Bir yanımız içeride

FETÖ sanığı savcı tarafından başlatılan soruşturma kapmasında tutuklanan ve 272 gün sonra tahliye olan 7 arkadaşımız saat 14.00'da gazetemizin bahçesinde okurlarla buluştu.

Yayınlanma: 29.07.2017 - 13:17
Abone Ol google-news

<video:792007>

 

 

Gazetemizi susturmaya yönelik soruşturma kapsamında tutuklanan ve 272 gün boyunca özgürlüklerinden mahrum bırakılan 7 arkadaşamız dün tam 9 ay sonra ilk kez gazetemizin Şişli’deki merkez binasına geldi. Güray Öz, Musa Kart, Turhan Günay, Hakan Kara, Önder Çelik, Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör yakınlarıyla birlikte geldikleri gazetede Cumhuriyet çalışanları ve okurlarımızla bir araya gelerek özlem giderdi. Gazetemizin bahçesinde düzenlenen buluşmada 9 ay boyunca yaşadıklarını anlatan arkadaşlarımız, tutukluluklarının devamına karar verilen İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu, Yayın Danışmanımız Kadri Gürsel ve muhabirimiz Ahmet Şık için “Kalbimizin yarısı orada kaldı” dedi.

Umut değil, inanç

Bahçemizde gerçekleşen buluşmada açılış konuşmasını yapan Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, sözlerine Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Ahmet Şık ve Emre İper’e selam göndererek başladı. Erinç, “5 arkadaşımız Silivri’de tutuklu ama biz onları da aramızda sayıyoruz. Cumhuriyet’e yönelik saldırının iddianamesini hem arkadaşımız hem değerli avukatlarımız çürüttüler. İddianamenin çöktüğünü dile getirdik ama görülüyor ki yargıda pat diye çökmüyor. Kimi payandalarla ayakta tutulmaya çalışılıyor. Onun tümüyle çökmesi 5 arkadaşımız olması biraz zaman alsada gerçekleşecek diye inanıyoruz. Umut etmiyoruz, inanıyoruz” dedi.

Gazetecilik yozlaştı

Türkiye’nin ve gazeteciliğin en önemli sıkıntılarından birinin gazetecilik anlayışının her gün bira daha yozlaşması olduğunu belirten Erinç, şöyle devam etti: “Benim başladığım yıllarda 1970’lere gelinceye kadar üçkağıtçılık yapan mesleğini çıkar aracı olarak kullanan gazetecilerle selam sabah kesilir, soyutlanırlardı. Ancak bu gün o tür gazetecilik yapan arkadaşlarımızın el üstünde tutulduğu, itibar gördüğü bir süreçteyiz.” Cumhuriyet okurlarına, meslek örgütlerine, siyasi partilere desteklerinden dolayı teşekkür eden Erinç, tutuklu Cumhuriyetçilere boncukla isimlerini işlediği kalemler gönderdiği için Midyat Cezaevi’nden başka bir cezaevine sürgün edilen tutuklu Abdulvahab İş’in gönderdiği kalemleri arkadaşlarımıza teslim etti. Orhan Erinç’in konuşmasının ardından kürsüye gelen tahliye edilen arkadaşlarımız duygularını şöyle ifade etti:

CANLI BLOG:

Arkadaşlarımızın konuşmalarının ardından Orhan Erinç, "Cumhuriyet okurlarına, bize destek olan meslektaşlara teşekkür ediyorum." dedi. Tahliye olan arkadaşlarımız ile okurlarımız fotoğraf çektirip sohbet ediyor.

MUTLULUĞUN TABLOSU

Tahliy olan arkadaşlarımız ve aileleri, Cumhuriyet Vakfı Başkanı ve gazetemizin İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç ile birlikte Cumhuriyet gazetesi önünde birlikte fotoğraf çektirdiler.

FOTOGALERİ

15:31- Önder Çelik konuştu.

Önder Çelik, "İddianame elime ulaştığında önce ben bir kere okudum baştan sona. Sonra kenara bıraktım. Bunun içinde hiçbir şey yok dedim. Birkaç gün bekledikten sonra ikinci gün, beşinci gün bir daha okumaya başladım. Ben bunun nesini savunacağım. İçerisinde savunulacak bir şey yok. Bütün arkadaşlarımızın yapmış olduğu savunmalar bütününe baktığınız zaman zaten bunu gösteriyor. Cumhuriyet’e yapılan bir haksızlık, bu operasyon bir sembol haline dönüştü. Cumhuriyet okuyan veya okumayan toplumun her kesiminden bu adaletsizliğe büyük bir tepki yağmaya başladı. Yolda karşılaştığım hiç tanımadığım insanlar, belki de Cumhuriyet’in yakınından geçmemiş insanlar bu adaletsizliğe dur deme noktasında ağlayarak bize özgürlüğümüze kavuşmamız için sevgilerini iletiyor" dedi.

<video:791971>

 

15: 28- M. Kemal Güngör konuşmasını yaptı.

Mustafa Kemal Güngör, "Nezaretten itibaren o kadar boş şeylerle suçlandık ki tutamazlar bizi dedik. Hakimliğe çıkarıldık tuttular bizi. Karantina koğuşunda hep birlikte kaldık 2 gece. Orada yine tutamazlar bizi diyorduk. Tutukluluğa itiraz etti avukat arkadaşlarımız. Yine tutular bizi. Bülent Utku ve Murat Sabuncu’yla birlikteydik o zaman. Hemen gittik avlumuza çamaşır iplerini gerdik tutacaklar bizi galiba biraz diye. Nitekim 9 ay tuttular. Onları orada bırakarak çıkmak benim için çok zor oldu. Hepimiz için. Kalbimizin yarısı orada kaldı. Bence önemli bir gelişme oldu 7 kişinin tahliye edilmesi. 2-3 ay içinde arkadaşlarımızın da tahliye edileceğinden eminiz. Sizlerin, eşlerimizin, sevgililerimizin, çocuklarımızın dayanışması bizler için çok önemliydi. Cumhuriyet çalışanlarının dayanışması çok önemliydi. Milletvekilleri arkadaşlarımız sağ olsunlar bizi yalnız bırakmadılar orada. Avukat arkadaşlarımız büyük bir dayanışma gösterdiler. Biz büyük bir haksızlığa uğradık. Cumhuriyet büyük bir haksızlığa uğradı. Aslında bu Cumhuriyet’in şahsında tüm basına yönelik bir gözdağıydı. Muhalif bütün kesimleri susturmaya dönük bir operasyondu bu ama her gecenin sabahı var. Bunlar geçecek ve hep beraber kuvvetli olacağız" şeklinde konuştu.

 

<video:791970>

 

 15:26- Turhan Günay konuşmasına başladı.

Turhan Günay, "Sadece şunu söylemek istiyorum. Burada mağdur olan belki bizden daha çok kadınlarımızdı. Yani eşlerimiz, çocuklarımızdılar. Onlar için hayat daha zordu. Hepsi söyledim hayatımda. Bir gazetecinin eşi olmak işkence çekmeye gönüllü katlanmak demektir. Hep söyledim çünkü sadece kadından fedakarlık bekleyen bir süreçtir gazeteciliki aşağı yukarı. O nedenle bizi hiç bir hafta ya da aylık görüşlerimizde yalnız bırakmayana kızlarımıza eşlerimize çocuklarımıza çok ama çok teşekkür ediyorum. Çok sağ olsunlar" diye konuştu.

<video:791976>

 

 

15:18 Hakan Kara konuştu.

Hakan Kara, "Bütün bu süreç boyunca söylediğimiz çok basit bir şey var: Gazetecilik suç değildir. Biz mesleğimizi yapmak istiyoruz, düzgün yapmak istiyoruz. En zoru neydi diye bir arkadaşım sordu. Evimize baskın oldu, gözaltında tutulduk, cezaevinde yattık ama en zoru arkadaşlarımızı geride bırakarak dışarı çıkmakmış. Ben avukatlarla savunmamı hazırladım. Fakat çok uzun oldu. Birazcık kırptım. O bölüm biraz özneldi ve şöyle diyordum: Benim FETÖ’cü olmam mümkün değil çünkü dünyaya bakışım ve inançlarım buna engel. Çünkü hayatım boyunca evrim kuramımı savundum. Şimdi bana burada FETÖ’cüsün diyorsunuz. O zaman benim de şunu sormam lazım: FETÖ evrim kuramını mı savunur? Ben hayat boyu feminist harekete büyük önem verdim. Eğer ben FETÖ’cüysem FETÖ feminist mi? Cumhuriyet’in sanatla ve klasik müzikle bir bağı vardır. Mozart hayranıyım ve şunu sormam gerekiyor. FETO Mozart sever mi? Pensilvanya’ya gitseydim ve mesela FETÖ’ye bir tablo hediye etseydim. Mesela “Aynadaki Venüs” tablosunu... Çıplak bir kadını sırtından görürüz bu tabloda. FETÖ, böyle bir tabloyu gururla, heyecanla sergileyebilecek miydi? Ben dansı önemseyen bir insanım. Fırsat buldukça eşimle birlikte tango yapmayı çok severiz. O zaman şunu soruyorum. FETÖ tango yapar mı? Algoritma kavramı çağımızın kavramıdır. İnsan bir algoritmadır diye şu anda insanlar dünyada tartışıyor. Pensilvanya’ya gitsem Fethullah’la algoritma kavramını tartışabilir miyim. Bizim FETÖ’yle, FETÖ’cü anlayışla bağdaşır bir yanımız yok. Sayın Cumhurbaşkanı, CHP’li milletvekillerini “bunlar aynı ekolden insanlar” diye suçladı. Gerçekten önemli bir şey söylüyor. Bir ekolden bahsediyor. İyi güzel de AKP’nin ekolü ne, CHP’nin ekolü ne, FETÖ’nün ekolü ne? Hangi ekoller birbirine daha yakın. Bizim o ekollerle, FETÖ’cü ekollerle ve ona yakın ekollerle ilgimiz yok. Onlar kendine baksın.” dedi.

<video:791988>

15.16: Bülent Utku konuştu.

Bülent Utku, "Dokuz ay tutuklu kaldık ve tahliye olduk. Ancak içeride halen 170 gazeteci var. Bunlardan 7’si eksildi. Bunun çok çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Bir kısım arkadaşımız dışarı çıkabildi ama kalbimizin yarısı içeride kaldı. Bu arkadaşlarımız da 11 Eylül günü özgürlüklerine kavuşurlar. Bu da özgürlük müdür tartışılır. Çünkü dışarısı da yarı açık bir cezaevi gibi. Bu süreçte bize desteğini esirgemeyen Dışarıdaki Gazeteciler’e, Cumhuriyet Davası Koordinasyonu içinde yer alan CHP’ye, DİSK Basın İş’e, EMEP’e, Hakl Evleri’neHaziran Hareketi’ne, HDK’ye, Büyük Adalet Yürüyüşü’ne, adalet nöbetçisi hukukçulara, dava boyunca her gün adliyeye gelen başta Cumartesi Anneleri olmak üzere bütün siyasi parti ve STK temsilcilerine, Cumhuriyet okurlarına ve çalışanlarına teşekkür ediyorum" dedi.

<video:791994>

 

15:14- Güray Öz konuştu.

Güray Öz, "Biz bu kendisi FETÖ sanığı bir savcının emri ile tutuklandıktan sonra Silivri hücresine girdik. Arkadaşlarımız hepimizin ilk aklına gelen slogan, ‘bizi kimse tutamaz’ oldu. Bizi kimse tutamaz derken ertesi gün bizi bırakacaklar demiyorduk. Ama orada bizi uzun süre tutamayacaklarını biliyorduk. Gezi hareketi ile başlayan bir süreç vardır bu ülkede. Bu süreç katlanarak ilerledi. Büyük ‘Adalet Yürüyüşü’ bunun adımlarından birisidir. Ondan sonraki adım Cumhuriyet tutuklamalarıdır. Bu sürecin devamıdır. Biliyorsunuz ben okur temsilcisiyim. Orada yatarken aklımda hep okurlar vardı. Okurları özledim umuyorum ki okurarda beni özlemiştir. Önümüzdeki pazartesinden itibaren okurlarla buluşmaya ve gazeteyi en iyi şekilde yapmak için tartışmaya devam deceğim" dedi.

<video:791995>

 

 

15:05- Musa Kart konuştu.

Musa Kart, "Biz bu kendisi FETÖ sanığı bir savcının emri ile tutuklandıktan sonra Silivri hücresine girdik. Arkadaşlarımız hepimizin ilk aklına gelen slogan, ‘bizi kimse tutamaz’ oldu. Bizi kimse tutamaz derken ertesi gün bizi bırakacaklar demiyorduk. Ama orada bizi uzun süre tutamayacaklarını biliyorduk. Gezi hareketi ile başlayan bir süreç vardır bu ülkede. Bu süreç katlanarak ilerledi. Büyük ‘Adalet Yürüyüşü’ bunun adımlarından birisidir. Ondan sonraki adım Cumhuriyet tutuklamalarıdır. Bu sürecin devamıdır. Biliyorsunuz ben okur temsilcisiyim. Orada yatarken aklımda hep okurlar vardı. Okurları özledim umuyorum ki okurarda beni özlemiştir. Önümüzdeki pazartesinden itibaren okurlarla buluşmaya ve gazeteyi en iyi şekilde yapmak için tartışmaya devam deceğim" dedi.

<video:792002>

 
 

14:58- İlk konuşmauyı gazetemiz imtiyaz sahibi Orhan Erinç konuştu.

Orhan Erinç: Umut etmiyoruz inanıyoruz. Cumhuriyet'in bir aile olduğunu bu nedenle de birkez daha yaşadık. Türkiye'nin ve mesleğimizin en önemli sıkıntılarımızdan biri gazetecilik anlayışının hergün biraz daha yozlaşmış oluşu. Benim başladığım yıllardan 1970'li yıllara kadar üç kağatçılık yapan gazetecilirle selam sabah kesilirdi. Bu anlayış daha katı uygulanırdı. Şimdi ise itibar görüyor. Bu da Türkiye'nin geldiği noktayı gösteriyor.

Buradan teeşekkür etmek durumunda olduğumuz kişiler var onların dışında meslek örgütleri ve partiler var. Bizimle dayanışma gösterdiler. Avukatlarımız var.

Hukukun gereklerini yerine getirdiler. Hukukun ne olduğunu gösterdiler. Teşekkürlerimizi ödeme olanağımız fiilen yok ama manevi olarak ödemek durumundayız.

İçeriden dışarıya çıkma başarısı gösteren arkadaşlarımız adına iki konuşma yapılacak ilki Musa Kart.

14:30- Tahliye edilen çalışma arkadaşlarımız 272 gün sonra Cumhuriyet gazetesinin bahçesinde. 

FETÖ sanığı savcı Murat İnam’ın başlattığı soruşturma kapsamında 272 gündür tutuklu bulunan Cumhuriyetçilerden 7'si İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi’nin ara kararıyla tahliye edildi.

Haklarında tahliye kararı verilen çizerimiz Musa Kart, yazarımız Hakan Kara, yöneticimiz Önder Çelik okur temsilcimiz Güray Öz, Kitap eki Yayın Yönetmenimiz Turhan Günay, avukatlarımız Bülent Utku ve Mustafa Kemal Güngör Cumhuriyet okuyucularıyla gazetede bir araya geliyor.

TGC'DEN HOŞGELDİNİZ ZİYARETİ

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Turgay Olcayto ile Genel Sekreteri Sibel Güneş, tahliye olan arkadaşlarımıza 'Hoşgeldiniz' demek için gazetemizi ziyaret etti. 272 gün aradan sorna yuvalarına dönen Turhan Günay ve Güray Öz'e 'geçmiş olsun' dileklerini ilettiler. 

 

CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve Barış Yarkadaş, Cumhuriyet çalışanlarına destek için gazetemizin bahçesinde.

Cumhuriyet okurları ve destekçilerinin de katılacağı programı cumhuriyet.com.tr'de canlı olarak takip edebilirsiniz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler