Karanlığı aydınlatan Kurtuluş Destanı

İzmir’in kurtuluşunun 96. yıldönümü kutlanıyor. Yalnızca bir kentin değil, bir ulusun kurtuluşunu simgeleyen 9 Eylül ruhu, İzmir’in üzerinden hiç eksilmedi. Ne zaman ülkenin üzerine kara bulutlar çökmeye başlasa, Atatürk’ün yaydığı aydınlığın yolunu işaret ederek geleceğe umut oldu.

Yayınlanma: 08.09.2018 - 22:21
Abone Ol google-news

Nâzım Hikmet, bir ulusun emperyalizme karşı verebileceği, yakın tarihin belki de en “onurlu” mücadelesini, “o mapushane senin, bu mapushane benim” (İstanbul, Çankırı, Bursa) dolaşarak, o onura yakışan biçimde anlattığı Kuvayi Milliye Destanı’nı “Biliyoruz ki layığınca olmadı bu kitap...” diyerek bitirdiyse, 9 Eylül’de, İzmir’de son bulan “direnişin zaferini” aktarmak elbette kolay değil. Ancak asıl zor olan onların, Mustafa Kemal Atatürk’le bütünleşerek, emperyalizmi denize döken ulusun yaptığı...

8 Temmuz 1920’de Bursa’nın işgal edilmesinin ardından kara bir örtü serilmiş Meclis’in kürsüsüne. Nasıl serilmesin? Bursa Milletvekili Muhiddin Baha’nın (Pars), Namık Kemal’in beytinden alıntı yaptığı konuşmasındaki gibi “vatanın bağrına düşman dayamış hançerini; yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?” diye soruluyor. Mustafa Kemal’in yanıtı gecikmiyor:

“Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak bahtı kara maderini.”
Sonrasında, ulusun temsilcileri şu kararı alıyor:

“Vatan üzerine saldıran zalim düşmanı yok edinceye kadar, ülkenin kaderini temsil eden meclisin başkanlık kürsüsüne kara örtü konulmasına...”

O örtü, kürsüde uzun süre kalmayacak, ulusun azmi, o örtüyü yırtıp atacaktı. 13 Kasım 1918’te İstanbul’a giren işgal kuvvetlerini gören Mustafa Kemal’in dediği gibi, geldikleri gibi gideceklerdi!
Öyle de oluyordu. Ulusun matemini simgeleyen kara örtü, 6 Eylül 1922’de, Dumlupınar Meydan Savaşı’nın kazanılmasından altı gün sonra, Yunan işgal kuvvetlerinin İzmir’den denize dökülmesinden üç gün önce kaldırılıyordu.

ANADOLU ŞAHLANIYOR

9 Eylül’e uzanan zorlu zafer yolu, 26 Ağustos’ta Büyük Taarruz emrinin verilmesiyle aydınlanıyor. Nâzım Hikmet, taarruz öncesindeki durumu şu dizelerle aktarıyor:

“98956 tüfek, / 325 top, / 5 tayyare, / 2800 küsur mitralyöz, / 2500 küsur kılıç / ve 186326 tane pırıl pırıl insan yüreği / ve bunun iki misli kulak, kol, ayak ve göz / kımıldanıyordu gecenin içinde.”
Ardından, 26 Ağustos sabahı taarruz başlıyor:

“Dağlar aydınlanıyor. / Bir yerlerde bir şeyler yanıyor. / Gün ağardı ağaracak. / Kokusu tütmeğe başladı: / Anadolu toprağı uyanıyor.”

27 Ağustos’ta Yunan cephesinde ilk gedik açılıyor. Aynı gün Afyon’a giriliyor. 28’inde Eskişehir/Balmahmut yöresindeki Yunan kuvvetlerine karşı harekete geçiliyor ve İzmir’e doğru çekilmeleri önleniyor. Ertesi gün de Dumlupınar yolu tutuluyor. İsmet İnönü, Mustafa Kemal’in, Yunanlıların aksine ön saflarda yönettiği savaşa “Başkomutan Savaşı” adını veriyor.
İyice uyanır ve şahlanıyor Anadolu insanı. Başkomutan’ının sesini duyuyor:

“Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!”

İşgalciler, İzmir’in yolunu tutuyor.
Kaçıyorlar. Kaçarken de, işgal altında yüreği yanmış ulusun kentlerini yakıyorlar. “Kurtuluş” için savaşanlar, 1 Eylül’de Uşak ve Kütahya’ya, ertesi gün de Eskişehir’e giriyor. 4 Eylül’de Alaşehir, Buldan, Kula, Söğüt, 5’inde Bilecik Bozöyük, Simav, Demirci, Ödemiş, Salihli, 6’sında Akhisar, Balıkesir, 7 Eylül’de Aydın, 8’inde Kemalpaşa ve Manisa geri alınıyor. Yarın Eylül’ün dokuzu. Sırada İzmir var...

EMPERYALİZME ŞAMAR

9 Eylül 1922 sabahı, Fahrettin (Altay) Paşa komutasındaki Süvari Kolordusu’na bağlı öncü müfreze, alay komutan muavini Yüzbaşı Şerafettin Bey’in komutasında Nif’ten Bornova’ya iniyor, Mersinli-Halkapınar yoluyla Alsancak’tan İzmir’e giriyordu. Bugün, gençlerin “özgürce” gezip dolaşabildiği, sevgililerin denizi aşklarına ortak ettiği, İzmirlilerin güneşin batışını izleyebildiği Kordonboyu’nda, artık işgalcilerin süngüleri ışıldamıyor; sömürgeci emelleri ayaklarının altında ezen bir ulusa ait atlılarını nal sesleri yankılanıyordu.

MUSTAFA KEMAL: BU BAŞARI MİLLETİNDİR

İşgal güçleri, 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıkmış, aynı gün Hasan Tahsin’den (Osman Nevres) “ilk kurşunu” yemişti. Emperyalizmin savaşçıları, 9 Eylül 1922’de ise kendisine dikilmeye çalışılan “sömürge elbisesini” yırtıp parçalayanlardan “şamar” yiyordu. Ertesi gün Mustafa Kemal Atatürk’ün balkonundan “Bu başarı milletindir” diyerek İzmirlileri selamlayacağı hükümet konağının merdivenlerini Teğmen Ali Rıza ve yanında bir erle “uçarcasına” adımlayan Binbaşı Şerafettin Bey, ikinci kattaki balkonda duran Yunan Bayrağı’nı indiriyor, yerine Türk Bayrağı’nı çekiyordu. O sırada, canlarını kurtarmaya çalışan Yunan askerleri, Prof. Dr. Ergun Aybars’ın Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nde anlattığı gibi, limanda bulunan itilaf devletleri, özellikle İngilizlere ait gemilerine ulaşmaya çalışıyor, pek çoğu bunu başaramıyordu. Hatta gemidekilerin ateşine maruz kalıyorlardı.
Geldikleri gibi gitmişlerdi. Ancak geldiklerindeki mağrurluklarından eser yoktu. Emperyalizmin, bugünkü gibi “ince” yöntemleri henüz icat etmediği dönemde, Anadolu topraklarına yönelttiği vahşi saldırı, Türk ulusunun kararlılığıyla püskürtülmüştü. Dönemin Pakistan lideri Muhammed Ali Cinnah’ın, 11 Eylül 1922’de Londra’da söylediği sözler, 9 Eylül’ün her geçen gün daha da artan önemini özetliyordu:

“Esir ve mazlum milletleri bundan sonra tutamayacaksınız. Mustafa Kemal ve Türkler ki, kendileri için hazırlanan tabutu, istilacıların başlarına geçirmişlerdir. Şimdi dünyada başlarına tabutlar geçirilecek başkaları da benzer sonuçlara hazırlanmalıdır. Vay sömürgecilere...”
Yalnızca bir kentin değil, bir ulusun kurtuluşunu simgeleyen 9 Eylül ruhu İzmir’in üzerinden hiç eksilmedi. Aksine, ne zaman ülkenin üzerine kara bulutlar çökmeye çalışsa, Mustafa Kemal’in yaydığı aydınlığın yolunu işaret ederek geleceğe umut oldu.

İzmir’de zafer yürüyüşü

Bağımsızlığın simge kenti İzmir, kurtuluşunun 96. yıldönümünü coşku ve gururlu kutlayacak. 9 Eylül törenleri saat 09.00’da Basmane Karakolu önünden Cumhuriyet Meydanı’na kadar devam edecek Zafer Yürüyüşü ile başlayacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen yürüyüşte İzmirliler, 350 metrelik Türk bayrağını hep birlikte taşıyacak.
Cumhuriyet Meydanı’ndaki törenler, saat 10.00’da Atatürk Anıtı’na çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayacak. Hükümet Konağı’ndaki bayrak töreninin ardından Cumhuriyet Meydanı, saat 11.15’ten itibaren konser ve gösterilerin yer aldığı kutlamalara sahne olacak. 17.00’de Süvari Birlikleri’nin Cumhuriyet Meydanı ile Gündoğdu Meydanı arasındaki yürüyüşünden sonra İzmir semaları, saat 17.30’dan itibaren önce Solo Türk ardından da Türk Yıldızları’nın gösterileriyle renklenecek.

FENER ALAYI

20.30’da Fener alayı gerçekleştirilecek. İzmir Büyükşehir Bandosu eşliğinde Cumhuriyet Meydanı’ndan hareket edecek Fener Alayı, marşlar eşliğinde Gündoğdu Meydanı’na kadar ilerleyecek. Saat 21.00’den itibaren ise Haluk Levent ve Olten Filarmoni Orkestrası sahne alacak. Gece, İzmir Marşı eşliğinde lazer ve ışık gösterileriyle devam edecek.

‘Kentimiz Atatürkçüdür’

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kentin kurtuluşunun 96. yıldönümü nedeniyle yayımladığı memsajda, 9 Eylül’ün sadece kurtuluş değil, aynı zamanda kuruluş ve küllerinden doğuş günü olduğunu söyledi. İzmirliler olarak “Atatürk’ün hemşehrisi” olmaktan onur duyduklarını belirten Kocaoğlu, şunları kaydetti: “9 Eylül, Anadolu insanı için özgür olma tarihinin başlangıcıdır. O yüzden İzmir, milli mücadelenin kentidir. Ne mutlu bizlere ki, böylesine özel, böylesine güzel, böylesine vatansever; Kurtuluş Savaşı’nı başlatan böylesine kahraman bir kentte yaşıyoruz. İzmirli, her şeyden önce Atatürkçüdür. İzmirli vatanseverdir, merttir. Aydındır, uygardır. İzmir, bağımsızlık yolundaki direniş destanımızın simge kentidir. Biz İzmir’i, gelecek kuşaklara, içinde yaşamaktan mutlu olacakları bir kent olarak bırakmayı; tarihi, ahlaki ve vicdani bir ödev olarak görüyoruz.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler