Davutoğlu: Dış ve iç politika hatlarının belirsizleştiği bir dönemden geçiyoruz

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'ndeki 36. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı'nda kitaplarını imzaladı. Burada gazetecilere açıklama yapan Davutoğlu, "Dış ve iç politika hatlarının belirsizleştiği bir dönemden geçiyoruz" dedi.

Yayınlanma: 12.11.2017 - 16:40
Abone Ol google-news
<video:864747>

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde kitabını imzalamadan önce gazetecilerin sorularını yanıtladı. 

"DIŞ POLİTİKANIN GÜÇLÜ OLMASI İÇERİDEKİ GELİŞMELERLE DEĞERLENDİRİLİR"

Bir gazeteci Davutoğlu'na, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, 'Dış politika evin içinde başlar. Önce evin içi düzenli olsun ki dış politika başarılı olsun' sözlerini hatırlatarak, "Sizin bu konuda tespitiniz var mı? Kitabınızdaki gencin size bu konularla ilgili soruları oldu mu?" diye sordu. 

Davutoğlu bu soruya, "Dış politika devlet politikası şeklinde teşekkül eder ki, bütün kademelerin katıldığı bir süreçtir. Biz de bu süreçte Türkiye'nin dünyada en iyi şekilde temsil edilmesi ve sorunların barışçıl şekilde çözülmesi için çok büyük çaba sarf ettik. Artık dış ve iç politika hatlarının belirsizleştiği bir dönemden geçiyoruz. Şuanda Türkiye'de veya başka bir ülkede dış politikayla irtibatlı olmayan bir sorun neredeyse yoktur.  Aynı şekilde içerideki her gelişme de dışarıyı etkiler dışarıdaki her gelişme de içeriyi etkiler. Dış ve iç politikanın kategorik olarak ayrışmasının ortadan kalktığı bir dönemden geçiyoruz. Şimdi Suudi Arabistan da yaşananlar bir iç politika olarak mı sadece görülür yoksa dış politika olarak mı? Lübnan'daki gelişmeler gibi ya da sayın Trump'ın Amerika'nın başına gelmesiyle Amerika iç politikası dış politikasına döndü. Türkiye'nin, demokratik çerçevede hak ve özgürlükleriyle örnek teşkil ettiği dönemde dış politikası daha güçlü olmuştur. Dış politikasının güçlü olması da içerideki gelişmelerle değerlendirilir. 15 Temmuz sonrası yaşanan ortak milli birlik bilincinin sürmesi ve hep beraber Türkiye'nin gerçek anlamda dünyada otoriter eğilimlerin artığı bir dönemde, kutuplaşmanın arttığı bir dönemde Türkiye'nin içeride ve dışarıda barışçıl bir söylemi ve milletin ortak kaderi yönünde bilincinin gelişmesini sağlamak hepimizin görevi. Düşünürler, akademisyenler, devlet adamları olarak hepimizin yapması gereken milletimizin ortak kaderi etrafında birleşmesi ve insanımızın evrensel standartlarda hak ve özgürlüklerden istifade edebilir hale gelmesi ve sistemimizin de bir daha 15 Temmuz benzeri darbe girişimleriyle karşı karşıya kalmayacak şekilde sağlam temellere oturtulması hepimizin görevidir" şeklinde cevap verdi.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler