Dünyanın yarısı, İran’ın aynası

İsfahan, 2 milyon nüfusuyla İran’ın en büyük üçüncü şehri. Safeviler ve Pers imparatorluğuna başkentlik yapan İsfahan’a, dünyanın yarısı deniliyormuş. Şehrin kalbi olan Nakş-ı Cihan\İmam Meydanı’nda durup etrafınızda döndüğünüzde bu benzetmenin oldukça yerinde olduğunu hissediyorsunuz. İsfahan, tarihi ve farklı inançların bir arada yaşandığı bir kent olarak İran’ın aynısı gibi.

Yayınlanma: 04.11.2018 - 21:42
Abone Ol google-news

 UNESCO’nun dünya kültür miraslarından olan Nakş-ı Cihan, Çin’deki Tiananmen’den sonra dünyanın ikinci en büyük şehir meydanı. Meydanın adı İslam Devrim’inden sonra Humeyni Meydanı yapılmış ancak kimse bu ismi kullanmıyor. Meydanda, Şah Abbasi Cami’si, Ali Gapu Sarayı, Şeyh Lütffullah Cami’si olmak üzere üç tarihi yapı var.

Meydanı saran büyük kapalı pazarlar, açık hava müzesi gibi. İran halısı veya hediyelik eşya almak için doğru adres de bu pazarlar. 20 sütunlu ama önündeki havuza yansımasıyla 40 sütun görünen Çehel Sütun Sarayı ve Heşt Beheşt Sarayı meydana oldukça yakın. Tarihi Çehar Bağ Mesire Alan’ındaki Zayende Nehri, İsfahan’ın ortasından geçiyor.

400 yıllık Siosepol Köprüsü ile Khaju Köprüsü’nün mimarisi oldukça etkileyici. Ancak nehir beş yıl önce kurumuş. Farsça’da yaratmak anlamında olan Zayende, artık akmıyor. İsfahan halkı önceden nehir kıyısında günbatımını izlermiş. Nehir kuruyunca, insanlar da gelmez olmuş. Şarkı söyleyen adamların gölgesinin vurduğu köprüaltı buluşmaları her perşembe yapılıyor. Bu etkinliğe yaşlısından gencine, işsizinden çalışanına, kadın erkek pek çok insan katılıyor. Polisin gelmesine rağmen şarkı şöleni geç saatlere dek devam ediyor. Polis, bazı şarkıların söylenmemesi için teftişte... Ertesi gün otogarın içindeki otelimden sabah erkenden ayrılıyorum. Taksiyle Ermeni mahallesine gidiyorum. İki Ermeni mahallesinden biri olan Colfa, modern görüntüsüyle dikkatimi çekiyor. Gezerken kapısına vurduğum kiliseden elinde ekmekle yaşlı bir kadın çıkıyor. Kedilerin yemesi için ekmeği yere bırakırken, İran’da yaşayan yaklaşık 200.000 bin Ermeni’den yarısının İsfahan’da olduğunu söylüyor. Gündüz sakin olan mahalle gece canlanıyor. Colfa’daki Vank Katedrali ile Ali Gholi Agha Hamamı, İsfahan Ateş Tapınağı ve onlarca enstrumanının tanıtıldığı İsfahan Muzik Müzesi, İsfahan’da mutlaka görülmesi gereken tarihi yapıların başında geliyor.

Son durak

Ve turumun son şehri, Kürdistan Eyaleti’nin yönetim merkezi olan Sanandaj’deyim. Sabahın ilk dakikalarında geldiğim otogardan taksiyle otele doğru gidiyorum. Cadde başlarının ve şehir meydanlarının polislerce tutulmuş olması hemen göze çarpıyor.

İran rejiminin Tebriz’de Azerilere uyguladığı sosyo-ekonomik ayrımcılığın benzerinin burada da Kürtlere yapıldığı ifade ediliyor. Otelde iki saat dinlendikten sonra yöresel yemeklerin sunulduğu bir lokantaya gidiyorum. Azadi Meydanı’na uğradıktan sonra her akşam kurulan pazarın kalabalığından yürünemeyen Sanandaj’ın ana caddesini adımlıyorum. Çay tezgahında, Kürtçe muzik dinleyen Serkewyt’le sohbete başlıyoruz. Muhabbet ilerliyor, Serkewyt bizi akşam evinde misafir ediyor. İran’da, insanların, ambargoyla boğuşurken, daha da kötüsünün hükümetin baskısı olduğunu dile getiriyor. Ertesi gün, yönetmen H. A.’la buluşup, sinema üzerine söyleşiyoruz.

Umudu özgür sinema

A., yarım asırlık ömrüne 10 kısa filmi, bir uzun metrajlı filmi sığdırmayı başarmış bir isim. Filmlerini sadece uluslarası festivallere gönderiyor. Yirmiye yakın ödülü var. Tebriz Üniversitesi’nde Sinema ve Kütüphane bölümlerini bitirmiş. Öykü yazarken, 2000 yılında sinema çalışmalarına başlamış. Sinema dersleri de veriyor. 15 yıl Tahran’da yaşamış. Üç yıl önce buraya taşınmış. “Umudum bir gün özgür bir şekilde film yapabilmek. Şu an, benim gibi bir çok yönetmen kendi halkına dokunmuyor. Yalnızca festivalerde tanınıyorlar. İran’da şu an kimse filmlerimi bilmiyor çünkü gösterime koyamadım. Buna çok öfkeleniyorum” diyor. A., İran sinemasını ise şöyle anlatıyor: “Dünyada keyifle izlenen, tanınmış çok büyük bir sinema. Yüzyıllık birikimi var. Sinemanın okulu, özgür ve özgün sinema bilinci oluşmuş. Bahman Ghobadi, Emir Nadiri ve Behram Benzai filmleri nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kaldılar ve İran’a gelemiyor. İran sinemasında önemli bir yeri olan Mahbalbaf ailesi de Londra’da. Gülşifte Ferahani, İran’a dönemiyor. Cafer Panahi, halkın hükümete karşı yaptığı ayaklanmaları belgesele aldığı için 2011’de cezaevine girdi ve bir yıl tutuklu kaldı. Panahi, bu yıl Cannes Film Festivali’nde ödül aldı ama İran hükümeti ödülünü almasına izin verilmedi. Hükümet, ‘yanımdaysan para veririm ama beni eleştirirsen cezaevine atarım’ diyor. Sansür Türkiye’de de var. Bu konuda çalışırken daha net görüyorsunuz...” A. ile evindeki sohbetimiz filmlerini izledikten sonra sona eriyor. Otogardan altı saat süren yolculuktan sonra Urmiye’ye ulaşıyorum. Urmiye’den Türkiye’ye doğru başka bir otobüse yola koyuluyorum. Van, Kapıköy sınır kapısından ülkeye girerken, sigara ve çay satan çoçuklara el sallıyorum...

Sessiz çığlık günü: “Beyaz Çarşamba”

İran’lı kadınlara yönelik başörtü baskısı 40 yıldır sürüyor. Tahran İnkılap Meydanı’nda iki yıl önce, bir akşam, genç bir kadın başörtüsünü çıkarıp bir sopanın başına asarak, ‘zorunlu başörtüye’ itiraz etti. O genç kadın tutuklandı. Sonraki gün başka bir kadın aynı meydana çıkıp aynı tepkiyi verdi. Sonraki gün bir başka kadın... Bu şekilde İran’ın tüm şehirlerine yayılan bir kadın hareketi başladı. Kadınlar, o gün bugündür akşam saatlerinde bu eylemi sürdürüyor. “Çaharşanbe Sipi (Beyaz Çarşamba)” ismi verilen başka bir protestoda ise kadınlar siyah yerine beyaz başörtü takarak itirazlarını haykırıyorlar. Bu eylem çok daha çok yaygın çünkü sonunda tutuklama olmuyor. İran’da kadınların dans etmesi de yasak. Kadınlar, zaman zaman, dans ederek de yasakları protesto ediyor. Kadın sanatçılar da sadece kadınlar için şarkı söyleyebiliyor...

İran’a nasıl gidilir?

Ben tren yolculuğunu tercih ettim. İsteyen uçakla ya da otobüsle de bu seyahate çıkabilir. Ağrı Doğubeyazıt’tan otobüse binip, Gürbulak sınır kapısından geçerek, Solmaz, Jolfa,Tebriz’e rahatlıkla gidebiliyorsunuz. İran’a Hakkari Yüksekova’dan, 7/24 açık olan Esendere sınır kapısından, Van Özalp’ta bulunan Kapıköy sınır kapısından da otobüsle gidilebiliyor.

Bitti

<haber-yatay:1130795,1129988>


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler