Bir an... Bir anı... Bir anıt...

2004 sonunda Erivan’da çekilen bu fotoğrafta Hrant Dink, 1915’te yitenlerin anısına dikilen mezar taşlarının arasından yürüyordu. 3 yıl sonra, yitirdiklerimizin arasına o da katıldı. 24 Nisan’ın 100. yılını ve Hrant Dink’i, onun “23.5 Nisan” yazısından bir bölümle anıyoruz.

Yayınlanma: 24.04.2015 - 05:58
Abone Ol google-news

Hrant Dink, 23 Nisan 1996’da şöyle yazmıştı:

“Sancılı on yıllardan çıkmış ulusun tarihinde çok önemli bir akgündür 23 Nisan... ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ düsturunun Meclis salonuna perçinlendiği gündür. (..)

24 Nisan ise, yeryüzünün dört bir yanına ‘savrulmuş’ Ermeni ulusunun tarihinde çok önemli bir karagündür. ‘Tarihsel Ermeni Dramı’nın başlangıcıdır.

Hem Ermeni olmak, hem Türkiyeli; hem 23 Nisan’ı yaşamak bütün coşkusuyla ve ertesi günün bir parçası olmak bütün hüznüyle... Kaç insan bu ikilemi yaşıyordur şu yeryüzünde? Ne anlaması kolay ne de anlatması.

Bunlar çözümsüz sorular değil aslında. 23 Nisan bütün çocukların olacaksa eğer, ben derim Ermenistanlı çocukların da olsun bir biçimiyle.

Çağırın onları da bu kutlamalara. Barıştırın çocukları birbirleriyle, tanıştırın. Sadece 23 Nisan da olmasın 24 Nisan’ı da katın içine... Bırakın dünyayı çocuklara, onlar bu işi halleder, yeter ki engel olmayın siz...

Bir başka severim 23 Nisan’ları. Hem, bizim de hanımla evlendiğimiz gündür aynı zamanda...

Gerdeğe girişimiz de 23 Nisan’ı 24 Nisan’a bağlayan geceye rastlar. İlk çocuğumuza can verdiğimiz andır o...

Ne 23 ne de 24 Nisan.

23.5 Nisan’dır belki de o an...”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler