Sanıkların takım elbise giymesi bile yeterli oluyor... Nedir bu 'İyi Hal İndirimi'...

Türkiye kadın cinayetleri, çocuk istismarları ile sarsılırken, katiller, istismarcılar da iyi hal indirimleriyle gündem oluyor. Peki nasıl oluyor da masum kadınları, çocukları öldüren katillere iyi hal indirimi uygulanıyor? İyi hal indirimi nedir? Avukat Yelda Koçak, Cumhuriyet'e konuştu, soruları yanıtladı

Yayınlanma: 09.12.2019 - 16:56
Sanıkların takım elbise giymesi bile yeterli oluyor... Nedir bu 'İyi Hal İndirimi'...
Abone Ol google-news

Şule Çet davasında sanıklar Çağatay Aksu ile Berk Akand’ın cezalarına ‘iyi halden’ indirim uygulanması sonrası, “iyi hal indirimi” tekrar gündeme geldi. Katillere ve tecavüzcülere verilen ve adını sıkça duyduğumuz “iyi hal indirimi” nedir? Kapsamı nedir? Dünyada benzeri var mı? Ilerici Kadınlar Meclis Üyesi Avukat Yelda Koçak, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı.

"İyi hal indirimi" nedir?

İyi hal indirimi esasında Türk Ceza Kanunu’nun ‘Cezaların Belirlenmesi ve Bireyselleştirilmesi’ başlığı altında ‘Takdiri İndirim’ ismi ile düzenlenmiş ve faile ceza verirken doğrudan failin geçmişi, suç işledikten sonraki, yargılama sürecindeki ve duruşmalardaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak hakime verilen bir indirim yapıp yapmama hakkıdır.

FAİLİN ERKEK OLMASI, İNDİRİM ALMASINA YETİYOR

İyi hal indirimi için yasa ile belirlenen kriterler nelerdir? Neye göre indirim uygulanıyor?

İyi hal indirimi için aranan kriterler kanunda örnekleme yöntemi ile belirtilmiştir ve her somut olay için ayrı ayrı ele alınması gerekmektedir. Takdiri indirim nedeni olarak kanunda failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri sayılmıştır. İyi hal indirimi için yasa ile belirlenen bu kriterler, son derece geniş, yoruma açık ve esnektir. Zaten kanunda da “gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir” denerek bir sınırlama yapılmamıştır. Uygulamada ise çok farklı ve rahatsız edici indirim nedenleri, hatta ‘indirim bahaneleri’ diyebileceğimiz şeylerle karşılaşmaktayız. Yasal düzenleme ile uygulama arasındaki uçurum mahkeme kararları nedeniyle gittikçe büyümektedir. Bu da tamamen şu anda görev yapan hakimlerin kadına bakış açıları ve çok net erkeklerin tarafını tutmalarından kaynaklanmaktadır. Uygulamada iyi hal indirimi alabilmek için sanığın hiçbir şey yapmaması bile yetiyor. Özellikle kadın cinayetleri davalarında failin erkek olması bu indirimi almasına yetiyor; hiçbir şey yapmasa, mahkemeye yardımcı olmasa da otomatik olarak indirimden faydalanıyor. Oysa sanık kadın olunca aynı şey uygulanmıyor. Bakınız Nevin Yıldırım kararına, kadın cinayetlerinde, çocuk istismarı davalarında erkeklere bol keseden dağıtılan indirimler Nevin Yıldırım’dan esirgendi.

BASINDA YER ALMAYAN DAVALARA İNDİRİM YAPILIYOR

Fail, suçu işledikten sonra delilleri karartmış mı? Pişmanlık duyduğunu davranışları ile göstermiş mi? Salt ‘pişmanım’ demesi yetmiyor. Örneğin yaralıyı hastaneye götürmüş mü? Yargılama süresince gerçeğe aykırı beyanlarla mahkemeyi başka yerlere yönlendirmiş mi? Tanıkları tehdit etmiş mi/ettirmiş mi? Kendisini savunurken mağdurun kişilik haklarına, ailesini rencide edici söylemlerde bulunmuş mu bulunmamış mı gibi birçok durumun tek tek göz önünde bulundurulması gerekirken; mahkemeler yukarıda saydığımız tüm hareketleri yapanlara dahi takdiri indirim yapıyor. Son olarak Şule Çet cinayetinde sanık Çağatay Aksu’nun ağırlaştırılmış müebbet cezasının “iyi hal” indirimi ile müebbet hapis cezasına düşürülmesi tam da mahkemelerin “iyi hal” indirimini nasıl da erkekler lehine kullandığını gösteriyor. Oysa cinayetin hemen ardında delilleri karartma çabaları, kamera kayıtlarını silme, duruşmada mağdurun babasına “kızınıza sahip çıksaydınız” şeklindeki sataşma, yargılama boyunca bırakın tanıkları, birbirlerini bile mektuplarla tehdit edip yönlendirme çabalarına rağmen iyi hal indirimi yapıldı. Bu da kürsülerde görev yapan hakimlerin kadınların aleyhine, erkeklerin lehine ne denli taraf tuttuğunu, karar verirken hukuktan ne kadar uzaklaşabildiklerini göstermektedir. Böylesi açık ve tüm kamuoyunun takibinde olan bir davada bile göz göre göre bu keyfi indirimi yapan mahkemenin kamuoyuna yansımamış olan davaları varın siz düşünün ki, biz bunu yaşıyoruz. Takip ettiğimiz davalar basında yer bulmamışsa, kamuoyu oluşturulamamışsa mahkemeler sanıklar lehine otomatik indirim yapıyor.

MUHALİFSENİZ, GAZETECİYSENİZ YOK, ÇOCUK İSTİSMARCISINA VAR

İşlenen her suça iyi hal indirimi uygulanabiliyor mu?

İyi hal indiriminin tüm suçlarda uygulanmasının önünde yasal bir engel bulunmamaktadır. Ancak mevcut uygulamada mahkemeler takdiri olarak uyguladıkları iyi hal indirimlerini birçok siyasi davada sanık lehine uygulamamakta, bunun dışında kimi davalarda da otomatik olarak uygulamaktadır. Bu da iyi hal indirimlerinin esasında yasal düzenlemesinden çok uygulamasında sorunlar olduğunu göstermektedir. Siyasi iktidara muhalifseniz, gazeteciyseniz, siyasetçiyseniz, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkınızı kullandığınız halde yargılanıyorsanız mahkemeler kendi takdirlerinde olan iyi hal indirimlerini yapmıyor ancak çocuk istismarcısına, kadın katiline yapmakta bir gariplik görmüyorlar.

İyi hal indirimi, "hakimin takdiri" mi?

İyi hal indirimi uygulayıp uygulamamak, yargılamayı yapan hakime/mahkemeye verilen bir takdiri indirim hakkıdır. Bunun amacı kanunlarda herkes için yazan ceza maddesinin her somut olay özelinde cezanın bireyselleştirilmesidir. İyi hal indirimi takdiri bir indirimdir, uygulanması zorunlu değildir ancak yerel mahkeme kararlarını denetleyen Yargıtay, iyi hal indirimi uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilip değerlendirilmediği hususunda denetim yapar ve değerlendirme yapılamamışsa ya da gereği gibi değerlendirilmemişse bozma sebebi yapar. Takdir yetkisini kullanan hakim, hukuk ve hakkaniyet çerçevesinde ve özellikle uluslararası sözleşmelere göre karar vermekle yükümlü olup keyfi davranamamalıdır. Takdiri indirimin yapılmasının ya da yapılmamasının gerekçesinin de her bir kararda ayrı ayrı somut bir şekilde yazılmalıdır ki denetime de elverişli olabilsin. Gerçi mahkeme kararlarının gerekçeli olması genel bir kuralken, uygulamada bizler iki satır matbu gerekçeyle tutuklamalar gördüğümüz gibi aynı şekilde tahliyeler ve indirimler de görmekteyiz.

HAKİME “EFENDİM” DİYEN İNDİRİM ALIYOR

İyi hal indirimi için sanığın takım elbise giymesi bile yeterli oluyor. İyi hal indiriminin kapsamı ne?

Uygulamada ve özellikle de kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı davalarında sıklıkla indirim nedeni yapılan “kravat takmak”, “takım elbise giymek” gibi şekli ve göstermelik durumlar mahkemeler tarafından iyi hal sebebi kabul ediliyor ve bu durum kamu vicdanında rahatsız edici kararların ortaya çıkmasına sebep oluyor. Gerek yerel mahkemeler gerekse Yargıtay, sanık lehine “iyi hal” indiriminin kullanılması kriterini sanık lehine yorum ile son derece geniş tutmaktadır. Yargıtay bir kararında “Sanığın sabıkasız oluşu, yargılama aşamasında duruşma tutanaklarına yansıyan saygısız ve mahkemeyi küçük düşürücü bir tutumuna rastlanmaması, duruşmaları takip ederek orantılı bir şekilde yasal savunma hakkını kullandığının tespit edilmesi karşısında yetersiz gerekçe ile sanık hakkında TCK'nin 62. maddesindeki takdiri indirim maddesinin uygulanmaması bozmayı gerektirmiştir” demiştir. Bunun gibi bozma nedenleri ile duruşmada hakime “efendim” diye hitap etmiş, takım elbise giymiş, kravat takmış ama kendisini savunurken öldürdüğü kadına iftiralar atmış, ailesini rencide edici söylemlerde bulunmuş, cinayet sonrası hemen teslim olmamış birçok sanığa bu indirim uygulanmaktadır.

İyi hal indiriminin kaldırılmasına yönelik, daha önce hukuki bir başvuru, bir hamle oldu mu?

İyi hal indirimlerinin kaldırılmasına yönelik bildiğim kadarıyla daha önce bir hukuki başvuru yapılmadı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin çocuk istismarı suçlarındaki artışı gerekçe göstererek cinsel saldırı suçlarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması, haksız tahrik ve iyi hal indirimlerinin kaldırılması yönünde 2018 yılında bir yasa teklifi verildiğini biliyorum. Esasında iyi hal indirimlerinin tamamen kaldırılması başkaca sakıncaları beraberinde getirme riski barındırmaktadır. Mevcut yasaların gereği gibi uygulanmaması başka bir sorun, yasaların yetersiz olması başka bir sorundur. Son yıllarda kadın cinayetlerinin kadına yönelik şiddettin yoğun bir şekilde artmış olması yasalarda bu suçlar için yeterince ağır cezalar öngörülmediğinden değil, mevcut yasaların gereği gibi uygulanmamasındandır. Bu uygulayıcıların eline en iyi yasa maddelerini verseniz de zihniyet, kadına bakış açısı, hedeflenen amaç gereği gibi özümsenmedikçe bir değişiklik olmaz. Hatta yasaların mevcuttan daha da ağırlaştırılması ya da sanık için lehe kimi durumlarda mağdur için de lehe olabilecek çeşitli indirim maddelerinin kaldırılması daha da kötü sonuçlar doğurur. Bu kez de mahkemeler bu kadar yüksek cezalar vermekten çekinir ve ‘ya hep ya hiç’ diyerek ceza vermekten imtina edebilirler.

İyi hal indirimi için de bu geçerlidir. Yaraladığı kişiyi ölmemesi için hastaneye götüren ya da olay sonrası hemen pişman olup teslim olan ve maddi gerçeğin ortaya çıkması için doğru beyanlarda bulunan, hiç delil yokken bile ifadesi ile olayı anlatan sanık bir indirimden faydalanmayacaksa, bunları yapmasının da bir sebebi olmaz. Bu bir yanıyla mağdurlar lehine de bir uygulamadır. Ceza yargılamasının tek amacı cezalandırmak, intikam almak değildir, birçok amacı vardır. Bir suçu önlemenin tek yolu ağır ve katı cezalar verilmesi olamaz.

İDAMIN UYGULANDIĞI ÜLKELERDE KADIN CİNAYETLERİ DAHA AZ DEĞİL

Dünyada, Avrupa'da, iyi hal indirimine benzer bir uygulama var mı? Dünyada kadın cinayetlerinde ve kadına yönelik şiddette cezai yaptırımlar nasıl işliyor?

İyi hal indirimi bizim mevcut ceza kanunumuzdan önceki ceza kanunumuzda da, ceza kanunumuzun örnek alındığı birçok Avrupa ülkesindeki ceza kanunlarında da vardır ve modern ceza yaptırımı ilkelerine de uygun bir kurumdur. Sorun “iyi hal” indiriminin kanunda olması değil bunun tamamen erkek fail lehine yorumlanıp uygulanmasındadır. Örneğin 2014’ten bu yana yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi’nin 42. Maddesi; “Taraf Devletler, bu sözleşme kapsamında yer alan şiddet eylemlerinden herhangi birinin gerçekleşmesini takiben başlatılan cezai işlemlerde kültür, örf ve adet, gelenek veya sözde namusun bu eylemlerin gerekçesi olarak kabul edilmemesini sağlamak üzere gereken yasal veya diğer tedbirleri alır. Bu özellikle mağdurun kültürel, dini, sosyal veya geleneksel olarak kabul gören uygun davranış normlarını veya törelerini ihlal ettiği iddialarını da içerecektir” der. Bu madde kadın katillerine sıklıkla yapılan haksız tahrik indirimlerinin “erkekliğime laf etti” gibi soyut beyanlarla uygulanmasını ve yine duruşmalarda öldürdüğü kadına iftira atan ailesine hakaretler eden sanıkların da “iyi hal” indiriminden yararlanmasını yasaklayan bir maddedir. Dünyada kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine ilişkin yaptırımlar çok çeşitlilik göstermektedir. Mağdurun insan haklarını temel alıp, tasarrufları sanık üzerinden yapan, İstanbul Sözleşmesi’ni uygulayan Avrupa ülkeleri olduğu gibi; sanıkları cezaevinden çıktıktan sonra da takip eden ve bir çocuk istismarcısının yerleştiği yerdekilere bu kişinin bu bölgeye yerleştiğini haber veren ABD sistemi de var, idamın uygulandığı ülkeler de var. Ama şunu biliyoruz ki, özellikle idamın uygulandığı ABD, İran gibi ülkelerde de kadın cinayetleri daha az değil. Bu da çözümün daha ağır cezalandırmalarda değil; topyekûn mücadele, etkili önleyici önlemler almak ve mevcut yasaları da af ve aşırı ve keyfi indirimlerden uzak bir infaz sistemi oluşturmakta olduğunu gösteriyor.

RÖPORTAJ: MİRAY ÖZBİLEK


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon