15 Temmuz darbe girişiminin ilk kırılma noktası

Hürriyet yazarı Murat Yetkin, bugünkü köşesinde 15 Temmuz darbe girişimine dair bir ayrıntıyı köşesine taşıdı.

Yayınlanma: 13.07.2017 - 10:31
Abone Ol google-news

15 Temmuz günü 21.30’dan itibaren Genelkurmay karargâhından Türkiye’deki bütün askeri birliklere sanki Genelkurmay Başkanı adına yayınlanıyormuş gibi mesajlar geçilmeye başladığını belirten Yetkin, bu mesajlarda bir sorun olduğunu fark eden ve bütün sistemi alarma geçiren kişiyi açıkladı. Yetkin'in "İşte darbe girişiminin ilk kırılma noktası" başlıklı yazısı şöyle:

İddianameler ve ortaya çıkan diğer belgelerden anlaşıldığına göre bu mesajlar Türk Silahlı Kuvvetlerinin gizlilik dereceli iç haberleşme aracı olan Mesaj ve Evrak Dağıtım Sistemi (MEDAS) üzerinden şu sırayla yayınlandı:

- “ATAMA” başlıklı mesaj ilgili TSK birliklerine MEDAS aracılığıyla 21.48’de ulaştı. Bu birlikler arasında Genelkurmay Harekât ve lojistik başkanlıklarının yanı sıra Ankara ve çevresinin darbeciler tarafından kontrol altına alınmasına imkân verecek birliklerin yoğunluğu göze çarpıyordu. Bunlar arasında Mamak’taki Dördüncü Kolordu Komutanlığı, yine Mamak’taki 28’inci Mekanize Piyade Tümeni, Etimesgut’taki Zırhlı Birlikler Komutanlığı, Polatlı’daki Topçu ve Füze Okulu Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı da vardı.

- “KATILIŞLAR” başlıklı mesaj ilgili karargâhlara saat 21.53’de ulaştı. Bu mesaj doğrudan kuvvet karargâhlarını etki altına almayı amaçlıyordu. Hedefte Kara, Deniz, Hava kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı karargâhları bulunuyordu.
- Üçüncü mesaj, “SIKIYÖNETİM DİREKTİFİ” başlığını taşıyordu. Bu mesajın “TÜM Bakanlıklar” adreslerine saat 22.21’de ulaştığı bilgisi kayıtlardaydı.

Sıkıyönetim Direktifi malum, darbecilerin Yurtta Sulh Konseyi adını taktığı yasadışı yapının hükümeti devirdiği, Meclis’i feshettiği ve yönetime el koyduğunu duyuran metin.

Bu mesajların altında ismi yazılı kişi ise Genelkurmay Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanı Tuğgeneral Mehmet Partigöç. İddianamelere göre, TSK içinde yasadışı Fethullahçı örgütlenmenin, ya da iddianamelerde yazıldığı şekliyle “Fethullahçı Terör Örgütü-FETÖ’nün” en kilit elemanlarından birisi. “Yurtta Sulh Konseyinin” önde gelen isimlerinden… O kadar ki Fethullahçılar iktidara gerçekten el koyabilmiş olsalardı, Partigöç’ü karargâhta kıdemine uygun etkili konumda tutabilmek için “Genelkurmay İkinci Başkan Yardımcısı” diye bir makam icat edeceklerdi.

Hata da zaten burada başlamış. Evet, Partigöç’ün MEDAS sistemini kullanmaya yetkisi var. Ama rütbe ve kıdemi “YILDIRIM” aciliyet kodunda mesajlar yayınlamasına ancak çok özel koşullarda ve mesai saatleri içinde izin veriyor. Dolayısıyla Genelkurmay Başkanı adına yayınlandığı varsayılacak bir mesaj için o saatte, o ivedilik koduyla, sıkıyönetim bildirisi gibi bir olağanüstü gelişmeyi yayınlamak için rütbe, kıdem ve koşulları uygun değil. Kullandığı bilgisayarın sınırları ona izin verdiği için de Partigöç Yurtta Sulh Konseyi’nin darbe duyurularını “Emeklilik Konuları- 1920” koduyla sisteme yükleyebiliyor. Emeklilik Konuları koduyla darbe bildirisi yayınlanmış oluyor.
Bir hata daha var. Genelkurmay Ana Karargah iddianamesinden okuyalım:

- “Mesajın sonunda imza bölümünde herhangi bir isim zikredilmemiştir. Sadece ”Yurtta Sulh Konseyi başkanı” ibaresi yer almaktadır. Bu ibare oluşturulmuş bir komite/konseyde en yetkili olan tek bir şahsa işaret etmektedir. TSK’de mesajların imza bloğunda, sadece unvan veya makamın yazılması, ismin zikredilmemesi gibi bir uygulama bulunmamaktadır. Bu hususun; darbeyi planlayanların konsey başkanı olarak darbeyi idare edecek kişinin kim olacağına son ana kadar karar verememesinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.”

İddianameye göre, darbeciler başa kimi geçireceklerine son ana dek karar verememişler.
Bu iddia, akla darbecilerin zor kullanarak Akıncı üssüne götürdükten sonra Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar’ı Fethullah Gülen ile telefon görüşmesi yaptırmayı teklif edecek kadar, kendi saflarına geçme baskısı yapmaya çalıştıklarını da getiriyor. Öyle olup olmadığını iddianamede bulamıyoruz.
Ancak bu mesajlarda bir sorun olduğunu anında fark eden ve bütün sistemi alarma geçiren bir kişi olmuş.

O kişi İstanbul’daki Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar. Dündar gelen mesajın şekil şartına, iç haberleşme protokolüne uygun olmadığını fark ederek, emrin anında uygulanmasını engellemiş. Genelkurmay Başkanına ulaşmaya çalışmış. Yalnızca İstanbul’daki birlikleri değil, başka çok sayıda birliği darbecilere karşı direniş ve bastırma alarmına geçiren ilk olarak onun uyarıları olmuş.

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler