Gazeteci Murat Aksoy ve müzisyen Atilla Taş'ın da sanık olduğu dava karar aşamasına geldi

Gazeteci Murat Aksoy ve müzisyen Atilla Taş'ın aralarında bulunduğu toplamda 29 muhabirin FETÖ üyeliği ve darbeye teşebbüs suçlamalarıyla yargılandığı dava karar aşamasına geldi. Esas hakkındaki savunmasını yapan Atilla Taş, “Savcıyı tebrik ederim. Benden terörist çıkarmayı başardı” dedi.

Yayınlanma: 22.02.2018 - 12:08
Abone Ol google-news

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılan duruşmada 19 tutuklu sanık cezaevinden getirildi. Atilla Taş, Murat Aksoy’un da aralarında bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar da duruşmada hazır bulundu. Mahkeme başkanı duruşmayı başlatırken, ilk olarak sanıkların esasa ilişkin savunmalarını yapmalarını, daha sonra avukatların beyanıyla duruşmaya devam edeceğini son aşamada ise sanıklardan son sözlerini söylemelerini istedi.

SAVCI CEZALANDIRILMALARINI İSTEDİ

Önceki otudumda duruşma savcısı gazeteci Murat Aksoy ve müzisyen Atilla Taş'ın aralarında yer aldığı 29 muhabirin FETÖ üyeliği ve darbeye teşebbüs suçlamasıyla yargılandığı davada görüşürü açıklamıştı. Savcı, Murat Aksoy, Gökçe Fırat ve Muhterem Tanık'ın örgüte yardım suçlamasıyla cezalandırılmasını, Fırat'ın da tahliye edilmesini istedi. Taş'ın aralarında bulunduğu 23 sanığın ise örgüte üyelik suçlamasından cezalandırılmasını talep etti. Taş ve Aksoy'un aralarında bulunduğu 13 sanık 31 Mart 2017'de tahliye edildikten sonra darbeye teşebbüs ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlamalarıyla yeniden tutuklanmıştı. Haklarında yeni soruşturma da yürüyen dava ile birleştirilmişti. Savcı bu suçlamaların yöneltildiği sanıkların bu suçtan beraatine karar verilmesini de talep etti. Dosya kapsamında firari 2 sanığın dosyasının da ayrılmasını istemişti.  

DAVA BEYANLARLA DEVAM EDİYOR

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma saat 12.00 sıralarında başladı. Duruşmada mütalaaya karşı beyanı sorulan Abdullah Kılıç "Gazeteci silahlı ya da silahsız bir örgüte üye ise hem mesleğinin ilkelerini ihlal etmiş hem de suç işlemiş olur. Bu kişilere gazeteci denemez. Gazeteciliğimin en büyük kanıtı binin üzerinde haberim, 8 bini  aşkın tweetim ve 88 yazımdır. Örgüt amacını benimsemiş miyim? Eylem birliği var mı? Ne iddianamede, ne mütalaada bu yönde kanıt ortaya konulmadı. Kanıt gösterilmeden, sadece varsayımlarla örgüt üyesi olduğum iddia edildi. Duruşmada Kılıç'ın 15 Temmuz gecesi attığı ve darbe girişimini kınayan tweetlerini okudu ve diyeceği soruldu. Kılıç, "18 Aralık 2013'te haber merkezine 'Bu bir siyasi operasyondur. Haberleri sadece Anadolu Ajansı'ndan girelim' diye mesaj gönderdim. Üniversite sınavı sorularının çalınmasıyla ilgili Habertürk'te 12 tane manşet haber yaptım. Fuat Avni aleyhine yazılarım ve tweetlerim savcı tarafından lehime delil olarak sayıldı. FETÖ'nün amaçlarını bırakın benimsemeyi, tam karşısında durduğumu, bariyer olduğumu somut kanıtlarla açıkladım. Naylon gazeteci veya FETÖ'cü olsam bu haberleri yapmazdım. Patron kimdir ona bakmam, doğru haberi yaparım. İçeriği değiştirilmiş, makaslanmış, tahrip edilmiş 3 yazımdan dolayı algı operasyonu yapılmaya çalışılıyor. Binlerce tweetim arasından sadece 5 tweetim iddianameye konmuş, onlar da aslında benim lehime. İddianameye giren yazıma dair öz eleştirilerim var. O zamanlar daha kuzu postuna bürünen kurt başını çıkarmamıştı. 20 aydır haksız ve hukuksuz şekilde hapis yatıyorum. Alnıma vurulan bu FETÖ’cü damgasından dolayı kahroluyorum. Menderes, bir milletin sığınacağı en güvenli liman hâkimlerin vicdanıdır demişti. Ben de sizin vicdanınıza sığınıyorum..."

"BEN AKP'LİYDİM"
Ahmet Memiş: Mütalaayı defalarca inceledim ancak savunma yapabileceğim tek bir şey bulamadım. Hayatımın 20 yılı AKP’ye yakın haber kuruluşlarında geçti. Ben de AKP'liydim. FETÖ üyesi olmadığımı mahkemenin çağırdığı tanıklar söyledi. Mütalaada suç unsuru olabilecek haber ya da tweet bile yok...


EYLEMLERDEN UZAK DURURUM

Kılıç savunmasının devamında iddianamedeki suçmalarla ilgili beyanda bulundu. Kılıç, "Zaman, Bugün TV ve Kanaltürk’e kayyum atandığında bu eylemlere katıldığım iddia ediliyordu. Ben bu eylemlere gitmedim. İddia edilen yerlerde bulunmadım. Bu da baz istasyonu sinyal kayıtlarından çıkacaktır. Ben gazeteciyim, eylemci değilim. Sadece kanunları hatırlatırım. Lisede katıldığım ilk ve son eylemde ülkücü-solcu kavgasında bıçaklandım. İzleri hala var. O gün bugündür eylemlerden uzak dururum"

"1997’DE RECEP TAYYİP ERDOĞAN'I CEZAEVİNDE ZİYARET ETTİM" 

Ali Akkuş: Benim yaşam öyküm iddianamede özetlenen örgüt üyesi tarifinin tamamen dışında kalmaktadır. İmam Hatip’te okumam nedeniyle üniversitede İslamcı bir çevrede yer aldım. 17 Aralık’tan sonra 20 yıllık tazminatımı yakmamak için Zaman’dan ayrılamadım, ama gazete içinde pasifize edildim. 1997’de Recep Tayyip Erdoğan’ı Pınarhisar Cezaevi’nde ziyaret ettim. O yapıya mensup olan hiç kimse bunu yapmamıştır. Zaman ve Bugün TV’ye kayyum atandığında eylemlere katılmadım. Ekrem Dumanlı gözaltına alındığında Emniyete gitmedim. HTS kayıtları bunu doğruluyor. Mahkeminize ulaşan deliller benim örgütle herhangi bir ilişkim olmadığını kanıtlıyor. Suçsuzum. Beraatimi talep ediyorum.

"SUÇSUZUM BERAATİMİ İSTİYORUM"

Taş, sözlerine, mahkeme heyetine adil yargılama için teşekkür ederek başladı. Taş, duruşma savcısının mütalaası ile tahliye olduğunu anımsatarak, “Sonra ne olduysa tutuklanmamı istedi. O arada kaçırdığım bir şey oldu” dedi. Taş, dava dosyasına gelen dijital inceleme raporunda telefonundaki ByLock reklam resmi bulunmasına ilişkin, “Samsung marka bir cihaz görünüyor orada. Bu cihaz bir reklam çekiminde verilmişti. 5 yıldır kullanmıyordum, çekmecede duruyordu. Bir reklam çereziyle 11 bin kişi boş yere yattı cezaevinde. 11 bin birinci olmak istemiyorum” dedi. Esas hakkındaki mütalaa ile savcının kendisinden bir terörist çıkarmayı başardığını ifade eden Taş, “Bu iddianamenin yüzde 80'i niyet okuma. geri kalanı tweet ve fotoğraflardan oluşuyor” diye konuştu. Adliye binasından birinin kendisiyle fotoğraf çektirirken zafer işareti yaptığını anlatan Taş, “Eşime 'bir dava daha geliyor' dedim. İnsanlara artık 'hakkınızda soruşturma var mı' diye soruyorum. Korkar olduk” dedi. Her ayın 1'i ve 15'inde adli kontrol şartı gereği parmak izi verdiğini anımsatan Taş, “Kaçtı derler diye 3'er kez basıyorum parmağımı” dedi. Taş, başından bu güne dek bir dava geçmediğini kaydederek, “Muhalefet ettim. Belki dozunu aştım ama hiç terör örgütü üyeliği kastıyla hareket etmedim. Ben suçsuzum. Beraatimi rica ediyorum” ifadelerini kullandı. 

Taş ile hakim arasında geçen ilginç dialoğ ise şöyle:

Hakim: Suç vasfının değişme ihtimali var.  Atilla Taş: İyiye doğru mu kötüye doğru mu? Hakim: İyiye doğru. Atilla Taş: O zaman çok şükür başkanım.

DAVANIN GEÇMİŞİ

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 31 Mart tarihindeki duruşmasında Savcı Göksel Turan, 13 sanığın tahliyesine karar verilmesini istemişti. Ancak mahkeme, Atilla Taş'ın aralarında bulunduğu 21 sanığın tahliyesine karar vermişti. Bunun üzerine savcı, 8 sanığın yeniden tutuklanması için itirazda bulunmuştu. Üst mahkeme, savcının itirazını kabul ederek sanıkların yeniden tutuklanmasına karar vermişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ayrı bir soruşturma kapsamında, tahliyelerine karar verilen diğer 13 sanık Ali Akkuş, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç, Yetkin Yıldız, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç ve Oğuz Usluer hakkında "Darbeye teşebbüs" ve "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından gözaltı kararı çıkarılmıştı. İki hafta emniyette gözaltında tutulduktan sonra mahkemeye çıkarılan 13 kişiden Ali Akkuş serbest bırakılırken; 12 sanık ise tutuklanmıştı. Öte yandan bu mahkemenin heyeti ve duruşma savcısı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından açığa alınmıştı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler