Selahattin Demirtaş'tan çarpıcı ifade: Şu anda görevde olan bir bakan...

Selahattin Demirtaş, tutuklu yargılandığı davanın 2. gününde de savunmasını yaptı. Selahattin Demirtaş savunmasında, "Şu anda görevde olan bir bakan, hakim ve savcılara şu perspektifi veriyor: Terörle mücadele ediyoruz, siz de önünüze gelen dosyaları öyle ince eleyip sık dokumayın. Arada mağdurlar da olabilir, önemli değil. Devletin bekası önemlidir." ifadelerini kullandı.

Yayınlanma: 24.01.2019 - 14:22
Abone Ol google-news

Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "terör örgütü yöneticiliği", "terör örgütü propagandası yapmak", "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet", "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik", "halkı kanunlara uymamaya tahrik", "suç işlemeye tahrik", "suçu ve suçluyu övme" suçlarından yargılanmasına devam edildi.

Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesince görülen duruşmaya, Demirtaş ile bazı avukatları Edirne F Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'ndan telekonferans sistemiyle bağlandı. Demirtaş'ın diğer avukatları ve bazı HDP'li milletvekilleri de duruşma salonunda hazır bulundu.

Mahkeme Başkanı Murat İlhan'ın dava dosyasına eklenen olay tutanaklarını okumasının ardından Demirtaş, 16, 17 ve 20 numaralı fezlekelere karşı savunma yaptı.

<haber-yatay:1215261>

İşte Demirtaşın savunması:

"Neden Fezlekede yazmıyor?"

"Hukuk ile ahlak doğru orantılıdır. Hukuka saygınız varsa ahlaklısınızdır, ahlaklıysanız hukuka saygınız vardır. Madem benim yasa dışı gösteri yaptığımı iddia edeceksiniz, ben tam olarak ne yapmışım? Neden bunu fezlekeye tam olarak yazmıyorsunuz? Neden ne yaptığımı delilleriyle birlikte, ekleriyle göndermiyorsunuz?

"Cemaate yakın olmayanın AKP'liliği sorgulanıyordu"

2011'de Diyarbakır'da, bizim sivil siyaseti öne çıkarma ve şiddeti sonlandırma gayretlerimize karşı devlet içindeki kliklerin yaklaşımı buydu. Bu, o dönemin iktidarı AKP ve başbakan olan Erdoğan tarafından da desteklenen politikalardı. Cemaate yakın olmayanın AKP'liliği sorgulanıyordu. Herhangi bir hakim ve savcının masasında Zaman gazetesi, logosu görülecek şekilde bulunmuyorsa zan altındaydı. Emniyet müdürlerinin masasında yine öyle. Bu bir kimlik beyanıydı.

<haber-yatay:1213377>

"AKP, Cemaat ne dediyse tıpış tıpış yapmış"

Fezlekedeki suçlama abesle iştigal de, ben arkasındaki niyeti anlatmaya çalışıyorum. Bakın 8 yıl geçmiş, söylediğimiz her şey doğru çıkmış. Erdoğan ve AKP uyarılarımızı dikkate almamış Cemaat ne dediyse tıpış tıpış yapmış, bu sebeple ülke 15 Temmuz koşullarına gelmiş.

"Erdoğan kendisinden beslenen asalaklarla iktidarda yürümeye çalışıyor"

Erdoğan ders çıkarmamış. Kendisini uyaranları düşman olarak görüyor içeri attırıyor, kendisinden beslenen asalaklarla iktidarda yürümeye çalışıyor. Ders çıkarmamış. Biz aynı noktadayız. Türkiye büyük bir tezgahla karşı karşıyaydı.

"Seçim kazanıyor olması Erdoğan'ın usta bir siyasetçi olduğunu değil..."

Erdoğan da siyasi basiretsizliği, öngörüsüzlüğü; siyasetten, tarihten, coğrafyadan anlamayan bir siyasetçi olması nedeniyle halen hatalı politikalar uygulamaya devam ediyor. Seçim kazanıyor olması Erdoğan'ın usta bir siyasetçi olduğunu değil, sadece usta bir demagog olduğunu gösteriyor. Ne dostunu tanıyor ne düşmanını. Bizi düşman olarak kodlamaya devam ediyor. Erdoğan'ın dostu kim? Putin. Dostu kim? Trump. Müjdat Gezen düşman. Metin Akpınar düşman. Peki yurttaş kim? Bu fezleke, bu zihniyetindir. Yapmaya çalıştığımız şey demokratik siyasetti. Savcılar da çıkıyor, hakkımızda fezleke düzenliyordu.

'Erdoğan'ı pışpışlayarak her istediklerini yaptırıyorlar"

Ruslar, İranlılar, Amerikalar; pışpışlayarak, zaman zaman tehdit ederek, zaman zaman gaz vererek her istediklerini yaptırıyorlar. Türkiye içinde ve Suriye'de bütün politikalarını bir bir hayata geçiriyorlar. Erdoğan da başarılı olduğunu zannediyor. Hayır. Şunu keşfettiler; özellikle Ruslar. Erdoğan'a övgü düzersen ona istediğini yaptırabilirsin. Basit bir formül. Keşfettiler. Biz eleştirince de düşman oluyoruz. Övülecek bir tarafın yok ki. Övenler de seni kandırıyor.

"Erdoğan'a yağ çekmiyoruz diye düşman olarak görülüyoruz."

Bak biz anlatmışız. Anlattığımız her şey fezlekeye dönüşmüş. 'Yanlış yapıyorsun' demişiz. Kendi ülkendeki insanlarla el ele ver. Önce kendi ülkendeki insanlarla barışmayı öğren. Biz Erdoğan'a yağ çekmiyoruz diye düşman olarak görülüyoruz. Onu en sert şekilde eleştirenlerden biriyim. Bu, Erdoğan'a özel bir kastım olduğundan değil. Çok büyük hatalar yaptığını görüyorum, uyarıyorum. Her uyarım örgüt propagandası, Cumhurbaşkanına hakaret...

"Erdoğan'ın iktidarı kendi elinde değil artık"

Erdoğan da zannediyor ki, bunu yapan yargı kendisini koruyor. Hayır, korumuyor. Aksine, bu şekilde zayıflatılıyor. Bakın, Erdoğan'ın iktidarı kendi elinde değil artık. İttifak kurmadan iktidarda kalamıyor.

Biz gerçekleri söylediğimiz için cezaevlerine doldurulduk. Kayıp mı ettik, kaybetmedik. Çünkü arkamızda halk gücü var. Rantsız, çıkarsız, hesapsız. Biz kimseye kredi dağıtmıyoruz. Bizimle birlikte olanların payına düşen şey hapishanedir, gazdır, coptur ama on milyonlarca insan bizi terk etmiyor. Çünkü biz barışı savunduk.

"Kellemiz de gitse şaşmayacağız"

Boyun eğmeyeceğiz. Güçlüdür, yargı emrindedir, basın emrindedir, bürokrasi emrindedir, güvenlik güçleri emrindedir diye hak bildiğimiz yoldan şaşmayacağız. Kellemiz de gitse şaşmayacağız. İnanıyoruz, bu ülke düze çıkacak. Demokrasi kurumsallaşacak.

Elimdeki imkan bu. Bu benim direnişimdir. Partim Meclis'te direniyor, halkımız sandıkta. Bizim direniş yolumuz budur. Beni tutukladınız diye bunları söylemekten vazgeçmiyorum. Taleplerimin arkasındayım.

Delil diye bir başlık yok. Savcı bu fezlekede, 'Şu delillere dayanarak dokunulmazlığının kaldırılmasını istiyorum' dememiş. Ve bu, Meclis'e gelmiş. Biz nasıl bir ülkeye dönüştük ki, yargı ve Meclis bu kadar seviyesiz olabiliyor? Muz cumhuriyeti işte. Sonra da, 'Toplum niye bu halde?' Niye bu halde olmasın ki? Haberleri izlemekten utanıyorum artık. Nasıl bu halde geldi bu toplum? Başka yerde 1 yılda yaşanmayacak şey, burada 1 haftada yaşanıyor.

O günkü konuşmam haklıdır, meşrudur. Terör faaliyeti değildir. ‘Bu savcı bana dava açar, Erdoğan beni içeri atar’ dememişim. ‘Biri çıkar, beni öldürür’ dememişim. Korkmamışım. Allah'tan başkasından da korkmamışım. Bu fezlekeye dair söyleyeceklerim bunlardır."

Mahkeme heyeti ara verdi. Öğleden sonra devam edilen duruşmada Demirtaş savunmasına şu ifadelerle devam etti:

Ben savunmamı halka karşı yapıyorum ki iyi anlaşılsın, biz neyle suçlandık. Mahkeme, düşmüş soruşturmaları tutuklanmamıza gerekçe olarak koyuyor. Bunların halk tarafından görülmesi bizler için önemlidir.

Ben ve Pervin Buldan hakkındaki bu fezlekeye karşı neyin savunmasını yapacağız? Neyle suçlamış bizi? Mesela taş mı atmışız, belirtmiyor. Pankart mı açmışız, belirtmiyor. Konuşmamızdan tek bir cümle bile yok.

"Şu anda görevde olan bir bakan..."

Şu anda görevde olan bir bakan, Diyarbakır'daki hakim ve savcıların tamamını mesai saati sonrasında konferans salonunda topluyor, Ankara'dan tele konferansla bağlanıyor. Adalet Bakanı da değil. Ve "terörle mücadelenin önemi"ni anlatıyor.

Bu bakanın hakim ve savcılara verdiği perspektif de şu: Terörle mücadele ediyoruz, siz de önünüze gelen dosyaları öyle ince eleyip sık dokumayın. Arada mağdurlar da olabilir, önemli değil. Devletin bekası önemlidir.

"Cumhurbaşkanı'ndan daha az değildir bu ülkedeki yurttaşlık hakkımız"

Biz teröre müzahir çevre değiliz. Bu ülkenin öz be öz yurttaşlarıyız. Sizin kadar hakkımız var bu ülkede. Cumhurbaşkanı'ndan daha az değildir bu ülkedeki yurttaşlık hakkımız. Kimse bizi düşman olarak tanımlayamaz.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Avrupa parlamenterleriyle yaptığı bir görüşmede, Avrupa parlamenterleri benim durumumu dile getirince benimle ilgili "O düşmanımızdır" demiştir. Çıksın inkar etsin bakalım.

Bu ülkede mafya babaları "kanlarında boğacağız dedi, ifade özgürlüğü oldu, beraat ettiler. Facebook hesaplarında, göğüslerine fişeklik bağlayıp iki ellerine de uzun namlulu silaha alarak açıkça isim vererek bizleri tehdit edenler hakkında takipsizlik kararı verildi.

Bu suçlandığım fezlekede bir açıklama yapmışım. Ne şiddet var ne şiddet çağrısı var. Sivil siyasete çağrı var, Hükümete uyarı var. Bir siyasetçi bundan başka ne yapacak?

Bugüne kadar geri adım atmadık. Dilimizle, kimliğimizle eşit ve özgür yurttaş olana kadar, haklarımızı savunmaya devam edeceğiz. Bizi düşman olarak gören zihniyeti kabul etmeyeceğiz.

4 Kasım 2016'dan sonra 2.500 arkadaşımız tutuklandı. HDP'nin çalışması polisiye tedbirlerle her yerde engellendi. AKP ise devletin tüm olanaklarını kullandı, oyları düştü. Tam 7 puan kaybetti. HDP'nin oyları ise arttı. Hadi bakalım. Kim kazandı?

Oy kaybediyorlar, destek kaybediyorlar. Ama bunu çaktırmamak için de ellerinden geleni yapıyorlar. Kaybetmeye mahkumlar. İki yıldır buradayım, partim dimdik ayakta. Büyüyerek de devam edecek.

HDP'nin bu ülkede savaş, ölüm, kan, gözyaşıyla ilgili en küçük bir hatası olsa o gün istifa ederdim. Benim bunda en küçük bir hatam olsa halktan binlerce defa özür diler, istifa ederdim.

"Bize saygı duymayı öğreneceksiniz"

Benim HDP'ye inancımın nedeni budur. Başaracağız. HDP Türkiye'nin demokratik çizgisini temsil ediyor. Bunu engellemeye çalışıyorlar. Irkçısı, dincisi, yobazı el ele vermiş "Vay bu ülke bizimdir." Kusura bakmayın. Bu ülke hepimizindir. Bize saygı duymayı öğreneceksiniz.

6 milyon oy size az gelebilir ama bu, İsviçre'nin nüfusundan fazladır. Ama savcılar terörist ilan ediyor. 6 milyon terörist (!) Ne yapacaksınız bizi? Bir çaresini bulun. Valla yargılamakla bitmiyor. Öldürmekle de bitmiyor. Bitmiyor.

Hukuk adına, özgürlükler adına hiçbir şey yok. Umut duyabileceğimiz bir şey yok. Ülkeden kaçan kaçana. Kaçanlar da biz değiliz, parası olanlar kaçıyor. Fakir fukara burada.

Anlatmaya çalışıyorum. Cezaevindeyim ama yılmadım, bıkmıyorum. Çocuklarımız var. Büyüyecekler. Bu ülkede barış içinde yaşasınlar istiyorum.

Demirtaş'ın Edirne Cezaevi'nden SEGBİS yoluyla katıldığı, Ankara Sincan'da görülen ve 142 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı ana davanın duruşması sona erdi. Mahkeme, yarın saat 10:00'da devam edecek.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler