Demirtaş: Hükümet elini taşın altına koymuştu ama cemaat onların ve çözüm sürecinin altını oydu

Eski HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın 15 aydır tutuklu olduğu davanın ikinci bölümünde çözüm sürecine de değindi. Demirtaş, "Hükümet de çaba sarf ediyordu, Allah var. Elini taşın altına koymuştu. Doğru çok çaba sarf ettik. Onlar da sorumluluk üstlendiler. Ama onlar cemaati beslediler. Cemaat onların altını oydu, çözüm sürecinin altını oydu" dedi.

Yayınlanma: 15.02.2018 - 10:59
Abone Ol google-news

"Terör örgütü kurma, yönetme, örgüt propagandası, suç ve suçluyu övme" suçlamaları nedeniyle tutuklu bulunan Demirtaş Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde ikinci kez hakim karşısına çıktı. Demirtaş'ın 15 aydır tutuklu bulunduğu dosyanın Sincan Cezaevi Kampusü'nde görülen duruşması 2. gününde.

Selahattin Demirtaş: Öcalan'ın el yazısı 'Referandumda Evet oyu verin' talimatını bize bakan getirdi

Duruşmaya yeni HDP Eş Başkanı Sezai Temelli ve çok sayıda milletvekili ile yaklaşık 50 avukat katıldı. Duruşmanın başında Mahkeme Başkanı Berlin Eyalet Parlamentosu Milletvekili Hakan Taş'ın duruşmayı izleme talebinde olduğunu söyledi. Daha önce aynı başvurunun reddedildiğine dikkat çeken Mahkeme Başkanı yeni bir karar almaya gerek olmadığını söyledi.

'DURUŞMA KAMUYA AÇIK YAPILSIN'

Davanın ikinci gün oturumunda savunmasına duruşmaların kamuya açık yapılması gerektiğini belirterek başlayan Demirtaş, "Dava basın üzerinden hazırlanıyor. Basına bu kadar güveniliyorsa, keşke duruşma canlı yayınlansa" dedi.

Demirtaş savunmasına şu sözlerle devam ediyor: "Bu ülkenin Cumhurbaşkanı oğlunu, 17-25 Aralık’ta ifade vermeye göndermedi. Erdoğan ile Gül ayrı ayrı 'Hakan Fidan’ı ifadeye ben göndermedim' dediler. Hangi yargıya güvenmiyorlardı, bizi göndermek istedikleri yargıya. Benim için "O şahıs teröristtir" diyor. Atatürk’e hakaretten tutuklanan biri için 'Olay yargı sürecine girdiği için kendimi yargı yerine koyarak değerlendirmem doğru olmaz' diyor. Kavurmacı ile ilgili 'Bu konu yargıyla alakalı. Bir şey diyemem' diyor..." 

Demirtaş, "Dava basın üzerinden hazırlanıyor. Basına bu kadar güveniliyorsa, keşke duruşma canlı yayınlansa. Beni suçlamaya gelince son derece aleni, duruşmaya gelince çok sayıda tedbir alınıyor. Kamudan, halktan uzaklaştırılmaya çalışılan bir dava süreci. İktidar yargılamayı kamuoyundan gizlemeye çalışıyor" dedi.

Gözaltına alındıkları sürece dair değerlendirmelerde bulunan Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde, 6 savcının talimatıyla eş zamanlı çok sayıda milletvekilinin evinin basılması için, "Bu ancak siyasi iradenin koordine edebileceği bir şey" dedi.

'İSTEYEN İZLEYEBİLSE 500 BİN KİŞİ İZLER'

Duruşmayla ilgili katılım eleştirisini sürdüren Demirtaş'a mahkeme başkanı, "İsteyen herkes izleyebiliyor" dedi. Demirtaş, bu sözlere "İsteyen izleyebilse 500 bin kişi izler" yanıtı verdi. Mahkeme başkanı "Gelen herkesi alıyoruz" diye tekrar etti, Demirtaş, "İsteyen herkes gelemiyor. İsteyen gelse sonuçta 50 kişilik koltuk ayrılmış durumda" dedi.

Gözaltına alındıkları sürece dair değerlendirmelerde bulunan Demirtaş, gözaltına alındıkları gün Diyarbakır havalimanında bir uçağın cezaevine götürmek için beklediğini söyledi. Gözaltı devam ederken Silivri ve Kandıra cezaevlerinde yerlerin hazırlandığını söyleyen Demirtaş, kendisiyle ilgili belgenin üzerinde Kandıra Cezaevi yazdığını, gözünün önünde bunun üzerinin çizilerek Edirne Cezaevi yazıldığını anlattı.

'ÇÖZÜM SÜRECİNİN GÜNAH KEÇİSİ İLAN EDİLDİK'

Çözüm sürecinin başarısı için birçok şey yaptıklarını anlatan Demirtaş, "'Bir gün çözüm süreci başarıyla sonuçlanacaksa madalyayı biri takacak. Başarısız olursa hesabını bizden soracaklar' dedik. Çözüm sürecinde arabulucu olanlar ilk günah keçisi olur. Bu davanın bir yönü de budur. ‘Çözüm sürecinin başarısızlığının sorumlusu HDP ve Eş Başkanı Demirtaş' algısı oluşturularak birçok fezleke böyle oluşturulmuştur" dedi.

‘YARGININ O KADAR ACELESİ VARDI Kİ'

Yargılamanın sürdüğü en uzak cezaevi neredeyse oraya götürüldüklerini anlatan Demirtaş, "Bizi gece yarısı evleri basıp alacak kadar yargının acelesi varsa, bir gün önce Meclis çıkışında alabilirlerdi ama yapmadı. O kadar acelesi var ki evi basıp alıyor. 1 gece nezarette tutuyor sonra savunma almak istiyor. Bir an önce huzura getirmek istiyor. Ama aynı yargı 1150 km ötedeki cezaevine götüren işleme sessiz kalıyor. Edirne Cezaevi'nde tutulurken bütün görüşmelerimiz hiçbir gerekçe göstermeden kayıt altına alındı" diye konuştu.

'BU ÜLKENİN HİÇ BİR VATANDAŞI DÜŞMAN DEĞİLDİR'

Biz cemaatin bizim hakkımızda yürütmüş olduğu hukuksuz davaları deşifre ettiğimizde daha 17/25 Aralık operasyonları başlamamıştı. Bugün cemaatin yargısı ve polisi deşifre olmasına rağmen biz halen fetö’nün ürettiği delillerle yargılanmaya devam ediyoruz. Altı ilin başsavcısı ne ilginçtir aynı anda vekil arkadaşımızın evinin basılmasına karar vermiştir. Bunu kim koordine etti? Yargı bunu koordine edemez, bunu siyasi irade koordine etti, bize siyasi operasyonlar yapılıyor dememiz bundandır hamasetten değildir. Gün gelecek bu iktidar gidecek. Bunlar demokrasiyi sekteye uğratsalar da Türkiye; demokratik hukuk devleti olarak gelişmesini sürdürecektir. İşte o zaman bu siyasi operasyonları yapanlar ve bir parti adına faaliyet yürüten bürokratlar bağımsız, adil yargı önünde hesap verecekler. İddia makamı bize yükleyeceği bir suç olmadığı için bize ‘biz suçsuzluğumuzu ispatlama’ yükümlülüğü yükletilmiştir. Bu külfet bize yükletilemez. Bizlere aynı gece aynı anda operasyon yapanlar, biz daha sorguya çıkmadan, havaalanında sabahtan uçaklar hazırlanmış. Eğer adil bir yargılama varsa yürütme bizim tutuklanacağımızı nereden biliyor. Havaalanında Milletvekili arkadaşlarım THY’ye ait uçağa bindirildiler ben ve Eş Başkan arkadaşım Figen Yüksekdağ özel jet ile önce Kandıra’ya orada Eş Başkan Figen Yüksekdağ arkadaşım bırakıldı, beni aynı Jet ile Çorlu’ya oradan da helikopter ile Edirne stadyumuna götürüldüm. Bunu niye anlatıyorum; yapılanların nasıl koordine edildiği, koordine edenlerin yargı olmadığı siyasi iktidar olduğu ve yapılanların siyasi operasyon olduğunu somutlaştırmak için anlatıyorum. Üstelik bizim tutuklanmamız için bu kadar koordine olanlar 15 aydır beni mahkeme önüne çıkarmıyorlar, güvenlik gerekçesiyle SEGBİS ile savunmam yapmam için kararlar veriliyor, bizi Edirne’ye götürmek için koordine olanlar mahkeme önüne çıkmak için mi koordine olamıyor.

'BU ÜLKEYİ SEVEN İNSANLARIZ'

İsteniyorki bize her şey yapılsın, bize her türlü ayırımcılık uygulansın ama biz sesimizi çıkarmayalım. Biz kimiz; biz 6 milyon oy almış 15 milyona tekabül eden bir partiyiz, bu ülkenin asli unsurlarıyız, bu ülkenin sahipleriyiz, paryası değiliz. Bu ülkenin hiç bir vatandaşı düşman değildir. En ağır suçu işlese de adı; zanlı, sanık, şüpheli olur. Düşman değildir. Biz de bu ülkeyi seven insanlarız, farklı siyasi görüşe sahibiz o kadar. Ama biz 100 yıldır bunu anlatmaya, ispatlamakya çalışıyoruz. Adalet hükümetin değil, mülkün temelidir. Yargı bunun farkında olmalıdır. Hükümetler, parlementolar değişir. Ama yargının değişimi özgürlüğe, adalete doğru olmalıdır. İktidar medyasının manipülasyonu ile 54 kişinin ölümü kamuoyunda bana fatura edilmeye çalışıldı. Oysa hukuken böyle bir iddianame yok. Ben 1-3 yıl ceza istenen bu fezlekeden tutukluyum.Cezanın infazını tutuklu olarak bitirdim. 6-8 Ekim olaylarıyla ilgili hayatını kaybedenlerle ilgili benim hakkımda bir iddia yoktur. Sadece 2911 sayılı Toplantı ve Yürüyüş Hakkında Kanuna muhalefetten yargılanıyorum. Kamuoyu yanlış yönlendiriliyor."

ÖRGÜT YÖNETİCİLİĞİ SONRADAN EKLENDİ

Demirtaş, ‘örgüt üyeliği’ iddiası ile hazırlanan fezlekenin daha sonra ‘örgüt yöneticiliği’ne dönüştürüldüğünü bunun yasa dışı olduğunu söyledi. Demirtaş bunun için ayrı bir fezleke hazırlanıp Meclis’e gönderilmiş olması gerektiğini ifade etti. Demirtaş, 6-7 Ekim ile ilgili suçlamanın da tutuklamayı gerektiren katalog suçlardan olmadığını iddia etti.

Mahkeme Başkanı ise Demirtaş’ın iddianameye yeniden bakmasını istedi.

‘YOKTAN VAR EDİLMİŞ BİR İDDİANAME’

Niteliksiz bir iddianame ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Demirtaş hazırlanan fezlekelerle ilgili örnekler verdi. Demirtaş, “Önünüzdeki iddianame özel planlanmış, hassas çalışma ürünü, yoktan var edilmiş bir iddianamedir” dedi.

'SUÇLAMA DEVAM EDECEKSE HEP BİRLİKTE YARGILANMALIYIZ'

"İddianamede çözüm sürecinin hiç gözetilmemiş. Çözüm sürecinin içinde AKP yetkilileri, bakanlar olduğunu, yargılama olacaksa herkesin yargılanması gerekir. “Suçlama devam edecekse hep birlikte yargılanmamız gerekirdi. Hepimizin cezalandırılması gerekir. Ama bu yapılmayacaksa Selahattin Demirtaş’ın günahı ne?” diye sordu.

‘FETÖ DELİLLERİYLE Mİ YARGILANACAĞIM’

İddianamede bulunan ortam dinlemelerinin tamamının yasadışı olduğunu, dinleme kararlarının altında bugün FETÖ sanıklarının olduğunu söyleyen Demirtaş, “FETÖ’nün ürettiği delillerle mi Selahattin Demirtaş’ı yargılayacaksınız” dedi.

'ADİL YARGILAMAYA İMANCIM SIFIR'

Demirtaş, "İddianame ekinde dinleme tapelerinin kaydının olması gerekir. Selma Irmak, Osman Baydemir'le konuşmalar kaydedilmiş ama bu kişilerin parti yöneticisi olduğu yazılmamış. İçeriği değiştirilmiş. Dinleme yapanların tamamı FETÖ'DEN, usulsüz delil üretmekten tutuklu. İdris Baluken tahliye edildi. 18 gün sonra Dbakır savcısı itiraz etti, bugüne kadar böyle bir usul yok, inceleyecek merci yok. Savcının kanunda böyle bir yetkisi yok. Baluken dosyasında ilk kez icat edildi. Bir IŞİDlinin dosyasında svc itirazı reddedildi. Vekillerimizin çoğunun olmayan usulle tahliyelerine itiraz edilip yeniden tutuklandılar. En sonda akıl edip OHAL KHK’sine eklediler. Adil yargılamaya inancım sıfır. Yoksa hatrınızı kırmazdım sayın heyet! Ama zerre inancım yoktur. Bugüne kadar yapılanlar yapılacakların garantisi.”

'KANDİLE GİDERKEN HÜKÜMET İLE İRTİBATTAYDIK'

Demirtaş, "Çözüm sürecinde Kandil’e kafamızın estiği gibi gitmiyorduk. Giderken de gelirken de hükümet yetkilileriyle irtibattaydık. Dosyalarda telefon dinlemelerine dair de ifadeler bulunuyor. Görüşmelerim milletvekili arkadaşlarım, belediye başkanlarımız ve Selma Irmak gibi isimlerdir. Fakat içeriklerine dair dosyalarda bir şey bulunmuyor. Dinlemeleri yapanlar FETÖ’den tutuklular. Dokunulmazlığım varken bu dinlenmelerin yapılması yasalara aykırıdır. O dinlemeleri yapanların amacı çözüm sürecini bitirmekti. Ve Cemaat sürecin altını oydu. Elinizde cemaat ürünü olmayan delil yok mu? Baştan savma bir çalışma söz konusu.”

'FEZLEKEDE ÜYELİK, İDDİANAMEDE YÖNETİCİLİK SUÇLAMASI VAR'

Dokunulmazlığının kaldırılmasına ve yargılanmasına neden olan fezleke ve diğer fezlekelerde 'örgüt üyeliği' suçlaması, iddianamede ise 'örgüt yöneticisi' suçlamasının olduğunu anlatan Demirtaş, "Örgüt üyeliği ve 6-8 Ekim olaylarını konu alan fezlekelerden tutukluyum, ancak savcı örgüt yöneticiliğinde iddianame düzenlemiş. Fezlekede olmayan bir suçlamadan hakkımda iddianame tanzim edilmiş. Dokunulmazlığım kaldırıldığında hazırlanan 102 fezleke arasında, 'örgüt yöneticiliği' diye bir suçlama yok. Tutuklanma gerekçemde de böyle bir gerekçe yok" diye konuştu.

'YASİN BÖRÜ'NÜN VAHŞİCE KATLEDİLMESİ BİR BARBARLIKTIR'

6-8 Ekim olaylarına değinen Demirtaş şöyle devam etti: "Neden savcılık bir, iki ve üç numaralı fezlekelere yönelik ek delil aramamış da sadece bu olaylara ilişkin 45 klasör delil arayışına girmiş? Çünkü burada özel bir yoğunlaşma var. Bunun siyasi bir tutum olduğu görülüyor. Tutuklanmamın bu dosyada yapılmasına ilişkin ağır siyasi bir baskı var. Dosyada tek bir isim zikrediliyor, Yasin Börü. Diğerleri önemli değil, onların isimleri geçmiyor. Yasin Börü'nün vahşice katledilmesi bir barbarlıktı, bunu yapanlar insanlıktan nasibini almamıştır. Eğer iddia edildiği gibi bunda katkım varsa, aynı alçaklık bana da bulaşmıştır. Ancak bunu bana nasıl bulaştırmaya çalıştıklarını ispatlayacağım. Onun bir çocuk olarak annesi ve babasının acısı ne kadar kıymetliyse, Gaziantep'te linç edilen HDP'li ile İzmir'de öldürülen partilinin annesi ve babasının da acısı kıymetlidir. Bu süreçte, 'Demirtaş'ın çağrısıyla sokağa döküldüler, 54 kişiyi katlettiler' haberleriyle aleyhimde kampanya yürüttüler."

'BU ÜLKEDE BİZLER BARIŞI SAĞLAYABİLİRDİK'

İddianameye çözüm sürecindeki faaliyetlerinin de alındığını ileri süren Demirtaş, "Bu ülkede bizler barışı sağlayabilirdik. Şiddeti, silahı bitirebilirdik. Parlamento olarak, siyasiler olarak bunu sağlayabilirdik. Hükümet de çaba sarf ediyordu, Allah var. Elini taşın altına koymuştu. Doğru çok çaba sarf ettik. Onlar da sorumluluk üstlendiler. Ama onlar cemaati beslediler. Cemaat onların altını oydu, çözüm sürecinin altını oydu. Bunlar ortaya çıktı. Ama bundan hiçbir ders çıkarılmadı ki. Bunların hazırladığı dinleme ve uyduruk delillerle hazırladığı fezlekelerle Selahattin Demirtaş tutuklanıp, yargılanıyor. Elinizde FETÖ'ye ait olmayan hiç bir delil yok" diye konuştu.

'AYRIMCILIK YAPILDI'

Yargılama süreciyle ilgili ayrımcılık yapıldığı iddialarında bulunan Demirtaş, görevi kötüye kullanma, mühür bozma, kaçakçılık, bankacılık kanununa aykırılıktan fezlekeleri bulunan AKP, CHP, MHP milletvekilleri ile ilgili fezlekeler varken bunlara soruşturma açılmadığını söyledi. Demirtaş, “İnşallah kanunlara saygılı oldukları içindir! Aleni bir ayrımcılıkla karşı karşıyayız” diye konuştu. Parti içinde de ayrımcılık yapıldığına dikkat çeken Demirtaş, “Benimle ilgili katalog suç denildi, tutuklama kararı verildi. Bir milletvekilim hakkında 55 fezleke var. Benden daha çok ceza talep ediliyor. Hiç tutuklama kararı verilmedi. 31 kez zorla getirme kararı verildi. 12 milletvekili neden seçildi? Çünkü bu referandum öncesinde HDP sözcülerine dönük bir operasyondur” yorumunda bulundu.

‘BİZ ATEŞİN DÜŞTÜĞÜ YERDE DOĞAN ÇOCUKLARIZ’
Gençlerin demokratik siyasete inanmadığı bir dönemde yeni nesil siyasetçiler olarak “demokratik siyaset” dediklerini anlatan Demirtaş, herkesin de demokratik siyasete inancını sağlamak için çalıştıklarını söyledi. Demirtaş, “Ateş düştüğü yeri yakar. Biz ateşin düştüğü yerde doğmuş çocuklarız. Ne şimdi ne de savunmamı tamamladığımda tahliye talep etmeyeceğim" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler