Doğuştan görme engelli Avukat Berrak Çağlar: Saraylar bizler için handikap

Avukat Berrak Çağlar, içinde adalet olmayan adalet saraylarından şikâyetçi.

Yayınlanma: 08.01.2018 - 21:48
Abone Ol google-news

Kocaeli Barosu üyesi avukat Berrak Çağlar, doğuştan görme engelli. Dokuz yaşında ilkokula başlayabildi. Okul hayatı boyunca ailesinden uzaktaydı. Deniz Gezmiş’in avukatı Halit Çelenk’i örnek alarak avukat olmaya karar verdi. Şarkışla ağıdındaki “Deniz mahkemeye düşmüş avukatı ben olayım” dizeleri de avukat olmaya karar vermesinde etkili oldu. Şimdi 43 yaşında. Tutuklu meslektaşları için yürütülen mücadelenin aktif bir üyesi. “Onlar özgürlüklerine kavuşana kadar elimizden geleni yapacağız. Mücadeleleri mücadelemiz, davaları davamızdır” diyor. Halk için avukatlık yaptığını söylüyor. Çağlar ile Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde bir araya geldik, görme engelli avukat olmanın zorluklarını konuştuk.
 
-Doğuştan görme engelli biri olarak eğitim hayatınız nasıl geçti?
 
Ardahan’da doğdum. Bir şansım şuydu. Henüz beş yaşındayken Ardahan’da ana okulu açılmıştı. O dönem okul öncesi eğitim alabilen belki de tek görme engelli bendim. O dönem körler okulu çok azdı. İlk okula gidebilmek için kayıt yaptırıp, sıranın bana gelmesini bekledim. Dokuz yaşında Kahramanmaraş’ta körler okuluna başladım. Yatılı kalıyordum. O dönem her şey çok daha zordu. Görme engeliler için kabartma kitap yoktu. Çocuk klasiklerinin bir çoğundan eksik kaldım. Bir hocamız kabartma harita yapardı bizim için... Daha sonra İzmir ve  İstanbul’da görme engeli olmayan öğrencilerle okuyarak ortaokul ve lise eğitimimi tamamladım. Ders kitaplarını kasetlere kaydettirip dinliyordum. Bir araştırma yapmak istesem kitaplardan yararlanamıyordum. Üniversiteye hazırlanmamda annemin çok büyük emeği var. Tüm soruları benimle çözüyordu. 1995 yılında Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazandım. Yasaları ve dersleri takip etmem sıkıntılıydı. Samanlıkta iğne aramak gibi bir şeydi görme engelilerin eğitimi. Arkadaşlarla dayanışarak tamamladık. Stajın ardından 15 yıl vergi dairesinde memur olarak çalıştım. Emekli oldum. Daha sonra serbest avukatlığa başladım. 
 
- Kamuda avukatlık neden yapmadınız?
 
Kamuda avukatlık yapmayı kendime uygun görmedim. Karşınızda kamunun yaptığı bir haksızlık var ve siz onu savunmak zorunda kalıyorsunuz. 2006 yılında Maliye Bakanlığı kamu avukatlığı sınavı açmıştı. Bu sanavı kazandım. Gitmeyi düşünmüyordum zaten. Tam o günlerde Davutpaşa’da bir havai fişek fabrikası patladı. 22 işçi hayatını kaybetti. Biz gördük ki bu 22 kişinin hiç birinin sigortası yok. Düşünesenize kamu avukatı olsaydım böyle bir dosya benim elime gelecekti. 
 
- Adliye koridorlarında zorlanıyor musunuz?
 
İçinde adalet olmayan büyük büyük adalet sarayları yapıldı. Bu saraylar görme engelliler için tam bir handikap çünkü erişim engeli var. Adliyeye girdiğiniz anda bir görme engelli olarak muhakkak yardım almak zorunda kalıyorsunuz. Hangi mahkeme nerede belli değil. Çok fazla karışık. Eşim genelde bana yardımcı olur, o dahi zorlanıyor. Görme engellilerin kullandığı sesli yazılımları UYAP’ın bazı programları desteklemiyor. Bu nedenle büyük sıkıntı yaşanıyor. UYAP’tan dilekçe göndermek görme engelli avukatlar için çok zor.
 
-Tutuklu Halkın Hukuk Bürosu (HHB) avukatlarının yükünü omuzlamış durumdasınız...
 
Meslek büyüğümüz Behiç Aşçı devrimci avukatlığın, halkın avukatlığının nasıl yapılması gerektiğini 293 gün sürdürdüğü açlık greviyle öğretmiştir. Özgür Yılmaz üniversiteden arkadaşım. Çok mutlu oluyorum onla beraber okuduğum için. Diğer tutuklu arkadaşlarımla da paylaşımım çok fazla tüm HHB’li avukatları sevgiyle analım. Onlar yaptıkları avukatlık nedeniyle tutuklandılar. Ezilenlerin Hukuk Bürosu’ndan Özlem Gümüştaş ve Sezin Uçar da tutuklu. Nedeni aynı. Gerçekleri söylemeleri ve avukatlık tarzları... Mafya baronlarının, silah ve tarihi eser kaçakçılarının avukatlığını yapanlar sorgulanmazken, halkın avukatlığını yapanlar tutuklanıyor. Bu yolla halk susturulmaya çalışılıyor. Meslektaşlarımız bugüne kadar çok önemli davaları omuzladılar.
Kimsenin endişesi olmasın  arkadaşlarımız çıkana kadar, hapishanelerde kimseyi yalnız bırakmayacağız. 
 
-Tek tip kıyafet resmileşti. Öyle gözüküyor ki tutuklu avukatlara da giydirilmeye çalışılacak...
 
Tek tip kıyafetin asıl amacı kişileri onursuzlaştırmak, suçlu damgası vurmaktır. Ama bu insanlar suçlu değil. Bu insanlar devrimci. 12 Eylül’de de tek tip kıyafet uygulanmaya çalışıldı. Tutsaklar buna ölüm orucu ile karşılık verdi. Bu uğurda can verenler oldu. Meslektaşlarımız ve devrimci tutuklular bu kıyafetleri giymeyeceklerini söylediler. Ben de tutuklu olsaydım asla bu kıyafetleri giymezdim. Sözlerimi avukat Selçuk Kozağaçlı’nın sözleriyle bitireyim. ‘Haklıyız. Kazanacağız.’ Ahmet Şık’a da sevgilerimi, selamlarımı iletiyorum.

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler