Duvar duydu, taş duydu, siz duymadınız...

Davanın dördüncü duruşmasında Nuriye Gülmen'in tutukluluk halinin devamına, Semih Özakça'nın adli kontrol talebinin reddine, Acun Karadağ'ın her hafta Cumartesi günü 09.00 ile 17.00 arasında imza atmak şeklinde adli kontrolüne karar verildi.

Yayınlanma: 17.11.2017 - 10:45
Abone Ol google-news

KHK ile çıkarıldığı işine geri dönebilmek için 254 gündür açlık grevi yapan akademisyen Nuriye Gülmen, tutulduğu Numune Hastanesi’nin mahkûm koğuşundan SEGBİS aracılığıyla mahkemeye bağlanarak sesini duyurabildi. 9 Kasım 2016’da Yüksel Caddesi’nde eyleme başlamalarının sebebini “adalet açlığı” olarak nitelendiren Gülmen, “Taş duydu, beton duydu üzerine bastığımız asfalt duydu ancak talebimizi iktidar duymadı” dedi. Davada esas hakkındaki mütaalasını açıklayan savcı ise, dava açıldıktan sonra ortaya çıkan iki “itirafçı” tanığın anlatımlarını gerekçe göstererek Semih Özakça’nın “örgüte yardım”, Nuriye Gülmen için ise “örgüt üyeliğinden” cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme Nuriye Gülmen’in “kuvvetli suç şüphesi” bulunduğu gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma, 27 Kasım’a ertelendi.

Cumhuriyetçilere selam

İşlerine geri dönebilmek için 254 gündür açlık grevi yapan Nuriye Gülmen, Semih Özakça ile Yüksel direnişçisi Acun Karadağ’ın yargılanmasına Sincan Cezaevi Kampusu içerisindeki duruşma salonunda devam edildi. Son celsede ev hapsi kararı ile tahliye edilen ve ev hapsine alınan Semih Özakça, alkışlar eşliğinde tekerlekli sandalye ile salona giriş yaptı. Duruşmayı bazı CHP, HDP milletvekilleri, Veli Saçılık, sanatçı Pınar Aydınlar da izledi. Gülmen’in anne ve babası da salonda oturarak, SEGBİS ekranından kızlarının konuşmasını dinledi. Gülmen, konuşmasında kendisine destek verenleri tek tek selamlayarak başladı. Yüksel direnişçileri, Gezi şehitlerinin anneleri, tutuklu avukatlarını tek tek selamlayan Gülmen, tutuklu gazetecileri de anarken, “Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Cumhuriyet gazetesi çalışanları haksız şekilde hapishanelerde tutuluyor. Biz onlar için de direniyoruz, direnmeye devam ediyoruz. Dayanışma duygumu paylaşıyorum” dedi.

Salona gelmek istiyorum

Bu yargılamanın başından beri heyetin karşısına gelerek izleyiciler önünde savunma yapmak istediğini anlatan Gülmen, “Burada bir kameranın önünde kendi kendine konuşuyor gibi hissederek savunma yapmak istemiyorum. Beni mahkemeye getiremiyorsanız suç işliyorsunuz. Kızılay’ı abluka almayı bilenler, onlarca insanı gözaltına almayı bilenler bu duruşma için güvenliği sağlayabilirler. Keyfi şekilde buraya getirilmedik. Savunma hakkımız gasp edildi” dedi.

Koşullar insanlık dışı

Hastanede tutulduğu koşulları eleştiren Gülmen, “İnsanlık dışı koşullarda tutuluyorum. Gece gündüz ışık yanıyor. Her gün işkenceye maruz kalıyoruz bu şekilde. Normal bir insan bile ışıkta uyuyamazken açlık grevinde uyku benim için en önemli şeydir. Ancak bu şekilde nasıl uyuyabilirim” dedi. Açlık grevine neden başladığını bugün anlatacağını dile getiren Gülmen, “Ancak bu asla bir savunma değil” ifadesini kullandı. Gülmen, her dönem hakkını aramak için mücadele ettiğini belirterek, şunları ifade etti.

Adalet açlığıyla başladı

“9 Kasım 2016’da, beni Yüksel’de o eyleme götüren şey, Nuriye Gülmen’in kişisel tarihi, bu adalet açlığı ile dolu. Onca haklılığıma, boyun eğmezliğime, kendimi savunma yeteneğime karşılık kendimi orada görmek istedim. Bu örgütün bu hale gelmesinde darbe teşebbüsünde bulunmasında AKP iktidarı en büyük sorumludur. Bu yüzden beni işten atamaz. Ondan hesap soruyorum. Bu faşizm karşısında hesap soruyorum. Bu meşruluktan korktu AKP iktidarı. Bu meşruluktan herkesi Yüksel’e davet ettik. Bu kadar haklı olmasak bedenimizi eritebilir miyiz? Ama ne yaptılar bizi örgüt üyesi ilan ettiler savaş açtılar.”

Son çare sokağa çıktım

KHK ile ihraç edildikten sonra bir çok dava açtığını, birçok kuruma dilekçeler verdiğini dile getiren Gülmen, “Görevime iade edilirim diye bekliyordum. Ancak olmadı. Son çare olarak sokağa çıktım. Biz haklı olduğumuz için oradayız. Bütün yolları tükettik. Biz işimizi geri istiyoruz” dedi. Yüksel direnişi ve açlık grevinin AKP’nin kanun hükmünde kararnamelerinin meşruluğunu sorgulanmasını, yitirilmesini sağladığını vurgulayan Gülmen, “Eskiden haksız yere insanlar işten atılıyor, bu yüksek sesle söylenmiyordu” dedi. Gülmen, oturma eyleminin açlık grevine dönmesinin nedenini ise “Taş duydu, beton duydu üzerine bastığımız asfalt duydu ancak talebimizi iktidar duymadı. Bunun üzerine Semih’le açlık grevi kararı aldık” dedi.

Örgüte mal etmek cehalet

Bu aşamadan sonra örgüt üyeliği ile suçlandıklarını vurgulayan Gülmen, “Açlık grevi kararını bir örgüte mal etmeyin. Bu örgüt açlık grevi yapıyor, bunlar da açlık grevi yapıyor. O halde bunlar da örgüt üyesi anlayışı olmaz. Açlık grevini bir örgüte mal etmek cehalettir. Açlık grevi çok kadim bir gelenektir. Bizi açlık grevine iten şey koşullardı, bize dayatılandı, talebimizin karşılanmamasıydı” diye konuştu

Savcı ceza istedi

Tüm delillerin toplandığını belirterek esas hakkındaki mütaalasını açıklayan duruşma savcısı, açlık grevinin örgüt talimatıyla olduğunu öne sürerek, Özakça’nın “Terör örgütüne hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” suçundan, Gülmen’in ise “Terör örgütü üyesi olmak” eyleminden cezalandırılmasını talep etti. Savcı, ceza talebine somut delil yerine sadece iki itirafçı tanığın anlatımını delil olarak gösterdi. Tutuksuz sanık Acun Karadağ’ın ise beraatını talep etti. Söz alan Karadağ, “Üçümüz de beraatı hak ediyoruz” dedi. Yüksel direnişinin bitirilmesi için savcının ceza istediğini dile getiren Karadağ, Gülmen’e seslenerek, “Dünyada en büyük saygı duyduğum kadın sensin. Senin önünde saygı ile eğiliyorum. Bu davada senin ceza alman Yüksel direnişini bitirmeyecek” dedi.

Özakça: İşimizi verin

Nuriye Gülmen ise bugünkü konuşmasının savunma niteliğinde olmadığını belirterek, “Bunu tahliye talebi olarak görün. Mahkemeye gelerek savunma yapmak istiyorum. Bu yüzden beni tahliye edin. Tanıkların anlatımları pespaye itirafçılıktır. Bunlara mahkeme huzurunda yanıt vermek istiyorum” dedi. Semih Özakça ise savcının ceza talebine karşılık, “Ben açlık grevi yapmıyordum. Ben işimi istiyorum dedim. Hiç kimse sesini çıkarmadı, neredeydi bu siyasi iktidar. Sonra açlık grevine başladım. Siz de biliyorsunuz ki işimize geri döndüğümüzde açlık grevini bitireceğiz” dedi. Avukat Murat Yılmaz, tanıklar Berk Ercan ve Fatih Solak’ın beyanlarının birbiriyle çelişkili olduğunu, bunların dava açıldıktan sonra polisin yönlendirmesiyle verildiğini kaydederek, tanıklara itibar edilemeyeceği kaydetti. Gülmen’in tahliye talebinin reddine ilişkin geçen duruşmadaki karara itiraz ettiklerini söyleyen Yılmaz, bunu karara bağlayan 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nin “Fatih Mehmet Kılıç’ın tutukluluk halinin devamına” şeklinde kes-kopyala-yapıştır bir kararla reddettiğini belirterek yargının içindeki duruma dikkat çekti.

Bozuk sistemle adalet arayışı

Mahkeme Başkanı, Nuriye Gülmen’in sağlık gerekçesiyle getirilemediğini, bu nedenle SEGBİS ile savunmasının alınacağını kaydetti. Gülmen, saat 11.00’de Ankara Numune Hastanesi’nin mahkûm koğuşunda SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Yatağa yatar şekilde kamera karşısına geçen Gülmen’in çok zayıfladığı görüldü. Gülmen, zafer işareti yaparak salonu selamlarken, izleyiciler de kendisini alkışla karşılık verdi. SEGBİS sırasında görüntü kalitesinin kötü olduğu görülürken, sık sık sesin kesilmesi nedeniyle Gülmen anlattıklarını tekrar etmek zorunda kaldı. Gülmen, açlık grevinin etkisiyle bazı sözlerini hatırlayamayınca yanındaki avukatları devreye girdi.

Eyleme müdahale

Sincan Ceza İnfaz Kurumu önünde “Nuriye Gülmen onurumuzdur” sloganlarıyla 5 kişi oturma eylemi yaptı. Polis ekipleri; soğuk havada TOMA ile su sıktı, biber gazı ve plastik mermi ile sert müdahalede bulundu.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça eylemine polis müdahalesi

Tarık Tolunay'ın çizgileriyle duşmaya SEGBİS ile bağlanan Nuriye Gülmen 

 

 

 

Nuriye Gülmen’in babası Şaban Gülmen’den TBB Başkanı Feyzioğlu’na babalık yanıtı

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler