Tunç Soyer: Bu şehrin ortak aklına güveniyorum

100 günü geride bırakan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, nasıl bir kent hayal ettiğini anlattı.

Yayınlanma: 26.07.2019 - 12:28
Abone Ol google-news

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Cumhuriyet Ege Temsilcisi Tuncay Mollaveisoğlu'nun Tele 1 ekranlarında yayınlanan 'Türkiye'nin geleceği' programına konuk oldu. Geride bıraktığı 100 günlük görev süresini değerlendiren Soyer, nasıl bir kent hayal ettiğini ve 5 yıl sonra İzmir'i görmek getirmek istediği noktayı açıkladı.

Türkiye'nin, İzmir'den başlayacak tarım politikalarıyla refaha kavuşacağını belirten Soyer, "'Alım Garantili Üretim projesi kapsamında üreticilerden, 1 miyar liralık ürün alacağız. 16 milyonluk İstanbul'u, 5 milyonluk Ankara'yı Ege'nin pazarı olarak kullanacağız. O ürünleri İstanbullu, Ankara'lı tüketiciyle buluşturacağız." dedi.

Mollaveisoğlu: Seferihisar'da zamanı durdurarak oraya 'Yavaş Kent', 'Sakin Kent' gibi değerler kattınız. Şimdi de gece, gündüz yaşayan bir kenti yöneten pozisyondasınız, bu anlamda 'Baykuş seferleri' başlattınız. Nedir oradaki gerekçe?

Soyer: İzmir 24 saat yaşayan bir şehir olmalı. Fakat siz toplu ulaşımda onun önünü açmazsanız insanların 24 saat yaşaması mümkün değil. İlk yaptığımız işlerden biri 'Baykuş seferleri' oldu ve çok da rağbet gördü. Şimdi hem sefer sayısını artırıyoruz hem de günleri çoğaltıyoruz. İzmir'in biraz daha açılması, biraz daha kabuğunu kırması gerekiyor. Bunun için de daha çok kendi içinde yenilenmeye ihtiyacı var. Sosyal yaşam alanlarını daha çok genişletmemiz gerekiyor.

Mollaveisoğlu: Sakin kentten 24 saat yaşayan bir kente geçerken zorlandınız mı?

Soyer: Hiç şaşırmadım, hiç sürprizle karşılaşmadım. Öngördüğüm, beklediğim şeylerle karşılaştım. Hatta beklentilerimin ötesinde iyilik ve güzellikle karşılaştım.

O KÖYE ŞİMDİ SANDIK KOYARSANIZ, BAŞKA TABLOYLA KARŞILAŞIRSINIZ"

Mollaveisoğlu: Seçim sürecinde dediniz ki 'Bütün İzmir'e eşit hizmet götüreceğiz, oy veren vermeyen herkesi kucaklayacağız'. Seçimin ardından en az oy aldığınız yeri ziyaret etmeniz dikkatimi çekti...

Soyer: Kiraz'ın Dokuzlar köyü, 300 seçmenli bir sandıkta 17 oy almışız. Çok üzüntü verici ve hayal kırıklığı yaratacak bir tablo. "Ne yaptım da bana bu kadar az oy verdiler" diye kara kara düşünerek köye gittim. Oturduk, taleplerini, beklentilerini anlatmaya başladılar. Dinleyince o 17 oyun fazla bile olduğunu düşündüm. Çünkü hiç dokunmamışız, hiç ilgilenmemişiz, neredeyse yok saymışız, görmemişiz. Derhal taleplerini yapma işine giriştik. Şuanda oraya bir sandık koyarsanız bambaşka bir tabloyla karşılaşırsınız. Türkiye'de değişmesinin istediğiniz şeylerin ne kadar kolay değiştirilebileceğinin mümkün olduğunu gördüm. Bu benim için son derece önemli bir dersti.

Mollaveisoğlu: Belediye başkanlarının halkla iç içe olması ve iletişim kanallarının açık olması son derece önemli ve değerli. Bunu yapmayı nasıl planlıyorsunuz?

Soyer: Bizim seçim kampanyamızdaki sloganımız, 'Çok renk, çok ses, çok nefes'ti. Bunun demokrasinin mottosu olduğunu düşünüyorum. Demokrasi birlikte yaşamak demek, birlikte yaşamanın hukuku demek, farklılıklarla bir arada olmayı mümkün kılmak demek. Demokrasi, sadece 5 yılda bir sandığa gidip oy kullanmak değil, bir yaşam biçimi ve kültür. İzmir de buna en çok layık olan şehir. Demokrasinin bambaşka iyi örneklerini hayata geçireceğiz. Bir yandan demokrasiyi dijitalize edeceğiz, dijital teknolojileri kullanacağız. İzmir dendiğinde dünyada ve Türkiye'de herkes bilecek ki bu şehirde demokrasi var.

 TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİ SORUNU

Mollaveisoğlu: Kök sorundan bahsediyorsunuz, demokrasi Türkiye'nin de bir kök sorunu değil mi aslında?

Soyer: İzmir bir lokomotif olacak Türkiye'yi peşine takacak ve değiştirecek. Türkiye'nin ileri gitmesinin yolu demokrasiyi ne kadar hakim kıldığıyla ilgili. İzmir bunun en iyi örneklerini ortaya koyacak. 31 Mart ve 23 Haziran'da çok büyük bir değişim yaşandı. Bu aşağıdan yukarı doğru oluşan bir değişim. Ne siyasal partiler bundan sonra aynı olacak ne de siyasal aktörler. Çünkü tabandan gelen bu dalga şunu söylüyor; "başka bir siyaset istiyoruz." Özetle bizim kalkınmamızın, gelişmemizin sırrı demokrasiyi ne kadar uygulayabildiğimizde.

Mollaveisoğlu: Mustafa Kemal Atatürk, milli mücadeleyi Samsun'da başlattı, İzmir'de tamamladı. Atatürk'ün büyük bir vasiyeti, Cumhuriyet'in demokrasiyle taçlandırılmasıdır. Söyledikleriniz, Atatürk'ün vasiyetine çok uygun bir proje aslında...

Soyer: Bu millet bunu hak ediyor. Öylesine bir kadim kültürün evlatlarıyız ki arkamızda muazzam bir miras var. Bu coğrafyada yaşamamızın getirdiği çok büyük bir deneyim birikimi var. Sadece Kurtuluş Savaşı bile belki de insanlık tarihinin emperyalizme karşı kazandığı en büyük zaferdir. Bütün bunları yaşamış bir toprağın insanları olarak çok daha iyisine layığız. Siyaset yapmamın tek sebebi bu inançtır. Bizim atalarımız bu topraklar için gözünü kırpmadan can vermiş. Ne kadar büyük bir gurur! Böylesi bir toprağın insanları olarak , olağanüstü bir iklim, bereketli topraklar, ter temiz akvaryum gibi denizler olağanüstü önemde jeostratejik konum; bütün bunları üst üste koyarsanız bizim dünyanın en müreffeh ülkelerinden biri olmamız lazım. Neden değiliz? Tamamen yanlış politikalar, yanlış tercihler bunlardan yola çıkarak bu noktaya gelmişiz.

Mollaveisoğlu: 'Yönetim problemi var' diyorsunuz..

Soyer: Yüzde yüz öyle diyorum. Mesela tarım politikası. Çocukluğumuzda öğretmenlerimiz bize derlerdi ki 'Dünya'da ekonomisi kendi kendine yeten 7 ekonomiden biriyiz, dünyanın tahıl ambarıyız, bütün dünyaya buğdayı biz satarız.' Sonra ne oldu? Büyük afetler, büyük kuraklıklar mı yaşandı? Topraklar bereketini mi yitirdi? Çölleşme siyasette başladı, biz onun için bugün saman ithal eden bir ülkeyiz. Biz dünyanın en güçlü tarım ülkelerinden biri olabilirdik bugün. Bence olacağız, çünkü o bereket orada duruyor, üreten insanlar orada duruyor. Ama yanlış siyasi tercihler yapmayacağız.

Bir gecede 16 bin köy mahalleye dönüştürüldü. Türkiye'de son 12 yılda yapılan en büyük hatalardan birisi budur. Türkiye'ye yaşatılan büyük bir travmadır.

1 MİLYAR LİRALIK ALIM GARANTİSİ

Mollaveisoğlu: Bu konuyu 2 hafta önce Cumhuriyet Ege'de manşet yaptık; Ege'de de son 15 yılda ekilen topraklar daralmış...

Soyer: Bunu değiştirmek mümkün, biz değiştireceğiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi, geçen 12 yıl boyunca üreticiden 470 milyon liralık ürün almış. Biz bunu 'Alım Garantili Üretim' projesi kapsamında önümüzdeki 5 yıl içerisinde 1 milyar liraya çıkaracağız. Yani 4 misline çıkaracağız. Ve bu alımı kooperatiflerden yapacağız. Kooperatiflere diyeceğiz ki "ne üretirseniz satın alacağız." 16 milyonluk İstanbul'u, 5 milyonluk Ankara'yı Ege'nin pazarı olarak kullanacağız. O ürünleri İstanbullu, Ankara'lı tüketiciyle buluşturacağız. Bu kentler de böylelikle sağlıklı ürüne ulaşacak.

Mollaveisoğlu: Meclis'in en değerli ve en kutsal görevlerinden biri bütçe yapabilmesiydi. O yetki Ankara'da tek adama bağlandı. Meclis'in en kutsal görevi böylece ortadan kalktı. Siz İzmir'de bir planlama yapıyorsunuz, burada bir bütçe yönetiyorsunuz. Bunu eşit dağıtmaktan söz ediyorsunuz. Geliri artırmaktan bahsediyorsunuz, o da önemli ama kolay bir şey değil...

Soyer: En başta dedik ya bu kent kabuklarını kırmalı. Çünkü bu kent hem doğunun en batısı, hem batının en doğusu, yüzlerce yıl boyunca Akdeniz çanağının en güçlü kenti olmuş. Ne yazık ki bu gücü kaybetmişiz. O gün sizi o çanağın en güçlü kenti yapan neyse bugün de orada duruyor. Birincisi, Akdeniz çanağının yeniden en güçlü kenti olacağız. Yapacağımız çok şey var; dünyanın birçok yerinde İzmir ofisleri açacağız, ilkini Brüksel'de açıyoruz. İzmir'i dünyaya tanıtacağız ve İzmir'e davet edeceğiz. İşin bir de Çin boyutu var. Çin'i ıskalamamak lazım.

Mollaveisoğlu: Siz Büyükşehir Belediyesi olarak topluma indiğinizde orada hangi sesleri öncelikle duyacaksınız?

Soyer: 2 şey var, iki arka sıradakiler. İkincisi de ortak kollektif akıl. Bunu dinleyeceğiz. Benim rotam ortak akıl olacak. ben kendimden daha çok bu kentin ortak aklına güveniyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler