Tahir Elçi ölümünün 2. yıldönümünde anılıyor: ‘O bir hakikat savaşçısıydı

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin Diyarbakır’da öldürülmesinin üzerinden 2 yıl geçti. Bugün Diyarbakır’da çeşitli etkinliklerle anılacak Tahir Elçi için meslektaşı Mehmet Emin Aktar, “Tahir Elçi bir hakikat savaşçısıydı” diyor. Elçi’nin dosyasında bir arpa boyu yol gidilmedi.

Yayınlanma: 27.11.2017 - 21:36
Abone Ol google-news

<video:435059>

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, bugün ölümünün 2. yıldönümünde düzenlenecek törenlerle anılacak. Elçi için ilk tören Dört Ayaklı Minare önünde öldürüldüğü saat olan 10.53’te düzenlenecek. Törene, Diyarbakır Barosu, avukatlar, insan hakları savunucuları, milletvekilleri, aydınlar, ailesi ve Diyarbakırlılar katılacak. Daha sonra Elçi’nin Yeniköy Mezarlığı’ndaki mezarı başında ise saat 14.00’te anma töreni düzenlenecek. Saat 18:30’da ise Cegerxwin Kültür Merkezi’nde “Tahir Elçi (Kırık Saat) Belgeseli”nin gala gösterimi yapılacak.

‘Hakikat savaşçısıydı’

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin yakın dostu eski Diyarbakır Barosu Başkanı Mehmet Emin Aktar, “Tahir Elçi bir hakikat savaşçısıydı. Çünkü adaletsizliğin içinde doğmuştu. Bunun içinde doğmak, ona başka seçenek bırakmamıştı” dedi.

28 Kasım 2015’te Sur’da tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptıktan sonra öldürülmesinin üzerinden 2 yıl geçerken Aktar, soruşturma sürecini eleştirdi.

Tahir Elçi’nin adalet arayışının en büyük nedeninin, faili meçhul cinayetler, köy yakmalar, gözaltı ve işkence gibi ağır hak ihlallerinin yaşandığı topraklarda doğması olduğunu söyleyen eski Diyarbakır Barosu Başkanı Aktar, “O buraya aitti ve o aidiyet üzerinden burayı daha yaşanabilir kılma mücadelesi vermeyi seçti” dedi. Elçi’nin çok disiplinli olduğunu ve fikri takibe önem verdiğini, asla umutsuzluğa kapılmayarak mücadele ettiğini, yıllarca süren davalardan bu nedenle sonuç aldığını belirten Aktar, ”Mesela Şırnak’ta 1990’lı yılların başında Kuşkonar köyüne savaş uçaklarının bomba atması, yıllarca inkâr edildi ama o ölmeden birkaç yıl önce bu davaya ilişkin elde ettiği bir belge ile, o zamana kadar savaş uçaklarının o gün uçuş yapmadığı yolundaki devlet iddiasını, belgeyle çürüttü” dedi.

Tehdit altındaydı

“Tahir’in dahil olduğu birçok soruşturma etkin kılındı” diyen Aktar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Mesela Cizre JİTEM davası bunlardan biridir. Bu tür davalar bir hukuki başarıyla beraber takip eden avukatlar açısından bir tehdittir aynı zamanda. Dolayısıyla Tahir Elçi de bu davalar nedeniyle sürekli tehdit altındaydı. Bu tür grupların organiza oldukları ve devlet görevlileri olmaları nedeniyle, devletten gelen bir gücü de kullandıkları dikkate alındığında, tehdidin de boyutu ortaya çıkıyor. Tahir Elçi de son derece tehlikeli ve riskli davaların izini sürdü ve bu mücadeledeki isimlerin de başında geliyordu. Çok büyük risklere rağmen yılmadan çalıştı” diye konuştu.

Faili belli

Hayatını faili meçhullere karşı mücadeleye adayan Tahir Elçi’nin öldürülmesiyle ilgili soruşturmanın faili meçhul kalması tehlikesini sorduğumuz Aktar, “Aslında faili meçbul cinayet yerine faili ortaya çıkarılmak istenmeyen cinayet demek daha doğru olur. Çünkü cinayetlerin failleri vardır. Her cinayetin bir sebebi vardır ve faili isim olarak bilinmez ise de tahmin edilir. Bir grubu, bir kesimi, bir gücü o cinayeti işlediğine dair tahmin edersiniz. Bu bakımdan Tahir’in cinayetinin de faili bellidir. Bir meçhullu yok. Sadece ete kemiğe büründürülmemiş, yargı karşısına çıkarılmamış faillerden söz edebiliriz. Akıbetin faili meçhul kalması konusunda ise çok hazin bir son olur. Bunda hepimizin sorumluluğu var aslında. Sadece soruşturmayı etkin yürütmeyenlerin değil, bu bölgede yaşayan bizlerin, Tahir’i tanıyan ve tanımayan, hakikat mücadelesi içinde bulunan herkesin sorumluluğudur” diye konuştu. Elçi’nin ardından yaşama sevincinin bir kısmının da gittiğini söyleyen Aktar, “Tahir bu bakımdan bir çoğumuzun içindeki yaşama sevincinin çalınıp gidilmesine neden olan bir hayat kaybıdır. Tahir hep hatırlanacak. Bu toplumda herkes Tahir şahsında bir yakınını kaybetti” ifadesini kullandı.

TBB SORUŞTURMAYA  SAHİP ÇIKMADI

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’na yönelik eleştirilerde bulunan Akar, “Cenazesine birçok baro ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı da geldi. Ancak törenden önce yaptığı bir açıklama nedeniyle, buradaki meslektaşlarımızın çok tepkisi vardı. Cenaze töreninde birçok arkadaşımız, protesto etme eğiliminde idi. Ancak sonradan taziye sahibi olarak böyle bir tutumun doğru olmayacağını dikkate alarak vazgeçildi. Ama sonradan TBB Başkanı’nın “görüşlerine katılmamakla birlikte” diye bir açıklamasını gördüm. Bunu söyleme gereğini neden duydu, anlaşılabilir değildi. Hiç olmazsa katledilen bu insanın ölüsüne saygı duymalıydınız. Bu yapılmadı. Maalesef TBB daha sonrasında da Elçi cinayeti soruşturmasının etkin yürütülmesi ile ilgili de bir şey yapmadı. Hatta tam tersine bunun bir zamana yayılıp, soruşturmanın sonuçsuz kalması çabasına da ortak oldu” ifadesini kullandı.

 Sır 13 saniyelik kesintide mi?

Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin öldürülmesinin üzerinden 2 yıl geçmesine karşın soruşturma dosyasında tek bir şüpheli bile yer almıyor. Baronun Tahir Elçi cinayetini soruşturmak için oluşturduğu komisyonda yer alan Diyarbakır Barosu Genel Sekreteri avukat Mahsum Batı, geçen 2 yıllık süreci Cumhuriyet’e değerlendirdi.

 Soruşturma makamlarının etkisiz tutumunun kamuoyunda Elçi cinayetinin faili meçhul cinayetlerin sonuncusu olduğu kanaatini pekiştirdiğini belirten Batı, gizlilik kararı olmadığı halde uzun süre dosyanın baro ve avukatlardan gizlendiğini söyledi. Elçi’nin cenazesi yerde olduğu sırada bir zırhlı aracın cenazenin hemen başında konuşlandığına dikkat çeken Batı, “Zırhlı araç içerisindeki personele ‘Tahir Elçi’yi vuran mermi çekirdeğinin alınması, bulunması’ talimatı verilmiş olsa idi belki de mermi çekirdeği muhafaza altına alınabilir ve bugün Elçi’yi vuran silahın tespiti mümkün olabilirdi” dedi.

Müdahale kuşkusu

Delillerin numaralandırıldığını ancak toplanmadığını anlatan Batı, “17-18 Mart tarihlerinde yapılan olay yeri inceleme ve keşif işlemi sırasında Tahir Elçi’nin baş bölgesinin hemen karşısında bulunan ancak Tahir Elçi’yi vurduktan sonra seyreden mermi çekirdeğinin ulaşma ihtimali bulunan işyerinin kepenk ve duvarlarında yüzlerce atış izi olduğu halde, bu atışlara ait mermi çekirdeklerinin birkaç tane hariç bulunamaması, olay yerinin temizlendiği kuşkusunu güçlendirmektedir” diye konuştu.

Elçi’nin vurulduğu ana ve o sırada sokakta yaşananlara ilişkin görüntü kayıtlarına ilişkin tespitini anlatan Batı, “Elçi’nin yapmış olduğu basın açıklamasından itibaren kesintisiz bir şekilde kayıtta bulunan ancak Elçi’nin vurulma anını da içerecek şekilde 13 saniyelik kesinti bulunan Foto Film Şube Müdürlüğü’ne ait kamera kaydı, bu kayda dışarıdan bir müdahale edildiği kuşkusu yaratmıştır. Bu kuşkunun ortadan kaldırılması için kayıt cihazı ve hafıza kartına el konularak, kayda dışarıdan müdahale yapılıp yapılmadığının tespiti için kaydın TÜBİTAK veya adli tıp kurumuna gönderilmesi talebimiz hâlâ daha karşılanmamıştır” dedi. Batı, olay yerindeki işyerlerini kamera kayıtlarında cinaye ilişkin görüntü olmadığını söyledi.

Vuran o sokaktaydı

“Soruşturma dosyası uzun süre avukatlardan ve baromuzdan gizlenmişti” diyen Batı, “Tahir Elçi’yi vuran mermi çekirdeğinin bulunması yönünde sergilenen isteksizlik ve ihmal, soruşturmayı baştan sakat hale getirmiş, soruşturmanın tek bir şüpheli olmaksızın sürdürülmesi ile de cezasızlıkla malul bir vaka ile karşı karşıya bulunduğumuzu ortaya koymuştur. Elçi’yi vuran kişi, Yenikapı Sokak içerisinde bulunan bir kişidir. Sokak içerisinde onlarca polisin bulunuyor olması ve bunların çoğunun silahını kullanıyor olması karşısında halen dosyada şüpheli olarak tek bir polis memurunun olmaması, soruşturmanın etkisiz ve isteksiz yürütüldüğü kanaatimizi güçlendirmektedir” şeklinde konuştu.


Türkan Elçi: Kesmeselerdi ağaçları göçmeyecekti kuşlar


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler