Ölümünün 40. yılında sosyalist öğrenci lideri; Harun Karadeniz

Nisan 68 - Mayıs 69 arasında üniversite gençliğinin tek sözcüsü konumunda olan Harun Karadeniz döneminde, tüm eylemlere üniversite gençliğinin en yoğun, en geniş katılımı sağlandı. Ayrıca üniversite gençliği, işçi ve köylü örgütleriyle, kitleleriyle ilk gerçek ilişkileri o dönemde kurdu.

Yayınlanma: 14.08.2015 - 22:09
Abone Ol google-news

1968 - 69 döneminde üniversite öğrenci örgütlerinin en önemli lideriydi. O dönemin sembolüydü.

27 Mayıs’ın ardından biraz okuyan her genç gibi ülkesini, halkını düşünmeye başlıyor ve yurt sorunlarına sahip çıkmaya çalışıyor.

Ardından İTÜ İnşaat Fakültesi Talebe Cemiyeti Başkanı oluyor. Kalkınma üzerine yazılar yazıyor. “Sömürü”, “faşizm”, “emperyalizm”, “sosyalizm” sözcükleriyle konuşmaya başlıyor.

1965’te Türkiye Milli Talebe Federasyonu’nun (TMTF) “milli petrol” kampanyasına katılıyor. Hem de aktif biçimde… Gece yollara yazı yazarak...

1967’de Amerikan 6. Filo eylemlerine omuz veriyor. Grevdeki Singer işçilerini desteklemeye gidiyor.

Kasım 1967’de İstanbul’dan Ankara’ya yapılan 13 günlük “Özel Okullar Devletleştirilmelidir” yürüyüşünde öne çıkıyor.

1968 yılının Mart ayı başında Çetin Uygur, İstanbul Teknik Üniversitesi Teknik Okul Talebe Birliği (İTÜTOTB) başkanı oluyor. Mart sonunda Harun, İstanbul Teknik Üniversitesi Talebe Birliği (İTÜTB) başkanı seçiliyor. Mayıs ayında ben Robert Kolej Yüksek Okulu (bugünkü Boğaziçi Üniversitesi), Cengiz Gülderen de İstanbul Yüksek Teknik Okulu Öğrenci Birliği başkanlıklarına seçiliyoruz.

Öğrenci hareketinin merkezi, Harun Karadeniz ile birlikte yavaş yavaş İTÜ’ye kaymaya başlıyor. Gençlik “reform” değil, “devrim” istiyor.

14-17 Mayıs 1968’deki 17 örgütün katıldığı “NATO’ya Hayır” haftası Harun’un başkanlık döneminin ilk çalışması oldu. Taksim’de 8 metrelik NATO amblemi yakıldı.

 

68’deki önderliği

İTÜ ve İTÜTO 1968 Haziran işgali Harun’un başkanlığında sürdü. Temmuz 1968’de 6. Filo olayları nedeniyle polis İTÜ yurdunu bastı ve Vedat Demircioğlu öldürüldü. Harun, protesto eylemlerini yürüttü. 17 Temmuz 1968’de Çetin Uygur’la birlikte T.C. devletinin başı Cevdet Sunay’a gönderdikleri mektup ibret vericidir. Aynı şekilde Sunay’ın 30 Ağustos mesajına Harun Karadeniz başkanlığında 10 öğrenci örgütünün verdiği cevap da çok anlamlıdır.

4 Temmuz 1968 günü Derby fabrikası işgalinde Harun Karadeniz konuşma yapıyordu. “İşçi-gençlik el ele” sloganları atılıyordu.

1968 Ağustosu’nda Öğrenci Örgütleri Dayanışma Kurulu’nu oluşturduk. Onlarca bilim insanıyla mücadelemizi daha bilimsel, daha bilinçli kılmak istiyorduk. Bu çabalar ışığında “I. TÖS Devrimci Eğitim Şûrası”na katıldık: “Devrim İçin Eğitim.”

24-30 Aralık 1968’deki “Montaj Sanayi ve Ortak Pazara Hayır” haftası onun liderliğinde yürütüldü. 1969 başında ABD Büyükelçisi Kommer’in arabasını yakanların teslim olma töreninde Harun’la birlikte ODTÜ’deydik. 16 Mart 1969 öncesinde Amerikan 6. Filosu’nun gelişine karşı planlanan 7-14 Şubat protesto eylemlerinin başında da Harun Karadeniz vardı.

16 Şubat 1969 tarihli “Emperyalizm ve Sömürüye Karşı İşçi Yürüyüşü” onunla başladı. Harun Karadeniz ardından Gerze Tütün Mitingi’ni gerçekleştirdi.

 

Dönemin tek sözcüsü

Nisan 68 - Mayıs 69 arasında üniversite gençliğinin tek sözcüsü konumunda olan Harun Karadeniz döneminde, tüm eylemlere üniversite gençliğinin en yoğun, en geniş katılımı sağlandı. Ayrıca üniversite gençliği, işçi ve köylü örgütleriyle, kitleleriyle ilk gerçek ilişkileri o dönemde kurdu. Harun Karadeniz, üniversite öğrencileri açısından kitle çizgisine aşırı saygı gösterdi. Sık sık devrimci gençliğin tek başına “devrim” yapamayacağını dile getirdi. Ama her zaman nihai hedefin “sosyalizm” olduğunu belirtti.

1970 yılı başında ANT Sosyalist Dergi’nin yeni atılımında yazı kurulunda birlikte yer aldık. Derken sürekli karşı çıktığı askeri darbeyle karşılaştı. Kanserli kolu giderek kötüleşirken aranmaya başlandı. Hapse atıldı ve medyada “Entelektüeller Davası” diye lanse edilen, sıkıyönetim komutanlığınca “Gizli TKP” diye adlandırılan davada “Çekirdek” grubunda yargılandık. Siyasal düzen onun peşini bırakmadı. İçeri atıp orada ölmesini amaçlıyorlardı. Apar topar Ankara’ya götürüldü. Günlerce sorgusuz sualsiz tuttular. Uzun süre hapiste tutabilecek bir ceza veremediler. Ama eşi Hülya Karadeniz’e o dönemin adli müşaviri açıkça “ölsün istiyoruz” diyebilmişti.

Kolu giderek kötülüyordu. Tedavisi o günkü Türkiye koşullarında zordu. Doktorların raporuna rağmen kendisine pasaport verilmiyordu. Londra’ya gitti. Sağ kolu kesildi. Lakin artık çok geçti. Ve 15 Ağustos 1975’te işçi ve köylü için çarpan, sosyalist mücadele için atan yürek durdu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler