Sanık er köprüde yaşananlar için komutanını suçladı: Hayatımda bu kadar soğukkanlı, soyutlanmış bir cani görmedim

15 Temmuz darbe girişimi sırasında İstanbul'da 34 kişinin hayatını kaybettiği, köprü üzerinde yaşananlara ilişkin davanın üçüncü duruşması başladı. Tutuklu er Aykut Şafak Kaya savunmasında komutanlarının emirleri hakkında çarpıcı bilgiler verdi.

Yayınlanma: 11.10.2017 - 12:32
Abone Ol google-news

 Fetulllahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’un da aralarında bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşanan olaylara ilişkin 135’i tutuklu 143 sanığın yargılanmasına devam edildi. Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesinin karşısındaki 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar cezaevinden getirilirken taraf avukatları katıldı. Çok sayıda müşteki de salonda hazır bulundu.

"Acil görev var’ diyerek çağırdılar”

Duruşma tutuksuz sanık Özcan Oduncu’nun savunmasıyla başladı. Oduncu savunmasında, Yalova Hava Meydan Komutanlığı’nda şoför er olarak görev yaptığını belirterek, "Acil görev var" diyerek göreve çağırdılar. Üsteğmen Ali Akçay, yanıma gelerek araca kaç kişinin binebileceğini sordu. Yaklaşık 50 kişi binebilir dedim. Öğrencilerin kendi aralarında ‘tatbikat varmış’ dediklerini duydum. Ne olduğunu bilmiyordum. Birlik içinde bir tur attıktan sonra okul dışına çıktık ve Binbaşı Gazi Odacı’nın yönlendirmesiyle devam ettim. Nereye gideceğimizi bilmiyordum. Gazi Odacı'ya sordum nereye gideceğimizi o da, 'ben biliyorum, sen devam et' dedi” şeklinde konuştu.

“Bana ‘Öndeki araca vur yolu aç’ dedi”

"Köprüden önce son çıkış tabelasını gördüğüm sırada kullandığım araca taş atıldı. Emniyet şeridinde ilerledik. Halk, tepki gösteriyordu. Onlara zarar vermemek için elimden geleni yapıyordum” diyen tutuksuz sanık Oduncu, “Binbaşı Gazi Odacı, havaya ateş açmaya başladı. Önümde beyaz bir araç ve içinde de çocuk vardı. Gazi Odacı, ‘öndeki araca vur yolu aç’ dedi. Ben de olabildiğince hızımı azaltmaya çalışarak öndeki araca yavaşça vurdum. İlerleyen sırada aracımıza kurşun isabet etti, nereden geldiğini anlayamadım. Kurşun kasığıma geldi. Yaralandığımı gören vatandaşlar beni hemen hastaneye kaldırdı. Bana halk yardım etti” ifadelerini kullandı.

“Sivil polisten silah aldığını ve ateş ettiğini gördüm”

Tutuklu sanık Aykut Şafak Kaya savunmasında, Kuleli Askeri Lisesi’nde spor eğitmeni olduğunu söyleyerek, “15 Temmuz günü içtima alınmadı, direkt yemeğe geçildi. Yemekten sonra arkadaşlarla otururken Mürsel Çıkrıkçı yanımıza geldi ve tatbikat olduğunu söyledi. ‘Kamuflajlarınızı giyin ve iç bahçeye çıkın hemen’ dedi. İç bahçeye gittiğimizde kargaşalı bir durum vardı. Ünimoglarla köprüye geldik. İbrahim Gül ve Ahmet Taştan, geçen araçlara terör saldırısı olabileceğini ve canlı bomba ihbarı olduğunu söylememiz gerektiğini söyledi. Ben de geçen arabalara söyledim. Ahmet Taştan’ın sivil polisten silah aldığını ve havaya 2 el ateş ettiğini gördüm”

“’Halkla diyaloğa girmeyeceksiniz, söyleyeni uygulayacaksınız’ dedi”

Sanık Kaya savunmasında, “İbrahim Gül, ‘Size küfredenler teröristtir, kesinlikle halkla diyaloğa girmeyeceksiniz, söyleyeni uygulayacaksınız’ dedi. Neler oluyor diye arkadaşlarla konuşurken silah sesleri duymaya başladım ve bir vatandaşın yere düştüğünü gördüm. O sırada motosikletli bir ağabey ünimogların yanına doğru geldi. ‘Canlı bomba’ diye bir ses duydum Taştan, ‘Ateş açın’ emrini verdi, birkaç kişi ateş etti, motosikletli ağabey vuruldu” dedi.

“Onun kadar soğukkanlı, duygularından soyutlanmış bir insan görmedim

“Bize Kurtuluş’un vurulduğu söylendi ben de kanlar içinde yatarken gördüm. Daha sonradan ateş etmediği için vurulduğunu duydum” şeklinde konuşan sanık Kaya, “Ben ne halka ne havaya ne yere ateş etmedim. Silah kullanmadım, sabaha kadar ünimogun altında bekledim. Vedat Üsteğmen sabaha kadar ateş etti. Ahmet Taştan ve İbrahim Gül dolaşırken Taştan’ın yanına yanaşamıyorsun. Ben hayatımda Ahmet Taştan kadar soğukkanlı, duygularından soyutlanmış bir insan görmedim, hiçbir şekilde soru sormadık” dedi.
“Kaçma şansım olmadı

Halka karşı silah kullanmadığını söyleyen sanık Kaya, “Ben vatanıma, milletime ihanet etmedim. Halka karşı silah kullanmadım, kimseyi öldürmedim, yaralamadım. Ben peygamber ocağı diye bilinen asker ocağından vatan haini olarak çıkarıldım. Benim ailemin yüzüne çalınan bu kara lekenin silinmesini istiyorum, adaletinize sığınıyorum. Teslim olmayı, kaçmayı düşündüm ama altım deniz üstüm gökyüzü, orada bizi teslim alacak bir emniyet gücü yoktu. Ben halka derdimi anlatana kadar beni öldürürlerdi. Kaçma şansım olmadı” dedi.

Tutuklu sanık Ferhat Kaya ise, Kuleli Askeri Lisesi’nde mutfakta kasap olarak görev yaptığını belirterek, “Tatbikat olduğu ve bizim de katılmamız gerektiği söylendi. Nizamiyeye gittiğimde 2 tane ünimog gördüm. Köprü üzerine gittik. Binbaşı Ahmet Taştan’ı gördüm. Komutanların emri üzerine yollar kapatıldı. Daha sonra tanklar gelmeye başladı. Halkın geldiğini gördüm. Tanklar ateş etmeye başladı. Bir şeyler dönüyor ama hiçbir şeyden haberim yoktu. Beni annem köyden askerlik görevi için gönderdi” şeklinde konuştu.

“Askerliğim boyunca ilk defa o gece elime silah aldım”
Askerliğim boyunca o gece ilk defa elime silah aldığını söyleyen sanık Ferhat Kaya, “Komutanın emri üzerine ben de havaya 2 el ateş ettim. Silah tutukluluk yaptı, geri çıktım. Sonra ağladım kendi kendime. Neler olduğunu anlamadım. Halkıma zarar vermedim, kimsenin malına zarar vermedim. Darbe girişimi olduğunu polislerden öğrendim. FETÖ ile hiçbir alakam, bilgim yoktur. Köy okulunda okudum” dedi.

Tutuklu er Ertuğrul Çelikel, darbe gecesi komutanlarının emri ile köprüye gittiğini, babasından gelen telefon ile darbe girişimini öğrendiğini belirterek, "İsmail Yurdakul'dan telefonunu aldım ve babamı aradım. Babam Çorum'da dışarıdaymış, araba sesleri geliyordu. Babam, bana nerede olduğumu söyledi. Köprüde olduğumuzu söyledim. Babam da, 'Komutanlarınıza inanma, onlar hain. Git o şerefsizin kafasına sık' dedi. Ben de bunun üzerine telefonu attım ve ağlamaya başladım."
 İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesinin karşısındaki duruşma salonunda görülen davanın üçüncü duruşmasına 130 tutuklu sanık ile sanık ve müşteki avukatları katıldı. 

'Vurun... Ezin geçin talimatı verdiler' 

15 Temmuz'da 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nda görevli olan tutuksuz sanık onbaşı Cengiz Varol, kışladan tatbikat gerekçesi ile çıkarıldıklarını söyledi. Kışladan çıkan zırhlı birliklere eski üsteğmen Vedat Yıldız'ın komutanlık yaptığını dile getiren Varol, Vedat Yıldız'ın nereye gidecekleri konusunda ısrarlarına rağmen kendilerine bilgi vermediğini savundu. Varol, “Astsubay Yunus Emre Köse, tekrar üsteğmen Vedat Yıldız'a nereye gideceğimizi sordu. Boğaziçi Köprüsü'ne gideceğimizi söyleyince darbeye gittiğimizi anladım. Zaten polis noktasından geçerken de onlara sorduk. Onların darbe girişimini söylemesi üzerine hemen tankları güvenli bölgeye çekerek onlara teslim olduk" dedi. Cengiz Varol, "Mahmut Taşlı ve Vedat Yıldız size telsizden nasıl bir emir verdi?" şeklindeki soruyu, "Bize, vurun... Ezin geçin talimatı verdiler" diye yanıtladı.
  
Sınırda görevli subay SEGBİS'le ifade verdi

Güneydoğu sınırında hala görevde olan tutuksuz sanık Astsubay Yunus Emre Köse, SEGBİS sistemi ile verdiği ifadesinde suçlamaları kabul etmedi. 15 Temmuz günü idari izinli olması nedeni ile Kadıköy'e gittiğini, SMS ile gelen mesaj üzerine birliğine gittiğini, burada yoğun bir çalışma temposu ile karşılaştığını belirten Köse, talimat ile mühimmatı yükledikleri 3-4 tank ile birlikte köprüye doğru yola çıktıklarını söyledi. Kışlada üzerlerinde yüksek derecede bir baskı olduğunu söyleyen Köse, "Cep telefonlarımıza dahi baktırmıyorlardı" dedi.

'Darbe olduğunu öğrendiğimde teslim oldum'    

Göztepe'ye geldiğimizde yolda polis araçlarını gördüklerini söyleyen Köse, "Yolda ikinci tank bendim. Ben polise ne olduğunu sormak için durdum. Öndeki tankta Vedat Yıldız vardı, o durmadı gitti. Tankları onun emriyle kışladan çıkarmıştık. Kışladan çıkmadan babamla telefonda konuşmuştum. Babam Başbakan'ın bir kısım askerlerin kalkışma içinde olduğu yönündeki haberleri anlattı. Bu nedenle kışladan çıkarken kuşkulanıyordum. Hatta kışladan çıkarken durdum, Vedat Yıldız bana bağırdı ve silah doğrulttu, yola devam ettim. Ben de polisi görünce durarak, 'ne oluyor' diye sordum. Polisten 'darbe yapıyorsunuz galiba' yanıtını alınca hemen tankları güvenli bir bölgeye çektim ve 23.00 sıralarında teslim olduk" dedi. 

FETÖ ile alakası olmadığını söyleyen Köse, hala aktif görevde bir asker olarak Güneydoğu'da sınırda görev yaptığını söyledi. 

Darbe günü köprüye gitmek için Kuleli Askeri Lisesi'nde çıktıklarını söyleyen tutuklu er Ertuğrul Çeliker,Köprüye vardıklarında komutanlarının emri ile sıraya girdiklerini belirterek, "Darbe saikiyle hareket etmedim. Komutanlarımızın emriyle vatandaşa, 'Sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Herkes evine gitsin' dedik. Ahmet Taştan'ın emriyle de havaya ateş ettik. Bu sırada yanımda erlerden Murat Tan da vardı. Silah seslerinden dolayı vatandaşın uyarılarını duymadım. Havaya 5-6 el ateş ettikten sonra silahım tutukluk yaptı. Daha sonra arka tarafa geçerek Unimog'u (askeri araç) arkasına geçtim" dedi.

'Babam komutanlarına inanma, onlar hain, git o şerefsizin kafasına sık'

Babasının uyarısıyla darbe girişimini öğrendiğini belirten Çeliker, ifadesini şöyle sürdürdü:
İsmail Yurdakul'dan telefonunu aldım ve babamı aradım. Babam Çorum'da dışarıdaymış, araba sesleri geliyordu. Babam, bana nerede olduğumu sordu. Köprüde olduğumuzu söyledim. Babam da, 'Komutanlarınıza inanma, onlar hain. Git o şerefsizin kafasına sık' dedi. Ben de bunun üzerine telefonu attım ve ağlamaya başladım.

Erdoğan Nantu, Halil Telli ve Ferhat Kaya'nın sorgularının ardından duruşma yarına sabaha ertelendi.

Duruşma yarına ertelendi

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşanan olaylara ilişkin 135’i tutuklu 143 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşması sona erdi. Duruşma yarın sanık savunmalarıyla devam edecek.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok’un da aralarında bulunduğu 34 kişinin şehit edildiği 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde yaşanan olaylara ilişkin 135’i tutuklu 143 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesinin karşısındaki 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar cezaevinden getirildi. Müşteki, izleyici ve sanık yakınlarının da yer aldığı duruşmada, aralarında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan adına avukat Ömer Faruk Karagüzel ile Başbakanlık adına avukat Yasin Şamlı’nın da bulunduğu müşteki avukatları ile sanıkların avukatları da duruşmada hazır bulundu. Sanık ve müşteki yakınlarının yanı sıra duruşmaya CHP Milletvekili Gürsel Tekin, Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, Ümraniye Belediye Başkanı Hasan Can ve Pendik Belediye Başkanı Kenan Şahin katıldı. Duruşmada sanıklar Özcan Oduncu, Aykut Şafak Kaya, Ferhat Kaya, Cengiz Varol, Yunus Emre Köse, Halil Telli, Erdoğan Nantu ve Ertuğrul Çeliker savunma yaptı. Sanık savunmalarının ardından duruşma yarına ertelendi. 

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin duruşmayı izledi 

Gürsel Tekin Silivri'de görülen duruşmasını izledi. Duruşma çıkışında bir açıklama yapan Tekin, "Bütün ifadelere baktığınızda bugüne kadar yapılmış darbelerde ki 70'li 80'li darbeleri biliyoruz; bu olayın çetesi yani darbeyi düzenleyen kurmaylar somut bir şekilde ortaya çıkması lazım. Aksi takdirde buralarda sorunları çözmek çok zor. Hemen hemen herkes savunmaya baktığınızda hiç bir suçunun olmadığını söylüyor. Komuta kademesinde olan üsteğmen, yüzbaşı olmuş insanların ne tatbikatı olduğunu öğrenmesi lazım. Biraz tiyatro gibi, maalesef üzülerek söylüyorum" dedi. Gürsel Tekin şehitlerin yakınlarına başsağlığı, gazilere de sabırlar diledi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, 135'i tutuklu 143 şüphelinin 15 Temmuz gecesi 32'si vatandaş 2'si polis olmak üzere 34 kişinin hayatını kaybettiği köprüde yaşananlardan sorumlu oldukları belirtiliyor.

Köprüye çıkan vatandaşların üzerine tanklardan 4 kez ateş edildiği belirtilen iddianamede, Reklamcı Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok'un da bu olaylar sırasında hayatını kaybettiği belirtilerek, şüphelilerin, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs","Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs", "TBMM'yi ortadan kaldırmaya teşebbüs" ve 34 kişinin öldürülmesine ilişkin "Nitelikli kasten öldürme" suçlarından toplam 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmaları talep ediliyor.

 

15 Temmuz davasında çarpıcı ifade: Teslim olmam, geceden beri adam vurdurttunuz gider denize atlarım


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler