Yerel mahkeme, AYM’nin Alpay’a tahliye kararını reddetti: Talebi yerine getirmemiz mümkün değil

AYM’nin hak ihlali kararına rağmen gazeteci Şahin Alpay’ı serbest bırakmayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, yapılan itirazı da reddetti. Mahkeme, AYM’yi kendini yerel mahkemenin yerine koymakla suçladı. Mehmet Altan’ın tahliye edilmemesine yapılan itiraz da gün içinde karara bağlanmadı.

Yayınlanma: 12.01.2018 - 21:54
Abone Ol google-news

Gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan hakkında açılan davalara bakan yerel mahkemeler, kesin ve bağlayıcı nitelikte olan Anayasa Mahkemesi kararına iki gündür direnerek bir hukuk skandalına imza attı. Alpay'ı yargılayan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM'yi 'görev gaspı' yapmakla suçladı.

Alpay ve Altan hakkında Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlali kararı vermesi ardından yargılamaları gerçekleştiren İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza Mahkemeleri, önceki gün gerekçeli kararın ulaşmaması ve Resmi Gazete’de yayımlanmamış olması gibi gerekçelerle Alpay ve Altan’ın tutukluluk hallerinin devamına hükmetmişti. Alpay ve Altan’ın avukatları da mahkemelerin kararlarına itiraz etti. Avukatlar, AYM kararlarının kesin ve mahkemeleri bağladığını belirterek, “Mahkemelerin bu kararlara karşı direnme veya uymama gibi bir tavır geliştirmesi beklenemez” dedi.

İtiraz dilekçelerinde, AYM içtüzüğüne göre Genel Kurul kararlarından yalnızca iptal ve itiraz başvurularına ilişkin olanlarının Resmi Gazete’de yayımlanma zorunluluğu olduğu belirtilerek, hangi kararların Resmi Gazete’de yayımlanacağına AYM Başkanlığı’nın karar verdiğine dikkat çekildi. Mahkemelerin AYM Başkanlığı yerine geçerek ihlale ilişkin kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından sonra hüküm ve sonuç doğuracağına karar vermesinin düşünülemeyeceği ifade edilen itiraz dilekçelerinde AYM kararlarının kesin ve mahkemeleri bağladığının altı çizilerek, “Bu nedenle, ‘içeriğine katılmasa’ bile, her yargıç, Anayasa Mahkemesi kararlarına uymakla yükümlüdür” denildi.

Muhalefet şerhi geciktirebilir

Avukatların dilekçelerinde, AYM’nin ihlal kararlarının geneli ilgilendiren bir nitelik taşımadığı, kararın uygulanabilmesi için herkese duyurulmasının gerekmediği ifade edilerek, kısa kararların hemen mahkemelere bildirildiğine dikkat çekildi. Mahkemelerin bu kararlara karşı direnme veya uymama gibi bir tavır geliştirmesinin beklenemeyeceği kaydeden avukatlar, muhalefet şerhlerinin gerekçesinin yazılmadığı sürece, gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasının da gecikeceğini ifade etti.

Üst mahkemeye gönderildi

Alpay’ın itiraz başvurusunu reddeden İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyayı bir üst mahkemeye gönderdi. Mahkeme, ret kararında AYM’nin bireysel başvurular üzerine hak ihlali tespitine dair karar verme yetkisinin sınırlarını sıraladı. AYM’nin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 49. maddesinde düzenlenen “kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz” hükmünü anımsatan mahkeme, aynı kanunun 50. maddesinde düzenlenen “yerindelik denetimi yapamayacağı” hükmüne de kararında yer verdi. AYM’nin hak ihlalinin tespitine yönelik kararının herkes için bağlayıcı olduğunun ifade edildiği kararda şu ifadelere yer verildi:

“Hiçbir merci ve kurum AYM kararlarını yerine getirmekten kaçınamaz. Ancak AYM’nin bireysel başvuru üzerine hak ihlali olup olmadığı noktasındaki değerlendirmesi de sınırsız değildir. AYM hangi nedenle olursa olsun yerel mahkemenin yerine geçerek ‘delil değerlendirmesi’ ve ‘yerindelik incelemesi’ yapamaz. Delil değerlendirmesi yapamayacağı için ceza mahkemelerinin ‘mahkumiyet ya da beraat’ yönündeki kararlarının yanlış olduğunu söyleyemeyeceği gibi, yerel mahkemece sanığa ilişkin ‘delil duruma takdir edilerek’ diğer yasal koşulların da bulunması kaydıyla sanığın tutukluluğuna karar verilmişse ‘delil durumu yetersizdir. O nedenle başvurucunun hakkı ihlal edilmiştir’ şeklinde bir karar vermesi de mümkün değildir.”

Kimsenin bilmediği deliller!

Mahkeme, AYM’nin kendini yargılamayı yapan yerel mahkemenin yerine koyarak karar verdiğini öne sürerek, “AYM’nin gerekçesi dikkatli okunduğunda sanığın yayımladığı yazılar haricinde herhangi bir somut olgunun dosyada olmadığı ifade edilmiştir. Bu tespit dikkate alındığında mahkememizce sadece sanığın tahliyesine değil beraatine de karar vermek gerekir” ifadelerini kullandı. AYM’nin böyle bir hak ve yetkisi olmadığını savunan mahkeme, “AYM’nin dosyamızın esasına girerek karar vermesi ‘görev gaspı’ niteliğindedir. Yasalar ile kendisine tanınan sınırların dışına çıkılarak ve hatta açıkça yasak konulan alanlara müdahale ederek vermiş olduğu kararlar için 'kesin ve bağlayıcı’ olduğundan söz edilemez” yorumunda bulundu. Mahkemenin tutukluluğun devamına ilişkin kararlarda çok ayrıntılı açıklamalar yapabileceğini ileri süren heyet, 'kimsenin bilmediği' bu gerekçeleri ihsas-ı rey (tarafını belli etmek) olacağı ve bu durumda heyet redededileceği için açıklamadığını savundu. Mahkeme, "AYM’nin heyetimizden ihsas-ı rey yasağının çiğnenmesine yol açacak talebini yerine getirmemiz kanunen mümkün değildir” dedi.

“Karar kesin ve bağlayıcı”

Mahkemenin kararına muhalif kalan üye hakim Kadir Karakoç ise, AYM kararının kesin ve mahkemeyi bağlayıcı nitelikte olması nedeniyle Alpay’ın tahliye edilmesi gerektiğini belirtti. İSTANBUL


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler