Tokalaşma çağı

Can Dündar'ın kaleminden yeni Küba'nın doğum sancıları

Yayınlanma: 29.09.2015 - 22:25
Abone Ol google-news

Coşkun Aral’la Havana’da

Coşkun Aral’la çok yolculuk yaptık. Mükemmel bir yol arkadaşıdır. Sadece eşsiz fotoğraflar çekmekle kalmaz, ayaklı bir coğrafya kitabı gibi, size dünyanın dört bir köşesinden hayret verici öyküler anlatır.

Bu kez Havana’daydık birlikte... Nebil Özgentürk de yanımızda olduğu halde, üç belgeselci Havana’da izi olan 3 sanatçının peşine düştük: Ben Nâzım’ın, Nebil Hemingway’in ve Coşkun Korda’nın...

Josê Marti Küba Dostluk Derneği’nin gezisi eşliğinde çektiğimiz bu belgeseli, “Kültür Yolcuları”nda izleyeceksiniz yakında...

Doğum sancıları

Küba’ya ilk kez 1997’de gitmiştim. Doğrusu biraz hayal kırıklığına uğramıştım:

O uzak ütopya adası, ambargo kaynaklı ağır bir yoksulluğun pençesindeydi.

Yaklaşık 20 yıl sonraki bu gezi ise, tarihi bir kavşağa denk geldi: Küba, büyük bir değişime gebeydi.

ABD ile ilişkilerin yeniden kurulduğu, Papa’nın Devrim Meydanı’nda konuştuğu, yabancı yatırımların arttığı, kapıların dünyaya ihtiyatla açıldığı bir Küba’yla karşılaştık.

Ve tam oradayken Kolombiya’ya barış getirecek dev bir adıma tanıklık ettik. Tabii Erdoğan’ın Küba gezisinin ardından söylenenlere de kulak kabarttık.

İşte, yeni Küba’nın doğum sancılarından izlenimler:

Bueno Vista konserindeki New York’lu turist alkışlarla karşılandı:

Hey Amerikalı! Biz artık dostuz

ABD İLE İLK DANS

Buena Vista Social Club, Küba’nın insanlığa bir hediyesi...

Bu efsanevi grubu, Havana’da izlemekse büyük ayrıcalık...

Tarihi bir müzikhol binasının sahnesinde, gümüş saçlı yeteneklerin elinde 10 enstrüman ve onların önünde geçkin yaşına rağmen gürüldeyerek şarkı söyleyen, dans eden 10 müzisyen...

Ahşap masalar tıka basa dolu...

Konserin ortasında coşku zirve yapınca, grubun sunucusu hangi masada hangi ülkeden konuklar olduğunu soruyor.

En ön sırada Şilililer var. Diskjokey, hemen bir Şili parçası çalıyor. Sahne, dansla eşlik ediyor.

Brezilyalılar, Arjantinliler, Kolombiyalılar da orada...

İrlanda’dan, İngiltere’den, İtalya’dan gelenler var.

Onlara da kendi topraklarının melodilerini çalıyor grup...

Sıra bizde... “Türkiye” diye bağırıyoruz Nebil’le...

Türkiye’yi temsilen Tarkan çalıyor:

“Yakalarsam... muck muck...”

Ve nihayet en ön sırada bir masa, “ABD” diyor.

Çığlıklar kopuyor sahnede...“USA!!! Biz artık dostuz” diye bağırıyor Buena Vista’nın sunucusu...

İşte tılsımlı sözcük bu... 55 yıllık “düşman”, 9 aydır “dost” safta... Ve şimdi(lik) orada, turist pozisyonunda...

Buena Vista, Michael Jackson çalmaya başlıyor ve New York’lu turisti sahneye çağırıyor.

Bu, yeni dönemin ilk dans teklifi belki de... İlk dansı...

Sahnede herkes halinden memnun görünüyor.

Acaba hayatta da öyle mi?

“Emperyalist şeytan”dan, “sıkı dost” olur mu?

Model güncellemesi

İki ülkenin ortak tarihi, 17 Aralık 2014 günü değişti.

O gün Raul Castro ve Obama bir saat telefonda görüştüler ve Obama’nın tabiriyle “tarihi bir değişim”i başlattılar. Ekonomik ve diplomatik ilişkilerin normalleşeceğini duyurdular.

Telefon konuşmasının ardından televizyona çıkan Obama, 1960’tan beri uyguladıkları ambargoya ilişkin bir itirafta bulundu:

“Yarım asırlık bağnaz politikanın hiçbir işe yaramadığını gördük. Castro’lar hâlâ iktidar” dedi. Kongre’yi ambargoyu kaldırmaya çağırdı.

Raul Castro ise bu gelişmeyi “modeli güncelliyoruz” tabiriyle izah etti ve ABD’nin mesajını aynı samimiyette yanıtladı:

“Obama’nın bu kararı, halkımızın saygısını hak ediyor.”

Arabulucu: Papa

Bu başlangıç, iki yıllık gizli görüşmelerin sonucuydu.

Kanada’nın ev sahipliğinde ve Arjantinli Papa Francesco’nun arabuluculuğunda görüşen iki komşu ülke, sonunda bir yol haritası belirlemişti.

İlk adım, karşılıklı “casus” takası oldu.

Sıra büyükelçiliklerin açılmasına geldi.

Bunu, Küba’nın “terörü destekleyen ülkeler” listesinden çıkarılması ile seyahat ve ticaret engellerinin kısmen kaldırılması izleyecek; ardından da ambargo gevşeyecek.

İştah kabartan fırsat

Neden şimdi?

Ne oldu da 1959 devriminden beri birbirine diş bileyen iki komşu aniden yakınlaşmaya karar verdi?

Birçok nedeni var:

Küba, ABD’nin insafsız ablukasına onyıllarca sabırla direndi, ama yoruldu. Duvarın çökmesinin ardından Sovyet desteği de kesilince hepten sıkıntıya girdi. Bunu aşabilmek için 5 yıl önce aldığı bir dizi kararla, ticaretteki devlet tekelini gevşetti; özel girişime, yabancı sermayeye kapı aralamak zorunda kaldı. Bu da fırsat kollayanların iştahını kabarttı. Havana, hemen her hafta elinde yatırım dosyalarıyla kapıyı çalan bir dünya liderini ağırlamaya başladı.

ABD, pastadan pay kapma yarışında geri kaldığını anladı. Papa devreye girdi ve buzlar eritildi.

Son kalede ilk dans

Şimdi ağır bir soru var gündemde:

Bu açılımın sonu, Havana’yı, Pekin’in, Moskova’nın akıbetine sürükler mi?

ABD, Domuzlar Körfezi çıkarmasıyla, ambargoyla, ablukayla giremediği kapıdan önce diplomasiyle, turizmle, sonra yatırımla, dolarla, yaşam tarzıyla girer mi?

ABD ile dans, sosyalizmin son kalelerinden birini çökertir mi?

Bu risk var Küba’da; ama bu açılımdan ne eski Havana ne yeni Moskova’ya çıkacak bir yeni yolun potansiyeli ve arayışı da var.

Kolombiya’ya barış nasıl geldi?

2012 Ekim ayında Norveç’teydim. Türkiye, hükümet ile PKK arasında deşifre olan müzakereleri konuşuyordu.

MİT yetkililerinin Oslo’da bir otelde, Norveçli diplomatların ev sahipliğinde örgüt yöneticileriyle görüşmeler yaptıkları ortaya çıkmıştı.

Bu görüşmelerle ilgili bilgi edinmek için Oslo’ya gittiğimde, göl kenarındaki bir başka otelde, bir başka barış müzakeresi sürüyordu:

Kolombiya hükümet temsilcileri ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) yöneticileri buluşmuştu.

Yine devrede Norveç vardı. Norveç Dışişleri bünyesinde “Arabuluculuk Daire Başkanlığı” adlı bir birim olduğunu o zaman öğrenmiştim. Bu birim, Filipinler hükümetiyle Moro Müslümanlarını uzlaştırmakla da ilgileniyordu, Sudan’daki kabile savaşlarını bitirmekle de...

220 bin ölü

FARC’ın silahlı mücadelesi yarım asırdır sürüyordu.

Kanlı savaş, yüzde 80’i sivil olmak üzere 220 bin cana mal olmuş, 5 milyon kişiyi yerinden etmişti. Defalarca barışın eşiğine gelinmiş, her seferinde süreç, daha kanlı bir çatışma ortamıyla sonuçlanmıştı.

Araştırmalara göre Kolombiyalıların yüzde 77’si artık barış istiyordu.

Oslo’ya geldiklerinde umutlulardı.

6 aydır Küba’da gizli görüşmeler yapıyorlardı. Nihayet şimdi ellerinde bir yol haritası vardı.

Ortak bir basın toplantısı yaptılar. Masanın bir tarafına hükümetin resmi başmüzakerecisi, eski genelkurmay başkanı ve eski polis şefi oturdu; diğer tarafa kravatsız 3 gerilla lideri...

Çok gergin görünüyorlardı.

Norveç ve Küba temsilcileri, arabulucu olarak oradaydı.

“Daimi görüşmelere başladık.

Havana’da devam edeceğiz” açıklamasını yaptılar.

Hedef: Mart 2016

Havana FARC için önemliydi:

Latin Amerika’daki birçok silahlı direniş örgütü gibi FARC da Küba’da saklanmış, Castro rejimi tarafından silahlandırılmış, desteklenmişti. Sovyetler çöktükten sonra Küba da bu desteği azaltmış, barış görüşmelerinin tarafı haline gelmişti.

Havana görüşmeleri Kasım 2012’de başladı.

Küba hükümeti konuklarına, içinde gölet bulunan, yemyeşil El Laguito alanını tahsis etmişti. Ama ikram edilen çaylarla kurabiyelerin bile parasını tahsil ediyordu.

Kolombiya heyet başkanı, eski cumhurbaşkanı yardımcısıydı. FARC ise lideriyle masaya oturmuştu.

Küba ve Norveç garantör statüsüyle oradaydı; Şili ve Venezüella da sağ cenahtan “yardımcı” rolde sürece dahil oldu. Bir aşamadan sonra, FARC’la mücadelede Kolombiya’ya daima destek vermiş ABD de devreye girdi ve görüşmelere katıldı.

Görüşmeler yaklaşık 3 yıl sürdü ve sonunda geçen hafta Kolombiya’yı tarihi bir anlaşmanın eşiğine getirdi.

Küba Devlet Başkanı Raul Castro, devrimci gerillaların lideri “Timochenko” (asıl adı, Rodrigo Londono) ile Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos’u ilk kez bir araya getirdi.

Bu kez hepsi beyaz gömlekleri içinde kravatsızdı; yüzleri gülüyordu. Kolombiya Devlet Başkanı ile FARC lideri el sıkıştı; Castro elini onların tokalaşan ellerinin üstüne koydu.

Barış görüşmelerinde en zorlu aşamanın geçildiğini, nihai anlaşmanın 6 ay içinde imzalanabileceğini açıkladılar.

Tarih de verdiler: 23 Mart 2016...

Tek taraflı ateşkes

Peki, nasıl oldu da 50 yıllık kanlı savaş, finiş çizgisine getirildi? Taraflar nasıl bir anlaşmaya vardı?

Barış sürecinin başında, anlaşmazlığa konu olan 6 başlık belirlendi ve tek tek bunların çözüm yoluna gidildi.

Çözüm sürecinde FARC, 6 kez tek taraflı ateşkes ilan ederken Kolombiya hükümeti, “terörle mücadele”yi kesmeyeceğini belirtti. Kesmedi de... Bu yüzden çatışmalar değil, zaman zaman görüşmeler kesildi; ağır kayıplar, rehin almalar, rehine salıvermeler yaşandı. Ama her seferinde masaya yeniden dönüldü ve sıradağlar gibi dizilen 6 sorun, birer birer aşıldı:

YOL HARİTASI

1 Çatışmalar, topraksız köylülerin mücadelesi olarak başlamıştı; o yüzden ilkin toprak reformu ele alındı. 2013 Mayısı’nda taraflar, fakir çiftçilere toprak verilmesi konusunda anlaştı.

2 2. Başlık, “siyasal katılım”dı. Kasım 2013’te, (15. görüşme sonucunda) muhalefetin yasal hakları güvence altına alındı.

3 Mayıs 2014’te 3. madde olan “uyuşturucu ticaretine karşı mücadelede işbirliği”nde anlaşma sağlandı.

4 En zor madde, “Savaş kurbanlarının zararlarının tazmini, savaş suçlularının yargılanması” konusuydu. FARC, geniş bir af istiyordu; hükümet tarafı ise şiddete bulaşanların mutlaka cezalandırılması şartında ısrarcıydı. Anlaşma sonucunda bir hakikat komisyonu ve barış özel mahkemesi kurulması ve burada saldırılardaki, ölümlerdeki, işkencelerdeki, faili meçhullerdeki sorumluluğunu itiraf edenlere 5 ila 8 yıl hapis cezası verilmesi kararlaştırıldı. İtiraf etmeyenlere suçuna göre daha ağır cezalar verilebilecekti. Politik suçlar için af çıkarılacak, kurban yakınlarına da tazminat ödenecekti. Batı’da birçok hükümet, bu tazminat için yaratılacak fona destek vermeye hazırdı.

5 Bundan sonrası kolaydı. Sırada, ateşkes ve silahlı paramiliterlerin (korucuların) durumu var.

6 Son aşamada ise alınan kararların uygulamaya konulması öngörülüyor. Bütün bu aşamalar geçildikten sonra 23 Mart’ta nihai barış anlaşması imzalanacak ve 60 gün içinde de FARC silah bırakıp yasal sisteme dahil olacak.

FARC geçen hafta Havana’yı ziyaret eden Papa’yla görüşmek istedi. Papa kabul etmediyse de Devrim Meydanı’ndaki pazar ayininde 23 Eylül mutabakatına destek verdi, taraflara, başarısızlığa izin vermemeleri uyarısı yaptı.

Artık barış, her zamankinden daha yakındı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler