“Yeşil devrim mümkün mü?”

Barselonalı disiplinlerarası mimari stüdyo Cloud9'un kurucu direktörü Enric Ruiz Geli, EKODesign 2014'ün en önemli konuşmacılarındandı. “Tasarım parçacıklardan ibarettir” diyen Geli, mekan ve sosyal ilişkileri birlikte ele alıyor. Malzeme ve teknolojinin sınırlarını zorlayan Geli'nin peşine düştüğü soru ise şu:

Yayınlanma: 24.08.2014 - 19:14
Abone Ol google-news

Enric Ruiz Geli, yeşil devrim kavramına kafa yoran bir mimar. Barselonalı disiplinlerarası mimari stüdyo Cloud9'un kurucu direktörü Geli, iyi ve yeşil mimarlık için çalışıyor. YEM tarafından düzenlenen ve “Şeffaflık” temasıyla gerçekleşen 7. EKODesign Konferansı'na katılan Geli, örnek projelerini ve deneyimlerini anlattı. Biz de Geli'ye sorularımızı yönelttik...

Malzeme ve teknolojinin sınırlarını zorluyorsunuz. Bu alışılageldik mimarinin dışına çıkan bir anlayış. Daha iyi anlayabilmek açısından örnekleyerek başlayalım söze...

Fontecha ailesi için “Villa Bio” projesi gerçekleştirdik örnek olarak. Yapı, katları birbirinden ayırmak, kendini komşularından ya da yeşil alandan ayırmak için değil, tam tersine bütünleşme ve devamlılık üzerine tasarlandı. Yeşil çatısıyla, çevresindeki peyzajla, bu peyzaj da ormanla bağlantı kuruyor. Ev, çevresindeki doğanın uzantısı haline geliyor. Aynı zamanda barınma, sanat haline geliyor. Bir diğer örnekse, Expo Zaragoza 2008 için tasarladığımız “Thirst Pavillion”. Mimari tasarımın doğal süreçlerden alacağı dersler vardır. Bu tasarımda sürdürülebilirliği amaçladık. Hedef geri dönüşüm ve yeniden kullanımın en üst düzeyde gerçekleştirilmesi oldu. Aynı zamanda yapı enerji de üretiyor, yaşayan bir organizma olma özelliği taşıyor.

Peki yeşil anlayışta mimarlara nasıl iş düşüyor, projelerin ne kadarı hayata geçiriliyor?

Mimarlar olarak bizler bu konuda anahtar konumdayız. Bu açıdan yeşil mimarlık konusunda birer aktivist olmamız gerekiyor. Ekonomik ve çevresel felaket çağında çalışan günümüz mimarları yeniliklerden ve değerli fikirlerden ilham alarak çalışmalı. Bu aslında metraj, bütçe ya da yaptığınız binanın büyüklüğü değil; fikirlerinizin derinliği, araştırmalarınız, teknolojiniz ve sosyal sonuçlarınızla alakalı. Eğer bunu yapabilirsek, biz sürdürülebilir yaşam için en iyi aktivistler oluruz.

Asıl soru bir yandan da şu aslında: Yeşil devrim mümkün mü?

İyi ve yeşil mimarlığı; kendi kendine yetebilen, teknolojik, her açıdan zekice, hafif ve milyonlarca parçacıktan oluşan olarak tanımlayabiliriz. Önümüzdeki yıllar için mimarlık sahnesinde bir çok pilot proje görmeyi umut ediyorum. Toplum denemek ve mimarlığın neler yapabileceğini görmek istiyor. Umarım düşünmeyi, anlamayı ve diyaloğu geliştiren projeler görürüz. Bu da başka bir yaşam, eko-kent çevreler ve eko-mahalleler yaratmaya ön ayak olur.

 

Siz, sıfır enerji tüketimli evler tasarlıyorsunuz. Bu bilinç ne kadar yaygın sizce?

Günümüzde üretilen yapılar, atmosfere yayılan karbondioksitin yüzde 40'ından sorumlu. Aslında dolaylı olarak mimarlık, küresel ısınmanın bir numaralı nedeni diyebiliriz. Sürdürülebilir malzeme kullanımı, lokal malzemelerle çalışmak tabii ki önemli ama eğer yapılar küresel ısınmanın en büyük sorumlusu ise, mimarlar bu konuyu düzeltebilmek adına büyük ölçekte düşünmeli. Sıfır karbon emisyon hedefine yakın evlerin yaygın olarak üretilmesi, hatta enerji üreten evlerin yaygınlaşması yeşil devrim yolunda önemli bir adım olur. Günümüzde, sürdürülebilirlik kriterlerine göre yaşamak hala pahalı ancak bu bilinci yaratmanın insanlığa yapılacak en büyük yatırım olduğu da bir gerçek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler