Merkezin 'en kenarı' Kuştepe: Sanat eviyle gelen umut

Kaderin meslek gibi ebeveynden çocuğa geçtiği, İstanbul’un en yoksul semtlerinden Kuştepe’de umutsuzluk zinciri kırıldı. Kuştepe Sanat Evi, semte şimdiden ışık saçıyor

Yayınlanma: 24.08.2018 - 20:30
Abone Ol google-news

Kuştepe’deyiz. Dar sokaklarda onlarca irili ufaklı onlarca gecekondu... Hepsinin içinde ayrı yaşamlar, farklı hikâyeler... Çocuklar sokaklarda bisiklet sürüyor. Bizi mahalle sakini 52 yaşındaki Metin Salih Şentürk karşılıyor. Şentürk’le mahallenin sokaklarında gezmeye başlıyoruz. Sokakta bizi görenler selamlarını esirgemiyorlar. Mahallede kiminle konuştuysak kendileri için bir hayali yok. Herkes çocuklarının daha iyi şartlarda yaşamasını istiyor. Çiçek satıcısı olan Nejdet Yorgun, çiçekleri 100 liraya aldıklarını belirtiyor. Yorgun, gün sonunda da 70 ile 100 lira arasında kazanıyor. Aileler çocuklarının gelecekleri için hayaller kursa da maddi sıkıntılar bu hayallerin gerçek olmasına pek izin vermiyor.

İnadı harç ettiler

Metin Salih Şentürk ise uzun uğraşları sonucunda Kuştepe Mahallesi’nde bir sanat evi kurmuş. Şentürk bu süreci bize şöyle anlatıyor: “Türkiye’nin en tehlikeli 10 mahallesi olarak adlandırılan Kuştepe mahallesinden geleceğe yönelik hedefleri olan çocuklar yetiştirdik. İvet Altaras hocamızla beraber 2011 yılında bu mahallede bir yaz okulu yapalım istedik ama yerimiz yoktu. Toplum merkezinin olduğu binadan bir boş oda istedik. Kaymakamımızla da konuştuk destek verdi ama dedi ki ‘kışın ortasında öğrenciler okula gitmiyor sen yazın ortasında buraya kimi getireceksin.’ Ben de dedim ki ‘deneriz yanılırsak siz haklı çıkarsınız yanılmazsak biz haklı çıkarız’ ve biz haklı çıktık. Önceleri 5 öğrenci geldi. Yaptığımız etkinliklerle yaz okulumuza katılımlar artmaya başladı. Yaz okulumuzun finalini 45 kişiyle yaptık. Şimdiki yerimize geçtiğimiz zaman kültür müdürümüz bana ‘Metin burada insan yaşamaz’ demişti. Ben de üzülerek ‘sayın müdürüm siz 100 metre yerde insan yaşamaz diyorsanız, karşımızdaki 15 metrekarelik gecekonduda 5 kişi yaşayan ailelere ayıp edersiniz’ dedim.”

Maddi sıkıntılar nedeniyle mahallede çocuklar okuldan erken yaşlarda ayrılmak zorunda kalıyor ya da geçim derdi nedeniyle okul hayatına sağlıklı bir şekilde devam edemiyor. Çocuklara duyarlı insanların yardım etmesi gerektiğini belirten Şentürk şunları anlatıyor: “Buraya üçüncü sınıfa giden bir çocuk getirdiler. Okuma yazma dahi bilmiyordu. Üniversitelerle yaptığımız anlaşmalar sonucu buraya ders vermeye gelen gençlerden biri ‘ders saatimi 45 saatten 60 saate çıkartıp bu çocukla daha fazla ilgilenmek istiyorum’ dedi. Daha 20’nci saati dolmadan çocuğumuz okuma yazmayı öğrendi. O zaman daha net anladık. Burada yaşayan çocuklarımıza birilerinin elinin değmesi gerekiyor çünkü bizim çocuklarımız kendi kendilerine ancak bir yere kadar yetiyorlar. Birilerinin yol gösterici olması lazım.” Mahalledeki çocukların eğitim alması için çabalayan Şentürk’e “Bunu yapamazsın” diyenler de çıkıyormuş. Şentürk tüm bu laflara kulaklarını tıkayıp daha güçlü bir şekilde mahallesine sarılıyor. 2012 yılında kurdukları Sanat Evi’nin o yıl 8 çocuğu Yunus Emre Lisesi’ne kazandırdıklarını aktaran Şentürk, “‘Çocuklarımızın başarılı olma şansı yok, başka yere yazdırın’ dediler ama biz inat ettik ve çocuklarımızı bu liseye yazdırdık. Başlarda dersleri kötüydü. Sene sonunda 7 dersten başarısız oldular. Onlara destek olsunlar diye İstanbul Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Sabancı Vakıf Üniversitesi ile anlaşma yaptık. Oradan gelen öğrencilerle 45 gün boyunca kurtarma sınavına çalıştılar. 8 çocuğumuz başarısız oldukları dersleri geçtiler. Karne töreninde o başarısız olur denilen öğrencilere onur belgesi verdiler” diyerek mutluluğunu paylaşıyor bizimle. Şentürk, “Yetişkinlere de eğitimler vermeye başladık. Yaz aylarında 45 kişilik okuma yazma kursları düzenliyoruz. Türkiye’nin en tehlikeli 10 mahallesi olarak adlandırılan Kuştepe mahallesinden geleceğe yönelik hedefleri olan çocuklar yetiştirdik” diyor.

16 yaşından beri çiçek satan Veysel Portakal’ın tek hayali: Bari onlar çiçek satmasın

Kuştepe Mahallesi’nde yaşayanlar geçimlerini çiçek satarak sağlıyor. Çiçekçilik bu mahallede kuşaklar boyunca devam eden bir iş. 45 yıldır çiçek sattığını belirten Nejdet Yorgun, “50 yaşındayım 5 yaşımdan beri bu işi yapyorum. Annemden, babamdan, dedemden öğrendim bu işi. Önceden sokakta seyyar olarak çiçekçilik yapıyordum şimdi belediye bize çiçek durağı projesi kapsamında kulübe verdi. Böyle olunca daha düzenli bir şekilde çalışmaya başladım. Çocuğumu mutlaka okutacağım. Giriş çıkış saati belli düzenli bir işi olsun istiyorum. İmkânım olsaydı ben de okumak isterdim. Ne zaman dinleneceğim günleri bilmek isterdim” diyerek çocuğuna ilişkin hayallerini anlatıyor.

16 yaşından beri çiçekçilik yapan Veysel Portakal (36) da “Babamdan, dedemden öğrendim bu işi. Trafikte satıyorum, eğlence mekanlarının önünde satıyorum. Günde 100 lira ile 150 lira kazancımız oluyor. Çiçekleri de 100 liraya alıyoruz. Trafikte, sokakta çiçek satarken polis olsun, zabıta olsun gelip çiçeklerime el koyuyor, kabahatler kanununa göre para cezası kesiyor. 30 tane böyle birikmiş para cezam var. Kesilen cezalar da 200 liradan aşağı değil. 3 çocuğum var. Çocuklarımın ilerde bu işi yapmasını istemem okusunlar, öğretmen olsunlar, doktor olsunlar, savcı olsunlar istiyorum” diyor.

‘Buradan kurtulsun’

İki yaşındaki oğlu Poyraz’la kapının önünde oturan Müzeyyen Dinçer’le karşılaşıyoruz. Dinçer’in eşi 25 yıl hapis cezası almış. Oğlunun küçük olmasından dolayı çalışamıyor. Dinçer yaşadıklarını “Annemler çiçekçilik yapıyor. Bana ve çocuklarıma da onlar bakıyorlar. Oğlum büyüdüğü zaman ben de yeniden çiçekçilik yapmaya başlayacağım” sözleriyle anlatıyor. Bu mahallede yaşayan her anne baba gibi Dinçer de çocuklarının okumasını istiyor. Dinçer en büyük hayalini “3 çocuğum var. İkisi okuyor biri 6’ıncı sınıfa, diğeri lise 1’e gidiyor. İlerde doktor olmalarını istiyorum. Hayat kurtarsınlar. . Buradan kurtulsunlar, güzel bir hayat yaşasınlar” diye anlatıyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler