İmzacı Akademisyenler yargılanıyor: Barış istemek suç değil

35 ‘barış akademisyeni’ daha ayrı mahkemelerde hâkim karşısına çıktı. Mahkemeler sanıkların beraat ve davaların birleştirilmesi başta olmak üzere tüm taleplerini reddett.

Yayınlanma: 07.12.2017 - 12:34
Abone Ol google-news

'Barış bildirisi"ne imza attıkları için haklarında dava açılan 32 akademisyenin İstanbul 32, 33, 34 ve 36'ncı Ağır Ceza mahkemelerinde görülecek duruşmaları öncesi Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ile Türk Tabipleri Birliği (TTB), adliyede önünde açıklamada bulundu.

Açıklamaya, TTB Genel Başkanı Raşit Tükel, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu ve SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara katıldı.

TÜKEL: AÇIKÇA HEDEF ALINDI

Açıklamada ilk olarak konuşan TTB Genel Başkanı Raşit Tükel, barış talebinin altına imza attıktan sonra açıkça hedef haline getirildiklerini belirterek, "Yargılanmak istenenler barış bildirisine imza atanların dışında barış talebinde bulunan herkestir. Üniversiteyi üniversite yapan temel değerlerden biri bilimsel özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır. Şiddet çağrısı olmayan her akademisyen düşüncelerini açıklayabilmeli ve baskılara da maruz kalmaması gerekir. Bunlar akademisyenlerin de temel görev alanıdır" dedi.

EREZ: UTANIYORUM'

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Selçuk Erez, okur yazarı az, birikimi eksik bir ülkenin çocukları olduklarını ifade ederek, "Bu memlekette sulh ve demokrasi istedikleri için okur yazarlara soruşturmalar açılıyor. Bana doğru yolu gösteren birikimli insanlara huzurunuzda minnettarlığımı iletiyorum. Bana doğru yolu gösteren yiğidim aslanım birazdan yargılanacak utanıyorum" dedi.

KARA: TARİHİN ÇÖPLÜĞÜNDEKİ YERİNİ ALMAYA DEVAM EDECEK

SES Eş Genel Başkanı İbrahim Kara ise, akademisyenlerin yargılandığı davayı "utanç davası" olarak nitelendirerek, şöyle dedi: "Bugün burada barış istediğimiz için yargılanıyoruz. Bugün sağlıkçı akademisyenler de yargılanıyor. Öğrencilere ölüm ile yaşam arasında ki ince çizginin savaş olduğunu anlatırlar. Savaşın olduğu yerde sağlıktan söz edilemez o yüzden de barış dedik ve barıştan yana tutum aldık. Buradaki sağlıkçılar savaşın yerine barıştan tutum almasalardı; inanın ki bu toplum mahkum olurdu. Birileri suç işleyemeye devam edecek ama biz bu suça ortak olmayacağız. Bu ülkenin başı dik onurlu insanları oldukça akademisyenleri yargılayanlarda tarihin çöplüğündeki yerini almaya devam edecek."

YARGILAMA 3 MAHKEMEDE YAPILDI
"Bu Suça Ortak Olmayacağız" bildirisine imza attıkları için haklarında Çağlayan'da bulunan İstanbul 32, 33 ve 34'üncü Ağır Ceza Mahkemelerinde dava açılan 34 akademisyenin ilk duruşmaları başladı. Duruşmaları çok sayıda akademisyen ve uluslararası heyet izliyor.

İLK DURUŞMA  SEÇKİN SERTDEMİR'İN

İlk olarak Galatasaray Üniversitesi'nden Seçkin Sertdemir'in duruşması görüldü. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya Sertdemir katılmazken, avukatı hazır bulundu. Müvekkilinin yurtdışında olduğunu dile getiren avukat, süre talep etti. Mahkeme heyeti, Sertdemir’in ya ara duruşmada ya da bir sonraki duruşmada hazır edilmesi yönünde karar vererek, duruşmayı 31 Ocak 2018'e erteledi.

BERAAT TALEP EDİLDİ

Ardından Galatasaray Üniversitesi’nden Eda Aslı Şeran’ın duruşması başladı. Şeran ve avukatının hazır bulunduğu duruşma, kimlik tespitiyle başladı. Duruşmada ilk olarak söz alan Avukat Perihan Meşeli, “İddianamenin bir defa oluşturulma şartı yanlış. Sadece 5 kısa paragraftan oluşan bir iddianame. Yeterli bir şüphe olmaksızın savcı benim müvekkilimde olduğu gibi diğer akademisyenleri de cezalandırmayı amaçlıyor. Bütün iddianameler kopyala yapıştır şeklinde hazırlanmıştır” dedi.

Mahkeme başkanının sık sık Meşeli’nin sözlerini keserek, “Savunma yapıyorsunuz” demesi ise dikkat çekti. Bölgede en az 350 bin kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığının hazırlanan raporlarda ortada olduğunun altını çizen Meşeli, “Sadece Kürt illeri açıklamada yer aldığı için iddianame bu şekilde hazırlanmıştır” dedi.

DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ TALEBİ

Müvekkili hakkında beraat talebinde bulunan Meşeli, "Beraat kararı verilmediği takdirde ise barış bildirisine imza attıkları için yargılanan Esra Mungan, Muzaffer Kaya, Meral Camcı ve Kıvanç Ersoy’un davasıyla birleştirilmesini talep ediyoruz" dedi.

TALEPLER REDDEDİLDİ

İddia makamı, “Birleştirme talebinin sanığın eyleminin bütün olarak değerlendirildiğinde örgüt propagandası yaptığı anlaşıldığından TCK’nin 301’inci maddesi kapsamında Adalet Bakanlığından izin alınması talebinin reddine, üzerine atılı suçun niteliği ve suçun vasfının niteliği kapsamında sanığın savunması alınıp hüküm verilebileceği” değerlendirmesi yaparak, beraat talebinin reddini istedi.

Mahkeme heyeti ise, talepler üzerine verdiği kararında "Sanığın üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti dikkate alınarak derhal beraat talebinin reddine, birleştirme talebinin ise sanığın savunması alındıktan sonra değerlendirilmesi" yönünde karar vererek, duruşmaya devam etti. Mahkeme, savunmaların hazırlanması için duruşmayı 31 Ocak 2018 erteledi.

‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İHLALİDİR’

Şeran’ın ardından İstanbul Üniversitesinden Yusuf Doğan Çetinkaya’nın duruşmasına geçildi. Çetinkaya ve avukatları duruşmada hazır bulundu. Kimlik tespiti başlayan duruşmada iddianame okundu. Ardından söz alan Avukat Sevgi Epçeli Arslan, “Hiçbir örgütün propagandası yapılmadığı gibi bildiride herhangi bir örgütün ismi de yer almamaktadır. Tamamen barışçıl bir bildiridir. Devletin politikaları eleştirilmiştir. Bu bildirinin soruşturmaya dahil edilmesi ifade özgürlüğünün ihlalidir” dedi. Müvekkilinin beraatını isteyen avukat Arslan, “İddianameler tektir sadece isimler değişmiştir. 13 Ağır Ceza Mahkemesindeki dosyayla birleştirilmesini talep ediyoruz” diye konuştu.

İddia makamı, atılı suçun ve dosya içeriği göz önüne alınarak, sanığın savunmasının alındıktan sonra hüküm verileceği göz önünde bulundurulacağından derhal beraat ve birleştirme talebinin reddini istedi. Talepler ardından mahkeme heyeti, kararında suçun vasıf ve mahiyetini göz önüne alındığında derhal beraat talebinin reddine ve birleştirmeye yönelik talebin savunma alındıktan sonra değerlendirilmesine karar verdi.

Avukatların süre talebinde bulunması üzerine mahkeme heyeti duruşmayı 31 Ocak gününe erteledi.

'GEREKİRSE AVUKATSIZ  YAPARIZ'

İstanbul 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde İstanbul Üniversitesi'nden Aslı Aydemir İnönülü'nün yargılandığı duruşmada mahkeme başkanının hukuki ve fiili irtibat olduğu gerekçesiyle İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dört akademisyenin yargılandığı dosya ile birleştirilmesi talebini ret kararı dikkat çekti.

Başkan, her bir dosyadaki sanığın farklı kişiler olduğunu belirterek, cezaların şahsiliği ve sanıklar arasında şahsi bağlantı olmaması gerekçesiyle birleştirme talebini reddettiklerini açıkladı. Ardından mahkeme başkanı ve avukatlar arasında bir tartışma yaşandı.

Mahkemenin 22 Aralık'a duruşma günü vermesi üzerine avukat Meriç Eyüboğlu itiraz etti. Bunun üzerine mahkeme başkanı “Güle güle avukat hanım” diyerek azarladı. Başkan, avukatların dosyaya çalışmadığını iddia ederek, “Gerekirse avukatsız ifade alırız” diyerek bağırdı. Mahkeme başkanı savunması alınmayan akademisyenlerin ifadesini yeni yıldan önce alacağını belirterek duruşmaları 22 Aralık'a erteledi.

TEK TEK DAVA AÇILMASI HAK İHLALİDİR

Davada söz alan avukatlar dikkat çekici tespitlerde bulundu: 

"Ne 7/2, ne de 301 kapsamında değerlendirilebilecek bir durum mevcut değildir. Bir örgüt propagandası mevcut değil, konu devlet politikasının eleştirilmesidir. Yargılama konusu, AİHM kararları çerçevesinde bu ifade özgürlüğü niteliğinde bir metindir. Bu tür barışçıl metinlerin yargılama konusu yapılması ifade özgürlüğünün ihlali niteliğindedir. Adalet Bakanlığı'nın 301 kararları bir vasıflandırma kararıdır. Bu kararların dikkate alınmaması en hafif tabirle görevin kötüye kullanılmasıdır. Başsavcının bu vasıflandırma kararını dikkate almaması mümkün değildir. Usul ekonomisi yönünden birleştirme talep ediyoruz. Eğer heyet 301 ile ilgili bir karar alacaksa elbette adalet bakanlığından izin alınması gerekliliği ortadadır. Tek tek dava açılarak adil yargılanma hakkı ihlal ediliyor. Çünkü sizin verebileceğiniz bir karar herkesi bağlayacak. Ama bu karardan etkilenecek kişinin kendisini sizin huzurunuzda savunması mümkün olmayacak."


AYM KARARI GÖREKÇE GÖSTERİLEREK BERAAT TALEP EDİLDİ

Tek fiil ve tek delil nedeniyle ve usul ekonomisi gereği tüm mahkemelerin birleştirilmesi ve diğer dosya ile tüm davaların tek dosya 13. ACM dosyasında birleştirilmesi talep edildi. Derhal beraat reddedildi. Neden beraat istiyoruz onu açıklayayım. Hiçbir örgütle bağlantı yok, propaganda yok, sadece devlete eleştiri var. Hukuk sisteminde devlet eleştirilebilir. Çünkü muhatap devlettir, ifade özgürlükleri var. Demokratik sistemde devletin eleştirisi daha geniş marjda olur. AİHM kararları metin bütün olarak incelenmelidir der. Toplanacak delil olmadığından derhal beraat istiyoruz. 1963 yılında AYM seferberlik durumunda dahi olsa savunma hakkına halel getirilmemesi gerektiğine dair karar verdi. Bu içtihat dikkate alınmalı. Daha sonra, savunmayı kısıtlayan TMK 10.Madde de iptal edildi AYM tarafından. İçtihatlar hep bu yönde. Sizin de AYM içtihadına, Anayasa'ya ve uluslararası sözleşmelere uymanız gerek, KHK'ya değil. Kanunda suç olarak düzenlenmiş bir eyleme ceza verilebilir sadece. Müvekkil düşüncesini ifade etmiş, devlete sorumluluklarını hatırlatmıştır. İfade özgürlüğü esasen muhalifleri korur, yandaşlar zaten yargılanmıyor. İfade özgürlüğü AİHM'e göre özellikle sert, eleştirel, rahatsız edici görüşleri korur. Bu 40 yıl önceki karardır, dolayısıyla bu hakkın kullanımı cezalandırılamaz.

YARGILANAN AKADEMİSYENLER

32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak olan akademisyenler şunlar: Galatasaray Üniversitesi'nden Zübeyde Gaye Çankaya Eksen, Nazlı Ökten Gülsoy, Füsun Üstel; İstanbul Üniversitesi'nden, Aylin Altınay Cingöz, Aslı Aydemir İnönülü, Sezen Çilengir, Ayten Alkan, Erhan Keleşoğlu, Ayşe Rezan Tuncay, Ezgi Pınar, Şahika Yüksel.

33. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak olan akademisyenler şunlar: Galatasaray Üniversitesi'nden Seçkin Sertdemir, Eda Aslı Şeran, Gözde Aytemur Nüfusçu, Feyza Akyol; İstanbul Üniversitesi'nden Yusuf Doğan Çetinkaya, Ahmet Bekmen, Hülya Kırmanoğlu, İrfan Keşoğlu, İlkay Yılmaz, Hayear Durak, Fatma Nihan Aksakallı.

34. Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıkacak olan akademisyenler şunlar: Galatasaray Üniversitesi'nden Doğu Tokgöz, Cem Özatalay, Ozan Çağlayan, Burcu Konakçı, Seçil Doğuç Ergin, Fatmagül Karagöz; İstanbul Üniversitesi'nden Pınar Saip, Özgün Akduran, Raşit Tükel, Murat Birdal, Adalet Aladağ, Rukiye Nurten Ömeroğlu.

Kaynak: Evrensel


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler