Ankara’nın İdlib sınavında olası sıkışma başlıkları

Muhalif ve cihatçı örgütlerin kontrolündeki vilayete olası harekât yaklaşırken Türkiye, Batı ile Şam’ın müttefikleri arasında ince bir çizgide yürüme çabasında.

Yayınlanma: 02.09.2018 - 22:46
Abone Ol google-news

Suriye’de iç savaşın patlak verdiği 2011’den sonra sahaya yabancı güçlerin de girmesiyle alevlenen kanlı denklemde gözler İdlib düğümünde. Türkiye sınırına uzanan, Moskova-Ankara-Tahran uzlaşısıyla “çatışmasızlık bölgeleri” kapsamındaki İdlib’de TSK konuşlanması da mevcut.

Suriye ordusunun Rusya desteğiyle ülkenin çoğunda yeniden hâkimiyeti ele almasıyla son savaş alanı yorumlarının merkezindeki, Heyet Tahrir Şam’ın (HTŞ) yanı sıra silahlı muhaliflerin de etkinliğindeki İdlib için eller tetikte. Üç milyonu aşkın nüfusa işaretle olası bir ordu operasyonunun şiddet ve Türkiye’ye yönelik büyük bir göç dalgası yaratacağına yönelik uyarılar yüksek sesle dile getiriliyor.

Şam’ın yakın müttefikleri Rusya-İran’ın ordu operasyonuna açık desteğine karşın Türkiye’nin geçen hafta terör listesine aldığı HTŞ ile “ılımlı muhalifleri” ayırmak gerektiği yaklaşımında olduğu, sivil kayıplara ve göç dalgasına karşı uyarılarda bulunarak operasyonu sorguladığı biliniyor. Astana süreci ortakları olarak Moskova-Tahran hattının Ankara’yı ikna çabalarını da artırdığı gözleniyor.

Ankara-Moskova hattında İdlib pazarlığı sürerken Türkiye’nin desteklediği tüm muhalif grupları bir araya getirecek bir konferansın düzenlenmesi, bu grupların Ankara denetimindeki ÖSO kuvvetlerini tek komuta altında toplayan Suriye Ulusal Özgürleştirme Cephesi’ne katılması, tüm ağır silahların Türk ordusunun kontrolüne geçmesi, gerilimi azaltma bölgesinde yer alan yerleşimlerde günlük işleri yürütüp yönetecek sivil idarenin kurulması önerisini masaya getirdiği iddialar arasında. Kimi kaynak ayrıca bölgede ticarete olanak verecek, muhalefetin hâkim olduğu bölgelerden geçen otoyol üzerinde Rus güçleriyle denetim bölgesi oluşturulabileceği önerisinin de gündemde olduğunu savunuyor. Moskova ile Ankara’nın uzlaşısı olmaksızın Suriye ordusunun İdlib’e harekâtı başlatması halinde Türkiye’nin Astana sürecinden çekilebileceği, silahlı muhaliflere yönelik daha fazla desteğe girişebileceği kimi görüşlerden.

Olası sıkışma başlıkları

İdlib’de 12 gözlem noktası bulunan TSK’nin gerilim nedeniyle sınırda güvenlik önlemleri aldığı, ek zırhlıların sevk edildiği basına yansıyor.
Ankara’yı Suriye’de ABD liderliğindeki Batı ile Rusya-İran arasında sıkıştıracak zorlu başlıklardan bazıları şöyle:

-Suriye ordusunun olası İdlib operasyonuna Rusya destek verirken Türkiye sahadaki muhaliflerin kendilerini HTŞ’den ayırmaları, bunların ateşin hedefi olmamaları tutumunda. Ancak Şam yönetimi sahada kontrolü yeniden ele almayı amaçlıyor. Böyle bir durumda Türkiye’nin desteklediği silahlı muhaliflerin Şam güçlerine direnecekleri mi yoksa silah mı bırakacakları sorusu, Ankara’nın zorlu başlıklarından... Yeni bir göç dalgası Türkiye’de gerek güvenlik, gerek sosyo-ekonomik açıdan ciddi zorluklara yol açabilir.

-Ankara-Washington hattı tarihinin en ağır krizlerinden birini yaşarken Türkiye’nin Suriye’de terör örgütü saydığı YPG’ye yönelik ABD’nin desteğine tepkisi ortada. Taraflar arasında Mınbiç’ten YPG’nin çıkarılmasına yönelik bir yol haritası ağır aksak sahaya yansıyor. ABD’nin Şam yönetiminin İdlib’de yeniden kontrolü ele almasıyla pazarlıkların bir kez daha Suriye’deki Kürtler, toprak, iktidar mücadeleleri üzerinde yoğunlaşması bekleniyor. PYD/YPG ile Şam arasında kurulacak yeni bir uzlaşma zemininin ise Ankara açısından yine dikkatle izlenmesi gerekiyor.

-Suriye ordusunun olası bir operasyonda, bölgede 12 gözlem noktası ile askeri varlığı olan TSK ile karşı karşıya gelme riski mevcut. Tabii HTŞ militanlarının TSK’yi hedef alabilecekleri olasılığı da tehlikelerden biri.

-İdlib’in ardından Suriye hükümeti açısından bir sonraki talebin TSK’nin kontrolündeki Afrin-Cerablus hattı olacağı biliniyor. Türkiye bu bölgelere ilişkin bir karar vermek zorunda kalacak.

-Akdeniz’de ABD-Rusya’nın askeri varlığını artırmasıyla ortaya çıkan çatışma, savaşın bölgeye yayılma riski de masada.

 

Sahada cihatçı ağırlığı

Suriye’de cihatçıların ve silahlı muhaliflerin hâkimiyetindeki tek vilayet olan İdlib’de 3 milyonu aşkın kişinin yaşadığı düşünülüyor. 60 binden fazla El Kaide/El Nusra bağlantılı HTŞ militanının bulunduğu iddia edilen bölgede, bu örgüt sahanın yüzde 60’ını kontrol ediyor. ÖSO bünyesindeki silahlı grupları tek komuta altında toplayan, Ankara destekli “Ulusal Özgürleştirme Cephesi”nin ise 30 bine yakın militanı olduğu tahmin ediliyor. Astana süreci çerçevesinde çatışmasızlık bölgesi ilan edilen vilayette Türk askeri 12 gözlem noktasında konuşlanmış durumda. Anlaşma kapsamında Rusya’nın 10, İran’ın da 7 gözlem noktasının bulunduğu güneyi, doğusu ve güneybatısı Suriye ordusu ve müttefiki İran destekli milis güçlerince kuşatılmış durumda.

‘Sadece savaşı kazandı’

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Suriye’yle ilgili “(Suriye Devlet Başkanı Beşşar) Esad savaşı kazandı. Ama barışı kazanmadı” şeklinde konuştu. Bir radyoya demeç veren Le Drian, “Suriye’ye kalıcı barışın ancak uluslararası toplumun aracılık sağladığı bir siyasi süreçle elde edilebileceğini” vurguladı. Öte yandan, İdlib geriliminde Rusya ile Akdeniz’de restleşme içine giren ABD’nin operasyona karşı bölge temaslarında mesafe katedemediği bildirildi. Beyaz Saray’ın yeni Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin Ürdün-İsrail-Türkiye hattında yoklamalarda bulunduğu basına yansımıştı. AFP’ye göre ABD’li diplomatlar perde arkasında Moskova’yı aktif biçimde uyarsa da şu ana kadar Rusya pozisyonunu değiştirmiş değil. Bu arada Katolik dünyasının dini lideri Papa Françesko, dünkü vaazında “savaş rüzgârlarının” estiği İdlib’de insani bir felaketin yaşanmaması için uyarıda bulundu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler