MİT’e TIR’ı sorduk sessiz kaldılar

Tutuklanan MİT Tır’ları savcısı Ahmet Karaca, Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiği ifadesinde “Dosyada TIR ’ların MİT’e ait olduğuna dair resmi bir belge yok” dedi. Karaca, “MİT’e müzekkere yazdık, TIR ’lar ve personel sizin mi dedik, ancak yazdığımız müzekkerelere savcılar görevden alınana kadar cevap gelmedi” dedi.

Yayınlanma: 21.06.2015 - 23:08
Abone Ol google-news

MİT TIR’ları ile ilgili soruşturma kapsamında tutuklanan Savcı Ahmet Karaca mahkemede, soruşturmanın ilk aşamasında MİT’e yazı yazılarak, TIR’ların ve personelin sorulduğunu belirterek, savcılar görevden alınana kadar dosyaya bu konuda cevap verilmediği söyledi.

MİT TIR’ları ile ilgili soruşturma kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan Savcı Ahmet Karaca’nın Tarsus Ağır Ceza Mahkemesi’nde verdiği ifadelerin videosu ortaya çıktı. Gazeteci Arzu Yıldız’ın youtube hesabında yayımlanan görüntülerde, Karaca MİT TIR’larında yapılan aramalara ilişkin olarak, araştırmayı ve soruşturmayı hukuka uygun olarak yaptıklarını belirterek, cumhuriyet savcısı olarak görevinin gereklerini yerine getirdiğini söyledi. Karaca, soruşturmanın ilk aşamasında MİT müsteşarlığına yazı yazılarak, TIR’ların ve personelin sorulduğunu da belirterek, savcılar görevden alınana kadar dosyaya bu konuda cevap verilmediği söyledi.

‘Yetki kullanıldı’

Karaca, operasyonda kendisini sadece MİT görevlisi olduğunu iddia eden bunu belgeleyecek hiçbir şey göstermeyen birisine itibar etmesini beklemeniz mümkün değildir ifadelerini kullanarak, “savcılarda yasadan kaynaklı yetkilerini kullanarak aramaya kalkışmıştır. Kırıkhan’da arama işlemi gerçekleşememiş, ayın 19’unda Adana’da durdurulan tırlar kolluk güçlerinin faaliyeti sonucunda aranmıştır” dedi.

Karaca’nın ifadesinde öne çıkan başlıklar şöyle:

Takdir edersiniz ki sizde benim yerimde olduğunu düşündüğüm bir an sizin hakkınızda Hakimler ve Savcılar Yasası’nın 88. maddesinde bir hakimin ya da savcının hangi şartlarda yakalanacağı, sorguya çekileceği ya da tutuklanacağı açıkça belli olmasına rağmen kanuna, hukuka aykırı bir şekilde bir yakalama kararı çıkarılması iki yakalama kararının CMK’daki şartlarını taşımaksızın sırf hakkımızda fezleke ya da şu ana kadar yapılan tartışmaların ne olduğu anlaşılamayan bir belgedeki isnata dayandırılması. Kaldı ki bu isnattaki anlatılan iddialarla istenilen sevk maddelerinin kesinlikle birbirlerine örtüşmemesine ve bu mahkemecede aynı başmüfettişin telakkisi gibi değerlendirilerek bence hukuki nitelendirmede hata yapılarak en ağırından bir yakalama kararıyla şu anda hukuksuz bir şekilde karşısına getirmeden dolayı ben bundan sonra vereceğiniz kararlarla ilgili sizin tarafsız olacağınız konusunda bende tereddütler oluşmuştur. Kendi vicdanınızda tartarak biraz düşünerek vicdanınıza sormanızı bekliyorum.”

‘İtham etmedik’

Karaca, savunması dışında olduğunu belirterek şunları söyledi: “Birilerinin seçim meydanlarında bu soruşturmaları yapan arkadaşlarımıza bazı ithamlarda bulundular ama biz bu ithamları yapmadık. Şu soruşturma dosyasında bir tane bu suçla ilgili delil buluyorsanız ben savunma yapmadan cezaevine girmeye razıyım. Gönderin beni gözümü kapatmadan gideceğim. Bir tane delil bulun ben razıyım cezaevine gitmeye. Bunları tamamen bir meslektaş olarak size söylemek istiyorum.” Karaca önce hangi ve ne şartlarda çalıştığından heyete şöyle anlattı:

‘Her gün tehdit’

“Ben Diyarbakır’da 5 yıl terör savcılığı yaptım. Her gün tehditler alarak görevimizi yaptık. Adana’ya geldiğimizde de tablo değişik değil. Yetki alanımızın büyük bir kısmında terör olaylarının ciddi biçimde yaşandığı bir bölge vardı. 2012-2013 yıllarında birbirine yakın zaman içerisinde 85 vatandaşımız terör eylemleri ve bombalı saldırılar sonucu hayatını kaybetti. Bu yetmiyormuş gibi çok yakın bir zamanda sınır komşumuzda iç savaş başladı. Bu savaşla beraber sınır illerini tehdit eden terör eylemleri ve faliyetleri baş gösterdi. O bölgenin bir kısmında 30 yıldır terör örgütüyle, PKK’yla mücadele veriliyor. Ağır zayiatlar verilmiştir. Gerek güvenlik görevlisi gerek vatandaşlar olarak. Biz bu soruşturmalardan çok kısa bir süre önce bir ihbar üzerine Adana’da bin 200 tane roket başlığı bulundu. Ve daha ilginci bu ne olabilir diye düşünün. Şoför dedi ki ‘Ben bundan önceki tarihte 2 tır dolusu götürdüm aynı yere döktüm.’ Ve yer göstermesi yapılan yer Türkiye’nin Suriye‘nin sınırında olan bir noktası. Ve orada da malesef şu anda IŞİD diyebileceğimiz terör örgütünün kampı var orada. Ve arkasından narkotik ekiplerinin tesadüfü denetimleri sonucunda 2 tane otobüsün bagajında çok sayıda mühimmat bulundu.

‘Ar duyuyorum’

Bütün bu hengamede yaşanan elim olaylarda siz hassasiyet gösteren savcıları ve güvenlik görevlilerini suçlu ilan edemezsiniz. Burada bir meslektaşım var Reyhanlı patlamasında MİT görevlileri bu meslektaşım için ‘savcı işi ağırdan aldığı için bu patlamaya engel olamadı. Eğer zamanında müdahale etseydi bu patlama gerçekleşmeyebilirdi’ dediler. Bu şartlarda çalışan bir meslektaşınız olarak bu arkadaşların hassasiyetlerinin şu anda önümüze bir suçmuş gibi koyuyor olmalarından dolayı ar duyuyorum kendi adıma.”

‘Aksine delil yok’

Karaca 5271 sayılı kanuna atıfta bulunarak sözlerine şöyle devam etti: “Ben bu olayları savcı arkadaşlarımın olaylardan, tırların durdurulduktan ve sorunlar çıktıktan sonra beni bilgilendirmeleri nedeniyle haberdar olmama rağmen anlattıkları süreç boyunca şu anlattığım prosedürlerin tamamı hukuka uygun şekilde gerçekleşmiştir. Bu dosyada hukuka aykırı bir tane delil bulamazsınız. Bu tamamen yönlü ve taraflı bir soruşturma olarak önümüze konulmuştur. Bizim her 2 olayımızda da cumhuriyet savcılığına iletilen böyle bir ihbar vardır. Bu atmosferde böyle bir ihbar geldiği halde siz cumhuriyet savcısı olarak hayır efendim bu devletin bir sırrı olabilir ben buna izin vermem demesini beklemeniz hukuka uygun düşmez. Arkadaşların terör örgütüne silah sevkiyatı yapılıyor mantığıyla verdiği bir arama iznidir. Hakikaten arama izninde belirtilen araçlar bulunmuştur. Savcı arama iznini verirken ‘benim bu araçların MİT’e ait olduğu şeklinde bir bilgim yoktur’ diyor. Bunun aksine ilişkin de bir delil yok. Bana da böyle bilgi verildiği ve ben de inanıyorum buna. Ta ne zamana kadar durdurulan MİT’in tırları olduğunu ve oradaki kişilerde MİT görevlisi olduğunu iddia edene kadar. Orada da ters giden bir şey var, MİT görevlileri olabilir, ama orada yasadan kaynaklanan görev yetkilerini kullanan artık adli bir soruşturma aşamasına geçmiş bir cumhuriyet savcısına sen kimsin edasında, ‘Ben size de kimlik gösteriyorum. Bu araçtaki yükün de MİT’e ait olduğunu söylüyorum ancak belge göstermiyorum’ diyecek kadar öteye gitmiş bir anlayışı kabul etmemizi bekleyemezsiniz. Savcı her iki soruşturmada da MİT görevlilerini yönelik herhangi bir sorgulama, gözaltına alma gibi bir talimat vermemiştir. ”

‘Cevap verilmedi’

“Soruşturmanın ilk aşamasında MİT müsteşarlığına şöyle bir yazı yazıldı. Falan tarihlerde 2 farklı yerde araç durduruldu. O araçların size ait olduğu, görevlilerin de mit personeli oldukları iddia edilmektedir. Bu olaydaki görevlilerin sizin personeliniz olup olmadığı, eşyalarında MİT’in olup olmadığına ilişkin bilgi istendi. Savcılar görevden alınana kadar dosyaya bu konuda cevap verilmedi. Kendisini sadece MİT görevlisi olduğunu iddia eden bunu belgeleyecek hiçbir şey göstermeyen birisine itibar etmesini beklemeniz mantıklı değildir. Savcılarda yasadan kaynaklı yetkilerini kullanarak aramaya kalkışmıştır. Kırıkhan’da arama işlemi gerçekleşememiş, ayın 19’unda Adana’da durdurulan tırlar kolluk güçlerinin faaliyeti sonucunda aranmıştır.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler