İnsan Hakları Anıtı'nın neden "özgür bırakıldığı" açıklandı

Ankara’da Yüksel Caddesi’nde 14 aydır abluka altında tutulan İnsan Hakları Anıtı’nın özgürleşmesinin OHAL uygulamasına son verilmesi ile gerekçelendirilmediği öğrenildi.

Yayınlanma: 27.07.2018 - 21:15
Abone Ol google-news

Daha önce İçişleri Bakanlığı ve Ankara Valiliği İnsan Hakları Anıtı’na uygulanan ablukanın kaldırılması başvurularını reddetti. Ancak Şeref Malkoç’un Kamu Başdenetçisi olarak verdiği tavsiye kararı ile anıt özgürlüğüne kavuştu. Ombudsmanlık kararında, “Anıtın bariyerle çevrilmesi uç ideolojik örgütler tarafından sembolleştirmesi sonucunu doğurur” ifadelerinin kullanılması dikkat çekti. Öte yandan KHK ile ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın başlattığı OHAL protestoları kapsamında 11 Mart 2017 ile 30 Mart 2018 tarihleri arasında İnsan Hakları Anıtı bulunduğu Yüksel Caddesi’nde 574 kişi hakkında adli, 3 bin 60 kişi hakkında ise Kabahatler Yasası’ndan idari işlem uygulandığı ortaya çıktı
 
Ankara’da Yüksel Caddesi’nde 14 aydır abluka altında bulunan İnsan Hakları Anıtı’nın özgürleşmesinin OHAL uygulamasına son verilmesi ile gerekçelendirilmediği öğrenildi. Anıt etrafındaki polis bariyerlerinin, CHP’li Mahmut Tanal’ın başvurusu üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu’nun tavsiye kararı ile kaldırıldığı ortaya çıktı. 
 
‘Abluka’ demek doğru değil
 
Tanal, 18 Ocak 2018’de, İnsan Hakları Anıtı’na yönelik ablukanın bir “polis devleti” uygulaması olduğunu, “suç objesi” gibi gösterildiğini belirterek ablukanın kaldırılması için idareye tavsiyede bulunulmasını istedi. Ombudsmanlık, Ankara Valiliği’ne ve Emniyet Müdürlüğü’ne ablukanın gerekçesini sordu. İki idari kurum, OHAL KHK’leri ile görevlerinden ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın protestolarında İnsan Hakları Heykeli önüne çağrı yapıldığını bildirdi. Gülmen ve Özakça’nın açlık grevlerini de anıt önünde yaptıkları belirtildi. İdarenin yanıtında “Polis Ablukası” tabirinin kullanılmasının da “uygun olmadığı” görüşüne yer verildi. 
 
‘Çevrelenmesi sembolleştirir’
 
Ombudsmanlığa verilen yanıtta, “heykelin belirli bir görüşe müzahir zümreye ait olmadığı, vatandaşların ortak kullanımında olmasına rağmen, zamanla çeşitli uç ideolojik görüşe müzahir şahıslar tarafından sahiplenildiği” görüşüne yer verildi. Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç imzalı kararda, idarenin bu gerekçesi kabul edilebilir bulunsa da “Anıtın bariyerler çevrelenmesinin uç ideolojik örgütler tarafından anıtın sembolleştirilmesi sonucunu doğuracağı, bölgede yapılan eylemlerin çeşitli müdahale araçları ile farklı şekilde engellenebileceği” ifadeleri kullanıldı. Anıtın etrafındaki bariyelerlerin kaldırılması İçişleri Bakanlığı ve Ankara Valiliği’ne tavsiye edildi.
 
 
 
Abluka altında 1 yılın bilançosu 
Ankara Valiliği’nin Kamu Denetçiliği Kurumu’na gönderdiği yanıtta, Gülmen ve Özakça’nın OHAL uygulamalarına yönelik protestoları, işlerine iade edilmek için başlattıkları açlık grevi ve tutuklandıktan sonra yapılan destek eylemleri kapsamında yürütülen adli ve idari işlemlerin bilançosuna da yer verildi. Buna göre 11 Mart 2017 ile yanıtın verildiği 30 Nisan 2018 tarihleri arasında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Yasası’na muhalefet gerekçesiyle 574 kişi hakkında idari işlem başlatıldı. Yanıtta, “Toplam 3060 kişi hakkında Kabahatler Kanununun 32. maddesinden gerekli yaptırım işleminin uygulandığı” belirtildi. İlgili yasanın 32. maddesi, “Yetkili makamlar tarafından adlî işlemler nedeniyle ya da kamu güvenliği, kamu düzeni veya genel sağlığın korunması amacıyla, hukuka uygun olarak verilen emre aykırı hareket eden kişiye idarî para cezası verilir” hükmünü içeriyor. Emniyet Genel Müdürlüğü’nün bu hükme uygun olarak 2017’de belirlediği para cezası 227 TL iken, 2018 yılında ise 259 TL’ye yükseldi. Bu durumda, 3 bin 60 kişiye bu düzenlemeye muhalefetten kesilen para cezası ise toplamda en az 694 bin 620 TL oldu.

 


  


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler