl ampute oldunuz?

- 1991’de sol bacağımı, trenle peron arasına sıkışması sonucu kaybettim, ama insanın ikinci şansı vardır ya, bu benim için ikinci şans oldu. 16 yaşında bir amputenin psikolojisi farklı. Bacağını kaybettiğin için sinirlenebiliyorsun. Ondan sonraki süreçte, devlet memuru olup, futbolla tanışmam ayrı bir süreç. Zaten çocukluğumda çok iyi top oynuyordum. O yüzden benim için ayrı bir zevk.

- Futboldan önce nasıldı hayatınız?

- Türkiye Sakatlar Derneği camiasının içine girdikten sonra, en büyük engelli kalabalığını gördüm. Memuriyet sınavına gittiğimde, “bu kadar engelli var mı” diye düşündüm.

- Ne gibi şartlarda mücadele ediyorsunuz?

- Geçmişte deplasmanlara, evden ekmek arası yapıp götürüyorduk, araçları biz kiralıyorduk. Bizim en büyük sıkıntımız kaledyen, yani bastonumuz. Ben sağ amputeyim, bir çift ayakkabıyı, sol ampute arkadaşımla paylaşıyorum. Yani malzeme açısından bir tekerlekli sandalye basketbolu kadar maliyetli değil.

- Kaç ampute arkadaşınızı bu spora çektiniz?

- Başladığımız dönemlerde, bu işi bırakan arkadaşlarımız da oldu. Ben bile dernek camiasında Avşa kampına ilk gititğimizde, “protezimi çıkarıp denize giremem” dedim. Çekiniyordum, “birileri bakar” diye. Ancak şimdi yeni gelen arkadaşlar bile bu ortamı gördükten sonra protezi kullanmıyorlar bile.

 

Tahsin Kılıç

- Nasıl ampute oldunuz?

- Sekiz yaşında trafik kazası geçirdim. Otobüse çelme taktık diyelim. Pek bir etkisini görmedim. Ampute futbolu da hiç bilmiyordum. Çift ayakla da oynuyorum, diz altımdan kesik olduğu için hareket kısıtlılığım pek yok. Bizim kulübün sitesini gördüm, yazdım. Öyle başladım. Tam oynamaya başlamışken, öbür bacağım sakatlandı. Bir yıldır yeniden başladım. O korkuyu yeni attım.

- Arkadaşlarınız bu spor hakkında ne düşünüyor?

- Öncelikle benim ampute olduğumu öğrenince şaşırıyorlar. Ancak yazla birlikte, şort giymeye başladığımda öğreniyorlar. Özellikle de söylemiyorum. Muhabbeti açılırsa anlatıyorum. Birçok arkadaşım gelip izliyor. Destek de veriyorlar. Çünkü hareketli bir kişiliğim, “bu çocuk nasıl durulur? Tabii futbol oynasın” diyorlar.

 

Burak Atakan

- Ne kadar süredir oynuyorsunuz?

- İki sene önce başladım. Üniversite için engelli fubolu oynamış olmam gerekiyordu. Buraya geldim. Bu sayede beden eğitimi bölümünde okuma hakkı kazandım. Sonrasında da oynamaya devam ettim.

- Bundan önceki hayatınız nasıldı?

- Ben doğuştan amputeyim. Önceleri hayatımı daha çok evde geçiriyordum. Hiç aktivitem yoktu. İnsanların karşısına çıkmaya utanırdım. Hayatıma heyecan ve yeni arkadaşlıklar getirdi.

 

Serhat Çağlayan

- Sizi tanıyabilir miyiz?

- 1992 doğumluyum. 16 yaşında ampute futbola başladım. 2008’de ise, daha spora başlamadan “Güneşi Gördüm” filminde yer aldım. Çok güzel bir anıydı. Ampute futbolla medyadaki yayınlardan tanıştım ve peşine düştüm.

- Maçlar kavgalı geçiyor bazen...

- Tam olarak profesyonel değiliz. Her arkadaşın bir hikâyesi var. Bunlar da sahaya yansıyor. Kimisi kazada kimisi depremde uzuvlarını kaybetmiş. Bir noktada içe kapanık olmuşlar. Bu da negatiflik olarak, futbola yansıyor. Ancak Ampute Futbol Ligi’yle insanlar bunu aşmaya başladı.

- Siz nasıl ampute oldunuz?

- İki yaşımda bir ağacın ayağımın üstüne gelmesi sonucu kangren sebebiyle ayağım kesildi. Bir şekilde hayata tutunmaya çalıştım. Hiçbir eziklik hissetmedim. Nerede bir etkinlik varsa orada bulunmaya çalıştım. Yakında yine Mahsun Kırmızıgül’ün “Mucize” filmi’nde sinemada olacağım.

 

İsmail Korkmaz

- Ne kadardır bu sporu yapıyorsunuz?

- Yaklaşık yedi senedir. 1992’de, beş yaşındayken evin yolunu kaybettim. Otobanda bacağımın üstünden kamyon geçti bacağımı orada kaybettim.

- Ampute futbol hayatınızda neleri değiştirdi?

- Ampute olmadan önce futbolu bu kadar sevmiyordum. Ampute olduktan sonra, futbola daha düşkün oldum. Ampute futbol, beni hayata döndürdü. Geçen sene ligde üçüncü olduk, bu sene amacımız şampiyonluk. Çünkü hedefimiz tek.

- Ampute futbolunun ne gibi farkları var?

- Bastonla topa değmeyeceksin. Kaleci kesik eliyle topa dokunamıyor. Sadece sağlam bacağımızı kullanabiliyoruz, kesik bacağımızla topa değersek, faul oluyor.

- Artık televizyondan da yayımlanmaya başladı maçlarınız...

- Bizi maçlara götüren otobüs şöförü, geçen hafta, “ilk defa seyrettim, normal maçtan daha zevkli, onlarda olmayan hırs sizde var” dedi. Bu da insanı daha fazla motive ediyor.

- Aileniz sizi destekliyor mu?

- Bacağımı kaybettikten bir süre sonra, annem vefat etti. Onun izlemesini çok isterdim. Şimdi eşimin izlemesi bana daha büyük hırs veriyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler