Tahtalara ruh üfleyen adam

Ne şanslıyım ki Paris gibi bir sanat şehrinde ömrünü inandığı ve âşık olduğu ‘kuklacılık’ mesleğine adamış gerçek bir sanatçıyla konuştum.

Yayınlanma: 25.01.2019 - 21:29
Abone Ol google-news

Paris o gün eksi 3 dereceydi. Seine Nehri’nin üzerindeki Saint Pont Louis köprüsünde bir müzisyen ve kukla oynatıcısı vardı. Hava çok soğuk ve rüzgârlı olduğu için insanlar başlarını bile kaldırmadan önlerinden geçip gidiyordu. Sadece 4-5 yaşlarında bir çocuk farkına varmıştı tüm bu büyünün. Annesini elinden çekiştirip tam kukla gösterisinin önünde durdu ve öylece kaldı. Bir ben bir de ufaklık ve annesi başladık seyretmeye. İkimizde farklı hayallere daldık şüphesiz. Adam eskimiş o ahşap kuklaları oynatırken, bazen gözleri büyüyor, bazen de nefesi kesiliyordu. Bir ara kuklaları bırakıp onu izlemeye başladım. Üstü başı biraz eski, uzun sakallı bu kukla oynatıcısının hikâyesini çok merak ediyordum. Gösteri bittikten sonra biraz konuşabilir miyiz diye sordum. ‘Ne hakkında?’ dedi, ‘kuklalar’ diye cevap verdim. Köşedeki kahvede ona bir kahve ısmarlamak istedim. Beni kırmadı. Ve ne şanslıyım ki Paris gibi bir sanat şehrinde ömrünü inandığı ve âşık olduğu ‘kuklacılık’ mesleğine adamış gerçek bir sanatçıyla konuştum.

-Bu işi kaç yıldır yapıyorsunuz?

36 yıldır.

-36 yıl sadece kukla oynatıcılığı mı yaptınız?

Evet. 20 yaşımda başladım, 56 yaşındayım. 36 yıl bitiyor bile.

-Peki kuklalar nasıl girdi hayatınıza?

Babam da kukla oynatırdı. İlk oyuncaklarım kuklalardı.

-Kendiniz mi yapıyorsunuz kuklaları?

Evet, bahçemde ufak bir atölyem var. Benim tek hayatım onlar. Sabahları çıkıp buraya geliyorum. Bütün gün bu köprüdeyim. Bazen kütüphane ve okullarda da gösteriler yapıyorum. Ama benim vitrinim sokaklar.  

-Kışın çok zor olmuyor mu sokaklar? Şu an konuşurken bile çok üşüyoruz.

Ben oyuna başladığımda hava şartlarını çok hissetmiyorum. İzleyicilerim de sanatıma kıymet veriyorsa soğuk sıcak hiç fark etmiyor. Bazen haftanın birkaç günü aynı kişiler gelip beni izliyor.

-Tanınmış simalar da var mı içlerinde?

Fransız komedyen Guy Bedos var.

-Birkaç sokak ötenizdeki galerilerde binlerce Avroluk tablolar satılıyor. Sizin sahneniz de sokaklar. Seyircilerinizin belirlediği bir geliriniz var. Sanatta da adaletsiz bir gelir dağılımı var diyebilir miyiz?

Birazdan gidip o tablolara bakacağım. (Gülüyor) Sanatta para asla düşünülemez. Benim amacım para değil ki, benim ki meslek aşkı. Ömrüm boyunca sadece bu işi yaptım. Ve bence sanat yapıyorsanız para her zaman ikinci planda olmalı.

-Ama Paris çok pahalı...

Evet haklısınız hem de çok. Çocukluğumdaki Paris’i çok özlüyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler