Hak savunucularının soruşturması 3 ay sonra tamamlandı, 15 yıla kadar hapisleri istendi

Büyükada'da dijital güvenlik ve stresle baş etme toplantısında gözaltına alınarak tutuklanan hak savunucuları hakkındaki soruşturma 3 ay sonra tamamlandı.

Yayınlanma: 08.10.2017 - 14:54
Abone Ol google-news

Haziran ayında tutuklanan Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Taner Kılıç'ın da şüpheli olarak eklendiği iddianamede, Kılıç'ın örgüt üyeliğinden, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser, Yurttaşlık Derneği üyeleri Özlem Dalkıran ve Nalan Erkem, Kadın Koalisyonu üyesi İlknur Üstün, insan hakları aktivistleri Ali Gharavi ve Peter Steudtner, İnsan Hakları Gündemi Derneği üyeleri Günal Kurşun ve Veli Acu, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği'nden Nejat Taştan ile HAK İnisiyatifi'nden Şeyhmus Özbekli'nin ise örgüte üye olmadan yardım etme suçundan 15 yıla kadar hapis cezası ise cezalandırılmaları talep edildi.

 'Duyuru yapmama suçu'

 Savcı Can Tuncay'ın hazırladığı iddianamede, 5 Temmuz'da Adalar'da düzenlenen toplantının 'duyuru yapılmaksızın' gerçekleştirildiği belirtildi. İddianamede darbe girişiminin ardından hazırlanan pek çok iddianamede karşılaşılan kokteyl örgüt suçlaması dikkat çekti. Savcı Tuncay, hak savunucularının 'FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C'den ibaret farklı ideolojilere sahip olan ancak Gezi Parkı eylemleri ve 17-25 Aralık soruşturmaları sürecinde stratejik ortaklık yapan terör örgütü mensupları ve Anayasal düzen aleyhine faaliyet yürüten kurum ve kuruluşlarla ilişkilerinin bulunduğunu öne sürdü.

 'Gaz verme' kampanyası suçlaması

 İddianamede Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi Direktörü İdil Eser'e yöneltilen suçlamalardan biri eşyaları arasında açlık grevindeki eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile ilgili belgelerin bulunması oldu. Bu belgelelerin neler olduğunu açıklamayan savcı Tuncay, Temmuz ayındaki tutukluluğa sevk yazısında Gülmen ve Özakça için başlatılan “Nuriye Gülmen ve Semih Özakça Serbest Bırakılsın” başlıklı, 25 bin kişinin imzaladığı acil eylem kampanyasını suçlama olarak yöneltmişti. Öte yandan pek çok sivil toplum örgütünün ortaklaşa yürüttüğü Güney Kore'nin Türkiye'ye biber gazı kartuşu ve gaz bombası ihracını protesto amaçlı “Kore bize gaz verme” kampanyası da iddianamedeki suçlar arasında yer aldı.

 'Hayır meclisleri' suçu

 Savcı Tuncay, hak savunucularından Özlem Dalkıran dijital materyalleri üzerinde yapılan incelemede “İstanbul Hayır Meclisleri Buluşması-Tartışmalar” isimli bir belgenin bulunmasını, belgede de açlık grevindeki eğitimciler Gülmen ve Özakça ile Berkin Elvan ile ilgili yazıların olmasını suç delili saydı. 'Hayır' meclislerine ilişkin WhatsApp programı üzerinden yapılan grup konuşmalarını iddianamesine koyan savcı Tuncay, grupta 'Gezi Parkı olayları benzeri ayaklanma olaylarına ne şekilde evrileceğinin tartışıldığı, bu amaçla faaliyetlerde bulunulduğu, Adalet yürüyüşünün Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylara dönüştürülmesinin amaçlandığını' öne sürdü.

 Savcı gerçeği sakladı

 Savcı Tuncay, aynı zamanda avukat olan hak savunucu Nalan Erkem'in, din ve siyaset ilişkisi üzerine çalışmaları bulunan akademisyen İştar Gözaydın ile telefon görüşmeleri olmasını suçlama olarak yöneltti. Savcı Gözaydın'ın 'yakalanarak tutuklandığını' öne sürdü ancak Gözaydın Mart 2017'de tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmişti ve Erkem ile aralarında aynı zamanda avukat-müvekkil ilişkisi de bulunuyordu. Savcı, Erkem ile ilgili el konulan materyaller arasındaki Malatya Zirve Yayınevi davasına ilişkin MİT'in meclis araştırma komisyonuna gönderdiği raporu da delil saydı. Erkem, Malatya Zirve Yayınevi davası avukatlarından olduğu gibi, söz konusu rapor ana akım basın yayın organlarında da haber olmuştu.

 Casusluk suçundan soruşturmaya devam

 Savcı Tuncay, hak savunucularına 'terörizmin finansmanı ve casusluk' suçlamaları da yönelttiğini ancak bu suçlamalar yönünden dosyayı ayırarak soruşturmanın devam ettiğini belirtti.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler