Cevap ve Düzeltme

Cumhuriyet Gazetesi'nin Sn. Mustafa Varank'ı hedef alan hakaret ve iftira niteliğindeki yazısına cevabımızdır

Yayınlanma: 06.02.2016 - 05:01
Abone Ol google-news

Cumhuriyet Gazetesi yazarların Canan Coşkun’un kaleme aldığı ‘SKANDAL KAYIT- VARANK SKANDALI’ başlıklı yazı gazetenin 24.10.2015 tarihli nüshasında yayınlanmış içeriğinde Müvekkilimi hedef alan hakaret ve iftira niteliğinde ifadelere yer verilmiştir.

Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı ve TÜRKSAT Yönetim Kurulu Üyesi Müvekkil Sn. Mustafa Varank’ın 8 ay önce TRT’de Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a canlı yayında, soru soracak gazeteciler ile yayın öncesi yapmış olduğu sohbet gizlice kayda alınarak ‘Paralel Yapı’nın güdümündeki Cumhuriyet Gazetesi ile paylaşılmış, gazete ise kayıtta geçen konuşmaları çarpıtarak hakaret ve iftira kastıyla Müvekkilimin kişilik haklarını ihlal edecek şekilde bir başlıkla kamuoyuna servis etmiştir.

Ancak bu yayın gazetenin umduğu amaca hizmet etmenin aksine Müvekkilim Sn. Mustafa Varank’ın Yönetim Kurulu Üyesi olduğu özel bir şirkete ve itibarına, yalanlarla saldıran paralel kanallara karşı giriştiği orantılı mücadeleyi ortaya çıkartmıştır.

Gazetede yayımlanan video Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde yayın öncesi gizlice kayıt yapıp 8 ay saklayan ve bunu bir gazete üzerinden kamuoyuna servis eden yasadışı guruplar ile bir kısım medya organlarının kirli ittifakını da gözler önüne sermektedir.

Cumhuriyet Gazetesi ve yazarlarının sistematik olarak Müvekkilim hakkında yürüttüğü algı operasyonu kamunun malumudur ve fakat ifade ve basın özgürlüğünün sınırlarını aşarak yayın yapan basın organları kamuouyunu, ortaya atıkları iddialarla yönlendirebilmekte ve bu anlamda hedef aldıkları kişilerin itibarlarına zarar verebilmektedirler. Gazete ile televizyonların propaganda ve algı yönetiminin en etkili enstürmanlarından olduğu gerçeği yadsınamaz. Bu anlamda hukuk dışı çıkarlara hizmet eden propaganda ve kamuoyu üzerindeki algı yönetiminin Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan yazılar ile Müvekkilim Sn. Mustafa Varank’a karşı başlatıldığı görünmüştür.

Söz konusu hakaret içeren bu yazı ile ilgili tüm yasal haklarımızı hızlı, eksiksiz ve etkin bir şekilde kullanacağımızı da dikkatlerinize sunarız.

Kamuoyuna saygılarımızla sunarız.

Sn. Mustafa Varank Vekili Av. Ahmet özel"

Varank sözleriyle gurur duymuştu!

Yakarıda okuduğunuz, cevap ve düzeltme metni, 24 Ekim 2015 günlü “Skandal kayıt” başlıklı manşet haberimize karşı verildi. TRT stüdyosunda yapılan bir ses kaydına dayalı, Cumhurbaşkanı’nın danışmanı Mustafa Varank’ın da adının geçtiği bir haber söz konusuydu. Haberde, bazı kanalların TÜRKSAT’tan kaldırılmasının aylar önce planlandığına ilişkin kayıtlar açıklanıyordu. Peki hâkimlik kararıyla yayımlamak zorunda olduğumuz bu metin neyi yalanlıyor? Hiçbir şeyi. Zira Mustafa Varank dahi haberin ardından attığı tweet’lerle söylediklerinden gurur duyduğunu açıkladı. Peki gazetemizin haberinde, ölçüsüz, hakaret kapsamında bir niteleme var mı? Mesela Varank’ın “bir terör örgütünün güdümünde olduğunu ya da kirli ittifaklar içinde olduğunu ya da hukuk dışı çıkarlara hizmet ettiğini” mi yazmışız? Elbette ki hayır. Hakaret oluşturabilecek tek bir sözcük bile yok. Sadece olay açıklanmış.

Basın Yasası’nın cevap ve düzeltme kurumunu düzenleyen 14. maddesi ne diyor? Bu hakkın kullanılabilmesi için ya gerçek dışı ya da kişilik haklarına saldırı içeren bir yayın olacak. Haberimizde ikisi de yok. Bu durumda İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimi İsmail Yavuz’un verdiği kararın yasaya aykırı olduğu açık. Ama önemli değil, Cumhuriyet Gazetesi ve diğer tüm muhalif basın, İstanbul Adliyesi sulh ceza hâkimlerinin verdiği kararlara alışmış durumda. Çünkü Cumhurbaşkanı dahil AKP’lilerin ve destekçilerinin bu hâkimlere yaptığı başvuruların kabul oranı yüzde yüze yakın. Gazetelerin itirazlarının reddi oranı da aynı şekilde. Bu nedenle aylardır, haksız, hukuka ve yasaya aykırı cevap-düzeltme metinleri okuyorsunuz. Bu da yetmiyor; bu hâkimlerin verdiği kararlar ile 17-25 Aralık gibi yakıcı konularda internet arşivleri birer birer siliniyor. Silinenin aslında kamunun haber alma hakkı olduğu unutularak.

Ama bu kez farklı bir durum var. Yasanın yine son derece açık hükmüne, Yargıtay’ın kararlarına rağmen gazetemize olabilecek en ağır hakaretleri içeren bir metni yayımlamamız isteniyor. İstekte bulunan Mustafa Varank, bu isteği kabul eden İstanbul 7. Sulh Ceza Hâkimi İsmail Yavuz. Yasaya göre, cevap-düzeltme metni suç unsuru içeremez ve üçüncü kişilerin hukuken korunan menfaatlerine aykırı olamaz. Bu maddeyi yorumlayan Yargıtay, “yalan, iftira” gibi ibareleri içeren metinleri dahi hukuka aykırı buluyor. Yandaki metne göre ise; “Cumhuriyet Gazetesi Paralel Yapı’nın güdümünde, yasadışı gruplar ile kirli ittifak içinde, sistematik algı operasyonları yürüten, hukuk dışı çıkarlara hizmet eden bir gazetedir.”

Öyleyse iki olasılık var. Ya birilerinin güdümünde, üstelik bir terör örgütünün güdümünde çalışmak, hakaret oluşturmuyor. Ya da İstanbul 7. Ceza Hâkimi, yasaya aykırı karar vermekte bir sakınca görmüyor. Bir hâkimin göz göre göre yasayı çiğneyeceğine inanmak güç. Öyleyse, biz de hakaret etmeden, ifade özgürlüğünün geldiği göz yaşartıcı noktayı da alkışlayarak; Mustafa Varank’ın metninde suç ya da sorun görmeyen sayın hâkime aynı sıfat ve ithamları yöneltsek ve: “Genel yayın yönetmenimiz Can Dündar’ı ve Ankara temsilcimiz Erdem Gül’ü tutuklayan, yandaki yasal koşullardan yoksun metni yayımlatan yargıç İsmail Yavuz, Cumhurbaşkanı ve AKP’nin güdümünde çalışmaktadır. Bu hâkim, Mustafa Varank ile kirli bir ittifak içerisindedir ve gazetemiz aleyhine verdiği kararlar ile bir algı operasyonu yürütme gayretindedir. Verdiği kararlar, gazetemize hakaret ve iftira niteliğindedir ve yargı etiğine aykırıdır” desek suç ya da sorun olmayacak demektir. Okurlarımızın, hem tutuklama kararını, hem de yandaki neyi cevapladığıdüzelttiği belli olmayan metni, bu bilgi ışığında değerlendirmesini dileriz.

Sorumlu Müdür Abbas Yalçın


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler