Suyun yönettiği hayatlar

Avrupa’yı kasıp kavuran sıcak hava dalgasından rahatlık ya da memnuniyet duyduğumu söyleyemem. Tam tersine sıcaklıkla birlikte artan nem oranı insanı soluksuz bırakıyor.

Yayınlanma: 17.08.2019 - 21:49
Abone Ol google-news

Hollanda’nın geleneksel yel değimenleri 

 Sezonluk restoran barları ve plaj partileri ile popüler Kuzey Denizi’nin gözde tatil beldesi Zandvoort ise halinden şikâyetçi değil. Keza kasaba sahili boğucu havadan kaçıp gelen deniz sevdalıları ile dolmuş taşmış.
Denize girmek için gelen gruba gözüm takılıyor. Biri hiç beklemeden derhal kendisini serin sulara bırakıyor, diğeri suyun sıcaklığını deneyerek bir süre duraklıyor, kumların üzerinde bekleyen bir diğeri ise isteksiz. İleride kollarını iki yana doğru açmış gibi duran gri karides (Hollanda sahillerine özgü, çimçim karidesten daha küçük) avlayan tekne, yalpalaya yalpalaya deniz dibini tarıyor. Öğle yemeği tercihim şimdiden belli.

Rekor sıcaklar
Hollanda’nın bazı bölgelerinde sıcaklık 40 derecenin üzerine çıkarak son 75 yılın rekorunu kırdı. Bu, Hollandalıların hoşlanacağı türden değil. Sıcak hava dalgasıyla kutuplardaki buzul kütlelerinin rekor erime hızına ulaşması endişe yaratıyor. Temmuz ayındaki erime hızı, tarihteki en büyük buzul kaybının habercisi. Küresel ısınmanın en fazla tehdit ettiği ülkelerin başında Hollanda geliyor. Ülke topraklarının büyük bölümü sulak alanlar doldurularak kazanılmış. Boşu boşuna “Tanrı dünyayı, Hollandalılar ise Hollanda’yı yarattı” denmiyor. Ortaçağdan kalma ismi de zaten deniz irtifasından alçak toprak anlamına gelen “Nederland”.

İskelet çökerse...
Ülkenin üçte biri deniz seviyesinin altında, en alçak noktası deniz seviyesinin 7 metre altında en yüksek nokta ise sadece 322 metre. Dünya üzerinde en fazla nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerden olan Hollanda’da halkın neredeyse dörtte biri deniz seviyesinin altındaki bölgelerde yaşamına devam ediyor. Ülkenin coğrafi özelliklerini tanımlayan kelimeler polder (sulak, bataklık toprak parçasını kurutarak kazanılmış arazi), dijk (kurutulacak arazinin ilk aşamada etrafına örülen setler), sloot (su kanalları). Dört bir yana yayılmış binlerce su bendi ve kanallardan oluşan sistemi, ülkeyi ayakta tutan iskelete benzetmek mümkün. İskelet çökerse, ülke de çöker.
Avrupa’nın üç büyük ırmağı Ren, Maas ve Schelde’nin oluşturduğu Hollanda gibi delta üzerine kurulmuş bir ülke işini şansa bırakamaz. Kutuplardan eriyen buz kütleleri, Kuzey Denizi su seviyesini yükseltiyor. İklim değişikliği su seviyesindeki artışın yanı sıra kimi zaman kuraklık problemine de neden oluyor. Su setleri çatlıyor, işlevsiz kalıyor. Kuzey Denizi’nin tuzlu sularının, nehirlerde düşen su seviyesini fırsat bilip ülkenin içme ve tarım sulama kanallarına kadar sızması da cabası. Kanallar, ülkenin kılcal damarları gibi. Taşınan suyun kalitesi bozulursa, ülkenin sağlığı da bozuluyor.

Yüzme dersi şart
Bu topraklarda asırlardır yaşanan Kuzey Denizi fırtınaları, su taşkınları, ve sel felaketleri halka “Wassende water” (yükselen sular) gerçeğine ilişkin kolektif deneyim kazandırmış. Bu yüzdendir ki ülkede bütün okullar öğrencilerine yüzme dersleri organize ediyor. Yüzme, Hollandalılar için bir spor olmaktan ziyade olası bir sel felaketi esnasında hayatta kalmak için birinci koşul.
Hollanda, suya karşı verdiği bitmez tükenmez mücadele nedeniyle Kyoto sözleşmesinin en büyük destekçisi. Geçen yıl, Hollanda parlamentosu dünyanın en kapsamlı iklim yasası teklifini meclise taşıdı. Ülkede her beş yılda iklim planlarını gözden geçirmek ve güncellemeleri yapmak zorunlu. Hazırlanan yasa teklifinde 2050 yılına kadar yüzde 95 oranında emisyon azaltımı hedefleniyor. Hatta fosil yakıt kullanımının azaltılması için işe gidiş gelişlerde bisiklet kullananlara para ödenmesi bile gündemde. Ülkede iktidar ve muhalefeti bir araya getiren yasa teklifi, küresel ısınmanın kaçınılmaz sonuçları için şimdiden hazırlık. Uzun vadeli, parlamento çoğunluğu ile hazırlanan yasa teklifi, canım memleketimin beşik gibi sallandığı şu günlerde aklıma bir türlü ciddiyetle ele alınmayan deprem gerçeğini getiriyor. Yaşadığımız coğrafyaları kaderimiz olmaktan çıkarmak, önlem almak gerekiyor.
Kuzey Denizi’nin kalp atışlarını devamlı dinleyen ve muhtemel felaketlere karşı bir gözü hep açık uyuyan bir toplumun korkusuna, Hollandalı şair Hendrik Marsman da dizelerinde yer vermiş.
Hollanda’yı düşününce
Geniş nehirler gelir aklıma
Tembel tembel alçaktaki topraklara doğru kıvrılan..
Gökyüzü yere yakın
Sis çöker
Güneş sakince kül rengine dönen buğuda saklanır..
Ülkenin her yerinde, su sesi duyulur
Suyun sesi, sayısız felaketin habercisi
Duyuldu ve ondan korkuldu.

[email protected]


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler