Türkiye’yi Suriye’de isteyen yok

Henüz ABD ile askeri bir operasyonda Türkiye’nin rolüne ilişkin mutabakat sağlayamayan hükümetin tezkere hazırlığında güvenli bölge modelinden hareket ediliyor.

Yayınlanma: 30.09.2014 - 20:38
Abone Ol google-news

TBMM’de yarın görüşülmesi planlanan Suriye ve Irak tezkereleri ile birlikte Türkiye, bu ülke topraklarında oluşturulması planlanan “No Fly Zone - uçuşa yasak bölge” ve “güvenli cep bölge” tartışmasıyla baş başa kalacak. Türkiye’ye yönelecek göç dalgasını sınırları dışında durdurmak isteyen Ankara, ilk başlarda ortaya attığı “tampon bölge” tezinden tamamen vazgeçti. Çünkü tampon bölge, savaşan iki ülke arasında BM kararı doğrultusunda oluşturuluyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda ise savaşan iki devlet yok. BM tarafından belirlenen ve savaş sebebiyle tehlike altındaki sivillerin yine kendi toprakları içinde ihtiyaçlarının karşılanması ve güvenli biçimde barınmalarını sağlayan alanlara ise güvenli bölge adı veriliyor. Güvenli bölge için gerekli karar, New York’taki son BM toplantısındançıktı. Güvenli bölgenin olmazsa olmaz koşulu ise No Fly Zone ilan edilmesi. Türkiye’nin, koalisyon güçlerinin Suriye ve Irak içlerinde güvenli bölge oluşturulması yönündeki talebi ABD’den ise tam anlamıyla karşılık görmüyor. IŞİD ile mücadelenin kara ayağında peşmergeleri kullanan ABD, Kürtleri kendine küstürmek istemiyor. Kürtlerin çekincesi ise “Türkiye’nin kendi bölgelerine girip buradan bir daha çıkmaması” şeklinde özetleniyor. Kürtler bu yüzden Türkiye’nin kendilerine yalnızca silah yardımında bulunmasını istiyor. Türkiye’nin yalnız başına değil de koalisyon güçleri ile birlikte özellikle Suriye’de güvenli bölge oluşturmak istemesinin ardında ise Esad faktörü yatıyor. Türkiye’nin Suriye topraklarında
tek başına güvenli bölgeler oluşturması durumunda Şam yönetiminin “topraklarımı işgal ettin” demesi ve iki ülke ordularının karşı karşıya gelmesi riski bulunuyor. Türkiye, yalnızca No Fly Zone ilanını da istemiyor. Böyle bir durumun PKK ve PYD’ye yarayacağı değerlendiriliyor.

Türkiye’nin isteği doğrultusunda güvenli bölgeler oluşturulsa bile Bosna örneğinde olduğu gibi gerekli asker talebi koalisyon güçleri tarafından karşılanamayabilir.

 Irak örneği

BM tarafından belirlenen ve savaş sebebiyle tehlike altındaki sivillerin yine kendi toprakları içinde ihtiyaçlarının karşılanması ve güvenli biçimde barınmalarını sağlayan alanlara, güvenli bölge adı veriliyor. BM tarafından BM Şartı’nın 7. Bölümü’ne dayanılarak ilan edilen bu bölgelerin güvenliğini, BM’ye bağlı çokuluslu askeri güçler sağlıyor. Güvenli bölgeler uçuşa yasak bölgelerle de destekleniyor.

BM, daha önce yaşanan çeşitli savaşlarda da sivillerin korunması için güvenli bölge tesis etmişti. Bunlardan en bilineni, Birinci Körfez Harekâtı sonrasında Kuzey Irak’tan kaçan Kürtler için oluşturuldu. 1991’deki isyanı takiben Saddam rejiminin intikamından korkan binlerce Kürt, Türkiye ve İran
sınırına akın etti. İngiltere’nin öncülüğünde başlatılan “Güvenli Bölge Operasyonu” ile önce NATO’nun desteği alındı ardından 5 Nisan’da BM’den Irak yönetimi aleyhine baskılarına son vermesi yönünde 688 No’lu karar çıktı. Koalisyon güçleri tarafından 36. Paralel’in kuzeyi ABD ve Fransız hava kuvvetleri tarafından kontrol edilen uçuşa yasak bölge ilan edildi. Koalisyona ait kara birlikleri bölgede güvenliği sağlarken, bölgeye insani yardım iletilmeye başlandı.

Muhalefetin tavrı

HDP, hükümetin Suriye’de bir güvenli bölge kurulması planından hareketle getirmek istediği tezkereye oy vermeyeceğini kesin bir dille açıkladı. CHP, içeriğine bakarak karar vereceğini belirtmesine karşın Türkiye’nin kara harekâtına girmesini içeren bir tezkereye karşı çıkma kararı aldı. MHP ise PKK’ye hiçbir şekilde silah yardımı yapılmaması ve yabancı askerlerin Türkiye’ye gelmesine izin verilmemesi halinde tezkereye destek verme eğiliminde.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler