İtalyan profesörden krize ilişkin çarpıcı gözlemler

İtalyan akademisyen, Türkiye’nin büyük potansiyeli olduğuna inanıyor. Prof. Dr. Benassi’nin ekonomik krize ilişkin çarpıcı gözlemleri var...

Yayınlanma: 12.01.2019 - 21:49
Abone Ol google-news

Türkiye’de ekonomik krizin etkilerini gözlemleyen İtalyan Prof. Dr. David Benassi, aile-akraba dayanışmasının önemine dikkat çekti.

İtalya Milano Bicocca Üniversitesi’nde Sosyal Politika Planlaması alanında çalışan Profesör David Benassi Kadıköy Belediyesi tarafından düzenlenen Yerelde Sosyal Politikalar Uluslararası Konferansı için Türkiye’ye geldi. Benassi ile İtalya’daki ekonomik krizi, etkilerini, getirilen çözüm önerilerini ve bu önerilerin işe yarayıp yaşamadığını konuştuk. Avrupa’daki diğer ülkelere göre Türkiye ve İtalya’nın benzer olduğunu belirten Benassi’nin bir de mesajı var: Türkiye’nin çok çok büyük bir potansiyeli var.

Çalıştığınız alana ilişkin İtalya ile Türkiye’nin benzerlikleri neler?
Gördüğüm ve hissettiğim kadarıyla refah devleti burada geniş aileden sonra gelebiliyor. Onun altında kalabiliyor. İtalya’ya çok benzer bir nokta bu. İtalya’da da aynı şekilde bir derdiniz olduğunda ilk yardım size ailenizden veya akrabalarınızdan geliyor. İkinci benzer bir nokta dini kurumların önemi ve kamu ile dini kurumların organizasyonu. Üçüncü bir nokta ise sosyal harcamayı oluşturan kalemler.

İtalya’da ekonomik krizin etkileri neler oldu?
Ekonomik kriz 2008, 2009 gibi başladı. Biz onun etkisini çok güçlü olarak 2011, 2012 gibi gördük. Ekonominin performansında ciddi bir azalma oldu ve bu etki hâlâ devam etmekte diyebiliriz. 1.7 milyon kişi açlık sınırındayken bu sayı bugün 5 milyona çıktı. Ülkenin, ekonominin biraz daha dinamik olduğu bölgelerde ekonomi ivme kazanmaya başladı ama bu kısıtlı bir bölgede.
İşsizlikte artış oldu

İtalya krizi nasıl bir çözüme yaklaştı?
Genel olarak baktığımızda Avrupa’nın bazı kısıtlamaları var. Biz bunlara uymak zorundayız. Avrupa’nın kurallarına uymak zorundayız. Bunun da anlamı mali olarak kemer sıkmak demek. Bu da belli yatırımlarda ve politikalarda kısıtlama anlamına geliyor. Ulusal düzeyde ben de devleti zaman zaman eleştiriyorum. Yöneticilerimizi eleştiriyorum çünkü istihdam düzeyini korumaya çalıştılar ama onda pek başarılı olamadılar. Ana amaçları buydu. Özellikle de temel işçiyi korumaya çalıştılar. Bundan kasıt yetişkin ve erkek olanlar. Bununla beraber kadınların ve gençlerin işsizliğinde bir artış oldu. Şu anda 30 yaş altı genç dediğimiz kesimde işsizlik oranı, tam emin olmamakla beraber yüzde 35, yüzde 36 civarında. Bunun maliyeti gençlere çıktı.
Bizdeki bir diğer problem de bölgeler arasındaki farklar. Ülkenin kuzeyi ülkenin güneyine göre çok daha iyi durumda. Yerel çok önemli. Mesela Milano oldukça zengin bir bölge. Ne var orada? Pozitif ekonomik trendler var. Bol miktarda iş var. Bu da demek oluyor ki belediye daha fazla para toplayabiliyor. Öyle yerler var ki belediye daha az vergi toplayabiliyor. Dolayısıyla sosyal politikalara harcamaya daha az parası oluyor.

Göç oldu mu?
Evet biz buna beyin göçü diyoruz. En gelişmiş insanları kaybediyoruz. İyi bir hayat yaşamak için Almanya’ya gidiyorlar, Brexit’ten önce İngiltere’ye gidiyorlardı ya da ABD’ye gidiyorlar. Yetişmiş insanları kaybediyoruz. Bu problemin bir parçası. Bir de şu var, kaybettiğimiz kadar çekemiyoruz. Bir diğer kaybettiğimiz kesim de eğitimsiz insanlar.

Türkiye’de şu an bir ekonomik kriz yaşanıyor...
Türkiye’den bildiğim şu: Türkiye olarak çok çok büyük bir potansiyeliniz var. Gelişme imkânı var. l


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler