Cumhuriyet'in yarattığı projeler

Yüce önder Atatürk’ün devrimlerinin yılmaz savunucuları, gazetemizin iki değerli çınarı, aydınlanma bilgelerimiz başyazarımız İlhan Selçuk ve “Abdülcanbaz’ın babası” çizerimiz Turhan Selçuk, yaşama veda edişlerinin 9. yılında Hacıbektaş’taki gömütleri başında anıldı. Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Alev Coşkun, “İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk, aydınlanma devriminin birer ürünüdür. Bugün Ekrem İmamoğlu’nun ifade ettiği deyimle ‘Cumhuriyetin yarattığı projelerdir’” dedi.

Yayınlanma: 30.06.2019 - 21:54
Abone Ol google-news

Hacıbektaş’taki İlk tören, İlhan ve Turhan Selçuk’un Çilehane Tepesi’ndeki gömütleri başında yapıldı. Törene, Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk ve kızı Aslı Selçuk, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemiz imtiyaz sahibi Alev Coşkun, Cumhuriyet Vakfı Genel Sekreteri ve gazetemiz yazarı Işık Kansu, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve Saymanı İrfan Hüseyin Yıldız, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu ve Yayın Kurulu üyesi, gazetemiz yazarı Şükran Soner, gazetemiz yazarı Miyase İlknur, Ankara Temsilcimiz Sertaç Eş, Hacıbektaş Belediye Başkanı Arif Yoldaş Altıok, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, eski Kartal Belediye Başkanı Altunok Öz, eski DİSK Genel Sekreteri Mehmet Atay, Ankara CUMOK Temsilcisi Necdet Özer, çok sayıda Cumhuriyet okuru, İstanbul ve Ankara’dan Hacıbektaş’a gelen yüzlerce yurttaş ile Hacıbektaşlılar katıldı. Hacıbektaş Belediye Başkanı Altıok, törende yaptığı konuşmada, “Onları kaybettiğimiz için üzülüyoruz ama o ışıkları anarak, gelecek nesillere tanıtmaya çalışıyoruz” dedi. 

Turhan Selçuk’un kızı Aslı Selçuk 16 Mayıs 2019’da, Turhan Selçuk anısına “Retrospektif Sergisi”ni açtıklarını belirterek, “1940’lardan 2000’lere dek uzanan bu etkileyici sergi, izleyiciye, babamın 70 yıllık serüvenini sunuyor. Bu, zamana karşı ve zamanın ötesinde bir yolculuktu” dedi.
Turhan Selçuk’un eşi Ruhan Selçuk ise “Yaşamdaki duruş ve eserleriyle Cumhuriyet değerlerinin savaşını veren, karikatür ve yazın dünyasının iki bilgesinin yapıtları akıl, duygu ve kültürün kaynaşmasından doğan, damıtılmış engin bir dünya görüşünden ve gerçek düşünürlerin ışık saçan ürünleri olmasının yanı sıra bir yürek işidir aynı zamanda. Ve yüreklerin hafızasından hiçbir zaman silinmeyeceklerdir. Özgür düşüncenin getirdiği yaratıcılıkla Turhan fırçasıyla hayatı çizdi. İlhan kalemiyle hayatı yazdı” sözleriyle aydınlanma çınarlarını andı.

‘Cumhuriyet, Yunus Nadi çizgisine döndü’
Alev Coşkun ise tüm katılımcılara Selçuk’lar adına teşekkürlerini ileterek, “İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk, aydınlanma devriminin birer ürünüdür. Bugün Ekrem İmamoğlu’nun ifade ettiği deyimle, ‘Cumhuriyetin yarattığı projelerdir’” dedi.

Turhan Selçuk’un “dünya çapında bir karikatürist”, İlhan Selçuk’un ise “her gün açtığı ‘Pencere’siyle bütün halka Cumhuriyetle aydınlanmanın önemini anlatan bir yazar” olduğunun altını çizen Coşkun, “Onlar, hiçbir zaman emekçinin yanından ayrılmayan bir düşünceyi bizlerle paylaştı. Onların ruhlarının önünde saygıyla eğiliyoruz” dedi. “Cumhuriyet’in birinci başyazarı Yunus Nadi, ikinci başyazarı Nadir Nadi, üçüncü başyazarı İlhan Selçuk’tur. İlhan Selçuk aynı zamanda Nadir Nadi’nin eşi Berin Nadi ile 1993’te Cumhuriyet gazetesinin ebediyen yaşaması için Cumhuriyet Vakfı’nı kuran kişidir” diyen Coşkun, anısı önünde saygıyla eğildiğini belirtti.

Coşkun, İlhan Selçuk’un yaşama veda edişinin ardından gazetenin Atatürkçü ve tam bağımsız çizgisinden dönüştürülmek istendiğinin de altını çizdi. Coşkun, şunları kaydetti: “7 Eylül 2018’den itibaren bu çizgi yeniden Yunus Nadi’ye, Atatürk’e ve aydınlanmaya dönmüştür. Nasıl Yunus Nadi’nin kabri başında ona bu görevi yapmak ‘borcumuzdur’ dediysem, aynı şekilde İlhan ve Turhan Selçuk’un huzurunda da bunları söylemek bizim sorumluğumuzdur; bu bir ahde vefadır. Cumhuriyet felsefesinin mücadelesi ve savunulması devam edecek. Onu kemirmek isteyenler vardır ve her zaman da olacaktır. Karşıdevrimin yok olduğunu iddia etmek aptallıktır. Ama ona karşı en ön safhada Cumhuriyet gazetesi mücadelesine devam edecektir. Daha iyi bir gazete çıkarmak için de bugün onların huzurunda bulunuyoruz. Onların huzuruna gelmek aynı zamanda onları sinesinde barındıran Hacı Bektaş’ın ruhuna da saygıdır. O bilge kişiden İlhan Selçuk düşüncelerini, Turhan Selçuk çizgilerini aldı. Onların aydınlanma çizgisini yaşatacağımıza ve çizgilerinden ayrılmayacağımıza söz veriyoruz. Her şey çok güzel oldu, daha da güzel olacak. Bu, yüzyıla yaklaşan Cumhuriyetin yeniden direnişidir, karşıdevrime dirençtir.”

BİLİMİN IŞIĞINDAN SAPMADILAR

Çilehane’deki törenin ardından Hacıbektaş Veli Kültür Merkezi’nde “İlhan ve Turhan Selçuk” konulu bir panel yapıldı. Alev Coşkun’un başkanlığını yaptığı panele, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve gazetemiz yazarı Şükran Soner ile eski DİSK Genel Sekreteri Mehmet Atay, konuşmacı olarak katıldı. Panelde önce, İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk’un geçmişe tanıklık, geleceğe öncülük eden yaşam öykülerinin belgeseli katılımcılara izletildi. Hacıbektaş Belediye Başkanı Altıok, “Belgeseli izledikten sonra bu değerleri anmak ve onları tekrar yaşatabilmek için senede bir defa değil, birçok kere bir araya gelmemiz gerektiğini bir kez daha anlamış oldum. Onların mücadele ettikleri karanlık dönemler hâlâ devam ediyor, onların ışıklarını alarak, mücadeleye devam edeceğiz” dedi. Oturumu açan Alev Coşkun, “Bugün değerli büyüklerimiz Turhan Selçuk ve İlhan Selçuk için anlamlı toplantılar yapıyoruz. Ancak Hacıbektaş’taki böyle bir toplantıda Hacıbektaş’ı anmadan geçemeyiz. Bundan bin yıl önce ‘İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır’ dedi Hacı Bektaş Veli. O da ‘Hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ dedi. O bilgelerin ışığında yetişen insanlardan ikisini anıyoruz. Turhan Selçuk karikatürlerini insanlık ve aydınlanma üzerine yapmıştır. İlhan Selçuk da ‘Doğru yolu bulmak istersek, bilimin inançtan ayrılması ve aklın terazisinden geçmesi gerekir’ demiştir. Onlar, bilimin sonsuz ışığından hiç sapmadı” ifadelerini kullandı.

‘Yok etme düzeni bitecek’
İlhan Selçuk ve Turhan Selçuk’la uzun yıllar beraber çalışmış olan Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi ve gazetemiz yazarı Şükran Soner ise Turhan ve İlhan Selçuk’un Anadolu uygarlığı ve aydınlanmasında, insan odaklı anlayışta buluştuklarının altını çizdi. “Aile köklerinden aldıkları ve bize de gösterdikleri yolda haklılıklarını kanıtlama ile ilgili çok büyük bir sınavdan geçerek yaşadılar” diyen Soner, 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinin ardından Türkiye’de yaşanan “manevi atmosfer değişikliğine” de dikkat çekti. Türkiye’nin yakın siyasi tarihinde yaşanan, insanı saf dışı bırakan ve emperyal çıkarların önceliğe alındığı örneklerine de değinen Soner, “Bu yılın yeni bir dönemeç olduğunu düşünüyorum ve yeni bir dönemecin yeniden ‘insan odaklı’ olacağına inanıyorum. Hepimize çok büyük sorumluluk düşüyor. Anadolu uygarlığı için çıkılan yolda ‘insan odaklı’ sentezde, sil baştan direniyor. Değer yargılarında savaşım vermenin sihirli anahtarını yakaladık. Türkiye’nin yeniden üretici bir uygarlık buluşmasında, iki bilge insanımızın bizim için oluşturduğu örnekten yola çıkarak, yeniden savaşım vereceğine inanıyorum. İlhan ve Turhan Selçuk bugün (dün) mutlular diye düşünüyorum. Oradan bize gülüyorlar. Hacı Bektaş da çok daha bilge şekilde gülüyor olmalı. Sevgi anlayışı çok daha zenginleşiyor ve güçleniyor. Bu yok etme düzeni bitecek” dedi.

Eski DİSK Genel Sekreteri Mehmet Atay ise gazete okumayı Cumhuriyet’ten öğrendiğini ve Nadi ailesi ile aynı köyden olduğunu belirterek, “Bizim çocukluğumuzda, 1950’lerde, dörde katlanmış vaziyette Cumhuriyet gazetesi gelirdi. Onların da orada akrabaları köyde olduğu için Nadir Bey köye gazete gönderirdi. Cebimize Cumhuriyet’i koyardık, öyle gezerdik köyde. 11-12 yaşlarımdayken İlhan ve Turhan Selçuk diye birilerini biliyordum. Üniversiteye gitmeye karar verdiğimde de İlhan Ağabey’in Yön ve Cumhuriyet’teki yazılarından etkilenmiştim” dedi. 
Üniversite yıllarında İlhan Selçuk’u uzun yıllar bir idol olarak benimsediğini ve sendikal mücadele içerisindeyken de dost olduklarını anlatan Atay, “İlhan Ağabey’i ilk dinlediğimde önünde hiç not olmadan, akıcı ve yumuşak bir şekilde ama köşeli vurgularıyla tıpkı köşe yazılarında olduğu gibi konuşuyordu. Hâlâ ben onun kadar etkili konuşan kimseyi görmedim. İnanılmaz bir konuşma diyalektiği vardı. Hiç sesini yükseltmez ama etkili olurdu. Çizgisinden de hiç sapmadı” görüşünü dile getirdi. 
Immanuel Kant’ın “Aydınlanma insanın aklını kullanmaya cüret etmesidir” sözünü anımsatan Atay, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu sözü ilk duyduğumda ne demek istediğini düşünmüştüm. Bunu en iyi anladığım insanlardan birisi İlhan Ağabey oldu. Aklını kullandıkça başının dertten kurtulmadığını gördüm. Bu ülkede aklını kullanmaya kalkanların hepsi delidir. Bizim en delimiz de Atatürk’tür. Çünkü aklını kullanmaya ilk cesaret eden odur. İlhan Ağabey de Turhan Ağabey de onun izinden gitmiştir. Hepsi aklını kullanmıştır.”

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler