Formül

Fenerbahçe-Galatasaray derbisi Kadıköy'de 0-0 beraberlikle bitti.

Yayınlanma: 17.03.2018 - 21:14
Abone Ol google-news

 

Birçok yorum yapılabilir maç hakkında ama tek bir kelimeyle de anlatılabilir Galatasaray adına: Direnç. Fatih Terim, bu kez ‘büyük takım saldırır’ mottosunu törpülemiş. G.Saray, DNA’sının aksine hovarda davranmıyor. Mümkün olduğu kadar sakin kalarak topa hakim olmaya çalışıyor öncelikle. Bunu ilk yarıda büyük oranda da başarıyor. G.Saray’ın hem F.Bahçe’ye hem de kendi DNA’sına gösterdiği bu direnç, sahaya tutuk ve seyir keyfi fazla olmayan bir futbol olarak yansıyor. İki taraf adına da organize gelişen atak yok denecek kadar az. Gole daha paralel geçen tarafsa F.Bahçe oluyor. Gönül, olan bütün pozisyonları detaylarıyla anlatmak istese de bu satırlar size G.Saray deplasman tribününden ulaştığı için maalesef mümkün değil. Hiçbir statta deplasman seyircisi olmak pek avantajlı değildir ancak bu statta kurgu adeta ‘futbol hariç her şey’ şeklinde... Hemen tribün önünde yer alan dev hoparlörler, 90 model bir kreatiflikle G.Saray seyircisini taciz etmeyi hedefliyor (ancak bu kez seyirci hazırlıklı. Hemen herkeste kulak tıkacı var). İlk yarı G.Saray’ın koruduğu kaleyi ise bizim oturduğumuz yerden görmek imkânsız. Tribüne girmeyi ise hiç anlatmayayım. Zira bu yüzyılda komple tribünle akraba olmadan adam gibi maça girmek mümkün olmuyor. Belki futbolun etrafında kümelenen detayları değil, gerçekten işin başrolü olan futbolu sevdiğimizde deplasman seyircisi de bu statta kulaklarına kast edilmeden kaleyi de görerek bir maç seyreder. Bu yazının bir devamı olmayabilir. Zira ikinci yarıda şartlar daha iyi olmayacak. Ama maçın iki taraftan birinin lehine dönmesi için gereken formül, devre arasından belli. Hocasından futbolcusuna serinkanlı kalan taraf puana uzanır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler