Dink davasında Jandarma İstihbarat Müdürü'nün ifadesi: Sağ faaliyetlerde MİT'le koordineydik

Trabzon Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız, sağ faaliyetlerde MİT Bölge Başkanlığı ile koordinasyon halinde olduklarını, ancak cinayetle ilgili bilgi gelmediğini söyledi.

Yayınlanma: 08.07.2017 - 09:03
Abone Ol google-news

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin tetikçi ve azmettiricilerle kamu görevlilerinin yargılandığı davaya eklenen son iddianame ile sanık olan jandarma görevlilerinin yargılanmasına devam edildi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen 86 sanıklı duruşmaya tutuklu Trabzon ve İstanbul jandarma görevlileri ile Samsun emniyet ve jandarma görevlileri katıldı. Dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı tutuklu Ramazan Akyürek ile tutuksuz eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay da salonda hazır bulundu.

 Cinayetin tasarlandığı Trabzon'da Jandarma İstihbarat Şube Müdürü olan Metin Yıldız, duruşmada tahliye talebine ilişkin beyanlarda bulundu. Yıldız, cinayet tasarısının Temmuz 2006'da Okan Şimşek ve Veysel Şahin'in konuyu kendisine arz ederek, görevini yaptıklarını söyledi. Yıldız, sabah toplantısında tasarıyı Ali Öz'e aktardığını kaydederek, “O da toplantı bitirdi ve 'sonra görüşelim' dedim, ayrıldık. 1-2 gün geçtikten sonra Ali Öz'ün odasına gittim 2. defa konuyu arz ettim ve emir alamadım. İl Jandarma Komutanı, Asayiş ve KOM Şube Müdürü var toplantıda. Sorun varsa çözüleceği yer orası. Benim o konuyu dile getirmem sorunu çözmez. Koruma görevi Asayiş şube müdüründe. Tedbir denilince sadece üstüne aktarmak değil. Tedbir alınacaksa istihbarat şube müdürünün görevidir” dedi. “İl jandarma komutanı ihbarla ilgili 'inandırıcı gelmedi' demediği için 10 yıldır huzurdayız” diyen Yıldız, Öz'ün art niyeti olmadığını iddia ederek, emir almadığı için emir de vermediğini söyledi.

 MİT'ten bilgi-belge gelmedi

 “Sağ faaliyetlerde biz MİT bölge başkanlığı ile koordinasyon halindeydik” diyen Yıldız, MİT'ten de herhangi bir bilgi belge gelmediğini söyledi. MİT ile bağlantıya ilişkin davanın sanıklarından Ercan Gün, emniyetteki ifadesinde “Bu soruşturma kapsamında gözaltında iken, aynı soruşturma kapsamında gözaltında bulunan Veysel isimli jandarma her şeyi net bir şekilde bana anlattı ve ifadesinde de bunları anlatacağını söyledi. Ancak sadece Yasin Hayal'in Trabzon MİT'e gidip geldiğini söylemeyeceğini aramızda yaptığımız sohbetimizde kendisinden duydum” demişti. Cinayet öncesi aldıkları tasarı bilgisini cinayetten sonra haber kayıt formu haline getirmeleri ile ilgili de konuşan Yıldız, “Yasin Hayal ve Ogün dışında bir bilgimiz yoktu. Askeri gazinoda toplandık. Okan Şimşek'ten aldığım bilgileri Gazi Günay'a yazdırıp haber kayıt bildirim formunun kaba nüshasını hazırladık. İl jandarma komutanı Ali Öz'ü arayıp '6 ay önce bahsettiğimiz cinayet gerçekleşti. Ne yapayım? Bir haber formu hazırladım, çektireceğim' dedim. O da 'Tamam, çekin' dedi. Görevimizi ihmal ettiğimizi kabul ediyorum. Bari buna katkımız olsun suç ve suçlunun ortaya çıkması için formu doldurdum” ifadelerini kullandı.

 “İstanbul sorumlu”

 Tedbiri alacak yerin İstanbul emniyeti olduğunu söyleyen Yıldız, “Onlarca ihbar, tehdit İstanbul için yeterli değil miydi? Bildirilmediği için değil emniyete koruma tedbiri alınmadığı ve için bu cinayet işlendi. Bizim için bir illiyet bağı yoktur. Trabzon emniyetinin hazırladığı Şubat 2006 tarihli F4 raporu var. Cinayet benim öğrendiğim tarihten önce planlanmış. Benim planlamayla bir alakam yoktur” dedi.

 “Olay yerinde jandarma yok”

İddianamede Ankara'daki Jandarma Genel Komutanlığı'nda çatışırken yakalandığı belirtilen Muharrem Demirkale de Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldığı duruşmada, “Jandarma Genel Komutanlığı'ndan sıkı yönetim ilan edildiğini, görevlendirildiğimi, intikal etmem istendiğini söylediler. Normal arabamla gittim, kaydımı yaptırdım. Girdiğim andan itibaren polislerce etrafım sarıldı. Sabahleyin de polis kanı dökmemek için teslim olduk” dedi. Demirkale, emniyette kendisine Dink cinayeti ile ilgili 20'ye yakın fotoğraf gösterildiğini kaydederek, “Onlara 'Hiçbiri benim personelim değil. Ayrıca İstanbul Jandarma İstihbarat personeli de değil. Bu çocukları yakmayın. Kriminale yazın, teşhis yaptırın. Bu insanları suçlu hale getirmeyin' dedim. Olay yerinde İstihbarattan kimse yok” diye konuştu.

Celepoğlu: Cinayet işlendiğinde İtalya'daydım

Cinayetin tasarı ve işlendiği sırada Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Değerlendirme ve Analiz Merkez (İDAM) Amiri olan Hamza Celepoğlu da SEGBİS aracılığıyla bağlandığı duruşmada, “Huzurda ve yaklaşık 10 yıldır adalet arayan Dink ailesi huzurunda iç ve dış kamuoyunca takip edilen bu hain cinayetin aslında nasıl sulandırılmaya çalışıldığını sizle bilgi ve belgeyle paylaşacağım. Olayın olduğu tarihte İtalya'da kurstayım. Bu belge emniyet tarafından dosyaya kondu. Ekim 2006-Haziran 2007 arasında İtalya'daydım” dedi.

Kürt-Kav'ı takip ediyorlarmış

Cinayet günü telefonu cinayet mahallinde sinyal verdiği iddiasıyla suçlanan İstanbul Jandarma İstihbarat görevlisi Hacı Şefik Şimşek de, “Cinayet günü Ecevit Emir (dava sanığı) ile birlikte Kürt Kültür ve Araştırma Vakfı'nın (Kürt-Kav) fotoğraflarını çekmek için görevliydik. Taksim'de görevli olduğum görevlendirme defterinde de yazıyor. İstiklal Caddesi'ndeki bir mağazadan alışveriş yaptım ve kız arkadaşımla Karaköy'de yemek yedim” dedi. Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Gazi Günay da tahliye talebinde Ağustos 2006'da Trabzon'dan İstanbul'a Maçka'da gerçekleşen cinayet ve yaralama olayının failini yakalamak için geldiklerini söyledi. Dink'in konutunun kapıcısı Mithat Alkan'ın ifadesinde cinayetten önce kendilerini polis diye tanıtarak silahla Dink'i tehdit ettikleri yönündeki beyanları ile ilgili de bu kişilerin kendileri olmadığını belirterek, “Mithat Alkan gelsin bizle yüzleşme yapsın” dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler