Ahmet Şık: Meslektaş demeye utanırdım

Muhabirimiz Ahmet Şık, duruşmada hakkındaki iddiaların asılsızlığına dikkat çekti.

Yayınlanma: 12.09.2017 - 06:29
Abone Ol google-news

Duruşma savcısı Hacı Hasan Bölükbaşı’nın tutukluluğun devamına ilişkin mütalaasının ardından muhabirimiz Ahmet Şık ise şunları söyledi:

Kendisine tanınan yetki ve sorumlulukları kendi çıkarları ve güç odakları uğruna kullananlar her meslekte çıkıyor, keza medyada da çıkıyor. Meslek etiğini önemseyen bir gazeteci olarak hiç böyle bir ahlaksızlık içinde olmadım, olmayacağım. Öyle olanlar da her ne kadar benimle aynı meslekte olsalar da “meslektaşım” demedim, demeyeceğim. Çünkü bu mesleğe hakaret olur. (Karlov suikastıyla ilgili tweetlere ilişkin Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz imzasıyla mahkemeye sunulan tutanağı okuyarak) Ben hâkim ya da savcı olsaydım delil olduğunu iddia ettiği, suçluluğumu kanıtlama gayretkeşliğindeki bu tutanağı, bu ifadelerle tanımlayan Hasan Yılmaz’a ‘meslektaşım’ demekten utanırdım.

Benzer birisiyle de tutuklanma aşamamda tanışmıştım. İsmi Fahrettin Kemal Yerli. Bir önceki celse avukatım Can Atalay kendisinin yaptığı hukuksuzlukları ayrıntılarıyla anlattı. Bir savcı hukuku paspas ederek bir delil üretme gayretkeşliği içerisine girmiştir ve suç işlemiştir. Suçlama konusu olan şey meslektaşınızın katledilmesine ilgili olaya karışan iki kişi ile telefonda yapılmış bir söyleşi. Bu söyleşi de burada sorumluluğu bana ait olmasına rağmen diğer tüm sanıklar için DHKP-C adına faaliyet yürütmek gibi abes bir suçlamanın delili olarak konulmuş. Bundan dolayı bir suçlama yöneltecekseniz sorumlusu benim. Diğerleri için böyle bir suçlama olamaz.

24 Temmuz’daki duruşmadan önce Yeni Şafak gazetesinin manşetindeydim. Diyor ki “Ahmet Şık Mihraç Ural’dan talimat aldı.” Böyle bir ahmaklık olabilir mi? Çünkü bu devlet gelip bana ‘bu adam seni öldürecek. Biz sana koruma vermek istiyoruz’ dedi. Zekânın zerrece kırıntısı olmaz mı bu haberleri yaptırtan tetikçilerde? Dosyaya girmemiş HTS kaydının Yeni Şafak’ta ne işi var? Ya sizin heyetinizden biri, ya da kalemde çalışan biri ya da soruşturma savcılarından biri düzenli olarak bu tetikçilere belge sızdırıyor. Böyle yargılama yapılmaz. Yargılamayı burada mı yapacağız yoksa bu paçavra, bir mafyanın tetikçiliğini üstlenmiş gazete parçalarında mı yapacağız?

8 Eylül tarihli bir polis yazısı var. Ahmet Şık’a ait Twitter hesabında yapılan incelemede “suç delili olarak değerlendirilebilecek...” bir ihtimalden bahsediyor. Tweetimde ‘Mert Altıntaş hakkında cemaat soruşturmasında kaydına rastlanmamış’ demişim. Savcı, Karlov suikastını çözmüş olmalı ki FETÖ/ PDY yaptı diyor. Böyle bir tespit yok. Dosya hâlâ açık. Cihatçı bir polisin devlet görevlisi olarak istihdam edilmesini sorgulamaya çalışıyorum ki doğru soru budur. Savcılığın canını acıtan bu. Çünkü AKP Türkiye’nin 15 Temmuz’u yaşamasının neden olduğu gerçeğini konuşmayalım istiyor.

Savcı Yerli, Beni FETÖ, PKK/ KCK ve DHKP-C suçlamasıyla tutuklamaya sevk etti. 4-5 ay geçince haklı olarak insanların kendileriyle dalga geçtiğini düşündüler. Çünkü Ahmet Şık’a cemaatçi, FETÖ’cü dediler. İddianamede bu suçlama düştü. Gelin adını doğru koyalım. Bu iktidarın kendi ikballeri için bütün memleketi enkaza çevirmeye çalışan bir hanedanlık mafyasının hesapları için birtakım insanları tutuklatmaktadır.

Bir skandal daha

Ahmet Şık hakkında Başsavcı Vekili Hasan Yılmaz imzasıyla dosyaya son dakika belge konuldu. Belgeler 9 Eylül 2017 yani cumartesi günü dosyaya gönderilirken aynı gün sabah.com tr’de Nazif Karaman imzasıyla haberi yaptırıldı. Ahmet Şık, Karlov suikastından sonra attığı tweet’lere ilişkin bu belgelerin “Ahmet Şık’ı hapiste tutma iradesinin göstergesi” olduğunu söyledi. Fikret İlkiz de belgelerin zaten dava dosyasında yer aldığını vurguladı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon